Komisyon kitaplarından Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli kitap alıntıları sizlerle…
Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli Kitap Alıntıları
Bakara Ayet:216
Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter.
Nisâ Suresi, 132. Ayet
Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır.
Bana dua edin. Size icabet (ve duanızı kabul) edeyim…
Mü’min Suresi 60. Ayet
Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.
A’râf Suresi 55. Ayet
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O’nu tesbih et.
Tûr Sûresi/49
Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendini unutturduğu kimseler gibi olmayın.
Haşr Sûresi/19
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.
Hadîd Sûresi/9
Göğü Allah yükseltti ve mîzanı(dengeyi) O koydu.
Rahmân Sûresi/7
Güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile tesbih et.
Kaf Sûresi/39
Rabbinin hükmüne sabret !
Tûr Sûresi/48
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.
Kaf Sûresi/16
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir.
Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah azîzdir, hakîmdir.
Fetih Sûresi/7
Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?
Muhammed Sûresi/24
Ey kavminiz ! Allah’ın davetçisine uyun.
Ahkaf Sûresi/31
“De ki: herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre davranır.”
|İsrâ,84
19. Allah, gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir..
~NAHL SÛRESİ~
Namaz kılmak farz olduğu gibi, Kur’an’dan, namazlarda okunacak miktarı öğrenip ezberlemek de farzdır. Bu farizayı yerine getirmek Kur’an tercümesini ezberlemekle mümkün değildir; bir başka anlatımla, Kur’an tercümesi ile namaz kılınmaz. Her müslüman, biraz gayret sarfederek Kur’an’ı aslında okumayı öğrenmelidir. Şu var ki, Kur’an’ın tercüme ve tefsirlerini okumak da sevaptır.
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
Biz, insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına gelince şöyle der: “Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın Salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de Salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.”
Göklerde ve yerde azamet yalnız O’nundur. O, azizdir, hakîmdir.
Câsiye Sûresi/ 37
Sizin yaratılışınızda ve (Allah’ın) yeryüzünde yaydığı canlılarda, kesin olarak inanan bir toplum için ibret verici işaretler vardır.
Câsiye Sûresi / 4
Şüphesiz göklerde ve yerde inananlar için birçok ayetler vardır.
Câsiye Sûresi/3
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
De ki: “Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım.”
Felak Suresi 1. Ayet
Sizin dininiz size, benim dinim banadır.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
1. Dini yalanlayanı gördün mü?
2. İşte o, yetimi itip kakar;
3. Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;
4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
5. Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
6. Onlar gösteriş yapanlardır,
7. Ve hayra da mâni olurlar.
1. Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!
2. O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur.
3. (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.
6. Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.
7. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ,
8. Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.
9. Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi?
5. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.
6. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
15. İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde Rabbim bana ikram etti der.
16. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise Rabbim beni önemsemedi der.
6. Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?
7. O Allah ki seni yarattı, seni düzgün ve dengeli kılıp,ölçülü bir biçim verdi.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Onlar artık bundan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar.
Bir de; Yahudi ve Hristiyanlardan başkası Cennet’e girmeyecek. dediler. Bu onların kuruntuları! De ki: Eğer doğru söyleyenler iseniz (iddianızı ispat edecek) delilinizi getirin. Hayır, öyle değil! Kim iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yaparak özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
2. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
3. Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?
38. Gerçekten hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenemez.
39. Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.
Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.
Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
(Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?
Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur’an’dan) öğüt alır.
(Abese Sûresi 11,12,13,14,15,16. Sûreler)
Rabbinin rızasına ermek için sabret.
( el- Müdessir Sûresi 7. Ayet)
O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme! (Mülk Sûresi 8. Ayet)
Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir.
Mü’min Sûresi /44
.
(Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz?
Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.
Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabb’in yeter.
Furkân Suresi 31. Ayet
Ümmî, okur yazar olmayan demektir.
Yahudi kelimesi, buzağıya tapmaktan tevbe ettikleri vakit İsrailoğullarına takılmış bir addır.
Bir rivayete göre de Hz. Ya’kub’un en büyük oğlu Yahûzâ’ya nisbet edilmiştir.
Nasârâ, Hz. İsa’nın indiği Nâsıra kasabasına nisbettir, diyenler vardır.
Bir rivayete göre Hz. İsa’nın Âl-i İmrân 52, Saff 14. âyetlerinde geçen men ensârî ilallah sözünden alınmıştır.
Sâbiîler hakkında çeşitli rivayetler vardır.
Bir görüşe göre, Hz. İbrahim’in dinini devam ettiren eski bir topluluk idi.
Müfessirlerin bazıları da Sâbiîliğin yahudilikle hıristiyanlık arasında tevhidci bir din olduğunu belirtmişlerdir.
Bazı yeni araştırmacılar ise, sâbiîlerin Bâbil’de yaşayan ve yarı hıristiyan olan bir mezhep müntesibi olduklarını ve Hz. Yahya’nın tâbilerine benzediklerini ifade etmişlerdir.
Müttakî, takvâ sahibi demektir.
Allah’ın azabından hakkıyla korkan, O’nun buyruklarına karşı gelmekten sakınan, rahmetine güvenip gerektiği gibi kulluk eden kimselere Kur’an’da hep müttakîler denmiştir.
Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.
İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.
22. Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.
23. Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.
Allah,hesabı pek çabuk görendir.
bakara | 202
Allah’a ve Peygamberine düşman olanlar, işte onlar en aşağıların arasındadırlar. (Mücâdele Sûresi 20. Ayet)
İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir der. Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler.
Maide Ayet:96
Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.
Maide Ayet:75
Meryem oğlu Mesih, sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilâh olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.
Maide Ayet:72
Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”
Maide Ayet:67
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.
Doğrusu güldüren de ağlatan da Odur.(Necm Sûresi 43. Ayet)
Öldüren de dirilten de O’dur.(Necm Sûresi 44. Ayet)
Ve şüphesiz en son varış Rabbinedir. (Necm Sûresi 42. Ayet)
Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler. ‘Bu kâinatı boş yere yaratmadın, ey Rabbimiz,’ derler.Âl-i İmran Sûresi, 3:191.
Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. “Kur’an, uydurulabilecek bir söz değildir. “ Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.
Yûsuf, 111
Maide Ayet:120
Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin hükümranlığı yalnızca Allah’ındır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Kör ile gören, iman edip Salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir.
Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder.
Allah, (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar.
Maide Ayet:55
Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.
Maide Ayet:49
İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.
Maide Ayet:35
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.
Maide Ayet:17
Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: “Şâyet Allah, Meryem oğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir?