İçeriğe geç

Lykurgos’un Hayatı Kitap Alıntıları – Plutarkhos

Plutarkhos kitaplarından Lykurgos’un Hayatı kitap alıntıları sizlerle…

Lykurgos’un Hayatı Kitap Alıntıları

&“&”

Halklar kendilerini yönetemesini beceremeyen insanları kolay kolay dinlemezler.
Bir şehrin duvarları tuğladan değil insanlardan yapıldı mı, surları olmasa da olur.
Sevişmede aşırılığa gidenlerin tohumları nasıl çok kez kısır ve güçsüz olursa, konuşmada ölçüsüzlüğe kaçanların sözleri de boş ve anlamsız olur.
[…] aslında insanlar arasında ayrılık ve eşitsizlik yoktu. Ayrılık ve eşitsizlik olsa olsa kötü davranışlarla iyi davranışlar arasında olabilirdi.
Konuşmasını bilen ne zaman konuşması gerektiğini de bilir.
Çünkü halklar kendilerini yönetmesini beceremeyen insanları kolay kolay dinlemezler: Buyruk dinleme buyruk verenin değerine bağlıdır; iyi yol gösteren kendini daha iyi izletir.
Artık yaşamayı sürdürmek mi, bitirmek mi gerektiğine karar verecek yaştaydı ve dünyada yeterince mutluluğa erdiğini düşünüyordu.
Konuşmasını bilen ne zaman konuşması gerektiğini de bilir.
Konuşmasını bilen ne zaman konuşması gerektiğini de bilir demiş.
Şehirde demokrat bir yönetim kurmasını isteyen bir yurttaşa &”Sen demokrasiyi önce kendi evinde kur&” demiş.
Konuşmasını bilen ne zaman konuşması gerektiğini de bilir.
Halklar kendilerini yönetmesini beceremeyen insanları kolay kolay dinlemezler: Buyruk dinleme buyruk verenin değerine bağlıdır; iyi yol gösteren kendini daha iyi izletir…"
Bir delikanlıya ölesiye dövüşen horozlar vermek istemişler, &‘istemem’ demiş delikanlı, &‘siz bana dövüşte hasımlarını öldüren horozlar verin…"
Sevişmede aşırılığa gidenlerin tohumları nasıl çok kez kısır ve güçsüz olursa, konuşmada ölçüsüzlüğe kaçanların sözleri de boş ve anlamsız olur…"
Ayrılık ve eşitsizlik olsa olsa kötü davranışlarla iyi davranışlar arasında olabilirdi…"
Artık yaşamayı sürdürmek mi, bitirmek mi gerektiğine karar verecek yaştaydı ve dünyada yeterince mutluluğa erdiğini düşünüyordu. Aç kalarak ölmek yolunu seçti. Onca bir devlet adamı ölümüyle de yurduna yararlı olmalıydı, hayatını bir iş görür gibi bitirmeli, bu bitişin bile bir değeri ve etkinliği olmalıydı
“Belalı bir adam Demeratos’u yersiz sorular yağmuruna tutmuş; ikide bir en iyi Spartalının kim olduğunu soruyormuş. Sonunda dayanamamış Demeratos ve bu soruya Sana en az benzeyen," diye karşılık vermiş.”
“Kharilaos nasıl iyi adam olabilir ki, kötüler bile korkmuyor ondan.”
“insanlar arasında ayrılık ve eşitsizlik yoktu. Ayrılık ve eşitsizlik olsa olsa kötü davranışlarla iyi davranışlar arasında olabilirdi.”
“Konuşmasını bilen ne zaman konuşması gerektiğini de bilir.”
Sevişmede aşırılığa gidenlerin tohumları nasıl çok kez kısır ve güçsüz olursa, konuşmada ölçüsüzlüğe kaçanların sözleri de boş ve anlamsız olur.
insanlar arasında ayrılık ve eşitsizlik yoktu. Ayrılık ve eşitsizlik olsa olsa kötü davranışlarla iyi davranışlar arasında olabilirdi.
Konuşmasını bilen ne zaman konuşması gerektiğini de bilir.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Kharilaos nasıl iyi bir adam olabilir ki, kötüler bile korkmuyor ondan…"
Onun içindir ki Sparta’da özgür insanın her yerdekinden daha özgür, kölenin her yerdekinden daha köle olduğunu söyleyenler olmuştur.
Butün bunlarda hiçbir haksızlık ve zorbalık eğilimi yoktu. Oysa kimileri, Lykurgos yasalarında bu eğilimi görürler ve derler ki, bu yasalar insanları yiğitlikten yanı götürmesine götürürler, ama doğruluk bakımından su götürür yanları vardır
Savaşta ölen erkeklerle doğururken ölen kadınlar dışında kimsenin adı mezar taşına konmuyordu.
Bir şehrin duvarları tuğladan değil insandan yapıldı mı, surları olmasa da olur"
Çünkü Lakedemionlular için alaya katlanmak özel bir değerdi. Şakaya katlanamayan olursa, kesilmesini rica ederdi ve şaka hemen kesilirdi.
Bundan sonra Lykurgos yurttaşları arasındaki eşitsizlik ve ayrılıklar büsbütün ortadan kaldırmak için taşınır malları da bölmeye girişiyor. Ama kimsenin elindekini doğrudan doğruya vermeye katlanmadığını görünce, dolambaçlı bir yola sapıyor; başkalarından daha fazla mal edinme isteğini körletme çarelerine başvuruyor. Önce altın ve gümüş parayı ortadan kaldırıyor. Onların yerine yalnız demir para kullanılacaktı. Üstelik bu paranın değeri az, ağırlığı çok ve tuttuğu yer büyük olacaktı. O kadar ki, bin drahmilik bir parayı taşımak için bir öküz arabası, evde saklamak için de koca bir oda gerekecekti. Bu para kullanılmaya başlayınca, Lakedemonia’da türlü haksızlıklar ortadan kalkacaktı. Bu saklanmaz, elde etmeye değmez, parçalanınca da hiçbir işe yaramaz maden için kim artık haksızlık eder, rüşvet alır, eşkıyalığa, dolandırıcılığa kalkardı? Çünkü Lykurgos ayrıca şunu istemişti: Demir ateşte kızdırıldıktan sonra sirkeye sokulup soğutulacak ve böylece kolay kırılıp zor işleneceği için hiçbir değeri kalmayacaktı.
Lykurgos, Sparta’dan hayâsızlığı, kıskançlığı, cimriliği, gösterişi ve bunlardan daha köklü ve daha yıkıcı olan toplum hastalıklarını, yani zenginliği ve yoksulluğu söküp atmak için, bütün memleketin orta malı olması, toprakların yeniden bölüşülmesi gereğine yurttaşlarını inandırdı. Herkes geçim bakımından eşit olacak, kimsenin erdemden başka üstünlüğü olmayacaktı. Çünkü aslında insanlar arasında ayrılık ve eşitsizlik yoktu. Ayrılık ve eşitsizlik olsa olsa kötü davranışlarla iyi davranışlar arasında olabilirdi.
Böylece Thales Spartalıları yetiştirmekte bir çeşit öncüsü oluyor.
Lykurgos yola çıkıyor ve önce Girit’e gidiyor. Orada yönetim biçimlerini inceliyor, en ünlü kişilerle görüşüyor. Kimi yasaları beğeniyor ve Sparta’ya dönüşünde onları uygulamayı aklına koyuyor. Kimi yasaları da beğenmiyor.Girit’te bilgeliği ve politika sanatındaki üstünlüğüyle tanınmış Thales adında biri ile dost oluyor ve onunla çok ilgilenip Sparta’ya gitmesini sağlıyor.
Az konuşanların çok yasaya ihtiyacı yoktur.
Öyle bir düzen kurdu ki; orada yurttaşlar kendilerini hep özgür biliyor, ellerinde olanla yetiniyor ve en uzun süre erdemli olmanın yollarını arıyorlardı.
Bir şehrin duvarları tuğladan değil insandan yapıldı mı, surları olmasa da olur.
Lykurgos’un yeğeni Kharilaos’a amcasının niçin az yasa koyduğunu sormuşlar, o da “Az Konuşanların çok yasaya ihtiyacı yoktur,” diye karşılık vermiş.
Kral Leonidas, Sırası değilken önemli şeylerden söz eden birisine “Yabancı,” demiş, “Söylediklerin doğru, ama yersiz.”
Şehirde demokrat bir yönetim kurmasını isteyen bir yurttaşa
“Sen Demokrasi önce kendi evinde kur,”
Sen demokrasiyi önce kendi evinde kur."
Pedaritos üç yüzler arasına kabul edilmeyince evine büyük bir sevinçle dönmüş: Ne mutlu Sparta’ ya ki benden daha değerli üç yüz yurttaş var, " demiş.
Psistratidas’ ı birkaç Spartalıyla birlikte Pers kralının komutanlarına elçi yollamışlar. Komutanlar onlara, "Kendi adınıza mı geliyorsunuz, devletiniz adına mı?" diye sormuşlar. Psistratidas, "Başarı kazanırsak devletimiz adına, kazanamazsak kendi
adımıza," diye karşılık vermiş.
Leonidas’ ın karısı olan Gorgo’ ya bir kadın, herhalde yabancı bir kadın, Siz Sparta kadınları erkeklere komut veren tek kadınlarsınız," demiş. Gorgo da demiş ki "Biz erkek adamlar doğuran tek kadınlarız da ondan."
Lykurgos şuna inanıyordu ki, kentin mutluluğu ve erdemin uygulanması için gerekli olan en önemli, en vazgeçilmez yöntemlerin kökleşip sarsılmaz hale gelmesi, bunların yurttaşlara verilen eğitim yoluyla törelere işlemesine bağlıdır; zor kullanarak elde edilen sonuç bundan sağlam olmaz. Çünkü yasacının kurduğu düzeni herkese aşılayan eğitim yoluyla gençler her şeyi bilinçli bir istekle yapacaklardır.
Buyruk dinleme buyruk verenin değerine bağlıdır;iyi yol gösteren kendini daha iyi izletir.
Orada görülür çiçek açtığı
Savaşçı gençliğin,
Güzel sesli musanın
Ve yollara dökülen Doğruluğun.
Çocukların az ve öz konuşmaları,ustaca karşılık verebilmeleri için,uzun uzun susmasını bilmeleri gerekiyordu.
Lykurgos karı-koca arasındaki kıskançlığı,bu gereksiz ve erkekliğe hiç de yakışmayan duyguyu körletmeye de çalıştı ayrıca.Evlenmelerin taşkınlığa,kavga dövüşe yol açmasını yasaklamış ve kendini bilen değerli erkeklerin ortak çocukları olmasına izin vermiştir.
Gorgo’ya bir kadın,herhalde yabancı bir kadın,”Siz Sparta kadınları erkeklere komut veren tek kadınlarsınız,”demiş.Gorgo da demiş ki:”Biz erkek adamlar doğuran tek kadınlarız da ondan.”
Lykurgos,tam tersine,eğitim işinde kadınlar üstünde ne kadar mümkünse o kadar duruyor.Onun buyruğuyla genç kızlar koşu,disk ve ok atma idmanları yapıyorlar.İstiyor ki Lykurgos,erkeğin tohumu sağlam bedenlere kök salıp filizlensin ve kadınlar doğum sancılarına katlanacak,onları rahatlıkla yenecek kadar güçlü olsunlar.
Bu yara demiş,verdiğin dersin güzel bir karşılığıdır.
Epaminnondas sonradan kendi sofrası için dile getirmiş derler;”Benim soframdaki yemek hiçbir ihanete yol açmaz,”demiş.
Lykurgos yasalarının hiçbirini yazıya döktürmedi.Lykurgos şuna inanıyordu ki ,kentin mutluluğu ve erdemin uygulanması için gerekli olan en önemli,en vazgeçilmez yöntemlerin kökleşip sarsılmaz hale gelmesi,bunların yurttaşlara verilen eğitim yoluyla törelere işlenmesine bağlıdır;zor kullanılarak elde edilen sonuç bundan sağlam olmaz.
Herkes geçim bakımından eşit olacak,kimsenin erdemden başka üstünlüğü olmayacaktı.
Söz önce tanrıların sevgilisi krallarındır,
Ki bütün kaygıları güzelim Sparta içindir
Sonra yaşlı senatörler,sonra halk konuşacak
Haklı yasalara uyması gereken halk(!)
Lykurgos’a göre,görüşmelerin iyi olması için yapı hiç de yararlı değildir,tersine zararlı olabilir.Çünkü toplantıya gelenlerin gözleri heykellere,resimlere,tiyatro sahnelerinin süslerine takılıp,görüşülenlerle ilgisiz düşüncelere dalarlar.
Senatoyu kuran yirmi sekiz kişi,demokrasiye dur demek gerekince kralları tutuyorlar ve zorbalığı önlemek gerekince de halktan yana oluyorlardı.
Lykurgos’ta doğuştan bir yönetme yetisi vardı,insanların kafasını etkilemesini,yüreklerini kendine çekmesini de biliyordu.
Pedaritos üç yüzler arasına kabul edilmeyince evine büyük bir sevinçle dönmüş: Ne mutlu Sparta’ya ki, benden daha değerli üç yüz yurttaş var," diyerek. Pisistratidas’ı birkaç Spartalıyla birlikte Pers kralının komutanlarına elçi yollamışlar. Komutanlar onlara, "Kendi adınıza mı geliyorsunuz, devletiniz adına mı?" diye sormuşlar. Pisistratidas, "Başarı kazanırsak devletimiz adına, kazanamazsak kendi adımıza," diye karşılık vermiş.
Bir çocuğu olan baba onu istediği gibi büyütemezdi. Onu alıp Leskhe adı verilen bir yere götürürdü. Burada topluluğun en yaşlıları bulunurdu. Onlar yeni doğan çocuğu yoklar, kusursuz ve gürbüz bulurlarsa büyütülmesini emreder ve dokuz toprak payından birini ona ayırırlardı. Ama çocuk bozuk doğuşlu ve biçimsizse Apothetas denen bir yere yollarlardı onu, Taygetos dağının bir uçurumuna. Doğuştan çürük ve cılız olan çocuğun yaşamamasını kendisi için de, devlet için de daha hayırlı görürlerdi. Bu düşünceyledir ki, kadınlar doğan çocukları su ile değil, şarapla yıkarlardı, sağlam olup olmadıkları belli olsun diye. Gerçekten de saralı, hastalıklı olanlar saf şarabın etkisiyle kıvranıp ölür, sağlam olanlarsa bundan yararlanır, daha gürbüz olurlarmış.
Lykurgos, öyle bir düzen kurdu ki; orada yurttaşlar kendilerini hep özgür hissediyor ve uzun süre erdemli olmanın yollarını arıyorlardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir