İçeriğe geç

Madam Floridis Dönmeyebilir Kitap Alıntıları – Mario Levi

Mario Levi kitaplarından Madam Floridis Dönmeyebilir kitap alıntıları sizlerle…

Madam Floridis Dönmeyebilir Kitap Alıntıları

Kimi ayrıntıların çoğaltılması, bambaşka yerlere ve insanlara, bambaşka özlemler adına taşınabilmesi için önemlidir artık kimi sözcükler.
Herkes kendi parantezini, okuduğu metinlerde kendine göre, satır aralarından da olsa yaşayabilir, üstüne üstlük düşleyebilirdi böyle olunca da; herkes kendi sözcük ve görüntülerini tüm tehlikelerine karşın deneyebilirdi.
Ne var ki bu türden serzenişler ya da daha doğru bir deyişle yerinmeler, kendini sürekli bir sorgulamanın içinde hissedenleri hiçbir olası çıkışa ya da kapı aralığına götürmedi, götüremedi bugüne kadar.
Aldanmalara güvenmek beni hâlâ, çok tuhaf bir biçimde mutlu ediyor.
Ama bildiğiniz gibi, her insanla dilediğiniz zamanda, dilediğiniz iletişimi kuramıyorsunuz; kimi insanlar, dostlar, sevgililer ya da eski anılar sizlere başkaldırıyor.
(…) bir bakışla, bir söyleyemeyişle bile çok şey konuşulur, bilirsin.
Kimi hayaller iki insan ya da bilemediniz birkaç gerçek dost arasında mutlaka kalabilmeliydi ne de olsa.
(…) kimi ortak hüzün ve sevinçlerin, dahası çıkmazların, insan ilişkilerinde şöyle ya da böyle belirleyici olabileceklerine inanıyorum.
(…) kimi ayrıntılar beklenmedik zamanlarda umulmadık anlamlar kazanabilirdi.
Yıllar geçip gitti böylelikle, hangi uzaklaşmalara ve insanlara doğru yol aldığımızı bir tarihten sonra birbirimize hiç söyleyemedik.
Herkesin kendine göre anlatılan ya da bir türlü anlatılamayan bir hikâyesi vardır diyorum bu durumda kendi kendime.
(…) bir şarkı, diyelim yalnızca bir şarkı aracılığıyla bir sevgiliye seslenebilir miydiniz ?
Kendi küçük tarihimde kelimelerden ve ket vurmalardan örülmüş bir duvarı bir şekilde aşmaya çalışıyorum anlayacağınız.
Bir küçük hayalden ve elime geçen hemen hemen her fırsatta belirtmeye çalıştığım gibi, küçük bir ayrıntının şiirinden başka hiçbir şey bırakılmamıştır ne de olsa bizlere.
Bir zorunlu suskunluğun ya da daha doğru bir söyleyişle gerçekleştirilemeyen bir rüyanın hikâyesi de diyebilirdiniz buna, bekleyişlerden, kendini ve yankısını aramalardan örülü yılların sessiz, pişmanlıkları bol anlatımı da.
İçimde, çok eski bir insana uğramaktan kaynaklanan bir ses, bir kırık dökük çağrışımlar fırtınası esiyor şimdi.
Ama ne yapılır ki, kayda değer, bir yaşantıdan kendine göre kalıcı ve yönlendirici olabilecek gerçekleri, her zaman olduğu gibi aradan ancak uzun yıllar geçtikten ve kimi duyguları, iyi ya da kötü, değişik boyutlarıyla yaşadıktan, üstüne üstlük yitirdikten, peşinden koşulmaya artık değer bulamadıktan sonra çok daha iyi değerlendirebiliyor, bir yerlere konumlandırabiliyor insan.
Ya da bu olasılıklar, bu bir şeyleri anlatma, paylaşma denemeleri, bir olmazlıkta, giderek bir hayalde kalabilir ve böyle olunca da birçok meselede, gereğince yaşanamamış her ilişkide, her girişimde olduğu gibi bir eksikliğin yanına bir başka eksikliği, istesek de istemesek de koyabiliriz.
Bir umut vardı elbette içimde. Tabii bir hayal de… Aksi halde yola çıkmayı göze alamazdım.
ölmeden çok kısa bir süre önce, küçücük bir kâğıda, Beni bu dört duvarla umutlarım arasına sıkıştırmamalıydınız gibisinden bir cümle çiziktirmişti.
Oysa kimi umutları, küçük bir bugün adına askıya almanın ne denli büyük bir çıkmaz olduğunu sanırım siz de bilirsiniz.
öyleyse yepyeni bir çıkmazda,bir olasılıkta ya da yalnızca bir seste.
Hepten kaybolmanın ya da bir şekilde ölmenin bir başka biçimi olacak bu.Yaşadığımız bu günlerde belki de gerçekten her şeye,her olasılığa ya da yok olma zorunluluğuna hazırlıklı olmak gerekiyor.
yalnızca düşünmeye,hissetmeye daha da önemlisi yaşamaya çalışacağım.
Susuyorsun istesen de istemesen de,seni bir zamanlar ortada bırakmış olan insanlara ne denli uzak kaldığını yeniden, içinde bir şeyleri sürekli olarak değiştirerek, dahası hep eksilterek anlayıveriyorsun.
Arada sırada, işimden evime buruk bir sevinçle döndüğüm,bir akşam yemeğini bilmek kaçıncı kez ertelediğim,onca sevdiğim plakları dinleyemediğim,kimden gelirse gelsin bir telefon sesine muhtaç olduğum zamanlarda da hissediyorum bu korkunç birbaşınalık çıkmazını.
bir başka olasılıkla, seninle bir zamanlar onca duyguyu,ertelemeyi ve düş kırıklığını paylaştığımız o evde artık yaşamıyor olabilirsin..
varmak, ulaşmak istediğim yere yüklediğim anlam bugün de değişmedi.
Yaşamadıktan sonra yaşamamak değil, yaşadıktan sonra yaşayamamak zor olmalıydı
Ama geçmişin gölgeleri susmaz, bir bakışla, bir söyleyemeyişle bile çok şey konuşulur, bilirsin..
Olsa olsa bir hikayeyi yaşarım kendi küçük dünyamda. Böyle olunca da sevmeye hani bir yerde mecbur gibi olurum kimi buruk ezgileri..
Sevmelerini çok , sevilmelerini az bulmuş, noktayı bir türlü koyamamış, kazığı bir yerlere değil , sanki yalnızca kendisine çakabilmiş.
Gece bir kez daha büyüyor içinizde. “Ya sonra?” sorusunun sakıncalarına belki de henüz hazır olmadığınızı düşünüyorsunuz. Güvenilir bir yanıtın bulunamayışından kaynaklı susuyorsunuz.
Hiçbir şey tam anlamıyla bitmiyor, bitemiyor, dahası dilediğince başlayamıyor ne de olsa.
Aldanmalara güvenmek beni hâlâ, çok tuhaf bir biçimde mutlu ediyor.
Hiçbir hikâyede, hiçbir insana, hiçbir söylemle anlatamayacağım bir acının sessiz, umarsız, kendince yalın bir dışavurumu
…bizlere –sözde çeşitli seçeneklerle– önerilen o mükemmel eğitim ve o kaygan zemindeki ahlak kuralları, sürekli içeri dökülen o kırgınlıkları elbette açıklayamazdı.
Garipti oysa, bunu söylemek çok garipti belki ama mesele tutkuysa demiştim eğer yanılmıyorsam, mesele bir ulaşamayış, bir birlikte olamayış ya da ne bileyim, belki de tam tersi bir birlikte çoğalamayışsa, her şeyi o sevgiliyle paylaşmaya hazırım, demiştim. Anlaşılması güç bir duyguyu, bir sevdayı paylaşmaya hazır olabilmek.
…her şeye karşın, ben oranın, içimizde bıraktıkları ne olursa olsun, bir tek senle yaşamasını, senden sonraki yalnızlıklarım ve suskunluklarım adına bir anlam kazanamamasını, kendimi bir kez daha aldatma pahasına, biraz da yersiz bir şekilde istemiştim.
…geçmişin gölgeleri susmaz; bir bakışla, bir söyleyemeyişle bile çok şey konuşulur, bilirsin.
“Dünyayı bir içki kadehinin ardından görebilmek” dedi sarhoş, “hiç kimsenin hiçbir yere sığınamayacağı bir dünya mı vardı bir zamanlar, yoksa siz, onca ilişkiye, özleme ve ödüne karşın hep aynı gereksizliğin ve unutuluşun peşinde miydiniz ?
Bir kez daha, bir başına, unutamamalar ve artık bambaşka bir dünyada, çok farklı bir şekilde yaşatılan kendince kurtarılan görüntülerle yaşamak da var diyorum bu durumda kendi kendime, kimi geçmişlerin bir kokusu, bir kekre tadı var diye düşünüyorum.
“Kendi kendimizle baş başa, hiç kimseye hiçbir şey söylemeksizin. İnsancasına.”
…çok eski bir sesin, bir görüntünün ya da yalnızca bir ezginin, bir küçücük sohbetin, içte kalan, dışavurulamayan bir sohbetin izdüşümü, deyiş yerindeyse eksikliği peşinizi isteseniz de istemeseniz de kovalayabiliyor.

bir diğer söyleyişle, çalamadığımız kapılarımıza, sapamadığımız sokaklarımıza ve durup dururken, sanki hiçbir şey olmamışçasına bir denizin dalgalarıyla söyleşmelerimize bir kez daha dönüverelim, kendimiz, kanıksadığımız geç kalmalarımız olalım yani.
….
kimi ayrıntılar beklenmedik zamanlarda umulmadık anlamlar kazanabilirdi.
İçimde, çok eski bir insana uğramaktan kaynaklanan bir ses, bir kırık dökük çağrışımlar fırtınası esiyor şimdi.
“Yaşadığımız bu günlerde belki de gerçekten her şeye, her olasılığa ya da yok olma zorunluluğuna hazırlıklı olmak gerekiyor.”
Kimi yaşantıları günün birinde, birbirimize çok uzak düşsek de paylaşabileceğimizi anlatmaya çalışıyor.
Beni bu dört duvarla umutlarım arasına sıkıştırmamalıydınız.
Hayatınızda kaç kişiye, yola çıkıştaki umutlarınızla ulaşabilmişsinizdir?
Boşlukta tükenmeye hazırdı kimi insanlar
Hiçbir gerçek yalnızlık yanaşamazdı bir başkasının yalnızlığına; hiçbir aşk kırgınlığı taşınamazdı bir yeni sevgiliye.
Hiçbir şey tam anlamıyla bitmiyor, bitemiyor, dahası dilendiğince başlayamıyor ne de olsa
Susmanı ve hiçbir şey söylememeni bekleyebilirdim bu durumda. Ama geçmişin gölgeleri susmaz
konuşulanlar, özlenenler ve kırgınlıklar ne olursa olsun, her şey önünde sonunda önleyemeyecek bir yenilgiye gelip dayanacaktı
Oysa kimi umutları, küçük bir bugün adına askıya almanın ne denli büyük bir çıkmaz olduğunu sanırım siz de bilirsiniz
Bir umut vardı elbette içimde.Tabi bir hayal de. Aksi halde yola çıkmayı göze alamazdım.
Seni bir zamanlar ortada bırakmış olan insanlara ne denli uzak kaldığını yeniden, içinden bir şeyleri sürekli olarak değiştirerek, dahası hep eksilterek anlayıveriyorsun.
Yaşamadıktan sonra yaşamamak değil, yaşadıktan sonra yaşayamamak zor olmalıydı ne de olsa.
Belki de günün birinde eksik kalan onca özlemi, duyguyu tamamlamayı ve başkalarıyla gerektiğince paylaşmayı da başarabileceğiz. Ama bunun için ödemeye sanki hep hazır olacağımız, istesek de istemesek de hazır tutulacağımız bir bedel olacak.
Neyin, nasıl yaşanacağını bilmeden bir yolda ilerlemek Yazmanın serüveni hayatın serüveninden çok farklı değil sonuçta. Birinde biraz daha fazla yalan ve hayal var sadece. Ama hangisinde, ona da siz karar verin.
Bir umut vardı elbette içimde.Tabi bir hayal de Aksi halde yola çıkmayı göze alamazdım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir