İçeriğe geç

Le Diable au Corps Kitap Alıntıları – Raymond Radiguet

Raymond Radiguet kitaplarından Le Diable au Corps kitap alıntıları sizlerle…

Le Diable au Corps Kitap Alıntıları

En yalan söyleyemez haldeki anlarımız aslında en çok yalan söylediğimiz, özellikle de kendimize yalan söylediğimiz anlardır.
Eğer kalpte aklın alışık olmadığı sebepler varsa, bunun nedeni aklın nedenlere kalpten daha az açık olmasıdır.
Bir insan ölecek gibi olduğunda,ölümü tattığını sanır.Nihayet ölümle karşı karşıya kaldığındaysa tanıyamaz:Fakat bu değildi, der ölürken.
Dünyamızın sorunu…başkalarının yerine düşünmek, eylem sığdırmak daha bir sürü şey….hastalık….
Aynı düşüncelerin etrafında dolana dolana, gözü başka bir şey görmeksizin tek bir şeyi çılgınca isteye isteye, sonunda arzuları yüzünden suçlar işlediğinin farkına varamıyordu insan.
İçgüdüler bizim yol göstericimiz, bizi yıkıma sürükleyen rehberimizdir.
Bize acı veren hayatımızı kaybetmek değil, ona anlam veren şeyi yitirmektir. Sevilen kişiyle hayatımız bir bütün olduğunda, beraber yaşamakla beraber ölmek arasında ne gibi bir fark olabilir ki?
İnsan tembel değildir aslında, aşk onu tembelleştirir.
İnsanın en çok yalan söylediği zamanlar, hiç yalan söylemeyeceği zamanlardır, özellikle de kendine karşı.
Birileri için felaket olan, başkaları için mutluluk olur.
Sessizlik bize yaramıyor
Şimdi, tam da onu artık sevmediğimden emin olmuşken, onu sevmeye başlıyordum.
Önsezilerimiz, düşüncelerimizin asla ulaşamayacağı derinliklerde büyür. Ve bazen bu hisler anlamını tamamen yanlış anladığımız şeyler yaptırırlar bize.
Kıyıya ulaşabilecek miydim?
Aşkın bir kadına, belki de yavan olabilecek ama iç huzur veren bir kaderden çekip alma hakkı verip vermediğini merak ederdim, hala da ediyorum.
İzlerin en kötüsünü ona bırakmamış mıydım?
İçgüdüler bizim yol göstericimiz, bizi yıkıma sürükleyen rehberimizdir.
Ara sıra içimizdeki benzerlik dışarı da taşıyordu. Gözlerimiz, yürüyüşümüz
Çünkü kendi tereddütlerimi ona gittikçe daha çok bulaştırıyordum ve bu, karar günü geldiğinde bir karara varmasını engelliyordu.
Aşkım her şeyi daha da karmaşıklaştırıyordu.
Aşkın başka birtakım arayışlar olmadan beni tatmin edemediği o son raddesine ulaşmış mıydım?
Aşk, güzelliğini paylaştırmayı sever.
sevgimizden asla bahsetmemenin ne kadar değerli olduğunun bilincindeydim ve onun zihnine nüfuz edememek bana acı veriyordu.
Sevilen kişiyle hayatımız bir bütün olduğunda, beraber yaşamakla beraber ölmek arasında ne gibi bir fark olabilir ki?
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Böylece o gece kalbimizin yaptığı delilikler bizi bedenimizin yaptıklarından çok daha fazla yormuştu. Biri diğerinin yorgunluğunu alacakmış gibi görünüyordu ama ikisi de bizi aynı sona götürmüştü.
Seven kişi daima sevmeyen kişinin sinirini bozar.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Oyunun sonunu beğenmediği için gitmek istemeyen bir seyirciydim.
Gitmelisin ve asla geri dönmemelisin, dedi.
Onu korumamı mı yoksa onunla birlikte dibe batmamı mı istiyordu emin değildim.
İkimiz de susuyorduk. Bu sessizliği mutluluğun kanıtı olarak görüyordum.
Fakat başka bir şeyin, gerçek duygularımın ne olduğunu bana söylemesi gerekirdi.
, aşkın her şeyi aştığına inanıyordum.
Şimdi, tam da onu artık sevmediğimden emin olmuşken, onu sevmeye başlıyordum.
Bizi karşımızdakiyle birbirimize bağlayan bağlar yeterince güçlü olmadığında onu unutmak için tek yapmamız gereken şey bir randevuyu kaçırmaktır.
, darağacına giderken bile son ana kadar kurtuluşun geleceğini uman bir mahkum gibi hissediyordum.
Yerimizden kıpırdamadık. Mutluluk böyle bir şey olmalıydı.
Ben de çıkıp gittim, onu bir daha asla görme şansım olmayacağından, iyisi mi bir daha Marthe’ı düşünmemek için uğraşayım diye düşünüyordum fakat ondan başka bir şey düşünemiyordum.
Beni kınayacaklar. Fakat elimden ne gelir ki?
Öncesinde sinyallerini vermeyen bir felakete ender rastlanır.
Eğer kalpte aklın alışık olmadığı sebepler varsa, bunun nedeni aklın nedenlere kalpten daha az açık olmasıdır.
Bir jest, ses tonundaki bir değişim er ya da geç en temkinli aşkların bile sırrını açık eder.
İleri görüşlülüğüm saflığımın daha tehlikeli bir haliydi.
Mutluluk denen şey bencildi.
Öncesinde sinyallerini vermeyen bir felakete ender rastlanır.
Gençlik budalalıksa, tembel olmadığı içindir. Eğitim sistemlerimizi bozan, sayılarının çokluğu nedeniyle ortalama insana seslenmeleridir. İşleyen bir beyin için tembellik söz konusu olamaz. Dışarıdan bakan biri için boş geçmiş gibi görünse de, bir sonradan görmenin yemek masasında kendi hareketlerine dikkat etmesi gibi, oturup toy kalbimi gözlemlediğim o uzun günlerde öğrendiğim kadar çok şey öğrenmemişimdir hiçbir zaman.
Hiçbir şey insanı aşk kadar içine alamaz. İnsan tembel değilse bile, âşık olduğunda tembelleşir. Aşk, tek gerçek avuntusunun çalışmak olduğunu belli belirsiz hisseder. Bu nedenle de çalışmayı rakip kabul eder ve hiçbir türüne katlanamaz. Fakat aşk, verimliliği artıran tatlı bir yağmur gibi faydalı bir tembelliktir.
İnsan sürekli aynı düşüncelerle yaşadığında, farklı bir şey görmediğinde, bir şeyi delice istediğinde, arzularının günahkârlığını fark etmez hale geliyor.
Kimilerinin felaketini hazırlayan şey, kimilerinin mutluluğunu yaratır.
Çünkü biz, en büyük tadları yeni şeylerde değil, alıştığımız şeylerde buluruz.
oysa o hep çıplaktı
Ölmek üzere olan bir insan ölümü tanıdığına inanır. Halbuki ölümle gerçekten karşılaştığında onu tanıyamaz. Bu o değil dileyerek ölür.
İnsan felakete kolayca inanamaz. Ancak mutluluğa kolayca inanır.
İnsan sevmediği biriyle nasıl mutlu olabilirdi?
Hiçbir şey aşk kadar insanı yalnız kendine hasretmez. Aşık olduğumuz sırada tembelizdir, çünkü bu tembelliği aşk ister. Aşk belirsiz bir şekilde, çalışmanın kendi mecrasını değiştirebilecek tek kuvvet olduğunu bilir. Böylece çalışma, aşkın rakibidir. Aşkın ise hiçbir rakibe tahammülü yoktur. Fakat aşk yararlı bir tembelliktir, bereket getiren hafif yağmurlara benzer.
Zehire alışmış bir insan, aldığı zehrin miktarını ne kadar arttırırsa o kadar zevk alır, ama aynı zamanda o kadar da ölüme yaklaşır.
Ne yana dönsek bir yara açılıyordu.
İnsanın yalan söyleyemediği anları en çok yalan söylediği anlardır.
Bazılarının felaketine sebep olan şey, başkalarının mutluluğunu yaratır.
Tuzağa düşmüş bir kurdun hiddeti, tuzağın verdiği acıdan şiddetlidir.
Aradaki bağlar çok sağlam olmayınca buluşmayı bir kere kaçırmak bir insanı gözden kaybetmemize sebep olur.
Hiç kıpırdamadan öylece oturuyorduk. Herhalde mutluluk bu olmalıydı.
Mutluluk, çok bencil bir duygudur.
Çocukların bencilliği, büyüklerinkinden sanki çok farklı mıdır? Yazın kırlarda yağan yağmura lanet ederiz, halbuki çiftçiler o yağmuru dört gözle beklerler.
Bazı yalanları tutku kanunları emrediyor.
Bir kadın üzerinde artık arzulayacağım bir şey kalmadığından, insafsız biri olmaya başladığımı hissettim.
Hiç bir zaman bunca şarap israf edilmemiş, bunca çiçek ölmemişti.
.
Gerçek önseziler zihnimizin ulaşamayacağı kadar derinliklerde oluşur.

Hatta zaman zaman, tamamen tersine yorumladığımız eylemler yaptırır bize.

.
Seven kişi, daima sevmeyen kişinin sinirini bozar.
.
Susuyorduk.

Ben bunun mutluluğun kanıtı olduğunu düşünüyordum.

.
Hiçbir zaman hayalci olmadım. Benden daha saf olanlara hayal gibi görünen şeyler bana, cam fanus altında bile olsa peynirin kediye gerçek görünmesi kadar, gerçek görünüyordu. Yine de o fanus vardı.
.
Ölümü sükunetle düşünmek, sadece onu yalnız düşünüyorsak önemlidir.

İki kişilik ölüm, ölüm değildir, inançsızlar için bile.

Asıl kederli olan hayata değil, ona anlam veren şeye veda etmektir.

.
İçgüdü kılavuzumuzdur; bizi yıkıma sürükleyen bir kılavuz.

.

.
Kuraldışı yaşamış bir adam farkında olmasa da ölüme yaklaşırken, hayatındaki her şeyi aniden bir düzene koymaya başlar.

Hayatı değişir. Evrak işlerini tamamlar. Erken yatar, erken kalkar. Kötü huylarından vazgeçer. Çevresinin takdirini kazanır.

Öyle ki, ani ölümü bu yüzden daha da haksız gibi algılanır. Mutlu bir hayat yaşayacaktı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir