İçeriğe geç

Kur’an’ı Nasıl Okuyalım Kitap Alıntıları – Muhammed Kutub

Muhammed Kutub kitaplarından Kur’an’ı Nasıl Okuyalım kitap alıntıları sizlerle…

Kur’an’ı Nasıl Okuyalım Kitap Alıntıları

Bilgi, insanı Allah’a ibadete mi götürmektedir, yoksa şeytana kulluğa mı?
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ( Zümer/9 )
Muhakkak ki dönüş Rabbinedir. ( Alak/8 )
İnsan, yapısı gereği – şuurlu veya şuursuz- mutlaka bir inanç sahibi olmak zorundadır.
Müslüman, yaşadığı dönemin olayları içerisinde yüzerken de Kur’ân’ın kendisine, o anda iniyormuş gibi olduğunu görecektir.
Sen onların dinine tâbi olmadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden hoşnut olmazlar. (Bakara/120)
Müslüman, Allah katından inen kitabında, içinde yaşadığı dünyada meydana gelen olayların genel seyri konusunda yeterli açıklamanın mevcut olduğunu görebilir ve hayatını, bu kitapta belirtilen Rabbanî buyrukların ışığında yürütebilir.
Gerçekte islâm, sadece inançla ilgili değerlerden ibaret değildir ..
Aksine, islâm, imanın gereğine göre yaşama dinîdir.
Kur’ân, okununca ibadet edilen kitaptır.
Mü’minin yeryüzündeki yorucu seyahatinde ruh yoldaşı Kur’ân’dır
Yaşamak, bir bitki, bir katı madde gibi belirli zaman dilimini doldurup gitmek değil, bir iz bırakmak ve Allah’ın insana yüklediği hilafet görevini yerine getirmektir.
Kur’ân’ı yaşayan kişi, ölümden korkmaz.
Kur’ân’ı yaşayan kişinin değersiz geçen bir ânı yoktur.
Kur’ân bize geniş ufuklar açar. Hayatı dar çerçeveden değil de geniş açılardan görmemizi sağlar.
Kısaca, elbirliğiyle, Kur’ân’ı hayatımızdan uzaklaştırdık. Kur’ân’dan uzaklaşınca da hayattan uzaklaştık.
onu, ölülerimiz için okunan bir dua ve hastalarımız için okunan bir şifa kitabı haline getirdik.
Müminin yeryüzündeki yorucu seyahatinde ruh yoldaşı Kur’ân’dır.
Kur’ân, bizi kendi içimize gömülmek yerine, cemiyet meydanına sürüklesin; hayata, azme, çalışmaya gayrete dinamizme, atılganlığa, ibda imkânlarına, âlemlerin keşfine götürsün, uyutmasın, uyandırsın; oturtmasın, koştursun; sömürmeye ve sömürtmeye değil, insanca yaşamaya götürsün; mala kul değil, mala hâkim kılsın; mal ve mülkü bir kenara itmeye. değil, onu Allah yolunda kullanmaya sevk etsin; mücâdele azmi versin; direnmeyi, zorluklara göğüs germeyi, olmazları ol durmayı, yapılmazları yapmayı, aşılmazları aşmayı sağlayacak çarelere yöneltsin.
Kur’an-ı okuyalım ; Gözyaşı dökerek, için için ağlayarak kendimizden geçmek için değil, nefsimizi ve içinde yaşadığımız toplumu uyarmak, coşturmak ve -Hz. Dâvûd gibi- dağları çınlatmak için okuyalım.
Kur’ân’ı yaşayan kişinin değersiz geçen bir ânı yoktur.
Kur’ân’ı yaşayan kişide ihtiras olmaz.
Kur’ân’ı yaşayan kişi, eşsiz bir direnme gücü kazanır.
Dünya milletlerine lider olmak üzere yeryüzüne gönderilmiş bir ümmetken, Kur’ân’dan uzaklaşmamız sonucu yeryüzündeki ümmetlerin peşinden sürüklenen ölü bir kitle olduk.
Kur’án , hayatın kitabıdır.
Doğrusu zâlimler Felah bulmazlar.
|Ena’m/21|
Kur’ân’ı yaşayan kişi yalan söylemez.
Kur’an, müslümanın değişen dünyasına hâkim olan değişmeyen değerler getirir.
Kur’an hastaların ve ölülerin kitabı olmaktan çok, hayatın ve dirilerin kitabıdır.
Kendisinin bir tek Allah’a iman ettiğini söyleyen, sonra da cahiliyetin buyruklarına koşan bu nesil, tarihte nadir görülen, eşi ve benzeri bulunmayan bir topluluktur
Kur’an, Müslümanın değişen dünyasına hâkim olan değişmeyen değerler getirir.
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan, Kur’an’ın;
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın.
Ya açar Nazm-ı Celîl’in, bakarız yaprağına,
Yâhut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin!
Ne mezarlıkta okumak, ne de fal bakmak için!
“Mehmet Âkif”
“Hatırlat doğrusu hatırlatma mü’minlere fayda verir”
(Zariyat/55)
Akide, bir terbiye ve davranış biçimidir. İnsanları İslam’a davet ettiğimiz zaman, tıpkı ilk Müslüman neslin Kur’an ile terbiye edilmesi gibi diğer Müslümanların da akide ile terbiye edilmeye muhtaç olduklarını bilmeliyiz.
Müslüman, yaşadığı dönemin olayları içerisinde yüzerken de Kur’ân’ın kendisine, o anda iniyormuş gibi olduğunu görecektir. Kur’ân ona kendisinin ve düşmanlarının durumunu anlatacak, onların bölük-pörçük düşünce ve heveslerini açıklayacak, plan ve oyunlarını keşfettirecektir. Müslüman, Kur’ân’la beraber yaşarken on dört asır önceki bir zaman diliminde değil; tam aksine, yüzünün çizgileriyle, kalbinin atışlarıyla ve her şeyiyle şu anda inen yepyeni bir Kur’ân’la yaşıyor gibidir.
Elbette ki beşer hayatı; kontrolsüz, kılavuzsuz ve başıboş değildir.
Kur’ân ile birlikte yaşamak; şânı yüce Allah ile sürekli bir konuşma ve irtibat kurmadır.
Kur’ân, Allah’ın indirilmiş kitabı ve insanoğluna yöneltilmiş hitabıdır. İnsanın rûhuna, kalbine, kafasına ve nefsine seslenişidir.
Allah’ın kelâmını sözlerin en yücesi yapmalıyız.
Kur’ân’ı öğrenmek ve uygulamak için bir öğrenci titizliğiyle kendimizi ona vererek okumalıyız.
Yaşamak; bir bitki, bir katı madde gibi belirli zaman dilimini doldurup gitmek değil, bir iz bırakmak ve Allah’ın insana yüklediği hilâfet görevini yerine getirmektir.
Mü’minin bu yeryüzündeki yorucu seyahatinde ruh yoldaşı Kur’an’dır. Ruhunun derinliklerini aydınlatan nûr, Kur’an’dır..
Kur’an’ı yaşayan kişi; yalan söylemez.
Kur’an’ı yaşayan kişinin değersiz geçen bir anı yoktur.
Kur’an bizim varlığımızın biricik şartıdır. Kur’ansız bir İslamiyet düşünmek; ruhsuz bir beden düşünmek gibidir.
Tarihin başlangıcından beri insanlığın problemi, Allah’ın varlığını bilmemek ve herhangi bir şekilde O’na ibadet etmemek olmamıştır. Aksine, insanların en büyük meselesi; Allah’ı hakkıyla bilememek ve bu yüzden de O’na yaraşır şekilde ibadet etmemek olmuştur.
.. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ? (Zümer/9)
Müminin yeryüzündeki yorucu seyahatinde ruh yoldaşı Kuran’dır.
Fakat okumanın miktarı kadar, Allah’ın emrettiği şeyler üzerinde düşünülmesi de verilen mükafâtı elbette farklı kılacaktır.
İnsan, yapısı geregı -şuurlu veya şuursuz – mutlaka bir inanç sahibi olmak zorundadır.bu inanç,insanın insan,kainat ve yaratıcıyla olan ve bunların aralarındaki ilişkileri kapsayan bir düsünce sistemidir.
Kur’an müslümanın degişen dünyasına hakim olan degişmeyen degerler getirir.
Bu ilk ümmeti terbiye eden kur’an,bugün okudugumuz kur’andır.öyleyse onu okurken kesin olarak onun bir terbiye sistemi oldugunu bilmeliyiz.
Islam,imanın gereğine göre yaşama dinidir.
Kur’an bu ümmetin terbiye ve yönetim kitabıdır
Yaşanak bir bitki,bir katı madde gibi belirli zaman dilimini doldurup gitmek degil,bir iz bırakmak ve Allahın insana yukledigi hilafet görevini yerine getirmektir.
Kur’an hastaların ve ölülerin kıtabı olmaktan çok,hayatın ve dirilerin kitabıdır.
Kur’an bizim varlıgımızın biricik şartıdır.Kur’an’sız bir islamiyet düşünmek;ruhsuz bir beden düşünmek gibidir.
Dünya milletlerine lider olmak üzere yeryüzüne gönderilmiş bir ümmetken,Ku’ân’dan uzaklaşmamız sonucu yeryüzündeki ümmetlerin peşinden sürüklenen ölü bir kitle olduk.
Birleşmeliyiz! Tek vücud halinde,Allah’ın kelamını sözlerin en yücesi yapmalıyız. İşte o zaman, gönül huzuruyla ve tıpkı daha önceki İslam büyüklerinin yaptığı gibi, Kur’an’ın i’cazı, muskisi ve ahengi üzerinde çalışabilir, düşünme ve değerlendirme yollarını arayabiliriz. Ve o zaman güzel sesli hafızların yanık ve içli seslerinden apayrı bir haz duyabiliriz. Ama bunu yaapmadan, Kur’an’ın musikisiyle yetinmek, anlamsız bir zevkin ötesine geçmez. Biz; Kur’an’ı her şeyden önce yaşamak ve yaşatmak için ve yalnızca bunun için okumak zorundayız. Bu da Allah’ın ne buyurduğunu bilerek, anlayarak okumakla, kısaca Kur’an’ı hayatımızın biricik kaynağı haline getirmekle mümkün olur.
Kur’ân, Müslümanın değişen dünyasına hakim olan değişmeyen değerler getirir.
Kur’an, müslümanın değişen dünyasına hakim olan değişmeyen değerler getirir.
Biz Kur’an’ın ayetlerini okurken ashâb-ı güzinden ilk neslin o ayetlerle terbiye edildiği gibi terbiye edilmeye muhtacız.
Mü’minin bu yeryüzündeki yorucu seyâhatinde ruh yoldaşı Kur’andır.
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin!
Ne mezarlıkta okunmak, ne fal bakmak için!
Mehmed Âkif Ersoy
İnsan nesli, toprağa bağlı olmanın ve hayat atmosferine serpiştirilmiş şeylere bağlanmanın verdiği boğulma duygusu içerisindedir sürekli
Kur’ân, Müslümanın değişen dünyasına hakim olan değişmeyen değerler getirir.
Müslüman, Allah katından inen kitabında, içinde yaşadığı dünyada meydana gelen olayların genel seyri konusunda yeterli açıklamanın mevcut olduğunu görebilir ve hayatını, bu kitapta belirtilen Rabbani buyrukların ışığında yürütebilir.
Kur’an bizim terbiye metodumuzu vaz eden ve aynı zamanda bizi eğitip yetiştiren kitaptır.
Mü’minin yeryüzündeki koruyucu seyahatinde rûh yoldaşı Kur’an’dır. Rûhunun derinliklerini aydınlatan nûr Kur’an’dır Ona telkinlerde bulunan öğretmen, Kur’an’dır Yolunun güzergahını gösteren kılavuz, Kur’an’dır.
Kur’an’ı, öğrenmek ve uygulamak için bir öğrenci titizliğiyle kendimizi ona vererek okumalıyız. Dikkatsiz ve haylaz bir öğrenci gibi değil de disiplinli ve zeki bir talebe gibi Kur’an’ın önünde diz çökmeliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir