İçeriğe geç

Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meali Kitap Alıntıları – Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır kitaplarından Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meali kitap alıntıları sizlerle…

Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meali Kitap Alıntıları

Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar.

Neml Sûresi meali﴾4﴿

Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.

Neml Süresi meali﴾2-3﴿

.

Doğrusu, Allah katında din İslam’dır.

.

.
O inkâr edenlere deki siz mutlaka yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz.
O ise ne kötü bir döşektir.

.

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَغْلُوبٌ فَٱنتَصِرْ
O da Rabbine,
Ey Rabbim!
Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti.
De ki:
Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allâh’a ortak koşmanızı ve Allâh hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.
Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!

___Hûd Suresi-122

Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak,
Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (halleri nice olurdu?)

Şuarâ Sûresi meali ﴾205-206﴿

Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

Şuarâ Sûresi meali ﴾193-195﴿

Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir.

Şuarâ Sûresi meali﴾192﴿

İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.

Şuarâ Sûresi meali﴾183﴿

Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın.
Doğru terazi ile tartın.

Şuarâ Sûresi meali﴾181-182﴿

Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.

Şuarâ﴾165-166﴿

165) Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan, esirgeyendir.
162) De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.
161) De ki: Rabbim, beni doğru yola iletti. Dosdoğru dine, Allah’ı birleyen İbrahim’in dinine. O, ortak koşanlardan değildi.
152) Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa âdil olun ve Allah’a verdiğiniz sözü tutun. Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir.
151) De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haksız yere Allah’ın haram kıldığı cana kıymayın.Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.
149) De ki: En kesin ve üstün delil, Allah’ındır. Allah isteseydi, elbette hepinizi doğru yola iletirdi.
148) Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: Allah dileseydi ne biz ortak koşardık, ne de atalarımız ortak koşardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık. Onlardan önce yalanlayanlar da böyle söylemişlerdi de sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.
144) Böyle hiçbir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için, Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz Allah, o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.”
139) Dediler ki: Bu hayvanların karınlarındakiler sadece erkeklerimize ait olup kadınlarımıza haramdır. Eğer ölü doğarsa o zaman hepsi onda ortaktır. Bu nitelemelerinden dolayı Allah onların cezasını verecektir. Çünkü O hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.
133) Rabb’in, hiçbir şeye muhtaç değildir, merhamet sahibidir. Sizi, başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, dilerse, sizi de yok edip, sizden sonra yerinize dilediğini getirir.
116) Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece zann a uyarlar ve saçmalarlar.
103) Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir.
99) Gökten suyu indiren O’dur. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz. (Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.
96) Karanlığı yarıp tanyerini ağartan O’dur. Geceyi, dinlenmek için; Güneş’i, Ay’ı (vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmıştır. İşte bu, her şeye galip gelen ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.
97) Kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye yıldızları sizin için yaratan O’dur. Şüphesiz biz, bilen bir toplum için âyetleri geniş bir şekilde açıkladık.
95) Şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah’tır. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O’dur. İşte Allah budur. O halde nasıl yüz çevirirsiniz?
94) Bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz her şeyi arkanızda bıraktınız. Allah’ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiş, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir.
93) O zalimlerin hâlini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatırlar ve: Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah’a karşı haksız şeyler söylediğinizden ve O’nun âyetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandıralacaksınız derler.
91) Onlar: Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştir demekle, Allah’ı gereği gibi tanıyamadılar
90) Bunlar, Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların hidayetine uy. De ki:Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece bütün âlemlere bir öğüttür.
67) Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır, siz de onu yakında bileceksiniz.
61) O, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir, sonunda sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun canını alırlar.
62) Sonra da gerçek Mevlâlarına döndürülürler. Dikkatli olun, hüküm ancak O’nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.
60) Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptıklarınızı bilen, sonra ölüm ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O’dur. Sonunda da dönüşünüz ancak O’nadır. Sonra bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir.
59) Gaybın anahtarları O’nun katındadır, onları O’ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki, o herşeyi açıklayan Kitap’ta bulunmasın.
54) Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir.
53) Biz onlardan kimini kimi ile, Allah aramızdan bunlara mı lütfunu layık gördü desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir?
52) Sırf Allah’ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab’lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun.
50) De ki: Size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Ve size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. De ki: Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?
40) De ki: Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah’ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin.
35) Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma!
29) Dediler ki: Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur, biz diriltilecek değiliz.
30) Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rab’leri onlara şöyle der: Bu, bir gerçek değil midir? Onlar da: Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir derler. Rableri de onlara: Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın! der.
27) Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb’imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık dediklerini bir görsen!
28) Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan, yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancıdırlar.
21) Allah’a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.
19) De ki: Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür? De ki: Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur’ân vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım
2) Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O’dur. Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O’nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz.
‘ Onlar içlerinde sana açamadıkları birşey gizliyorlar: Bu konuda bizim elimizde bir şey olsaydı burada öldürülmezdik diyorlar. De ki: Evinizde bile olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılı olan kimseler çaresiz yine çıkıp ölecekleri yeri boylayacaklardı. ‘
Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının kendilerini aldattığı kimseleri (kendi hallerine) terk et. (Kur’ân’la) uyar ki bir nefis yapıp kazandıklarından ötürü helak olmasın. Allâh’tan başka hiçbir dost ve şefaatçisi olmayan, her türlü fidyeyi verse de kendisinden alınmayacak olanlar İşte bunlar yapıp kazandıklarından ötürü helak olmuşlardır. Kâfir olmalarından ötürü onlara kaynar sudan bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır.
Kur’ân sana ve toplumuna bir öğüttür.
Ondan hesaba çekileceksiniz
119) Allah buyurdu ki: Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır . Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.
114) Meryemoğlu İsa da: Allah’ım, Rabbimiz, bizim üzerimize gökten bir sofra indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın! dedi.

115) Allah buyurdu ki: Ben onu size indireceğim. Fakat bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, ben ona âlemlerden hiç kimseye yapmayacağım bir azap ederim.

109) Allah, Resulleri topladığı gün: Size ne cevap verildi? der. Bizim bilgimiz yok derler, gizlileri bilen yalnız sensin, sen!
105) Ey inananlar, kendinize dikkat edin. Siz doğru yolda olduğunuz takdirde doğru yoldan sapanlar size zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Yaptıklarınızı size O haber verecektir.
104) Onlara: Allah’ın indirdiği (kitabı)ne ve peygamber’e gelin dendiği zaman: Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolu da bulamayan kimseler olsa da mı?
101) Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek olan şeylerden sormayın. Eğer onları Kur’ân indirilirken sorarsanız size açıklanır. Halbuki Allah onlardan geçmiştir. Allah çok bağışlayan ve çok yumuşak davranandır.
87) Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram saymayın. Ve aşırı da gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
76) De ki: Allah’ı bırakıp da size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah işitendir, bilendir.
74) Hâlâ Allah’a tevbe edip O’ndan af dilemiyorlar mı? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
66) Eğer onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. Onların arasında ılımlı bir grup da vardı. Böyle olmakla beraber onların çoğunun yaptıkları ne kadar kötüdür!
63) Gerçek dindarların ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!
59) De ki: Ey kitap ehli! Sadece Allah’a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmışlarsınız.
56) Kim Allah’ı, O’nun Resulünü ve müminleri dost edinirse, (iyi bilsin ki) Allah’ın taraftarları galip geleceklerdir.
55) Sizin asıl dostunuz Allah’tır, O’nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.
49) Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.
48) Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab (Kur’ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.
46) O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat’ı tasdik eden ve Allah’tan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil’i verdik.
45) Biz Tevrat’ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
40) Göklerin ve yerin mülkünün Allah’a ait olduğunu, dilediğine azap edip dilediğini de bağışladığını bilmedin mi? Allah her şeye kâdirdir.
39) Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
35) Ey inananlar, Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya yol arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.
32) Bunun içindir ki, İsrâiloğulları’na: Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur. hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir