William Shakespeare kitaplarından Kral Lear – Hırçın Kız kitap alıntıları sizlerle…
Kral Lear – Hırçın Kız Kitap Alıntıları
Göze iyi görünür kötü kişiler
Daha kötüleri varsa eğer :
En kötü olmamak da
Bir bakıma övgüye değer.
Daha kötüleri varsa eğer :
En kötü olmamak da
Bir bakıma övgüye değer.
Baskı altında kalan benliğimiz,
Bedenimizle birlikte sarsınca ruhumuzu
Gerçek kimliğimizi yitiririz.
Bedenimizle birlikte sarsınca ruhumuzu
Gerçek kimliğimizi yitiririz.
Sen mutluluk veren bir ruhsun,
Oysa ben ateşten bir tekerleğe bağlıyım
Ve gözyaşlarım erimiş kurşun gibi
Akıp yakıyor benliğimi.
Oysa ben ateşten bir tekerleğe bağlıyım
Ve gözyaşlarım erimiş kurşun gibi
Akıp yakıyor benliğimi.
Daha iyi olurdu aklımı yitirseydim.
Hiç olmazsa düşüncelerim kederimden ayrılır,
Acılarım kuru hayallerle kendi kendini tanımaz olurdu.
Hiç olmazsa düşüncelerim kederimden ayrılır,
Acılarım kuru hayallerle kendi kendini tanımaz olurdu.
Yardıma gelen kimse yok mu? Yapayalnız mı kaldım?
Gözyaşlarına boğar böyle bir durum insanı,
Gözlerini bahçe kovaları gibi kullandırır,
Yatıştırsın diye sonbahar tozlarını.
Gözyaşlarına boğar böyle bir durum insanı,
Gözlerini bahçe kovaları gibi kullandırır,
Yatıştırsın diye sonbahar tozlarını.
Doğduğumuzda ağlarız,
Çünkü bu büyük maskaralar sahnesine çıkarız.
Çünkü bu büyük maskaralar sahnesine çıkarız.
İnsanlık, çok yakında, deniz canavarları gibi,
Parçalayıp yok edecek birbirini.
Parçalayıp yok edecek birbirini.
Yaşam özünü aldığı, beslendiği gövdeden
Kendini çekip koparan dal kurumaya mahkûmdur.
Kuruyunca da yakıp yok etmek için kullanılır.
Kendini çekip koparan dal kurumaya mahkûmdur.
Kuruyunca da yakıp yok etmek için kullanılır.
Dünya, dünya,
ah dünya!
Senden nefret etmemize neden olan şey talihimizin
cilvesidir,
Yoksa böylesine boyun eğmezdik yaşlanmaya, ölüme.
ah dünya!
Senden nefret etmemize neden olan şey talihimizin
cilvesidir,
Yoksa böylesine boyun eğmezdik yaşlanmaya, ölüme.
Ruh huzurluysa, beden duyarlıdır.
Oysa ruhumdaki fırtına körletti tüm duygularımı,
Yalnız şuramda, içime oturmuş, beni kıvrandıran
bir şey var
Oysa ruhumdaki fırtına körletti tüm duygularımı,
Yalnız şuramda, içime oturmuş, beni kıvrandıran
bir şey var
Er kişiler içinde oldukları durumun adamıdırlar.
Önemli olan, hazırlıklı olmaktır ölüm gelince.
İnsanlar, bu dünyaya gelişlerine katlandıkları gibi,
Göçüp gitmeye de katlanabilmelidirler.
Göçüp gitmeye de katlanabilmelidirler.
Ne kadar sınırsız bir ufkun var, ey kadın şehveti !
kader mi aşkı kovalar,
yoksa aşk mı kaderi,
kimseler çözemedi bu bilmeceyi..
hoşça kal!
değerin çok yüksek,
tutamam seni.
sen ancak görenleri seversin,
bense körüm
sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle..
ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle
öğret bana,
nasıl unutulur düşünmek?
oysa benim ruhumda savaş var.
durmadan ölüyor içimdeki insanlar.
boğ kendini yüreğim;
dilimi tutmak gerek !
yoksa aşk mı kaderi,
kimseler çözemedi bu bilmeceyi..
hoşça kal!
değerin çok yüksek,
tutamam seni.
sen ancak görenleri seversin,
bense körüm
sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle..
ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle
öğret bana,
nasıl unutulur düşünmek?
oysa benim ruhumda savaş var.
durmadan ölüyor içimdeki insanlar.
boğ kendini yüreğim;
dilimi tutmak gerek !
Doğduğumuzda ağlarız,
Çünkü bu büyük maskaralar sahnesine çıkarız.
Çünkü bu büyük maskaralar sahnesine çıkarız.
Adi bir politikacı gibi, görmediğini görür gibi yap.
Akıl ve erdem iğrenç olana iğrenç gelir.
Sinekler neyse yaramaz oğlanlara, biz de oyuz tanrılara,
Öldürüyorlar bizi keyifleri için.
Öldürüyorlar bizi keyifleri için.
Kaybettiğin yerde bekleme, güçsüzler öyle yapar. Sana kapanan kapıyı bir daha çalma,kapanan kapıyı acizler çalar. Unutma ki bu aşağılık dünyadasın: Kötülüğü baş tacı edip, iyiliği çılgınlık sayan dünyada.
Talih, o usta orospu
Almaz yatağına yoksulu.
Almaz yatağına yoksulu.
Bir damlasına bile layık olmadığın şu yakıcı gözyaşlarımı
Tutamadığım için utanıyorum.
Tutamadığım için utanıyorum.
Uyanık mıyım acaba?
Biriniz söyleyemez mi benim kim olduğumu?
Biriniz söyleyemez mi benim kim olduğumu?
Hile, yalan dolan, ihanet ve her türlü yıkıcı düzenler peşimizi bırakmayacak artık ta mezara kadar.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
En acıklı değişim, yüksekteyken, iyiden kötüye olanıdır,
Kötü durumdakiler içinse her değişim iyiye doğrudur.
Kötü durumdakiler içinse her değişim iyiye doğrudur.
Ruh huzurluysa beden duyarlıdır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sevgim, bütün sözlerden daha gerçek,
daha zengin değil mi?
daha zengin değil mi?
Siz benim için, göz nurundan, ucu bucağı olmayan
özgürlükten,
Zengin ve bulunması zor olan her şeyden
daha değerlisiniz,
özgürlükten,
Zengin ve bulunması zor olan her şeyden
daha değerlisiniz,
Ruh huzurluysa, beden duyarlıdır.
Hastalığın büyüğü bulunduğu yerde, küçüğü hissedilmez.
Yaşlılar yıkılınca, gençler yükselecek.
N’apalım efendim. Başının dikine giden insanlar
Kendi yüzlerinden başlarına gelenlerden ders almalıdırlar.
Kendi yüzlerinden başlarına gelenlerden ders almalıdırlar.
Yağmurdan kaçarken doluya tutuldun !
Açıksözlülük benim sanatımdır.
Kadına kulak asma.
Rüzgârın estiği yana gülümsemeyi bilmiyorsan, açıkta kalıp şifayı kaparsın.
Hile, yalan dolan, ihanet ve her türlü yıkıcı düzenler peşimizi bırakmayacak artık ta mezara kadar.
Kusurlarını örtenin sonu nasıl olsa utançtır.
Yücelik aklını kaçırırsa, dürüstlük namus borcu olur.
Hiçten hiç çıkar.
Shakespeare’in tüm kadın kahramanları arasında Cordelia, en az mutlu olanıdır.
Akıl yönünden çocuk, duygu yönünden bir dev.
Soytarılık, bir meslek olduğu kadar, felsefi bir şeydir de.
Tragedya, rahiplerin tiyatrosu, grotesk ise soytarıların tiyatrosudur.
Grotesk tragedyadan daha çok acı verir.
Bir dirhemcik bile aklı olanlar–
Yağmur yağsa da, rüzgâr esse de–
Uydurmalı mutluluğu kaderine,
Her gün yağar çünkü yağmurlar.
Yağmur yağsa da, rüzgâr esse de–
Uydurmalı mutluluğu kaderine,
Her gün yağar çünkü yağmurlar.
Başını sokacak bir evi olanın sağlıklı bir başlığı var demektir.
Hastalık hep ihmale uğratır sağlığın borçlu olduğu görevleri.
Durmadan korku içinde yaşamaktansa
Bırakın da o korku tamamen kalksın ortadan.
Bırakın da o korku tamamen kalksın ortadan.
Aklı başına geç gelenin vay haline!
Guguk kuşunu öyle uzun besledi ki serçe,
Serçenin beynini deldi guguğun yavrusu büyüyünce.
Serçenin beynini deldi guguğun yavrusu büyüyünce.
Rüzgârın estiği yana gülümsemeyi bilmiyorsan, açıkta kalıp şifayı kaparsın.
Çoğu kez kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, bahtımız kapandı mı, başımıza gelecek felaketlerin sorumluluğunu gider güneşe, aya ve yıldızlara yükleriz.
“Evlat nankörlüğü!
Bu, tıpkı ona ekmek veren eli ısırmak gibi değil mi?”
“Ruh huzurluysa, beden duyarlıdır.”
“Ama hastalığın büyüğü bulunduğu yerde, küçüğü
hissedilmez.”
hissedilmez.”
“Yağmur yağsa da, rüzgâr esse de–
Uydurmalı mutluluğu kaderine,
Her gün yağar çünkü yağmurlar.”
Uydurmalı mutluluğu kaderine,
Her gün yağar çünkü yağmurlar.”
Başının dikine giden insanlar
Kendi yüzlerinden başlarına gelenlerden ders almalıdırlar.
Kendi yüzlerinden başlarına gelenlerden ders almalıdırlar.
Baskı altında kalan benliğimiz,
Bedenimizle birlikte sarsınca ruhumuzu
Gerçek kimliğimizi yitiririz.
Bedenimizle birlikte sarsınca ruhumuzu
Gerçek kimliğimizi yitiririz.
Zaman ikiyüzlülüğün gizlediğini
Nasıl olsa bir gün ortaya çıkarır.
Nasıl olsa bir gün ortaya çıkarır.
Varlık, çoğu kez aşırı güven veriyor herkese, Oysa yokluk, düşkünlük yararlı oluyor bizlere.
“En sefil dilencinin bile
İhtiyacından fazlası bulunur çıkınında.
İhtiyacı olandan fazlasını vermezsen doğaya,
Hayvanınkinden farkı kalmaz insan hayatının da.”
İhtiyacından fazlası bulunur çıkınında.
İhtiyacı olandan fazlasını vermezsen doğaya,
Hayvanınkinden farkı kalmaz insan hayatının da.”
“Hoşça kal çocuğum! Artık seni rahatsız etmeyeceğim!
Bundan böyle ne buluşacağız, ne de göreceğiz birbirimizi.
Ama ne de olsa, sen benim canım, kanım, kızımsın,
Yoo hayır, daha doğrusu, bedenime musallat olmuş,
Benim demek zorunda kaldığım bir hastalıksın.
Sen bozulmuş kanımın dışa vuran yarası,
Baş vermiş çıbanısın.”
Bundan böyle ne buluşacağız, ne de göreceğiz birbirimizi.
Ama ne de olsa, sen benim canım, kanım, kızımsın,
Yoo hayır, daha doğrusu, bedenime musallat olmuş,
Benim demek zorunda kaldığım bir hastalıksın.
Sen bozulmuş kanımın dışa vuran yarası,
Baş vermiş çıbanısın.”
Hayatımızın en güzel günleri geçti, kaldı geride… Hile, yalan dolan, ihanet ve her türlü yıkıcı düzenler peşimizi bırakmayacak artık… Ta mezara kadar!
Oysa benim ruhumda savaş var. Durmadan ölüyor içimdeki insanlar…
İnsan,bu dünyaya ağlayarak gelir,yeterince ağladıktan sonra da ölüp gider.
Bir başına acı çeken, ruhunun en derininde hisseder o acıyı…