İçeriğe geç

Kuşatılmış Yaşamlar Kitap Alıntıları – Michel Houellebecq

Michel Houellebecq kitaplarından Kuşatılmış Yaşamlar kitap alıntıları sizlerle…

Kuşatılmış Yaşamlar Kitap Alıntıları

.
Sanki bir sürü cam bölmenin paramparça olması gibi, içimde her şey dağılıyormuş gibi hissediyorum.

Bir öfkenin pençesinde bir yerden bir yere hareket etmeye ihtiyaç duyarak yürüyorum, ancak bu konuda hiçbir şey yapamıyorum çünkü herhangi bir girişim önceden mahkum edilmiş gibi görünüyor.

Başarısızlık, her yerde başarısızlık. Parıldayan ve erişilmez olan yalnızca intihar tepemde dolaşıyor.

.
Gerçeği gizleyemem : Hayatımı mutsuz, huysuz ve yalnız bitireceğim ve bunu hak etmiş olacağım.

.
Etrafta okuyacak bir şeyin olmaması tehlikelidir. Hayatın kendisiyle yetinmek zorundasın ve bu seni risk almaya itebilir.

Ayrılık izlenimi tam; artık bundan böyle kendi içimde tutsağım.
Tenimi bir sınır gibi hissediyorum, dış dünyayı da bir eziliş gibi.
Sonra birkaç sakinleştirici alıyorum ve her şey yoluna giriyor. Her şey yoluna giriyor.
Yapayalnızım. Kanatlarım iyi taşıyor beni.
Artık varlığı hissetmiyorum.”
Kendimi çok dipte hissediyor değilim, daha çok etrafımdaki dünya bana yüksek görünüyor.
Sadece otuz yaşında olmak beni şaşırtıyor; kendimi çok daha yaşlı hissediyorum.
“Bir süpermarket reyonunda selofan kâğıdına sarılmış bir piliç budu gibi hissediyorum kendimi.
Bu dünyanın, daha fazla bilgi dışında her şeye ihtiyacı var.
Bu dünyayı sevmiyorum. Kesinlikle sevmiyorum.
Gene de haber verilmesini arzu ettiğim, durumumdan haberdar etmek istediğim hiç kimse yok muymuş?
Yoktu işte, hiç kimse yoktu.
.
Hayatta her şey olabilir, özellikle de hiçbir şey.

Gerçekten de insan kendine ait değildir.
Sigara içmek, hayatımdaki tek gerçek özgürlük parçası haline geldi. Dolu dolu, tüm varlığımla katıldığım tek eylem. Tek projem.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sürüp giden can sıkıntısı dayanılacak bir durum değildir: Er ya da geç gerçek bir acının algılanışına dönüşecektir; bu da insana iyice acı verecektir; işte bana olan da tam olarak bu.
Ben kendimi normal biri olarak görüyorum. Yani belki tam olarak değil, ama kim tam olarak normal ki, ha?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Tanrı adaletsizlik değil, eşitsizlik istedi,”
Zor olan, kurallara göre yaşamanın tam olarak yeterli olmaması.
Akşamın ilerleyen saatlerinde yalnızlığım acı verecek biçimde elle tutulur bir hal aldı.
.
Bilirsiniz, kalıcı fikirlere sahip olmak zorunda değilsiniz.

Her sabah ‘Dünyayı seviyorum’ diye düşünebilir ve her gece ‘Dünyadan nefret ediyorum’ diyerek yatağa gidebilirsiniz.

.
Hayatta her şey olabilir, özellikle hiçbir şey!

.
Etrafta okuyacak bir şeyin olmaması tehlikelidir.

Hayatın kendisi ile yetinmek zorundasın ve bu seni risk almaya itebilir.

.
Hayat acı verici ve hayal kırıklığı yaratıyor. Bu nedenle, yeni gerçekçi romanlar yazmak yararsızdır.

Genelde gerçeklikle ilgili olarak nerede durduğumuzu biliyoruz ve daha fazlasını bilmek umurumuzda değil.

Çağdaş zihniyeti tek bir sözcükle özetlememiz gerekseydi, ben hiç kuşkusuz şunu seçerdim: Burukluk.
İlk gençlik günlerinden beri yaşadığın cinsel başarısızlık, on üç yaşından beri peşini bırakmayan abazanlık sende silinmez bir iz bırakacaktır.
Sen daima yaşamadığın o ilk gençlik aşklarının öksüzü olarak kalacaksın.
Okumakla geçen bütün bir hayat bütün dileklerimin gerçekleşmesi demek olurdu; ben bunu daha yedi yaşındayken biliyordum. Dünyanın düzeni acı verici, yetersiz; değişecek gibi gelmiyor bana. Gerçekten, bütün bir hayat boyu okumak bana daha uygun düşerdi.
Bana böyle bir hayat verilmedi.
Ama mutlak yalnızlığınızın, her yeri kuşatan boşluk duygusunun, varlığınızın acı ve kesin bir felakete doğru yaklaştığı sezgisinin sizi somut bir ıstırap haline sürüklemek için yarıştığı o anların gitgide daha sık bastırmasını gerçekte hiçbir şey engelleyemez. Gene de ölmeyi her zaman istemezsiniz.
.
Diğer insanlarla ilişkilerimizde kendimize dair bir his kazanıyoruz. Diğer insanlarla ilişkileri dayanılmaz kılan da budur.

.

Hafta sonları genelde kimseyle görüşmem. Evde kalır, biraz
ortalığı derler toplarım; uslu uslu bunalıma girmekteyim.
Hafta sonları genelde kimseyle görüşmem. Evde kalır, biraz
ortalığı derler toplarım; uslu uslu bunalıma girmekteyim.
Ama mutlak yalnızlığınızın, her yeri kuşatan boşluk duygusunun, varlığınızın acı ve keskin bir felakete doğru yaklaştığı sezgisinin sizi somut bir ıstırap haline sürüklemek için yarıştığı o anların gitgide daha sık bastırılmasını gerçekte hiçbir şey engelleyemez.
Dünyanın düzeni acı verici, yetersiz; değişecek gibi gelmiyor bana. Gerçekten, bütün bir hayat boyu okumak bana daha uygun düşerdi.
( )Aşılacak bir yol var ve onu aşmak gerek.
Kendimi çok dipte hissediyor değilim, daha çok etrafımdaki dünya bana yüksek görünüyor.
Aşka yeteneği vardı; aşka hâlâ yetenekli olmayı da isterdi, buna tanıklık edebilirim; ama artık bu mümkün değildi.
( )Kötü anılar sanıldığı kadar çabuk silinmiyor.
Ah Tanrım! Sanki maydanozlu bir dana kellesiydi.
Zırva. Boktan zırva.
Bu dünyayı sevmiyorum. Kesinlikle sevmiyorum.
Onunla göz göze gelmemeye çalışıyorum, oysa bakışları dostça.
Kesinlikle memnun etmek istiyordu beni, bunu hissettim; o zaman ben de kitapları işaret ettim.
“Bu çocuklar benim, bu zenginlikler benim.

Akılsız işte böyle konuşur ve huzursuzdur.

Gerçekten de insan kendine ait değildir.

Nerede kaldı çocuklar? Nerede kaldı zenginlikler?

Gerçekten de birbirlerine benziyorlar, acayip birbirlerine benziyorlar ama birbirlerinin tıpatıp aynısı oldukları söylenemez.
Her gün bir gündür, yeni
Bazen de kayıp bir hayatın içine kalıcı olarak yerleşmeyi başarabileceğim izlenimine kapılmışımdır.
Kasım sonundaydık, insanın genelde kendine hüznü yakıştırdığı dönem.
Elinizde olmadan, er ya da geç bir şey olacak diye hayal ediyorsunuz. Büyük hata. Bir hayat pekâlâ da boş ve kısa olabilir. Günler ne bir iz ne bir anı bırakarak sefil bir şekilde akıp gider ve sonra bir anda duruverir.
Ben kendimi normal biri olarak görüyorum. Yani belki tam olarak değil, ama kim tam olarak normal ki, ha?
Bizim uygarlığımız, diyor; yaşamı tüketmekten hasta.
Hafta sonları genelde kimseyle görüşmem. Evde kalır, biraz ortalığı derler toplarım; uslu uslu bunalıma girmekteyim.
O ibne hep dört ayak üstüne düşer zaten.
Hırsızlıklar Bütün gün durmadan geliyor, hiç şans yok hem bunların peşine fazla düşülmüyor.
Mutlak yalnızlığınızın, her yeri kuşatan boşluk duygusunun, varlığınızın acı ve kesin bir felakete doğru yaklaştığı sezgisinin sizi somut bir ıstırap haline sürüklemek için yarıştığı o anların gitgide daha sık bastırmasını gerçekte hiçbir şey engelleyemez.
Zor olan, kurallara göre yaşamanın tam olarak yeterli olmaması.
Bizler hepimiz yaşlılığa ve ölüme boyun eğmişiz. BU yaşlanma ve ölüm kavramı bireye katlanılmaz geliyor; bu hükümran ve koşulsuz kavram, bizim uygarlıklarımızda serpiliyor, adım adım bilinç alanını dolduruyor, başka hiçbir şeyin olmasına izin vermiyor. Böylece yavaş yavaş dünyanın sınırlı olduğuna dair kesin bir kanı oluşuyor. Arzu bile yok oluyor; geriye yalnızca burukluk, kıskançlık ve korku kalıyor. En çok da burukluk kalıyor; uçsuz bucaksız, akıl almaz bir burukluk. Hiçbir uygarlık, hiçbir devir insanlarında bunca burukluk yaşatmayı başaramamıştır.
insanlar yaşamayı nasıl başarıyorlar anlamıyorum. Bana bütün insanların mutsuz olması gerekirmiş gibi geliyor. Son derece basit bir dünyada yaşıyoruz. Egemen olma, para ve korkuya dayalı bir sistem var
Kendimi çok dipte hissediyor değilim, daha çok etrafımdaki dünya bana yüksek görünüyor
O kadar az yaşadım ki sanki hiç ölmeyecekmişim gibi düşünme eğilimindeyim; insan hayatının bu kadarcık bir şeye indirgenmesi gerçek olamazmış gibi geliyor bana; elinizde olmadan, er ya da geç bir şey olacak diye hayal ediyorsunuz. Büyük hata. Bir hayat pekâlâ da boş ve kısa olabilir. Günler ne bir iz ne bir anı bırakarak sefil bir şekilde akıp gider; ve sonra bir anda duruverir.
Kendimi çok dipte hissediyor değilim, daha çok etrafımdaki dünya bana yüksek görünüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir