William Shakespeare kitaplarından Macbeth (Çizgi Roman) kitap alıntıları sizlerle…
Macbeth (Çizgi Roman) Kitap Alıntıları
Gündüzün iyi kulları boyunlarını büküp uykuya dalmak üzereler, gecenin kara güçleri avlarının üstüne saldırmaya hazırlanırken
İstediğimizi elde ettiğimizde mutlu olmuyorsak, hiçbir şey kazanamamış, her şeyi kaybetmişiz demektir.
Yarın, yarın, yine yarın Her gün bir öncekinin ardından sürünüp gelecek yavaşça
Her şey boş artık bu yalan dünyada.
Her şey bir oyuncak artık sadece:
Büyüklük, insanlık öldü.
Hayatın şarabı alındı gitti,
Tortusu kaldı yalnız bu karanlık mahzende.
Duymadığı bir acıyı duyar görünmek
İşten değildir ikiyüzlü bir adam için.
Yollarımızın ayrılması ikimiz için de iyi olur. Bulunduğumuz yerde insanların gülüşünde hançerler gizli.
Kulağımıza soktukları umudu
Söküp alıyorlar yüreğimizden. .
Verdiğimiz kanlı dersi alan,
Gelip bize veriyor aldığı dersi..
O Malcolm denen oğlanın nesi tehlikeli? Bir kadından doğmamış mı?
Nasıl avunursan avun, en uzun gece şafağı olmayan gecedir.
Hepimiz talihin ve kaderin elinde miyiz? Yoksa bu gezegendeki varlığımızı kendimiz biçimlendirebilir miyiz?
İnsanların tebessümünde hançerler vardır: Akraba ne kadar yakınsa, tehlike de o kadar büyük olur.
Hayat yürüyen bir gölge Büyük sahnede küçük rolünü oynayan zavallı bir aktör, bir daha adı hiç duyulmuyor. Bir budalanın anlattığı hikaye, gürültü, tutku dolu Ve hiç anlamı yok.
İstediğimizi almak bizi mutlu etmezse, hiçbir şey kazanmamışız, her şeyi kaybetmişiz demektir bence. Yok ettiğimiz biz olalım daha iyi, ömür boyu endişelenmektense.
Ölümün taklitçisi bu uykuyu atın üzerinizden. Gelin de ölümün kendisine bakın!
– İçki, efendim size üç şey yapar.
– Neymiş o üç şey?
– Eh, efendim, burnunuzu kızartır, sizi uyutur, çişinizi getirir. Şehvet dersen, hem kışkırtır hem de köstekler. Arzuyu kışkırtır, gücü köstekler. Demek ki iş şehvete gelince, içkinin riyakar olduğu söylenebilir. Hem heveslendirir hem bozum eder. Yola çıkarır, önünü keser. Ayağa kaldırır, yere yatırır. Uzun lafın kısası şehvete yalan söyler.
Kan dökmeyi öğretince insanlara, döner gelir, mucidine musallat olur.
Bittiğinde bitmiş olacaksa eğer, ne kadar çabuk biterse o kadar iyi.
Yeni payeler yeni giysiler gibidir, bir süre giyilmedikçe tam oturmaz insanın üstüne.
Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey, kuşkulu bir mutluluksa
İnsanların gülüşlerinde hançerler gizlidir.
İblis adını söylese,
Daha iğrenç gelmezdi kulağıma.
“İnsanların gülüşlerinde hançerler saklı.”
Masum uyku her günün dertlerin sonunda kaygılarımızı alan uyku ,ağır işin rahatlatıcısı,incinmiş zihinlerin merhemi ,doğanın ikinci şansı ,hayat şöleninin ana yemeği
Gel gidelim, en tatlı yüzümüzle
Boyayalım gözünü herkesin;
Kalleş bir yüreği kalleş bir yüz gizlesin
Yalancı bir yüreğin içindekini.
ara bahtlı millet! Yüzün ne zaman güler artık senin?
Doğru insanların ömrü çabuk tükeniyor.
Dile getir duyduğun acıyı! Dert sustu mu
Yüreğe dolar için için, yıkar yüreği!
“İnsanların gülüşlerinde hançerler saklı.”
Sen yalnız renk verme sakın:
Yüzü bir değişti mi insanın, korku başladı demektir
Yıkıp yok ederek yaşamaya çalışmaktansa, yok ettiğimiz şey olmak daha rahat olurdu.
Konuşulmayan acı, kalbi parçalar
Unutma ki bu aşağılık dünyadasın:
Kötülüğü baş tacı edip, iyiliği çılgınlık sayan dünyada.
Giyinip kuşandığın umut sarhoş muydu yoksa?
Uykularda mıydı şimdiye dek?
Uyanınca ürktü anlaşılan,
Yemyeşil, sapsarı kesildi,
Renk renk hayaller kurarken!
Sevgini de böyle bileceğim bundan sonra;
İstemekte yiğit, yapmaya gelince korkak, öyle mi?
Hayatın incisi saydığın şeye can atacaksın,
Ve kendi gözünde bir yüreksiz kalarak yaşayacaksın.
Ömrün boyunca, isterim, arkasından, yapamam, diyeceksin.
Atasözündeki kedi misali:
Balık ağzıma değsin ama ayağım suya değmesin..
Kuşların en çok tercih edip yaşadığı yerlerde hoş bir hava vardır..
Unutma ki bu aşağılık dünyadasın:
Kötülüğü baş tacı edip, iyiliği çılgınlık sayan dünyada.
Korkunç düşünceler insanın karşısında duran korkunç şeylerden daha beter.
Hepinize en içten duygularımla, iyi geceler dilerim!
“Konuşulmayan acı, kalbi parçalar.”
Es rüzgâr! Gel, ey şiddet!
En azından zırhımız sırtımızda ölürüz
Tüm dünlerimiz aptallara ışık tutup, tozlu ölüme giden yolu gösteriyor.
Sön, sön kısa ömürlü mum!.. Yaşam yürüyen bir gölge sadece. Zavallı bir oyuncu, sahnede zamanını doldurmaya çalışan
Kötü olan her şey erdemin çehresine bürünse de, ancak erdem kendisi gibi görünebilir
Güvendir fânilerin baş düşmanı!
Bu üstünlüğü mü gecenin, yoksa gündüzün utancı mı ki, yaşayan ışık onu öpecekken, karanlık defnediyor yerin yüzünü?..
Gidelim ve kandıralım zamanı, en iyi gösterimizle.
Hain kalbin bildiğini, hain surat gizlesin
‘Cesaret edemiyorum’lara bırakarak, ‘yaparım’ın yerini, balığı çok seven ama ayaklarını ıslatamayan kedi gibi
Daha önce üzerine giydiğin umut
sarhoş muydu? Uyuyor mu o zamandan beri?
Ve şimdi uyanıp özgürce bakıyor yaptığına solgun bir yüzle, kusacak gibi
Aklın yüze yansıttıklarını anlama sanatı yok
Merhamet, yeni doğmuş çıplak bir bebek gibi ani ve çok şiddetli bir rüzgâr estirecek, ya da gökyüzündeki melekler, havanın görünmez habercisi olan atlara atlayıp bu korkunç işi serecek gözler önüne ve gözyaşları susturacak rüzgarı
Gelin, ey fani düşüncelere meyil veren ruhlar, ayırın kadınlığımdan burada beni, en müthiş zalimlikle doldurun baştan aşağı içimi!..
Çok yüce olmak istiyorsun;
hırs var olmasına var, ama hırsın refakatçisi kötülük yok senin içinde
Yolumda uzanan bu basamaktan ya düşeceğim, ya da üstünden kolayca atlayıp geçeceğim.
Yıldızlar, gizleyin ışıklarınızı;
görmesinler derinlerde yatan kara arzularımı
Bir kerecik olsun görmesin gözlerim, elimin yaptığını
Hayatı boyunca sahip olduğu hiçbir şey, ölümü kadar yakışmamış ona
Yeni korkular sardı kafasını
Yeni payelerimiz de yeni giysilerimiz gibi,
ancak kullana kullana oturur üstümüze
“Konuşulmayan acı, kalbi parçalar.”
İnsanın içinde tuttuğu hüzün giderek büyüyüp kırar kalbini
İnsanların tebessümünde hançerler var
Kendini boşuna harcamış olur insan, Dilediğine erer de sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.
Unutma ki bu aşağılık dünyadasın:
Kötülüğü baş tacı edip, iyiliği çılgınlık sayan dünyada.
Tüm kötülükler , iyiliğin maskesini takarak gezse bile , iyiliğin takabileceği başka bir maskesi yok..
Seyton: The Queen, my lord, has killed herself.
Macbeth: She had to die sometime, I suppose. There would have been a time to talk of death. Tomorrow, and tomorrow, and tomorrow, day follows day with slow and tired steps until time ends. And all our days have shown fools the way to death, when all things end in dust. Blow out the candle life’s shadow disappears. The shadow of an actor who, for an hour, tries to pretend that what he does is real. And then his voice is heard no more. A man’s life is like a story, told badly by a fool, whose shouts and strong words make it seem important. But it means nothing
Doctor: She speaks of that death too!
Lady Macbeth: To bed, to bed. Someone’s knocking at the gate. Come, come, come, give me your hand. What’s done cannot be undone. To bed, to bed, to bed!
The longest night will always end in day.
Satan himself was once an angel. A wicked man may have an honest face, but honest faces look the same.
Hayat yürüyen bir gölge Büyük sahnede küçük rolünü oynayan zavallı bir aktör, bir daha hiç adı duyulmuyor. Bir budalanın anlattığı hikâye, gürültü, tutku dolu Ve hiç anlamı yok.
Kötü bir dönemdeyiz, hepimiz hain damgası yemişiz, nedenini bilmiyoruz
Cinayet sonuçlarını da öldürebilse keşke.
All Witches: Double, double, double trouble, fire bum and cauldron bubble. 2nd Witch: Here’s a slice of slimy snake in the cauldron boil and bake. Eye of fly and toe of frog claw of bat and ear of dog. Snake’s poisoned tongue and cruel wasp’s sting, lizard’s leg and young owl’s wing. For a spell of powerful trouble this soup from Hell must boil and bubble. All Witches: As we make you double trouble, fire burn and cauldron bubble.
3rd Witch: Skin of dragon, wolf’s sharp claw, bone from a dead witch’s jaw, stomach of man-eating shark poisoned plants, picked in the dark. Mix the soup and stir it well to make the magic of our spell. All Witches: We will double all your trouble, fire bum and cauldron bubble. 2nd Witch: Cool it with some monkey’s blood then the spell is firm and good. (She listens) By the pricking of my thumbs something wicked this way comes! Open locks, whoever knocks!
Macbeth: (To the Ghost) What any brave man dares, I would dare too. Take any other fearful shape and I will fight you. I’ll fight the wildest animal and feel no fear. But this strange, dreadful sight I cannot face. If you were alive again, your sword in hand I’d fight you bravely and not feel afraid. Oh, go, go, you awful Ghost! Unreal shadow, go! Leave me alone.
Macbeth: Be quiet! I dare do anything a brave man will do. Who dares do more, is not a man at all.
Duncan: What a pleasant place! The air is sweet and fresh.
Banquo: Birds nesting here sing their sweetest songs, and give us a cheerful welcome.
Take womanly weakness from me – make me like a man! Fill me from top to toe with hellish cruelty. Strengthen my powers, weaken all thoughts of pity. Silence my conscience, so that no guilty feelings Prevent my foul plan having the end I wish for! Come, darkest night and grow darker yet, so my sharp knife sees not the wound it makes. Cover the eyes of Heaven as I do the dreadful deed
You stars above, no longer shine!
Black skies must hide these black thoughts of mine