İçeriğe geç

Leyla ile Mecnun Kitap Alıntıları – Burak Aksak

Burak Aksak kitaplarından Leyla ile Mecnun kitap alıntıları sizlerle…

Leyla ile Mecnun Kitap Alıntıları

sık gelir misiniz buraya?
evet. her gün gelirim. aynı banka oturur dinlerim.
neyi?
bazen kafamı. bazen denizi, martıları. bazen de neşet ertaş’ı.
hoş geldin leyla. yüreğim biraz tozludur kusura bakma. bugüne kadar kimse girmedi içeri ne yapsın garip?
büyüdükçe gökyüzüne bakmayı da bırakıyor insan.
kendi içinde ne yaşıyor bilmiyorum ama yaşarken eğlendiği çok belli.
kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık. kimsenin kimseye ayıracak vakti yok.
Beklemekten vazgeçme sakın. O gemi bir gün gelecek.
Bir noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değil de işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin.
Hiçbir tehlikenin olmadığı, kötülüklerden uzak, iyilerin kazandığı, kötülerinse cezasız kalmadığı bir dünyada sevmek, hem de masal gibi sevmek isterdim seni.
Birbirimizi kandırmayalım. Kimse kimsenin umrunda bile diyil.
Mazi beynimde yaradır. Bir türlü kabuk bağlamaz.
İlişki: Bir başkasının senin var olan düzenini altüst etmesine kendi isteğin ve izninle razı geldiğin durum.
İnsan sevdiğinin gözlerinin içine bakıp da gidiyorum der mi ya? İnsanlık suçu bu.
Bir yanımız çöl bir yanımız deniz
Hay eksenine sokiyim ya. Dünyayı diyorum yani, geri sokiyim eksenine.
‘Biz sevdamızı yarıştırmayız aslanım. Dikkat edersen biz diyorum çünkü bu aralar ben çok kalabalığım. İçimde milyonlarca Mecnun ‘:-)
İnsan bazen bir adım geri çekilmeli. Ve kenarda durup olan biteni izlemeli.
Her son başka bir başlangıcı doğurur. Ben yeni başlangıçlara inanıyorum.
hayat sandığımızdan daha karmaşıktır. Her kaos kendi düzenini yaratır.
Hiçbir tehlikenin olmadığı, kötülüklerden uzak, iyilerin kazandığı, kötülerinse cezasız kalmadığı bir dünyada sevmek, hem de masal gibi sevmek isterdim seni.
Bu dünyadaki en büyük korkuymuş meğer sevdiğini kaybetme korkusu. Çığlık atmaya çalışıp da sesini bile çıkaramadığın bir kâbus sanki.
Çünkü yarım kalan her şey tamamlanmaya muhtaçtır.
Hayat dediğin uzun bir yol. Ve bu yolda seninle beraber yürüyen insanlar var, yolda kaldığın zaman sana yardım edebilmek için. Yolda rastladıkların var, yanındakilerin kıymetini daha iyi anlayabilmen için. Yoluna taş koyanlar var, yürüdüğün yolu zehir etmek için. Bir de seni yarı yolda bırakanlar var, kendi başının çaresine bakabilmeyi öğrenebilmen için. Herkesin kendi doğrusu var ve herkes kendine göre haklı bu hayatta.
Kalabalıklar bazı güzellikleri görmenize engel olurlar.
Ya da bazı güzellikler yalnızca kalabalıklar çekildiği zaman ortaya çıkar.
Hayat zor. Küçük şeyleri kafasına takan insanlar için hayat çok daha zor.
Bu kâbus çabucak bitsin diye uyumaya çalıştım. Çünkü uyku çözer tüm sorunları.
‘Son sözü söyleyenin tartışmayı kazandığı, daha çok bağıranın haklı görüldüğü, daha çok rağbet edilenin başarılı sayıldığı bir dünyada yaşıyorum.’
Başını omzuma koydu. Saçlarının kokusu sardı tüm vücudumu.
İki insanın sebebe ihtiyaç duymadan yan yana gülebilmesi aşkın ta kendisi. Gülmek en çok Leyla’ya, Leyla en çok bu ana yakışıyor.
Senin ağzından çıkan lafa kulağın hiç mi hayret etmiyo? Ben kulak olsam utanırım açıkçası.°°🌓
Konumuz pişmanlık. Bir insanın nasıl hiç pişmanlığı olmaz aklım almıyor. Nasıl yaşıyorlar bu hayatı? Nasıl beceriyorlar böyle kusursuz olmayı?
Hayal kurarken bile canımı sıkabilirim. Mutlu sonla biten hayalim olmadı hiç. Bu dünyada herkesin bir yükü var. Benimki de hayallerim.
Sadece o zengin züppesiyle diyil kimseyle yarışamam ben. Kaybetmekten korktuğumdan diyil. Yarışmaktan anlamam. Hem sevgi dediğin nasıl yarıştırılır ki? İlla bağıra çağıra haykırmak mı gerekir sevdiğini? Gösterişli hediyelerle ya da şaşalı cümlelerle süslemek mi gerek sevgiyi? Ne gözlerine bakıp söyleyebilirim ne de pazarlayabilirim ben sevgimi.
Leyla öldü dediler.
Mecnun sadece gülümsedi;
Ben böyle severken mi?
Senin ağzından çıkan lafa kulağın hiç mi hayret etmiyor? Ben kulak olsam utanırım açıkçası İSMAİL ABİİİ :))
Düzen bazen kaostan bile tehlikelidir dede.
 Senin ağzından çıkan lafa kulağın hiç mi hayret etmiyo? Ben kulak olsam utanırım açıkçası.°°
Gözlerim gözlerine sarıldı da kendine doğru çekmeye başladı sanki.
Gökdelenler şehrin mezar taşıdır.
Nasılsa tüm yollar Leyla’ya çıkıyor, nereden gittiğimizin ne önemi var?
Belki başka bir zaman başka bir yerde. Sonuçta yarım kalan her şey tamamlanmaya muhtaçtır.
+Hiç yemedin Chicken Wrap’inden.
-Chicken Wrap ne ya? Bildiğin tavuk döner bu.
+Başka bişey söyleyelim. Çokoprens açtıram mı?
Gerçek bir vasatlığı sahte bir mükemmelliğe tercih ederim. Bir şeyin sevilmesi için kusursuz olması gerekmez.”
Leyla içeri girdi. Her sabah güneşin doğuşu sıradan görünse de aslında mucizevidir. Senin içeri girişin de öyle Leyla. Sen girince zaman durdu, dünya yörüngesinden şaştı ama kimsenin ruhu duymadı. Tüm sesler kesildi, gökkubbenin altında sadece senin adın duyuldu. Tüm mucizeler zamanla sıradanlaşır, bir sen aynı kalırsın Leyla.
Kainatı yakarım senin için
Goool be!
Nasıl bağırdıysam herkes bir anda dönüp bana baktı.
Ulan ne goldü be! Sergen getirdi, Tümer’e verdi. Tümer içeri bıraktı, Sergen topu ağlara gönderdi. Sergen attı şampiyonluk geldi. 100. yılda şampiyonluğu getiren gol. Çok şahane goldü. Aklıma geldikçe coşarım kendi kendime. Pardon.
Güneşli bir güne uyanmak gibisi yok. Hele bir de mevsimlerden yaz değilse.
Okul insana hayatı öğretmez. Bir başkasına gidip hadi bana hayatı öğret de diyemezsin. Öğrenmek için merak etmek gerekir.
Beklemekten vazgeçme sakın. O gemi bir gün gelecek..
Hoş geldin Leyla.Yüreğim biraz tozludur kusura bakma.Bugüne kadar kimse girmedi içeri ne yapsın garip?
Belki de bu yüzden her gün bu sahile inip denize doğru el sallıyordur.Çünkü kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık.Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok.Oysa onu bir tanısanız,gözlerindeki hüznü bir görebilseniz.Kalbinde rengarenk çiçekler yetiştirir İsmail Abi.O çiçekler solmasın diye ağlayarak sulamak ister gibidir gözleri.Onun yanınday…
“Mecnuuuuuuun!”
“ Hoooop!”
İnsanın umudunu yitirmesi, güzel şeylerin olmasına engel değildi. Mucize dediğin tam da bu anlar için vardı zaten.
Kalabalıklar bazı güzellikleri görmenize engel olurlar.
Ya da bazı güzellikler yalnızca kalabalıklar çekildiği zaman ortaya çıkarlar.
Yine İsmail’e kapının önü gözüktü.
Dibe battıkça batarsın. Bir noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değil de işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin.
Herkesin kendi doğrusu var ve herkes kendine göre haklı bu hayatta. Bu yüzden sonuca varmıyor hiçbir tartışma.
Mazi beynimde yaradır. Bir türlü kabuk bağlamaz.
Sonuçta yarım kalan her şey tamamlanmaya muhtaçtı.
Allah’ım hayallerime bile sığdıramayacağım böyle bir güzelliğin yeryüzünde işi ne? Belli ki varlığına delil olarak göndermişsin tamam da, bizim evde işi ne?
Ben yabani değilim be anne. İnsanlar çok karmaşık. Onlarla zaman geçirmekten daha önemli işlerim var benim.
Hırsız mı? Yuuh! Ayıp ama ya. Aşk olsun. Ben öyle bi insan mıyım?
Diyil misin?
Diyilim tabii. Performans sanatçısıyım ben.
Benim gülüm dünyadaki tüm güllerden daha değerlidir
Gerçek bir vasatlığı sahte bir mükemmelliğe tercih ederim . Birşeyin sevilmesi icin kusursuz olması gerekmez .
Hadi çok iyi davran kendine, hiçbir şeyi de kafana takma. Düşünme fazla, yetinmesini bil azla. Hadi eyvallah. Fiççucu fiççucu
Dışarıdan baktığınızda yanınızda olmasını istemeyeceğiniz adamlardandır. Onu anlayabilmek için tanımanız, tanımak için de sabretmeniz lazım. Belki de İsmail Abi bu yüzden yalnızdır. Belki de bu yüzden girdiği hiçbir işte tutunamıyordur. Belki de bu yüzden her gün bu sahile inip denize doğru el sallıyordur. Çünkü kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık. Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok. Oysa onu bir tanısanız, gözlerindeki hüznü bir görebilseniz. Kalbinde rengarenk çiçekler yetiştirir İsmail Abi. O çiçekler solmasın diye ağlayarak sulamak ister gibidir gözleri.
Mecnuuuuun!
Hooooop!
Ne yaptın?
Neyi ne yaptım?
“Genel diyorum yani, ne yaptın?
Ne yapayım, aynı.
Ben de isterdim geçmişimden koşar adım kaçıp, yepyeni başlangıçlara doğru yelken açmayı. Ama ayağımda annemin terlikleriyle en fazla bakkala kadar gelebildim.
Iyisi mi sessizce beklemek. Benim de sorunlarla başa çıkma yöntemim bu işte.
Çok konuşuyorsun ama asla söylemen gerekeni söylemiyorsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir