İçeriğe geç

Macbeths ve Coriolanus Kitap Alıntıları – William Shakespeare

William Shakespeare kitaplarından Macbeths ve Coriolanus kitap alıntıları sizlerle…

Macbeths ve Coriolanus Kitap Alıntıları

Ölüm yolunda, toz toprak olmazdan önce. Sön, cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki: Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede: Bir saat boy gösterip, boyun kırıp gidecek
Engel dinlemem artık kendi çıkarımın önünde. Öylesine kan içinde yüzüyorum ki artık. Geri gitsem de bela, ileri gitsem de.
İş kral olmakta değil, kral olup sağ kalmakta.
Hırsızca kaçıp gitmek suç sayılmaz
Yüreklerin taş kesildiği yerden.
Karanlıklar sarmış dünyamızın yüzünü
Diri aydınlıklar öpecekken.
Çoğu zaman kötülüğü baş tacı edip
İyiliği çılgınlık sayan dünyada.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.
Ölenlerle niçin ölmez size verdikleri tasalar?
İstediklerimize eriştiğimizde gönül rahatlığıyla bir sevinç duyamıyorsak hiçbir şey kazanılmamış her şey yitirilmiş demektir.
Olmayan bir şey olandan çok sarsıyor beni
Tek o kalıyor ortada, o olmayan şey!
Konuşulmayan acı, kalbi parçalar.
“Taşkın sevgim daha hızlı davrandı beni durdurmak isteyen akıldan”
“Oysa hep bilirsiniz nedir,ölümlülerin başını yiyen:Kendine fazla güven”
Ben güneşi görmekten bezdim artık.
Varsın bütün dünya yok oluversin!
Sön cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki:
Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede
Göğsümde öyle bir yürek çarpmasın da,
Bütün bedenim kirlere, çamurlara batsın!
Yıldızlar, kapayın gözlerinizi!
Hiçbir ışık sızmasın
İçimdeki derin, karanlık isteklere.
Kimseler uyumasın artık! Macbeth uykuyu öldürdü!
“Oysa bilirsiniz nedir,
Ölümlülerin başını yiyen:
Kendine fazla güven.”
her günün yaşamını sona erdiren uyku, sıkıntıların, güçlüklerin yıkanıp yorgunluk giderdiği su, zihin yaralarına şifa olan merhem, doğanın en büyük ikramı, yaşam denen ziyafetin başyemeği
Dünyayı aldatmak isteyen dünyanın rengine bürünecek.
Sen yüreğime diktiğim bir fidan gibisin;
Geliştirip büyütmeye çalışacağım seni.
İnsanın içinden geçenler yüzünden okunabilseydi!
Nerde! Öyle bir sanatımız yok.
Şeytanın doğru da söylediği olmaz mı bize?
Yalansız bir iki yemle avlayıp bizi
Sürükler kalleşçe uçurumlara.
İy demek kötü demek, kötü demek iyi demek;sisli puslu havalarda kanatlanıp uçmak gerek .
Ama unutma ki bu aşağılık dünyadasın:
Çoğu zaman kötülüğü baş tacı edip,
İyiliği çılgınlık sayan dünyada.
Gözlerini kapayıp durma öyle.
Dile getir duyduğun acıyı! Dert sustu mu
Yüreğe dolar için için, yıkar yüreği!
Doğru insanların ömrü çabuk tükeniyor.
En büyük acılar gündelik kaygılara döndü.
Ben de belki kuşkularımı
Sizin umutlarınızı yitirdiğiniz yerde buldum.
Ne olursa olsun, zaman en kötü günü de sona erdirir.
Kendimi bilmemek daha iyi , ne yaptığımı bilmemektense!
Gel gidelim en tatlı yüzümüzle boyayalım gözünü herkesin ; kalleş bir yüreği kalleş bir yüz gizlesin.
Verdiğimiz kanlı dersi alan gelip bize veriyor aldığı dersi .
En kötü gün de sonuna varır .
İnsanın düşündükleri gördüklerinden daha korkunç olurmuş meğer.
“Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duymazsa eğer.”
Yüzün, beyim, yüzün bir kitaptır unutma;
İçinde korkulu bir şeyler okuyabilir insan.
Dünyayı aldatmak isteyen dünyanın rengine bürünecek.
Bakışın, ellerin, dillerin gülsün;
Yüzünden lekesiz bir çiçek ol,
İçinden zehirli bir yılan.
İnsanın düşündükleri
Gördüklerinden daha korkunç olurmuş meğer.
Kolay değil bir anda uzlaştırıvermek
Öylesine acı ve böylesine tatlı şeyleri.
Hayat dediğin ne ki:
Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede.
Kurtar onu bunlardan. Hekimsin madem,
Kafanın derdine de deva bulamaz mısın?
İçimize kök salmış bir kara düşünceyi
Söküp atamaz mısın aklımızdan?
Beynimize işlemiş kuşkuları silemez misin?
Her şeyi unutturan tatlı bir ilaç verip bize,
Atamaz mısın göğsümüzü daraltan zehiri,
Yüreğimize çöken o baskıyı içimizden?
Her yaşadığı günü bir ölüm yaptı kendine.
Oysa hep bilirsiniz nedir,
Ölümlülerin başını yiyen:
Kendine fazla güven.
Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine ulaşıp da sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın yapmacık bir mutluluksa
İnsan diye geçersiniz listede.
Zağarlar, tazılar, kurt, çakal bozmaları
Çomarlar, finolar da köpek diye geçer.
Ama iş değer sırasına geldi mi,
Köpeğin hantalı, çeviği, avcısı, bekçisi
Cömert tabiatın verdikleriyle ayrılır birbirinden,
Özel bir ad alırlar genel köpek listesinde.
İnsanlar için de böyledir. Bana söyleyin şimdi:
Sizin, aşağılık insan sıraları dışında
Kendinizin sayılacak bir yeriniz var mı?
Hayatın şarabı alındı gitti,
Tortusu kaldı yalnız bu karanlık mahzende.
“Yüzümüzü bir maske gibi takacağız yüreğimize, içindekini görmesinler diye”
Boğazımda düğümlendi kaldı “amin” sözü,
Allah’a sığınmak isteği yakarken içimi.
Kelimeler ateşine su çarpar eylemin.
Kendini boşuna harcamış olur insan dilediğine ererde sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi , yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.
Bundan bir saat önce ölüp gitseydim, mutlu bir ömür sürmüş olurdum. Çünkü bundan sonra benim için her şey boş artık bu yalan dünyada.
Yıldızlar, kapayın gözlerinizi! Hiç bir ışık sızmasın
İçimdeki derin karanlık isteklere.
Göz görmesin elin ne yaptığını:
Yine de olsun ama, olsun bu iş;
Gözün bakamayacağı kadar korkunç da olsa.
Kulağımıza soktukları umudu
Söküp alıyorlar yüreğimizden.
Duyulmadık işler, duyulmadık dertler doğurur; hasta beyinler sırlarını sağır yastıklara açarlar.
Zevkine sınır tanımamak, doğanın bir işkencesidir.
Ah zaman! Yapacağım korkunç şeyler var, sen benden önce davranıyorsun. Eğer düşündüğünle yaptığın bir araya gelmezse uçan niyete asla erişilmez. Şu dakikadan sonra gönlümden ilk geçireceğim iş elimin ilk işleyeceği olsun.
Ama kişiliğinden korkuyorum: En kestirme yolu tutamaycak kadar insanlık sütüyle beslenmişsin. Yükselmek istiyorsun, içinde tutku yok değil; ama onunla birlikte bulunması gereken kötülük eksik. Gönlünün çektiği yüksekliğe günah işlemeden erişmek istiyorsun; sahtekarlık yapmak istemiyorsun, ama hakkın olmayan yere de sahip olmak istiyorsun.
Gel ey gece, siyah perdenle,
Bağla gözlerini yumuşak nurlu gündüzün.
Yürekte saklanan çirkin niyeti,
Güzel bir yüz başarır gizlemeyi.
İnsanın düşündükleri gördüklerinden daha korkunç olurmuş meğer.
Ey düşüncelere eşlik eden cinler, gelin hadi,
Çekin alın kadınlığımı benden; baştan ayağa,
En haince gaddarlıkla doldurun içimi;
Kanımı koyulaştırın,
Vicdana giden yolları, geçitleri tıkayın,
Azap, merhamet duyguları yol bulup geçemesin,
Bu beye nasıl güveniyordum,
Ne kuşkusuz bir güvenle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir