İçeriğe geç

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç – Melek Sanmıştım Şeytanı Kitap Alıntıları – Hüseyin Rahmi Gürpınar

Hüseyin Rahmi Gürpınar kitaplarından Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç – Melek Sanmıştım Şeytanı kitap alıntıları sizlerle…

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç – Melek Sanmıştım Şeytanı Kitap Alıntıları

Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erişilecek başka ne var? Hayat yalan Ölüm hakikat
ölüm ne kadar hakikat olsa da insan yine de kurtuluş çaresi aramaktan kendini alamıyor.
meğerse âdemoğlu hileden ibaretmiş.
Ölüm ne kadar hakikat olsa da insan yine kurtuluş çaresi aramaktan kendini alamıyor. Meğerse can pek tatlı şeymiş
Dünyadaki milletleri böyle kesir ile yetmiş ikiye ayıran hangi istatistiktir bilmiyorum.
hayat, hayatı yiyerek, yok ederek kalıcı oluyor.
onlar mektuplaşır da kızlarının mektuplaştığını istemezler
duyduğunuz her fikre kızmayınız. Onları iyi niyetle karşılayabilmek için akıl fikir sahibi olmaya çalışınız
Her sonbaharda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak son bulacaklar.
Hayalin tadı gerçeğe dönüşmesinde değil ilk şeklini daima korunmasıymış.
Çok sevinmek de insanı büyük bir kedere uğramak kadar üzer.
Ölüm ne kadar hakikat olsa da insan yine kurtuluş çaresi aramaktan kendini alamıyor. Meğerse can pek tatlı şeymiş
Şu eski dünyayı aralarında bir türlü adilce paylaşmayan insanlar bu yenisi için büsbütün çıldıracaklardı
Hakikat böyledir de bu telaşlar , bu söylentiler , bu heyecanlar bilhassa tanınmış, büyük imzalar altındaki o heybetli makaleler ne oluyor?
İnsanların korktuklarından ziyade korkmadıkları şeylerden korkunuz.
İnsanların korktuklarından ziyade korkmadıkları şeylerden korkunuz.
İlk huriyi cennete girmeden önce dünyada göreyim.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kıyamet nedir? Nasreddin Hoca’nın, karım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet dediği gibi her ferdin ölümü kendi için bir kıyamet demektir.
Kadına, şeriatın çizdiği hududun ötesine geçecek derecede birçok emirlerde bulunuyorsunuz Zavallı her dediğini kabul ediyor. Her sözünüze eyvallah diyor. Şu biçimde yetiştirdiğiniz kadını şimdi ne hakla beğenmiyorsunuz?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Herkes kendi ölümünün acısını düşünüyor.
Medeniyetin, gelişme düşüncesinin amacı birbirini öldürmeye uğraşmak mıdır, yoksa kardeşliğin kurulmasına çare aramak mı?..
İtirafı zor olan hakikatlerin saklanması daha zordur
Fakat insanın doğasında yasaklanan şeyden sakınmak yerine ona yaklaşma isteği vardır.
Vefalı birini bulduğuma sevinerek bütün elemlerimi dökmek istiyorum
Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?
Ölümler hesapsızdır.
İnsan bir konu üzerinde derinlere daldıkça o konu zihindeki eski berakklığı da kaybolur. Birçok manaların karanlığı içinde kalır. Gide gide en sade kelimelerin bile manalarını anlayamayacak hale gelir.
Kaderine razı olanın gemisi batmaz.
Cahiller! Boş dediğiniz bu hayatın zulümle, haksızlıkla, adaletsizlikle, ihanetle , kötülükle dolu olduğunu görmüyor musunuz?
Çok sevinmek de insanı büyük kedere uğramak kadar üzer.
Yalan olmayan şey hakikat değil midir?
İnsanların korktuklarından ziyade korkmadıkları şeylerden korkunuz.
Doğrusu mutluluk o kadar büyük ve o kadar küçük bir şeyidir ki buna sahip bazı kimseler kendinde bunun bulunduğundan habersizdir.
Onu kendine özgü şekle aykırı şekillerde düşünüp aramakla durmadan bozarlar.
Sadece şekillere bağlı kalan dostluklarçabuk yıkılır. Kalıcı olanlar manevi ilişkilerle samimi sevgilerdir ki bunlar da ilk bakışta kurulmaz
Azizim ben, bana karşı yapılan her iddianın aksini yapacak yaradılışta bir kızım.
Çünkü sabır denilen şey bazı bir dereceye kadar ona sahip olmakla olur.
İnsanlığın en büyük hastalığı kendini kemiren hastalıkların cidden tedavisine yönelmek yerine daima tehlikeyi hakiki derecesinden aşağı göstermeye çalışmak alışkanlığıdır.
Karakterimde komiklik yok
Çok sevinmek de insanı büyük bir kedere uğramak kadar üzer.
İnsan birçok şeyden sorumlu olabilir. Fakat çirkinliğinden asla Çünkü bu felaketin en büyük kurbanı yine kendisidir. Başkası değil Dosta en çok ihtiyacı olan çirkinlerdir. Onlar bu eksiklerini bildiğinden sakilliklerini örtmek için daha çok hüner, fazilet öğrenmeye uğraşıyorlar. İşte ben bu çirkinlerden birisiyim
Ölüm ne kadar hakikat olsa da insan yine kurtuluş çaresi aramaktan kendini alamıyor. Meğerse can pek tatlı şeymiş Hayata bağlılığımızın derecesi böyle ümitsizlik zamanlarında belli oluyor.
Bende her zaman hayatımı küçümsemek hastalığı vardı.
Kendilerinin dışında kalamadığı bir tehlikede başkalarını korkutmaya uğraşmak bir tür aptallık değil mi?
İnsanların aklı henüz her gerçeği kabullenecek derecede gelişmemiştir.
Yalan olmayan şey hakikat değil midir?
Artık beni aldatmayınız.
Kabahat bende değil Bu coşan ben değilim Aşktır Tabiattır
Galiba yine aldanıyorum.
Şu anda kalbimden taşanları yazsam af olmaz
Her şeyde yumurta kapıya geldikten sonra çare ararlar
Ben pek safım Herkesi de öyle sanarım.
Bana bir şey yazdırtmadıktan sonra beni niye okuttunuz?..
Ben garipliklerden ne kadar hoşlanan bir kızım bilseniz!..
Bu kadar spor meraklısı olup da nereyi gezdiğim var?..
Tabiattaki kendinden zayıfı yutmak kuralı en küçük mikroplardan en büyük ve hatta en yüksek yaratıklara kadar geçerli. Toplumlar, hükümetler, devletler de böyle
Bu ana kadar gördüğümüz örneklere bakılırsa hakkı kuvvetin doğurduğu anlaşılıyor. Kuvvetli olan haklı oluyor. O derece ki zavallılara, zayıflara hakkı, en kuvvetli olan kimse o dağıtıyor.
Kuvvetlinin fikri hak oluyor. Zayıf biri kuvvetlinin fikrini hak olarak kabul etmek zorunda bulundukça hürriyet, adalet kurulmuş olamaz. O kuvveti imkan derecesinde herkese dağıtmanın yolunu bulmalıdır
Bir hakikat karşısında sevgisini itiraf edecek olursa iyi karşılanmayacağı hakkında düştüğü garip bir zan kendisini öldürüyor, isteklerini kırıyordu.
Aşk konusunda pek utangaç ve çaresizdi.
İnsan bir konu üzerinde derinlere daldıkça o konu zihnindeki eski berraklığı da kaybolur. Birçok manaların karanlığı içerisinde kalır.
Sadece şekillere bağlı kalan dostluklar çabuk yıkılır. Kalıcı olanlar manevi ilişkilerle samimi sevgilerdir ki bunlar da ilk bakışta kurulmaz.
mümkün olduğu kadar felaketten uzak kalmak da açıkça bir sevinç sayılabilir. doğrusu mutluluk o kadar büyük ve o kadar küçük bir şeydir ki, buna sahip bazı kimseler kendilerinde bunun bulunduğundan habersizdir. onu kendine özgü şekle aykırı şekillerde düşünüp aramakla durmadan bozarlar.
hayalimizde devleştirmiş olduğumuz şeylerin gerçekleriyle karşılaşınca ekseri hayal kırıklığına uğrarız
Hayalin tadı gerçeğe dönüşmesinde değil ilk şeklini daima korunmasındaymış.
Kendi gücünün yetmediği zor bir işte başarılı olmadığı için kimse suçlu sayılamaz.
Sokakta edebiyle giden örtülü bir kadına Uşak takımından birtakım aşağılık adamların bile ne kadar rahat laf attıklarını bilirsiniz. Bu neden? Memleketimizde kadının her saldırıya katlanmaya mecbur aşağı bir yaradılışta sayılmasından
Doğrusu mutluluk o kadar büyük ve o kadar küçük bir şeydir ki,buna sahip bazı kimseler kendilerinde bunun bulunduğundan habersizdir.
Feriha Davud
Beyfendi;
Benim evlenmeyi bir felaket ve tutsaklık saydığımı bildiğiniz halde mademki bu eziyetime siz katlanmak istiyorsunuz, şu büyük cesaretinizden dolayı ben de sizi bu işkenceye layık görüyorum.
Doğrusu mutluluk o kadar büyük ve o kadar küçük bir şeydir ki, buna sahip bazı kimseler kendilerinde bulunduğundan habersizdir.
Lakin siz ‘selamın aleyküm ‘ der demez sevda vadisine saptınız Çünkü sizin gözünüzde kadın ancak o yolla konuşulmaya değer bir canlıdır. Önemi bundan ibarettir. Genel olarak kabul ettiğiniz bu kuralda bir farklılık göstermek isterim. Bir kadın ne kadar güzel olursa olsun onun kabine olan erkek ona doyduktan sonra çarçabuk dışarda çöplenmeye başlar. Yağma yok kuzum İşte ben kendi cinsimi savunmak için bu tehlikeli noktada bir düşünce geliştirme amacımı bırakmayacağım. Nasıl bir kadından düşünceniz dışında faydalanmak mümkünmüş değil mi ? Bütün kadınlar benim gibi düşünselerdi erkekleri çabuk yola getirirdik. Sizi böyle şımartan havaakızlarının cahilliği, zayıflığıdır
Kadına, şeriatın çizdiği hududun ötesine geçecek derecede birçok emirlerde bulunuyorsunuz Zavallı her dediğinizi kabul ediyor. Her sözünüze eyvallah diyor. Şu biçimde yetiştirdiğiniz kadınları şimdi ne hakla beğenmiyorsunuz ?
İlginizi kazanmayı benim gücümün yetmeyeceği bir özelliğe bağlı görüyorsunuz. İnsan birçok şeyden sorumlu olabilir. Fakat çirkinliğinden asla Çünkü bu felaketin en büyük kurbanı yine kendisidir. Başkası değil Dosta en çok ihtiyacı olan çirkinlerdir. Onlar bu eksikliklerini bildiklerinden sakilliklerini örtmek için daha çok hüner, fazilet öğrenmeye uğraşırlar. İşte ben bu çirkinlerden biriyim Bu yüzden kaybettiğim mutluluğu diğer biçimle gidermeye çalışıyorum.
Memleketimizde biraz serbest davranan kızlara herkes hemen kötü gözle bakıyor. Eserlerinizdeki ciddiyete bakarak sizi bu zayıflığın, kusurun dışında kalan, fikir sahibi biri olarak düşünmüştüm. Bizde genel bir hastalık şeklinde olan bu alışkanlığın bulaşıcılığından meğer siz de eksik kalmamışsınız Sokakta edebiyle giden örtülü bir kadına uşak takımından birtakım aşağılık adamların bile ne kadar rahat laf attıklarını bilirsiniz. Bu neden? Memleketimizde kadının her saldırıya katlanmaya mecbur aşağı bir yaradılışta sayılmasından
Şimdiye kadar sevilmedim. Çok özendim. Fakat sanırım ki sevmedim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir