İçeriğe geç

Maça Kızı ve Diğer Öyküler Kitap Alıntıları – Aleksandr Puşkin

Aleksandr Puşkin kitaplarından Maça Kızı ve Diğer Öyküler kitap alıntıları sizlerle…

Maça Kızı ve Diğer Öyküler Kitap Alıntıları

Tutumluluk, ölçülük ve çalışkanlık. İşte servetime servet katacak, bana huzur ve bağımsızlık getirecek üç güvenilir kartım.
Dante, El ekmeği acı olur, yabancı bir eşiğin basamaklarını tırmanmak zordur. der
Sevilebileceğine o kadar inanmıyordu ki şefkatti aşk zannettin dedim.,hemen inandı
Maça kızı 8♤
Dante der ki: “El kapısının ekmeği acı, el merdivenlerinden çıkmak yorucudur.”
Carol, “Kalpler sağlamdır,” demişti.
“Çoğu zaman kırılmazlar. Çoğu zaman sadece eğilirler.”
Mirası küflü, şom kağıtları nice
Maça kızı, kupa oğlanı sinsice
Derdine yanarlar ölen aşklarının.
Dante der ki: El kapısının ekmeği acı, el merdivenlerinden çıkmak yorucudur.
Fikrini soracağı kimsesi yoktu: ne bir dost, ne bir rehber.
Ahlaki değerlerden yoksun olan biri için, hayatta kutsal olan hiçbir şey yoktur.
Tam on altı kez, on farklı ülkede, morga girdim. Teşhis etmeye

Tam on altı kez öldüm.

On yedincisini yaşar mıyım, bilmiyorum.

Her yetenek açıklaması olanaklı olmayan bir şeydir. Bir heykeltıraş bir Karârâ mermer parçasında gizli Jüpiter’i nasıl oluyor da görüyor? Sonra mermeri parçalayıp Jüpiter’i ortaya çıkarıyor?
Dostlarının kalbinde ihaneti gördü.
Ahlaki değerlerden yoksun olan biri için hayatta kutsal olan hiç bir şey yoktur.
Dante der ki: “El kapısının ekmeği acı, el merdivenlerinden çıkmak yorucudur.” Başkasına muhtaç olmanın acılığını, aristokrat bir kocakarının yanındaki zavallı bir evlatlıktan daha iyi kim anlayabilir?
“ ‘Her yetenek açıklaması olmayan bir nesnedir,’ diye yanıt verdi. ‘Bir heykeltıraş, bir Carrara mermerinde saklı bulunan Jüpiter’i nasıl oluyor da görüyor? Sonra elindeki kalem ve çekiçle bu mermeri parçalayarak nasıl oluyor da Jüpiter’i meydana çıkarıyor?’ ”
“Fizik dünyasında iki cisim aynı anda aynı yeri dolduramadığı gibi, madde dışı dünyada da iki sabit düşünce aynı zamanda yaşayamaz.”
Her yetenek açıklaması olmayan bir nesnedir.
Yüksek sesle roman okur yazarın bütün yanlışlarından o sorumlu tutulurdu.
Tutumluluk ölçülülük çalışkanlık işte benim üç sağlam kağıdım.İşte benim sermayemi üç hatta beş misline çıkaracak bana bağımsızlık ve gönül rahatlığı sağlayacak şey.
Her yetenek açıklaması olmayan bir nesnedir.
Sizde benim gibi bir şairsiniz , ne derseniz deyin şairler iyi çocuklardır vesselam.
O mu. gerçekten büyük bir yetenektir sesi ile istediği her şeyi yapabilir.
Fizik dünyasında iki cisim aynı anda aynı yeri dolduramadığı gibi madde dışı dünyada da iki sabit düşünce aynı zamanda yaşayamaz
Ahlaksız ve dinsiz adam
Baba mirasını korumasını bilmeyenler, bütün çabalara karşın sefalet içinde ölürler.
Korkmayın Allah aşkına korkmayın
Herkes onu tanır ama kimse fark etmezdi.
Meleğim bana yolladığın dört sayfalık mektupları benim okuma hızımdan bile hızlı yazıyorsun.
El kapısının ekmeği acı,
El merdivenlerinden çıkmak yorucudur.
Yani öyle bir roman istiyorum ki kişisi ne anasını ne de babasını boğazlamış olsun.
Puşkin’in göğsünde kendi ulusunun yanı sıra yabancı ulusların da yüreği çarpardı.
Fikrini soracağı kimsesi yoktu: ne bir dost, ne bir rehber.
Onu herkes tanır, fakat hiç kimse fark etmezdi.
Dante, el ekmeği acı olur, yabancı bir eşiğin basamaklarını tırmanmak zordur! der. Bir genç kızdan daha iyi kim bilebilir bunu?
Her yetenek açıklaması olmayan bir nesnedir.
Ne derseniz deyin, şairler iyi çocuklardır vesselam!
İki cisim aynı anda aynı yeri dolduramadığı gibi, madde dışı dünyada da iki sabit düşünce aynı zamanda yaşayamaz.
Maça kızı gizemli bir uğursuzluğun belirtisidir. En yeni fal kitabı.
Çarskiy’nin hayatı çok hoş geçebilirdi. Ama şiir yazıp yayınlamak talihsizliğine uğramıştı. Dergilerde adı şairdi, uşak odalarında
ise kendisine destancı derlerdi.
FİZİK DÜNYASINDA iki cisim aynı anda aynı yeri dolduramadığı gibi, madde dışı dünyada da iki sabit düşünce aynı zamanda yaşayamaz.
Gerçekten de Lizavetta İvanovna, çok mutsuz bir varlıktı. Dante der ki: El kapısının ekmeği acı, el merdivenlerinden çıkmak yorucudur. Başkasına muhtaç olmanın acılığını, aristokrat bir kocakarının yanındaki zavallı bir evlatlıktan daha iyi kim anlayabilir?
Ya Hermann’a ne dersiniz? dedi. Ömründe eline kağıt almamış, hiçbir oyuna katılmamış olduğu halde, sabahın beşine kadar bizimle oturup oyunumuzu seyrediyor.
Hermann:
Oyun beni çok ilgilendiriyor, dedi. Ama fazlasını alacağım umuduyla gerekli olanını gözden çıkaracak bir durumda değilim
Oyunda kazananlar büyük bir iştahla yiyorlardı; diğerleri boş tabaklarının önünde dalgın oturuyorlardı. Ama şampanya gelince konuşma canlandı, herkes söze karıştı.
Sizin sessizce cesaret verişiniz benim için, bütün bir alkış sağanağından daha değerlidir.
Hermann uzun bir süre kendini toplayamadı.
Öyle sanıyorum ki, vicdanında en az üç cinayet yatmaktadır.
Her yetenek, açıklaması olmayan bir nesnedir.
Bir kartal niçin dağları, yüksek kuleleri
Bırakır da can sıkıcı, ürkütücü
Kurumuş, cılız ağaç köklerine, kütüklere konar?
Sor bakalım ona!
Bulanık gözlerinden, kafasında hiçbir düşünce olmadığı anlaşılıyordu.
Niçin genç Desdemona
Ayın, gece karanlığını sevmesi gibi
Tutup kendi Arap’ına âşık olur?
Rüzgâra, kartala, genç kız kalbine
Söz geçirecek bir yasa yoktur da ondan!
Herkes onu tanır ama kimse fark etmezdi.
Yüksek sesle roman okurdu, yazarın bütün yanlışlarından kendisi sorumlu tutulurdu.
Bana yeni bir roman gönder. Yalnız rica ederim, şimdikilerden olmasın.
Rüzgâra kartala, genç kız kalbine söz geçirecek bir yasa yoktur.
Ne derseniz diyin şairler iyi çocuklardır vesselam!
Kontese yüksek sesle roman okur, yazarın bütün hatalarının suçlusu o olurdu. Gezilerinde kontese eşlik eder, havanın ve kaldırımın bozukluğundan yine o sorumlu tutulurdu.
Victor Aurelius’un anlattığı olayı kastediyorum. Ona göre Kleopatra, ölümü aşkının bedeli olarak sunmuş. Fakat buna karşın bu şartlardan yılmayan, bunu itici bulmayan hayranları hep olurmuş.
Çarskiy bir şairdi ve bu tutkusu, önüne geçilmez bir hâldeydi: Saçma düşünceler (Çarskiy ilhama bu adı verirdi) kendisine musallat olduğu zaman odasına kapanır, sabahtan gecenin geç vakitlerine kadar yazı yazardı. Çarskiy, ancak böyle zamanlarda gerçek bir mutluluk duyduğunu samimi dostlarına itiraf ederdi. Başka zamanlarda ise kırılıp dökülerek, olduğundan başka türlü görünerek ve her dakika şu ünlü Yeni bir şey yazdınız mı? sorusunu dinleyerek dolaşır dururdu.
Şair bozulan işlerini veya sevdiği bir insanın hastalığını mı düşünüyor? Hemen, bayağı bir gülüşe karışan şu bayağı sözleri işitirsiniz: Herhalde bir şeyler yaratıyorsunuz? Şair birine mi âşık olmuştur? Sevgilisi hemen İngiliz mağazasından bir albüm satın alır ve aşk şiirleri beklemeye başlar. Önemli bir iş konuşmak için hemen hiç tanımadığı bir kimsenin ziyaretine mi gidiyor? Beriki hemen oğlunu çağırtır ve çocuğu şairin manzumelerini okumaya zorlar. Çocukcağız şairi, yine şairin berbat edilmiş şiirleriyle ağırlar. Bunlar şairliğin henüz hoş yanlarıdır. Ya kötü yanları kim bilir nasıl olmalıdır?
Çarskiy’nin hayatı çok hoş geçebilirdi. Ama şiir yazıp yayınlamak talihsizliğine uğramıştı. Dergilerde adı şairdi, uşak odalarında ise kendisine destancı derlerdi.
Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur.
Ahlaki değerlerden yoksun biri için, hayatta kutsal olan hiçbir şey yoktur.
Kim bu adam?
O mu? Gerçekten büyük bir yetenektir. Sesiyle istediği her şeyi yapabilir.
O halde kendine bir pantolon yapsa ya, madam.
Fizikte iki cisim aynı hacmi işgal edemeyeceği gibi, maddeötesi âlemde de değişmez iki düşünce eşzamanda yaşayamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir