İçeriğe geç

Kül Aşklar Kitap Alıntıları – Yılmaz Odabaşı

Yılmaz Odabaşı kitaplarından Kül Aşklar kitap alıntıları sizlerle…

Kül Aşklar Kitap Alıntıları

Adam, yüzünde üzüntülü ve bir o kadar da şefkatli bir ifadeyle genç kadına bakmayı sürdürürken, otobüsün içindeki mide bulandırıcı havasızlık da, kulaklarında uğuldayan motor sesi de umurunda değildir.
Arka koltuklarda bir çocuk önüne açtığı naylon torbaya öğürerek istifra etmekte, çocuğun öğürtü seslerine otobüsteki teypte çalınan bir şarkı eşlik etmektedir. Bazı yolcular başlarını çevirip arka koltuklara bakarak öğürtünün öznesini görmeye çalışırlarken, kadın, bir an çevresine bakındığında gözlerini kendisine mıhlama gibi dikmiş adamı ilk kez görür; çünkü 16:00 otobüsüne kadın ön kapıdan, adam ise arka kapıdan binmiş ve otobüs iki saattir hiç mola vermemiştir. Genç kadın, kendisine baltası gibi aralanmış gözleriyle bakan adamın görüntüsüyle bir an irkilir. Sonra yüzünü çevirip başını önüne eğer. Adam, üst üste iki kez esnedikten sonra kadını gözleriyle taciz etmeyi sürdürür.
Yıllar geçince daha iyi anladım ki, aşkın kavgasını veremeyenler, hiç bir şeyin kavgasını veremezler; aşkın özgürlüğünü yaşamayan ve yaşatmayanlar ise, hiç bir özgürlüğü hak edemezler
İlk kezdi aşk.; bu yüzden ilk kezdi dilsiz kalışımız Öyle bıçkın, öyle külhan yaşarken, silahlarımıza şarjörlerini hınçla sürerken, yeşil parkalarımızla, postallarımızla ve upuzun, dal gibi gövdelerimizle eylemlere düşle, inançla koşarken yenilgimiz, şaşkınlığımız ilkti
Bütün umutlarını seçeneksiz bir ortamdaki yalnızlığında kendine ihale eden adam, hep düşlerinin gerisindeki kırıntılarla yaşarken, ya düşleri yanıltmıştır onu ya da o düşlerini
O da kırgın, mutsuz ve seçeneksiz nice insan gibi bir düş labirentinde kaybolmuştur
Ya abi ben senin sevdiğin filmleri biliyorum, biz onları siyretsek uykumuz gelecek. Nerden biliyorsun.Ya abi sen iki kişinin karşı karşıya geçip dır dır konuştukları seviyon.
Adam yazarcı bilgili bi kişi; bırah bi tene de o seçsin diye çıkışınca diğer arkadaş.Pişirdiği yağda yumurtaları hep kendisiyle yemem için üsteleyen ve her seferinde, Yumurta yemekten civ civ çıkarcez diyerek beni güldüren ‘otoban gaspçısı’ ikna olarak kumandayı bana uzattı.
Kuzuların Sessizliği filmini açtım.Durgun film yav, iş yok bunda.Bir kaç kişi filmi bıraktı on kişi kaldık.Geriye dönüp baktığımda hepsinin uyuduğunu gördüm ve gözlerime inanamadım.Cinayet, gasp vs. suçlardan yatan adamların o halleri bana annelerinin birazdan dönüp almak üzere o sandalyelere emanet oturttuğu çocuklardı.
Bütün umutlarını seçeneksiz bir ortamdaki yalnızlığında kendine ihale eden adam, hep düşlerinin gerisindeki kırıntılarla yaşarken, ya düşleri yanıltmıştır onu ya da o düşlerini
O da kırgın, mutsuz ve seçeneksiz nice insan gibi bir düş labirentinde kaybolmuştur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir