İçeriğe geç

Madalyonun İçi Kitap Alıntıları – Gülseren Budayıcıoğlu

Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarından Madalyonun İçi kitap alıntıları sizlerle…

Madalyonun İçi Kitap Alıntıları

Seni severmiyim bilmiyorum ama onu çok seviyordum .
Biz hüzünle arkadaş olduk. Benden hiç ayrılmıyor desem yeridir.
Hepimiz ortağız ,
Çünkü hepimiz insanız ,
Bir fırtınaya tutulduk , çıkış arıyoruz .
Siz duygularınıza bile hükmetmeye çalışıyorsunuz, halbuki duygularımız pek kural dinlemez.
Dünyada acı çeken tek kişi ben değilmişim. Dertler olsa da dünya yine de güzelmiş
Hepimiz ortağız.
Çünkü hepimiz insanız.
Bir fırtınaya tutulduk, çıkış arıyoruz
Bence herkesin hayatı başlı başına bir roman zaten
İnsanların biri girer, biri çıkar.Heyecanlı , ilginç, çoğu zaman da hüzünlü film seyrediyor gibi hissederim kendimi
İnsan isterse her koşulda her şey yapılır. Geri çekilmek, vazgeçmek yok.Bütün mesele yeteri kadar isteyip istemediğinizdir. Ağzınızın ucuyla değil, yüreğinizle istemelisiniz
Konuşmak insanın zehrini alır
Acılar dostlarla paylaşıldıkça küçülür, sevinçler paylaşıldıkça büyürmüş
İnsanın evi rahat ettiği ,huzur bulduğu yerdir
Bir şey nasıl başlarsa öyle gider
Almadan vermek Allah’a mahsusmuş
İnsanlar depresyonda doğru karar alamaz. Yargılama ve karar verme sistemleri bozulur.
Önemli olan bu hastalığın tekrar gelip gelmeyeceği değil. Siz eğer hastalığı tanır , ne yapmanız var ne yapmamanız gerektiğini bilirseniz, bu sefer siz hastalıktan değil, hastalık sizden korkar …
Can çıkar , huy çıkmaz…
Saygı ve hürmet gören insan kendini saymayı, kendine önem vermeyi öğrenir…
Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır…
Hayatın içinde düşe kalka insan güçleniyor…
İnsan umut ettiği sürece yaşar…
İnsan ne öğrenirse onu uygular. Çocukken size hep sert davrandılarsa, büyüyünce siz de çevrenize öyle davranırsınız…
Ölmek ya da deli olmak. İnsanların korkulu rüyası…
Bazen insan çalışsa da başaramaz…
Konuşmak iyidir ,rahatlatır insanı…
Bir insan gerektiğini düşünebilir ama her düşündüğünü yapmaz. Cezayı gerektiren düşünceler ve duygular değil , eylemlerdir. İnsanlar düşündükleri ya da hissettiklerinden değil, yaptıklarından sorumludurlar.
Allah
•Başkalarının hakkını yiyeni değil, paylaşanı…
•Oturanı değil, çalışanı…
•Vazgeçeni değil, mücadele edeni…
•Cezalandıranı değil, hoş göreni…
•Nefreti değil, sevgiyi…
•Gururluyu değil, alçakgönüllüyü…
•Çevresini mutsuz ve huzursuz edeni değil, etrafına huzur ,mutluluk ve neşe saçanı…
•Cebi değilse bile gönlü zengini…
•Kalp kıranı değil,gönül alanı…
Çok seviyor………….
Acılarımızı bizimle paylaşırken umutlarımızı yitirmemizi istiyor…
Mutlu olabileni, görebileni, duyabileni,hissedebileni,etrafını da mutlu edeni seviyor…
Allah bizi denemeye gönderdi dünyaya…
Dervişin fikri neyse zikri odur…
Allah ondan af dileyenleri her zaman affetmeye hazırdır…
İlişki kuramayan bizzat kendisidir. Zekidir ,başarılıdır, yeteneklidir,çalışkandır ,bilgilidir ve iyidir ancak bunu insanlarla paylaşmayı ,başkalarıyla duygusal alışverişi beceremez…
Yalnızlık Allah’a mahsustur…
Her şey son derece sistematik ve mantık bir yapıdan oluşur. Her ayrıntının bir nedeni ve anlamı vardır…
Sağlıklı insanlar için çok önemli beğenilmek ,temiz ve bakımlı olmak, güzel giyinmek , para kazanmak gibi şeyler hiç ilgilendirmemektedir. Çünkü o, başka bir mücadelenin içindedir…
Artık kişi gerçek dünyadan tamamen kopmuş ve hastalığa teslim olmuştur. Böylece gerçek dünyadaki hayal kırıkları , başarısızlıklar ve yalnızlıklar sona ermiş, onun yerini sahte ,yalancı ve yapay bir dünya almıştır…
Gerçekle, gerçek olmayan iç içe geçmiştir ve kişi hangisine inanacağını tam bilmemektedir…
Toplumda aradığı desteği ve başarıyı bulamayan bu kişiler giderek içe kapanır ve gerçek yaşamda elde edemediği itibari iç dünyalarında aramaya başlarlar. Düşünce ve hayallerin giderek yoğunlaştığı bu dönem ,kişi çok sıkıntılı ve ısıtıraplıdır.
İncil’de sözü edilen yedi ölümcül günah nelerdir?
1•açgözlülük
2•hırs
3•tembellik
4•gurur
5•şehvet
6•kıskançlık
7•öfke
Sevgileri, tutkuları uğruna neleri göze alabiliyorlar. Onlar için yaşamın temel şartı SEVİLMEK. Aşk’la Tutku’yla sonsuza kadar SEVİLMEK ve asla VAZGEÇİLMEMEK. Her şeyi affedebilirler ama SEVİLMEME’yi asla
İnsanların ruhsal durumları, fiziki görüntülerini ne kadar çok etkiliyor. Mutluluk insanları ne kadar güzelleştiriyor
Ne bugün ne de yarın bu farklılıklar ortadan kalkacak.Geçmişte biz onları nasıl oldukları gibi kabul ettiysek, bugün de onlar bizi olduğumuz gibi kabul edecektir
… yaşamnın bir sanat olduğunu ve bu sanatın sadece ve sadece deneye-yanıla öğrenilebilfipini fark edememiş.
Geçen gün şu pencereden aşağı bakıyordum. Yüzlerce insan ortalıkta koşturup duruyor. Elli yıl sonra bu insanların çoğu yaşamıyor olacak. Yüz yıl sonra hiçbiri kalmayacak dedim içimden. Çocuklardan Tanrı’ya Mektuplar, diye bir kitap var, okudunuz mu?

—    Okumadım.

—    Çocuklardan biri şöyle yazmış Tanrı’ya; İnsanların ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine, neden elindekileri tutmuyorsun?

Yıllar önce Anadolu’nun küçücük bir köyündenden genç bir kadın gelmişti. Kocasıyla sorunları varmış. Eşinin artık eskisi gibi sevmediğinden, ilgilenmediğinden yakınmış ve şöyle demişti :’Beni artık dövmüyor bile’. Hiç unutamadım bunu. Demek ki Dayak bazı kadınlar için kocanın sevgisinin, ilgisinin bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Tanrıyı göklerde aramak neden?
Tanrı, her insanın yüreğinde zaten.
İnsan isterse her koşulda her şey yapılır. Geri çekilmek, vazgeçmek yok. Bütün mesele yeteri kadar isteyip istemediğinizdir. Ağzınızın ucuyla değil, yüreğinizle istemelisiniz.
Biz hüzünle arkadaş olduk. Benden hiç ayrılmıyor desem yeridir.
Korkma Pembe! Kadın daima güçlüdür, bir gün bütün bunlar tarih olacak.
… ama benim babam bana kolay kolay kızmaz, beni hep seve, över, takdir eder ve bana saygı gösterirdi. Onun yanında kendimi hep önemli hissederdim. Küçükken bile beni dinler, benimle her konuda sohbet eder, hatta fikrimi sorardı. Her vesileyle bana olan güvenini belli eder, yanlış yaptığımda bunu benim anlamamı bekler, hatalarımı hiç yüzüme vurmazdı. Benim gururumu hiç kırmaz, başımı hep dik tutmamı isterdi ama yine de korkardım ondan.
Asıl ölüm galiba temelli unutulmak.
Eğer bilgiyle, düşünceyle, hayalle geliştirmezsen akıl ve zeka neye yarar ki?
O beni sevmezse susuz kalmış çiçeklere dönüyorum; kuruyorum, yaşam gücüm kalmıyor.
ölmek için değil,yaşamak için cesaret gerekir.
Oyuncular değişiyor ama hayat devam ediyor.
Mutluluk insanları ne kadar güzelleştiriyor.
Kadınlar varolmaya devam ettikçe dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak. Canları, kanları pahasına bile olsa
Niye ölüyoruz acaba ? Madem öleceğiz, neden geliyoruz bu dünyaya?
– Çocuklardan biri şöyle yazmış Tanrı’ ya; İnsanların ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine, neden elindekileri tutmuyorsun?
Çocukluğunuzda maruz kaldığınız haksızlıkların, acıların, sizi sevmesi gerekenlerin sevmeyip sizde bıraktığı boşlukların ve yıllardır yaşadığınız istismarların bedelini bu kıza mı ödeteceksiniz?
Sevgisiz bi dünyada kadınlara yer yok. Bir kadın olarak onları ne kadar iyi anlıyorum bi bilseniz. Kadınlar var olmaya devam ettikçe dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak
O beni sevmezse susuz kalmış çiçeklere dönüyorum. Kuruyorum, yaşam gücüm kalmıyor.
Sevgisiz bir dünyada kadınlara yer yok. Kadınlar var olmaya devam ettikçe dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak. Canları, kanları pahasına bile olsa
ben bunları hiç hak etmedim.
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Göz görmezse gönül katlanır
Bir kere vazgeçersen sonra hep vaz­geçersin.
İnsan isterse her koşulda her şey yapılır. Geri çekilmek, vazgeçmek yok. Bütün mesele yeteri kadar isteyip istemediğinizdir. Ağzınızın ucuyla değil, yüreğinizle istemelisiniz
Tanrı’yı göklerde aramak neden?
Tanrı, her insanın yüreğinde zaten.
insanın en huzur duyduğu yer galiba evi
Almadan vermek Tanrı’ya mahsusmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir