İçeriğe geç

Köy Enstitülü Delikanlı Kitap Alıntıları – Fakir Baykurt

Fakir Baykurt kitaplarından Köy Enstitülü Delikanlı kitap alıntıları sizlerle…

Köy Enstitülü Delikanlı Kitap Alıntıları

Siz böyle kitaplar okumaya nasıl alıştınız?”
“Gayet basit! Her gün yemek yemeye nasıl alıştıysam! Her gün bir şeyler yiyorum. Niçin? Midemi doyurmak için. Bilir misin, insanın midesi gibi kafası da acıkır. Kafayı doyurmak için de okumak gerekir. Bu yüzden okuyorum.”
Bizim dinimiz güzel ama üstü tozlanmış. Hazreti peygamberimizin yaptıklarını severim.Dikkatli incele bak,insan olarak bal gibidir. Onun güzel düşüncelerini herkes kendi çıkarlarına göre kullandığından, kötü kimseler kirletti dinimizi.
Savaş bitti güya. Ziya ağabey inanmıyor. “Savaşsiz durmaz bu kavatlar!” diyor.
Biz iyi işleri çabuk piç ederiz. Enstitüleri piç ettik.
Politikacılar bunu seçim kampanyasında kullanıyor. Kız erkek birlikte okuduğu için zina aldı yürüdü, helalar çocuk doldu, diye yayım yapıp halkın kafasını bulandırıyor, ozellikle köy kızlarının okumasını engelliyorlar. Asıl bunları koğuşturmak gerekmez mi?
Biliyor musun şairlerin başına gelenleri?”
Birden tink etti kafam. Ne demek istiyor? Padişahın Namık
Kemal’i zindana attığını duymuştum.
“Biliyor musun Bursa’da yatanı?”
Padişahlar zamanındaki işler mi oluyor hala
“Biliyor musun kaç yıldır güneş görmeden yatıyor orada?”
Başımda bir uğultu: Neden, kimden söz ?
“Zamanımızın en büyük şairi Nâzım Hikmet, yıllardır zindanda biliyor musun?
Anama sıkı sıkı söyledim: “Kitaplarımı kimseye verme, gitti mi gelmiyor!”
İsmail Serin aşevinden “goca” bir soğan yürütmüş. Vurmuş
yumruğu, çok canım çekti. “Sakın isteme, vermem!” diyor.
Rahmi Düzgün var, bizim Burdurlu. Laf çok: “Vermezsen kısır kal!” diyor.
İşte ben böyle geri, yoksul, cahil bir çoğunluğun içinden geliyorum. Nâzım Hikmet, paşa torunu olduğu halde bu acılara sirt dönmedi. Sabahattin Ali bir subayın oğlu, kendi de bürokrat olduğu halde rahatını tepti, her şeyi göze alip yazdı. Ben yazmayacak mıyım? Ulusun yüzde sekseni köylü, susuyor. Kadınlar dilsiz. Dili olmayacak mıyım onların? Sanımca budur önümdeki görev. Budur yükleneceğim sorumluluk.
Osmanlı İmparatorluğu neden yıkıldı? Reform nedir? Reformun Avrupa’ya etkileri neler oldu? Sakarya Savaşının önemini
anlatınız. Aşar nedir, ne zaman kaldırıldı? Sıtma hakkında ne biliyorsunuz? Devletin yurttaşlara karşı görevlerini sayınız. Ni-
çin öğretmen olmak istediğinizi beş cümle ile açıklayınız.
“Elifçeeee; valla billa oğlun komüniiiist…”
“Elifçeeee! Oğluuun…”
Bir gün sabrı bitmiş: “Eeee! Siz de yettiniiiz artık! Komünist
komünist! Kafamı şişirdiniz. Adam olun siz de oluuun!” diye bağırmış.
Çok mu güzel kız?” diye sormuş bulundum.
“Çirkin kız olur mu Tahir?” diye baktı yüzüme.
“Güzel olunca çirkin olmaz mı? Pasaklılar çirkindir.”
Şemsi düşüncemi kabul etmedi: “Onların da bir hamamlık
işi vardır! Yarım kalıp sabunun başına gelir.”
Politikacılar bunu seçim kampanyasında kullanıyor. Kız erkek birlikte okuduğu için zina aldı yürüdü, helalar çocuk doldu, diye yayım yapıp halkın kafasını bulandırıyor, ozellikle köy kızlarının okumasını engelliyorlar. Asıl bunları koğuşturmak gerekmez mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir