Buket Uzuner kitaplarından Kumral Ada Mavi Tuna kitap alıntıları sizlerle…
Kumral Ada Mavi Tuna Kitap Alıntıları
Çekilen sıkıntıların nedeni, uyanışın bedelidir!
Türkler daima iyi savaşçı ve asker olmuşlardır.
Gerçekle sahte arasındaki farkı en çabuk anlayan halktır, ama en geç tepki veren de yine odur! Ve tepkisi en güçlü olandır halk!
Yazar; insan denen hayvanların en yalnızıdır.
Sadece bugün için yaşamak hayvanlara mahsustur!
Koşullar, ilişkilerimizi nasıl da kökten etkiliyor.
En acıtıcı yara, asıl yanılanın insanın kendisi olduğunu anlamasıdır. İzi hiç silinmeyen tek yara, kendine ihanet eden bilinç tarafından kanatılmıştır! En güç affedilen hata, insanın kendisine ait olanlardır aslında
Şiddet ve çılgınlık artıyor, vurdumduymazlık çoğalıyordu.
Çok çalışkan ve üreten bir ulus olmamız kurtuluşumuzun asıl formülüdür!
Peki ya içindeki o çok güçlü Bekle! Bekle bitecek! duygusuna ne demeli?..
Öyle ayrılıkçı laflar mahvetti bizi!..
Bu kadar nefret ve şiddet nasıl sığar insan bedenine?
Uyanınca kâbusun hâlâ bitmediğini görmek, en kötü kâbustur.
Sevmek kollamaktır bizim oralarda!
Canını boşuna sıkarsın! Hiç zorlama kendini, bırak akan su denize varsın.
İyi öğretmen sadece öğretmez, sevdirir.
Kendi beynimin, kendi biliniçaltımla birlikte bana kurduğu plan!.. En büyük darbeyi en yakın olan vurur!..
Şimdi artık biliyorum ki, bütün yaşantımız içinde ancak bir/kaç kişiye böyle bir hak tanırız. Onu şımartır, yüz verir, alttan alır ve hatta ona teslim bile oluruz. O da bunu, zaten taa en başından bilmektedir. Eğer çok şanslı değilseniz, karşınızdaki şımarır, ipin ucunu kaçırır. Bin pişman olur, incinir, düşkırıklıklarıyla yaralanır ve acı çekersiniz sonunda. Bazen, çok ender de olsa şanslısınızdır ve bir mucize yaşarsınız. Çünkü, karşınıza dilinize akraba biri çıkmıştır.
modern olmak için kendimize ait birçok özellikten vazgeçmemiz gerektiği yanlış anlamasının en hızla sürdüğü talihsiz yıllardı. Hiçbir yanımızı beğenmiyorduk!
Elbet acı duyar tomurcuklar açarken, acı duyar büyürken her şey!..
Ayrıca içimizde de hainler var Maneviyat sıfır, Allah korkusu kalmadı!
Sakın unutmayın, vatan elden giderse, içbir şeyin manası kalmaz artık! Ürriyet can kadar tatlıdır!
Şiddetli sevginin insana sunabileceği en yoğun hoşgörü düzeyinde yaşamanın ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
Ancak mutlu kadınların gözbebekleri parlar!
Sanmak, içinde umutlar, düşler ve heyecanlar vaat eden çok boyutlu bir kavramken, olmak gerçeğin sert, kalın, köşeli ve katı üç boyutunu taşır yalnızca Ne mutludur o, oluşlarının içine sanışlarını da katmayı başaran insanlara
Bütün yaşantımız içinde ancak bir ya da bir kaç kişiye böyle bir hak tanırız. Onu şımartır, yüz verir, alttan alır ve hatta ona teslim bile oluruz. O da bunu, zaten taa en başından bilmektedir. Eğer çok şanslı değilseniz, karşınızdaki şımarır, ipin ucunu kaçırır. Bin pişman olur, incinir, düş kırıklarıyla yaralanır ve acı çekersiniz sonunda. Bazen, çok ender de olsa şanslısınızdır ve bir mucize yaşarsınız. Çünkü, karşınıza dilinize akraba biri çıkmıştır.
Acele etmeyin, sabırlı olun!
Cehennemi daha kaç kez yaşayacağız?
Ah Mabel, hep güçlü olmak zorunda kalmamız ne yorucu
Özgürlük para gibidir, harcamadan önce kazanılmalı.
Biz insanlar çelişki dolu tuhaf yaratıklarız. Baksana halimize, kendi inşa ettiğimiz hapishanelerde yaşıyoruz – adına ev, aile, akrabalar, töreler diyerek Sonra bu duvarların arasında boğulup çıldırıyor, ama yıkılmasın diye de uğruna hayatımızı siper ediyoruz
İnsanlar özgür olarak doğar, ama her yerde zincire vurulmuş olarak yaşarlar.
Akıl, aşk ve can!
Bu üçü üçgendir.
Her derde çare, her yaraya merhemdir.
Bu üçü üçgendir.
Her derde çare, her yaraya merhemdir.
Her zamanki sessiz tavrıyla işi Allah’a havale etmiş, oluruna bırakmış görünüyordu.
Kalbin göğsünden kopar, senin önünde koşar Ölürsen şehit, kalırsan gazi! Hiç bir şey gözünde yoktur Allah ve vatan aşkı Ananı ve yavuklunu düşünürsün Evladın varsa o gelir gözüne
Korkuyla değil, kuşkuyla bekledi daha çok.. Ne zaman, hangi kılıkta kapımı çalacak? kuşkusuyla
Daha sonra Ne olacaksa artık olsun! sabırsızlığıyla
Daha sonra Ne olacaksa artık olsun! sabırsızlığıyla
Dostluk, aşk, sevgi, insanlık, eşitlik, vefa, sağduyu, affetmek, hoşgörü, özgürlük, güvenmek, inanmak, adil olmak, aklın yolları Hepsi, hepsi kullanımdan kalkmış veya tamamen içerik değiştirmiş!..
Düşünceleri inanılmaz bir hız ve yoğunlukla aniden saldırmaya başladı. Bunlar birer düşünce olmaktan çok ateşli silahlardan fırlamış öldürücü parçacıklardı sanki Her yönden saldırıp, canını yakıyor, ağırlıklarını fiziksel olarak hissettirip, onu bedensel olarak da yorgun düşürüyorlardı.
İnsan deneyim sahibi olmadığı konularda hâlâ gençtir!
”Her ölüm, erkendir, ” diyen şair haklıydı.
Sessizliğin gücü ile kazandığım zaferle alay edenlere sessizce güldüğümü söylemek isterim. Sessizliğin gücünü küçümseyen ya da inkar edenler, kanımca önemli bir silahın farkında değiller. Oysa, sessizlik yavaş yavaş yayılır ve karşınızdaki üzerinde büyük bir denetleme gücüne dönüşür. Yani sessizlik, sabır ve istikrarla dünyanın en önemli gücü haline gelir.
Kim yaşamını tamamen düzene sokabilmiş ki? Düzene girecek bir şey midir yaşam?
İnsan önce kendisinden başlamalı affetmeyi öğrenmeye.
Terbiyesizliğin ne kadar ucuz olduğunu anlamak için sık sık yaşamak gerekmiyor herhalde.
İnsan karısının iş başarılarını kıskanıyorsa erkek değildir, çünkü daha insan olamamıştır!
İnsan otuz yaşına girmeye utanır be!