İçeriğe geç

Körduman Kitap Alıntıları – Kemal Tahir

Kemal Tahir kitaplarından Körduman kitap alıntıları sizlerle…

Körduman Kitap Alıntıları

Ademoğlu kötülüğe koşarak gider. Bir kez alnı terlemeden para kazanmaya alışmamalı Lokman hekim çare bulamaz bu illete
Ademoğlu kötülüğe koşarak gider. Bir kez alnı terlemeden para kazanmaya alışmamalı Lokman hekim çare bulamaz bu illete
Ademoğlu kötülüğe koşarak gider. Bir kez alnı terlemeden para kazanmaya alışmamalı Lokman hekim çare bulamaz bu illete
Titreyen elleri , fıldır fıldır dönen küçük kara gözleriyle kıstırılmış bir hayvana benziyordu.
Kız kısmının aklı var da fikri yok.
Kız kısmının aklı var da fikri yok
Fadik elini yanağına koyarak büyük bir kadın gibi yalandan somurttu. Orospu , keyfinden cilve döküyordu.
Reşit Hoca geyirip Hak destur! dedikten sonra kaşlarını çattı:
Yamören’in karısı iyidir. Günde bir övün dövmezsen Gönlü yok! Herifin bende, dayağı azalttı! diye ağlar.
Kan öküzden iyidir, Kağnının çıkmadığı yere çıkar. İnmediği derelere iner. Nal istemez, mıh istemez!
— Yak hele şunu, fikrin açılır.
Ayşe’yi yüreğinden sildinse gidelim. Yarası daha işliyorsa, şart olsun, karı seni bir bakışta öldürür.
Ben bezdim arkadaş
— Giyim kuşam, adamı adam etmez.
— Oğlum hırsızlıkta yemin şart
— Kalk kız! Uzatma
«Hele rezil öksürük! Sen hep böyle amansız yerde neden tutarsın?»
Şartolsun kurtuluş yok.
«Gözleri sürmeli. Kaşlarına rastıkları güzelce çekmiş Şu halde karının oynağı yalnız yatarken de süse kuvvet veriyor. Kalçalarının, besili koç kuyruğu gibi titremesine, ya ne demeli? Bu karının körpelik devri geçmiş ama güzelliği kendisine yeter.»
— Çekeriz. Yavaş yavaş
Ulan köy yerinde hırsızlık etmeyen olur mu?
Hırsızlıkta birinci şart: Kanunu bileceksin.
Tarlayı ya herk et, ya terk et! demişler.
– Yarasa kemiği lâzımsa vereyim.

– Bu kemikte çok iş var canım!!

Bu dünyada okumanın her çeşidi en baştan hırsız milletine yararlı
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Dünya gözüyle bana kavuşmak yok!
– Toprak da ekmektir. Allah toprağı alınsın diye yarattı, satılsın diye değil!
Günah fakire de bir zengine de.
Gönül kırmak günahtır diye bir dua bellemiş.
İyi arkadaş akrabadan ileridir.
Gördün mü? Dünyada iyi adamlar da var.
Ah yerde kalır mı?
Zordur gurbetlik Üstesinden gelene aferin!
Fukaranın karı alması bir çift öküz almaktır. Hemi de sözden anlar bir öküz ki aç kalsa hemen ölmez. Hırsıza çalınmaz! Ulan karı milleti! Onun da hırsızı var ama kendi ahırında çalıştırır, keyfi hırsıza, yorgunluğu sahibine olsun! Karı öküzden iyidir, kağnının çıkmadığı yere çıkar. İnmediği derelere iner. Nal istemez, mıh istemez!
Bir gün olup köylü, şehirli bir olacakmış. Sözgelişi hâşâ meclisten, köylü, şehirli gibi gezecekmiş. Bir gün olup öküzle rençberlik kalkacakmış. Yaaa Makine tarlamızı sürüverecek, harmanımızı kaldıracak. Söz mü şunlar? Hep öğretmen yalanları.
Yorulmuştu. Gülüyor, gülmesi yorgun yüzüne hiç yakışmıyordu.Babası acı duyuyormuş da bunu saklamak için zorla gülüyormuş gibi Mustafa’nın yüreği sızladı.
-Haberin var mı Ömer Ağa? Babam bizim gelini de sofraya orurtmakta

-Öyleymiş Yakup Ağa’nın işi Ankara’nın memur işi Şehir yerinde öyledir. Meryem söyledi. Feride, Kaynatam beni ekmek yemeğe oturtmakta diye salınmaktaymış.

-Hoşgeldin Mustafa!
-Hoşbulduk abla
-Dur hele Bu nasıl koku? Ankara kokusu mu?
-Ankara kokusu, iyi bildin.
-Elbiseleri de kokuya uydurmuşsun. Tahsildara dönmüşsün rezil.Hele yürü!..
-Burada yürekliyim,Ankara’da insan yılgın olur.

-Ee, canın da sıkılır arada Komşuları,buraları ararsın.Ankara’da seni kim bilecek? Yüz liralık elbisen olsa dönüp bakmazlar. Lakin Yamören’de çuhakiden bir pantalonun bir ay sözü edilir. Köyünde gösteriş yaparsın da ondan seversin köyünü.

Bizim Yamören’in adamı rezil! Biri ev yapsa, samanlık yapsa gözü kalır. “O yapıyor da biz neden yapamıyoruz!” hesabı Hasetçilik
Ademoğlu kötülüğe koşarak gider. Bir kez alnı terlemeden para kazanmaya alışmamalı. Lokman Hekim çare bulamaz bu illete.
Parayı sen bilir misin? Parayı kazanmalı Köy yerinde parasızlık gibi bela olmaz.
Emanet ciheti, kendi işinden muteberdir.
Titreyen elleri, fıldır fıldır dönen küçük kara gözleriyle kıstırılmış bir hayvana benziyordu.
Yüreksizlik iyidir. Yüreksiz adam korkar da keklik avına gece çıkar.
Kuşlar, insanoğlundan akıllı ortak! Şu kadar tuzağı adama kursam, çoktan ikisi, üçü yakalanırdı.
fukarayı eşekten almışlar da, leşini, suya gömüvermişler.Köylünün fukarasında din, iman olmaz.
Düğün yapanlardan, gücüne göre para alırsın.Delikanlıyı güzel güt! Delikanlı birbirine tutkun olsun.Eski töre bozulmasın.Ağalığın yüceliği de var, cüceliği de Hiç unutma!
Adam birine tutkunsa başkasını gözü görmez, isterse dünya güzeli gelsin!
Borç verdikten sonra kötü olacağına, verme de kötü ol, daha iyi.
Demek kurdun da yiğitliği dağda
şehirli adamı imansız olur.Çektiğimiz neden? Hep şehirli derdinden Sen bilir misin; köylü toprakta ölür, şehirli hazır ekmeği yer.
Adam, durup dururken mi hırsız olur bakalım? Fukarayı hırsız eden fukaralık, zengini hırsız eden zenginlik
Bir dünyada, hükümetin mahpususundan hadi kurtuldun diyelim, peki yarın öte dünyada napacaksın? Parası için adam vuranın namazı kılınmaz. Yatacak yeri yoktur. Peygamber arkalamaz.
Silah kısmı azgın ata benzer.Sen onu gezdiremedin mi bakarsın o seni almış şu tarafa götürmüş.
Adamın sılası gösteriş demek, Benim şunum var, bunum var” hesabı Komşulara bir gösteriş
Al paramız sende duracak bundan böyle Düğün yapanlardan gücüne göre para alırsın. Delikanlıyı güzel güt! Delikanlı birbirine tutkun olsun. Eski töre bozulmasın. Ağalığın yüceliği de var cüceliği de Hiç unutma!
Borç verdikten sonra kötü olacağına verme de kötü ol, daha iyi demekte yiğit Köroğlu
Mustafa böyle söyleyerek hayvanın yularını salladı. İsmail semere tutundu:
Aman, aman! Dur yahu! Beri bak, sen neden hayvana binmedin?
Binmedim çünkü yazık ve de günah! Sen günahı nereden bileceksin? Şu kadar yük Dört saat yol Dönüşte de seni taşımakta Çektiğin okkanın önemi yok, günahlarının hesabı bellisiz Hayvan düşer ölür.
Bu alıntıyı paylaşmamın sebebi malum hayvanlara işkence eziyet kol gezerken sırf kendi çıkarları için hayvanları denek olarak kullanmaları
Bilirsin Müslüman kısmı, ekmeğini yediği yere kötü bakmaz.
Ekmeğini vermeyince?
Aklım ermez.
İnsanoğlu yalanı neye söyler? En çok korkudan söyler. Bir de şakadan söyler.
Derviş Yunus gel imdi
Deryalara dal
imdi
Deryaya dalmayınca
Sen adam olmazsın

Kuş olur uçar, yel olur eser.

Bizim Türk milletini sen
bilmez misin, sakallısı, bebesi, karısı kızı seğirtir bakar. Köylü
kısmı hırsıza düşmandır. Hırsızın bir düşmanı da şehir yerinin
dükkancısı
İnsanoğlu, yalanı neye söyler? En çok korkudan
söyler. Bir de şakadan söyler. Benim bu yalan, hem korkudan,
hem şakadan
Bu dünya bekleme dünyasıdır. Sen çalışır beklersin, ben oturur beklerim.
güzelin düşmanı çok olur,
Bana demekte ki: ‘Dünya işlerine sakın canını üzme! Sersem olursun,’
Dünyanın işleri! Kimi gelin getirir, kimi ölü kaldırır!
Ademoğlu kötülüğe koşarak gider. Bir kez alnı terlemeden para kazanmaya alışmamalı Lokman hekim çare bulamaz bu illete
“Ulan bu nasıl bir dünya? Cenabet bir dünya!”
Dövmeyle sövmeyle adam gönül işini bırakır da gider mi?!
Yahu, kız sevmek ne zor mesele!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir