İçeriğe geç

Kor Adası Kitap Alıntıları – Kimberley Freeman

Kimberley Freeman kitaplarından Kor Adası kitap alıntıları sizlerle…

Kor Adası Kitap Alıntıları

Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.
Zaman gerçekten bu kadar kolay kaybolan bir şey miydi?
Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır
Zaman gerçekten bu kadar kolay kaybolan bir şey miydi?
Zaman gerçekten bu kadar kolay kaybolan bir şey miydi?
İhanet bütün acıların en büyüğüydü.
Kendi ruhuna hükmedemeyenler yıkılmış ve duvarları olmayan bir şehre benzerler. Öfkeye kapılmak sizi savunmasız kılar. Sonrasında ne olacağını asla tahmin edemezsiniz.
Çok fazla sevmek diye bir şey yoktur, dedi Tilly öfkeli bir sesle. İnsan sevgisini ölçüp kontrol edemez. Sadece hisseder. Doğru olan budur.
Parmaklıklar ardına kapatılanların her zaman doğru kişi olmadığını artık çok daha iyi biliyordu.
‘Kendi ruhuna hükmedemeyenler yıkılmış ve duvarları olmayan bir şehre benzerler.’
Sevebilme yeteneğimiz bizi hayvanlardan ayıran yegâne şey.
Sanki derin bir denizde ağır ağır batmakta olan bir gemide gibiyim.
Yalnız kalmak istemiyordum. Kafamın içi, yalnız kalmayacağım kadar korkunç bir yerdi.
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır.
Yalancının yemininin bir değeri yoktur.
Sanki hiç yetişemeyecekmiş gibi hissediyorum.
Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.
Bir kadının hayatta en azından bir şeyi olmalı.
Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için.
Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.
İnsanların gerçeklerle iyi şeyler yapmayacağını düşündüğümüz zamanlar, onlara gerçeği vermemenin bir mahsuru yok.
İhanet bütün acıların en büyüğüydü
Hepimiz yetişkin çocuklarız
Bu geceyi yaz rüzgarına, denizin taze kokusuna ve yeni bir aşkın başdöndüren heyecanına ayırıyordum*
Çünkü hepimiz aciziz, hepimiz hata yapıyor, öfkeye kapılıyor, ahmakça şeyler söyleyip aptalca kararlar alıyoruz***
Ama öfkeler kontrol edildikçe büyür*
İhtiyacım olan buydu;
Hiçbir yerle bağı olmayan, diğerlerinin arasında bir yer**
Kendimizi geleceğe yansıtarak geçmişimizi mi onurlandırıyoruz ?
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır*
Ah burada ne trafik gürültüsü ne de işlerimi ne kadar geciktirdiğimi hatırlatmak için çalan telefonlar vardı**
Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın*
İnsanın kibirli bir kişiliği olmadan kibirli bir yüzü olmaz
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır.
Kendi ruhuna hükmedemeyenler yıkılmış ve duvarları olmayan bir şehre benzerler.
Kafamın içi, yalnız kalamayacağım kadar korkunç bir yerdi.
Yalancının yemininin bir değeri yoktur.
Merak, zekanın bir göstergesidir.
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır.
Sence şu martı bir cezaevinin üzerinde olduğunu bilse bu kadar keyifli olur muydu?
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır
Hepimiz yetişkin çocuklarız. Sadece küçükken bildiklerimizden fazlasını biliyoruz ve her yıl biraz daha çok şey öğreniyoruz. Üstelik bilinmesi gereken şeylerin sadece çeyreğini bilerek ölüyoruz.
Sonra da onun hayatına hiç girmemiş gibi çıkıp gideceksin. Onlar da kendi hayatını yaşamaya devam edecek. Ne zaman öğrencilerimden biri gitse, sanki bir parçamı kaybetmiş gibi hissederim.
Ama çok çocuk yetiştirdim. Hepsini tek tek hatırlıyorum. Zeki olanları, yaramaz olanları, hatta ikisinin arasında olanları.
İnsan sevgisini ölçüp kontrol edemez. Sadece hisseder.
Yetişkinlerin dünyası çok merhametsiz. Büyüdüğünde korkmak için yeterince vaktin olacak.
Gerçekler her şeyin ilacıdır.
Merak, zekanın bir göstergesidir.
Hayat böyle oluyor, değil mi? Bazen akıp gidiyor, bazen de tıkanıp kalıyor.
On dokuzuncu yüzyıl, kadın olmak için pek de güzel bir zaman dilimi değilmiş.
Kendimizi geleceğe yansıtarak geçmişimizi mi onurlandırıyorduk? Genlerimizi, karakterlerimizi ve aile hikayelerimizi ileri taşıyarak?
Yaşamaya devam edip, güneşin doğuşunu ve batışını pek çok kez daha göreceksin.
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır.
Bir kadının hayatta en azından bir şeyi olmalı.
Ölüm herkesin kapısını çaldığı gibi benimkini de çalacaktı. Ama bu dünyanın en kötü hissi değildi, çünkü artık kimse benden bir şey beklemeyecekti.
Zaman gerçekten bu kadar kolay kaybolan bir şey miydi?
Kafamın içi, yalnız kalamayacağım kadar korkunç bir yerdi.
“İnsan sevgisini ölçüp kontrol edemez . Sadece hisseder. Doğru olan budur.”
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır.
Bu, ikimizin de istediği gibi bir şeylerin başlangıcı değildi. Bu, sona doğru yaklaşmaktı.
Kimse bilmese de Tanrı onun yüreğindekileri biliyordu.
Geçmişinin bedelini ödeyene dek bir geleceği olmayacaktı.
Kendi ruhuna hükmedemeyenler yıkılmış ve duvarları olmayan bir şehre benzerler.
Yorulmak, durmak için bir sebep değil.
Beklentiler mutluluğun düşmanıdır,
Kaldı ki sade bir yaşam sürmek, güzel eşyalarla çevrili bir hayattan daha soysuz ya da değersiz değildi.
İhanet bütün acıların en büyüğüydü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir