George R. R. Martin kitaplarından Kralların Çarpışması Kısım 2 kitap alıntıları sizlerle…
Kralların Çarpışması Kısım 2 Kitap Alıntıları
Eğer ateş fazlaca harlıysa, kaynayan puding kazanının içine birkaç kuru üzüm atmak taşmasına engel olmazdı.
Ama bir yerde çok uzun süre kalırsanız düşmanlarınızın sizi daha kolay bulacağını biliyorum. Targaryen adı onları hala korkutuyor, öyle çok korkutuyor ki bir çocuk taşıdığınızı öğrendikleri anda sizi öldürmek için bir adam gönderdiler. Ejderhalarınızı öğrendiklerinde ne yapacaklar?
yaşayanlar gülümsemeli çünkü ölüler bunu yapamaz.
Son zamanlarda pazara gittin mi hiç Lord Varys? diye sordu Serçeparmak. Bir lord satın almanın tavuk satın almaktan kolay olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Lordlar tavuklardan daha gururlu bir şekilde gıdaklar elbette ve kendilerine tacirlermiş gibi sikke teklif edilmesinden hoş karşılamazlar ama hediyelere karşı kötü teoki verdikleri de azdır rütbeler, araziler, kaleler
Şövalyeler güçsüz olanı savunmak, kadınları korumak ve adalet uğruna savaşmak için yemin ederler ama hiçbiri kılını bile kıpırdatmadı.
Sör Boros Blount ateş püskürerek, Kimse Kral Muhafızlarının önünde Majestelerini tehdit edemez, dedi.
Tyrion Lannister tek kaşını kaldırdı. Kralı tehdit etmiyorum sör, yeğenimi eğitiyorum. Bronn, Timett! Ağzını tekrar açarsa öldürün Sör Boros’u! Cüce gülümsedi. İşte bu bir tehditti sör. Aradaki farkı anlayabiliyor musunuz?
Tyrion Lannister tek kaşını kaldırdı. Kralı tehdit etmiyorum sör, yeğenimi eğitiyorum. Bronn, Timett! Ağzını tekrar açarsa öldürün Sör Boros’u! Cüce gülümsedi. İşte bu bir tehditti sör. Aradaki farkı anlayabiliyor musunuz?
Kışyarı var olacaktı. Ölmemişti, sadece kırıktı. Benim gibi, diye düşündü Bran. Ben de ölmedim.
Yaşayanlar gülümsemeli çünkü ölüler bunu yapamaz
Aşk zehirdir . Tatlı bir zehirdir , evet , ama neticede öldürür .
Görünmeyen düşman her zaman en korkutucu olandır.
Ne etten ne de şaraptan keyif alıyorum, şarkılar ve kahkahalar benim için şüpheli yabancılara dönüştü. Yas, toz ve acı özlemlerden ibaret bir yaratığım artık.
Bir zamanlar kalbimin olduğu yerde bir boşluk var şimdi.
Bir zamanlar kalbimin olduğu yerde bir boşluk var şimdi.
Zindanlar penceresiz, orada her saat aynı ve benim için bütün saatler gece yarısı.
Bir kadının tek silahı gözyaşları değildir . Bacaklarının arasında bir silahın daha var ve onu kullanmayı öğrensen iyi edersin .
Kıskançlık bir kadını hasta eder .
Aşk zehirdir , tatlı bir zehirdir , evet , ama neticede öldürür .
Onur denilen şey babalarımızla birlikte öldü mü ?
Yarının sınavları dünün zaferlerinden daha önemliydi .
Sebepsiz zulüm , halkının sevgisini kazanmana yardım etmez .
“İnsanların sadakatini kesin hâle getirmenin tek yolu; senden, düşmanlarından daha fazla korkmalarını sağlamaktır.”
Bir sorunun yüzlerce cevabının olması, hiç cevabının olmamasından farksızdır aslında, bunu hiç düşündünüz mü?
Merhamet kanlı bir tuzaktır. Çok fazlası varsa zayıf olduğunu söylerler, çok azı varsa canavar olursun.
+Siz kötüsünüz.
-Ben dürüstüm. Kötü olan dünya.
-Ben dürüstüm. Kötü olan dünya.
Senden hiçbir zaman hoşlanmadım Cersei ama ablam olduğun için sana hiç zarar vermedim. Bunu sonlandırdın. Şu yaptığın şey için inciteceğim seni. Nasıl yapacağımı henüz bilmiyorum ama bana zaman ver. Kendini güvende ve mutlu hissettiğin bir gün gelecek ve mutluluğun bir anda ağzındaki küllere dönüşecek. İşte o zaman borcun ödendiğini anlayacaksın.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Suratsız bir kadına dönüştüm. Ne etten ne de şaraptan zevk alıyorum, şarkılar ve kahkahalar benim için şüpheli yabancılara dönüştü. Yas, toz ve acı özlemlerden ibaret bir yaratığım artık. Bir zamanlar kalbimin olduğu yerde bir boşluk var şimdi.
Tyrion tarif edilemeyecek şekilde yorgundu ama umutsuzluk için vakit yoktu.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Görünmeyen düşman her zaman en korkutucu olandır.
Burada huzur var, diye düşündü. Ama ne kadar zaman daha?
Hiç konuşulmaması gereken sırlar vardı ve mezara götürülmesi gereken utançlar.
Her zaman sakindi, diye düşündü annesinin yumuşak ellerini, sıcak gülümsemesini hatırlayan Catelyn. Eğer yaşasaydı hayatlarımız bambaşka olurdu.
Çok fazla yemin sizi yeminlere zorluyorlar, yeminler, yeminler Kralı savun. Krala itaat et. Kralın sırlarını sakla, emirlerini yerine getir. Onun canına karşılık seninki. Ama babana itaat et. Kız kardeşini sev. Masumu koru. Zayıfı savun. Tanrılara saygı duy. Kanunlara uy. Çok fazla. Ne yaparsan yap bir yemin ya da öbürü bozuluyor.
“Eğer tanrılar varsa dünya neden bunca acıyla ve adaletsizlikle dolu?”
“Sizin gibi adamlar yüzünden.”
“Benim gibi adamlar yok. Sadece ben varım.”
“Sizin gibi adamlar yüzünden.”
“Benim gibi adamlar yok. Sadece ben varım.”
Zindanlar penceresiz, orada her saat aynı ve benim için tüm saatler gece yarısı.
Senden hiçbir zaman hoşlanmadım Cersei ama ablam olduğun için sana hiç zarar vermedim. Bunu sonlandırdın. Şu yaptığın şey için inciteceğim seni. Nasıl yapacağımı henüz bilmiyorum ama bana zaman ver. Kendini güvende ve mutlu hissettiğin bir gün gelecek ve mutluluğun bir anda ağzındaki küllere dönüşecek. İşte o zaman borcunun ödendiğini anlayacaksın.
Aşk zehirdir. Tatlı bir zehirdir, evet, ama neticede öldürür.
Gerçek şövalye diye bir şey yok, tıpkı tanrıların olmaması gibi. Eğer kendini koruyamıyorsan öl ve bunu yapabilenlerin yolundan çekil. Bu dünyaya keskin çelikler ve güçlü kollar hükmeder, bunun aksine asla inanma.
Eğer tanrılar varsa; kurtların et yiyebilmesi için koyunları yarattılar ve güçlülerin oyuncağı olsun diye zayıfları.
Merhamet kanlı bir tuzaktır. Çok fazlası varsa zayıf olduğunu söylerler, çok azı varsa canavar olursun.
Fırtınalar gelir gider, dalgalar vurur, büyük balık küçük balığı yutar ve ben kürek çekmeye devam ederim.
Ejderhaların anası üçün çocuğu ejderhanın üç başı var ejderhaların anası fırtınanın çocuğu üç ateş yakmalısın biri hayat için, biri ölüm için, biri aşk için üç at sürmelisin biri yatağa, biri azaba, biri aşka üç ihanet göreceksin biri kanda, biri altında, biri aşkta
Karanlıkta gölge olmaz. Gölgeler, Işık Tanrısı’nın hizmetkarı, ateşin çocuklarıdır. En parlak ışıklar en karanlık gölgeleri doğurur.
Açlıktan kırılan insanlar yürüyemeyecek kadar şişman bir rahibe iyi gözle bakmıyor.
Kuzeye gitmek için güneye yolculuk etmelisiniz. Batıya varmak için doğuya gitmelisiniz. İlerleyebilmek için geriye dönmelisiniz. Işığa dokunmak için gölgelerden geçmelisiniz.
Taçlansam da dilenciyim hala. Dünyanın en görkemli dilencisi oldum ama dilenci, dilencidir.
“Viserys annemin tacını sattı ve ona dilenci dediler. Bu tacı saklayacağım ve bana kraliçe diyecekler.” Ve tacı sakladı, ağırlığı boynunu ağrıtsa da
Tanrılar insanları umursamıyor, tıpkı kralların köylüleri umursamadığı gibi.
Yarının sınavları dünün zaferlerinden daha önemliydi.
Bir lord satın almanın tavuk satın almaktan daha kolay olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Lordlar tavuklardan daha gururlu bir şekilde gıdaklar elbette ve kendilerine tacirlermiş gibi sikke teklif edilmesini hoş karşılamazlar ama hediyelere karşı kötü tepki verdikleri de azdır.. rütbeler, araziler, kaleler
Bir sorunun yüzlerce cevabının olması, hiçbir cevabının olmamasından farksızdır aslında, hiç düşündünüz mü?
Tanrı birdir. Yedi siması vardır, tıpkı septin yedi duvarlı tek bir yapı oluşu gibi.
Aptal adamlar kendi kifayetsizliklerinin tadını bastırmak için başarısızlıklarının üstüne büyü hikayelerinden hazırlanmış bir sos dökerler.
Aşk zehirdir. Tatlı bir zehridir, evet, ama neticede öldürür.
Siz kötüsünüz.
Ben dürüstüm. Kötü olan dünya
Ben dürüstüm. Kötü olan dünya
Merhamet kanlı bir tuzaktır. Çok fazlası varsa zayıf olduğunu söylerler, çok azı varsa canavar olursun.
Burada huzur var, diye düşündü. Ama ne kadar zaman daha?
Parçalanmış bir diyarı, topraklarını işgal eden bir ordudan daha hızlı bir araya getirecek bir şey yoktur.
Ağlamak medeni insanların özelliklerinden biri olarak kabul ediliyordu.
“Onların koç kafaları olduğunu söyleseydik boynuzları göreceklerdi.”
“Benim gibi adamlar yok. Sadece ben varım.”
“Zindanlar penceresiz, orada her saat aynı ve benim için bütün saatler gece yarısı.”
“Adamlar, annesinin eteklerimin altına saklanan bir kral için değil, tehlikeyi paylaşan bir kral üçün ateşli bir şekilde dövüşürler.”
“Sur’un üstündeki bir adam, dibindeki on adama bedeldir.”
“Benim ordum seninkinden çok daha büyük kardeşim. Benim korku ve şüphelerden oluşan bir ordum var.”
“Cüce, iblis danışman, çarpık küçük maymun şeytan. Kaosla aralarında duran tek şey benim.”
“Eğer ateş fazlaca harlıysa, kaynayan puding kazanının içine birkaç kuru üzüm atmak taşmasına engel olmazdı.”
“Ejderhacamı, üstatların obsidiyen dediği şey.”
“Şövalyeler güçsüz olanı savunmak, kadınları korumak ve adalet uğruna savaşmak için yemin ederler ama hiçbiri kılını bile kıpırdatmadı.”
Her zaferin bir bedeli vardır.
Aşk zehirdir. Tatlı bir zehirdir, evet , ama neticede öldürür.
İnsanoğlu çok vefasız bir yaratık
Yaşayanlar gülümsemeli çünkü ölüler bunu yapamaz .
-Sizi anlamıyorum.
-Beni anlamana ihtiyacım yok. Sadece hizmetin gerek.
-Beni anlamana ihtiyacım yok. Sadece hizmetin gerek.
Görünmeyen düşman her zaman en korkutucu olandır.