İçeriğe geç

Köpeklerin Bilgeliği Kitap Alıntıları – Georg Luck

Georg Luck kitaplarından Köpeklerin Bilgeliği kitap alıntıları sizlerle…

Köpeklerin Bilgeliği Kitap Alıntıları

Düşmanlar insana dostlardan daha az zarar verir. Düşmanlardan korkulur ve onlara karşı tetikte olunur, dostlara ise insan içini döker ve böylece onlar tarafından gafil avlanma tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
İyi’den ne anlıyorsunuz? Huzur, mutluluk duygusu, hiçbir engelin olmaması. İşte gördün mü, bundan içgüdüsel olarak yüce bir şey anlamıyor musunuz? Önemli bir şey? Bozulmamış bir şey? Huzuru, engellenmemeyi hangi alanda aramak gerekir? Özgür olmayanda mı, yoksa özgür olanda mı?
Eğer bir kimse kötü bir insandan kurtulmayı başarırsa, bu, büyük bir kazanç değil midir?
Sen, bir insanı kötü bir hale getirmeyi belki bağışlanabilir bir suç sayıyorsun. Ancak amansız, kötü niyetli bir düşmanmış gibi, özellikle böyle bir insandan kaçmamalı mı?
Yüksek bir makamda bulunan namuslu bir insan, görev süresi sona erdiği zaman zengin değil, saygın biri olmalıdır.
Gençlikte cesur olunur, yaşlılıkta ise akıl olgunlaşır.
Kendini bir şey sanmak, ilerlemenin önüne çıkan bir engeldir, der dururdu.
Cahil olmaktansa kör olmak daha iyidir. Kör bir çukura düşer, cahil ise uçuruma.
Yasa iyidir, ama felsefenin üzerinde değildir. Yasa bizi haksızlık yapmamaya zorlar, felsefe ise bize bunu öğretir. Bir şeyi gönüllü değil de zor altında yapmak ne kadar iyi değilse, yasa da aynı ölçüde felsefeden iyi değildir. Bu yüzden felsefeyle ilgilenin ve politikayı bırakın,çünkü insanlara haksızlık yapmamayı öğreten şeyi anlamak, onları buna zorlayan şeyi anlamaktan daha iyidir.
Dünyaya ağır gelen yük nedir? – Cahil bir insan.
Gördükleri rüyalar yüzünden korkuya kapılanlar hakkında şöyle diyordu : Uyanıkken yaptıkları şeyler üzerinde hiç kafa yormuyorlar, ama uykuda gördükleri düşsel çehreler onlara büyük üzüntü veriyor!
Köleler efendilerine, kötüler de ihtiraslarına hizmet eder.
Biri, ne zaman yemek yemeli? diye sordu. Diogenes, zenginsen istediğin zaman, yoksulsan bulduğun zaman diye karşılık verdi.
Öğrencilerine şöyle diyordu : Hatalarınızı sevgiyle, günahlarınızı duygudaşlıkla düzeltin.
Hayatta en güzel şey nedir? – Konuşma özgürlüğü.
Akılsızlar için hakikat acı ve nahoştur, yalan ise tatlı ve hoştur. Bu, kanımca, gözlerinden rahatsız olanlara benzer. Işık onlara ağrı verir, ama karanlık ağrısız ve hoştur, çünkü görmelerini yasaklar.
Can acısını dil değil, ruh hisseder.
Para, saygınlık, haz. Kimse bunlardan ayrılamıyor ve ruhunu kurtaramıyor. İnsanlar da girdaba kapılmış nesneler gibi. Girdabın içinde savruluyor ve artık dışardaya çıkamıyor.
Bir delinin eline bıçak vermekle, kötü birine iktidarı teslim etmek [aynı şekilde] tehlikelidir.
Bir devlet, artık hayırla şer birbirinden ayırt edilmediği zaman yıkılır.
Sana karşı çıkan birini sen de ona karşı çıkarak değil, onu aydınlatarak susturabilirsin.
Biri, oğlunun hangi dersleri alması gerektiğini sorunca şöyle dedi:Tanrılarla beraber yaşamak istiyorsa felsefe, insanlarla beraber yaşamak istiyorsa söz sanatı
Konuşmacı dinleyicinin ölçüsü değildir, tersine, dinleyici konuşmacının ölçüsüdür.
İnsanlar gerçek İyi’yi değil, kendilerine iyi görünen şeyleri diliyor.
Gerçek soyluluk soya değil, zihniyete dayanır.
Krates’ den/öğrencilere:
Felsefe yapmak sizin için nefes almaktan daha önemli olmalıdır(zira felsefenin başardığı gibi iyi yaşamak,nefes almanın neden olduğu sadece yaşamaktan çok daha büyük ölçüde ulaşmaya değer bir hedeftir),hem de başkaları gibi değil,tıpkı Antisthenes’in temellerini attığı ve Diogenes’in her zaman dediği gibi,Mutluluk yolunda insan alevlerin arasından da geçmelidir
Krates’ den/öğrencilere:
Felsefe yapmak sizin için nefes almaktan daha önemli olmalıdır(zira felsefenin başardığı gibi iyi yaşamak,nefes almanın neden olduğu sadece yaşamaktan çok daha büyük ölçüde ulaşmaya değer bir hedeftir),hem de başkaları gibi değil,tıpkı Antisthenes’in temellerini attığı ve Diogenes’in her zaman dediği gibi,Mutluluk yolunda insan alevlerin arasından da geçmelidir
Krates’ den/Öğrencilere:
Yasa iyidir,ama felsefenin üzerinde değildir.
Yasa bizi haksızlık yapmamaya zorlar;felsefe ise bize bunu öğretir.
Bir şeyi gönüllü değil de zor altında yapmak ne
kadar iyi değilse,yasa da aynı ölçüde felsefeden
daha iyi değildir.
Bu yüzden felsefeyle ilgilenin ve politikayı bırakın,çünkü insanlara haksızlık yapmamayı öğreten şeyi anlamak,onları buna zorlayan şeyi
anlamaktan daha iyidir.
Krates’in kölesi Krates, Krates’i azad et!
Çünkü ben hakikati kötü, yalancı insanların yüzüne vururum ve kendileri hakkında gerçeği söylerim, iyi insanlara kuyruk sallarım, kötülerin suratına hırlarım.
Çok şey bilmek akla bir şey katmaz.
Baş­ka okullarda henüz başlayan öğrencilerin ele almak zorunda olduğu birçok değişik bilim dalına katlanma gereği de yok;
Pythia tanrısının şu iki ilkesine riayet etmek yeter: Kendini tanı ve sahte para bas .
Çok şey bilmek akla bir şey katmaz.
İnsanları ahlak yönünden düzeltmek için öyküler uyduran ve aralarına mitleri katan bir kimse, erkeklere de­ğil, -yaşlarına ya da olgunluklarına göre- çocuklara hitap etmelidir, zira onların böyle öykülere ihtiyacı var.
Hakikatin dili, çok yalındır.
Biri, oğlunun yasını tutuyordu ve karanlık bir odaya kapanmıştı. Demonax onun ziyaretine geldi ve şöyle dedi:
Ben bir büyücüyüm, oğlunun ruhunu çağırabilirim; bana sadece bugüne kadar kimsenin yasını tutmak zorunda kal­mamış üç kişinin adını vermen yeter.
Beriki sıkıntıya girdi ve duraksadı -olasılıkla aklına kimsenin adı gelmedi- bunun üzerine Demonax, Gülünç. Acı çekmeyen kimsenin olmadı­ğını görüyorsun ve bu acıya katlananın sadece sen olduğunu düşünüyorsun dedi.
Ne umuttan ne de korkudan haberi olan biri mutludur.
Bu yaşamı asla yaşamayan, büyük bir gayretle bunu de­ğil, sanki kendileri için belirlenmiş gibi, başka bir yaşamı yaşamak için hazırlanan insanlar var.
Sadece bedenleriyle ilgilenip kendilerini ihmal edenleri o şu sözlerle kınıyordu:
Evin sakinleriyle değil, yalnız evle ilgileniyorlar.
Başkasını, bir çıkar umarak öven biri ciddiye alınmamalı.
Ya güzel ya da çirkin bir kadınla evleneceksin. Eğer güzelse ortaksız kalmazsın, çirkinse ıstırap içinde kıvranırsın. İnsan ne birini ne ötekini seçmeli, yani evlenmemeli.

Bias

Peki ama, elinde avucunda hiçbir şey olmayan, çıp­lak, evsiz barksız perişan yaşayan, kölesi, yurdu olmayan biri nasıl olur da huzurlu bir ömür sürebilir?
Huzursuzum ben, yüreğim, göğsümden çıkmak istiyor.
Yaşamayı da ölmeyi de iyi bir şey diye görmemeli, ama insan her ikisini de yolu yordamıyla ve şerefiyle yerine getirmeli.
Eğitim; gençler için ölçülülük, yaşlılar için avuntu, yoksullar için zenginlik, zenginler için süstür.
Cahil insanlarla birlikte başarılı olmaktansa, eğitimli insan­larla başarısız olmayı yeğlerim.
İyiler, tanrıların suretleridir.
Ayaklarına koku sürüyor ve açıklıyordu: Koku insanın ba­şından havaya yükselir, ayaklardan ise burna dolar.
Kendini tamamen bir başkasına vakfedersen, bu sefer kendini ihmal edersin.
Onaylansa da onaylanmasa da çirkin çirkindir.
İnsanların büyük çoğunluğu için akıl hastalığı bir parmak so­runudur. Eğer biri orta parmağını yukarıya doğru uzatarak yürürse deli, ama işaret parmağını uzatırsa normal sayılır.
Başka köpekler düşmanlarını ısırır, bense kurtarmak için dostlarımı ısınyorum!
Diogenes, insanların bir tencereyi ya da bir tavayı satın almadan önce onların çıkardığı sesi dinlemesine, ama bir insan satın alırken üstünkörü bir göz atmakla yetinmesine şaşıyorum diyordu.
Eğitimsizler, uyanıkken görülen rüyalardır.
Bir delinin eline bıçak vermekle, kötü birine iktidarı teslim etmek [aynı şekilde] tehlikelidir.
İnsanların neredeyse hepsinin aklı başından gitmiş gibi geliyor bana. Kimse yapması gereken şeyi yapmıyor; anlamlı, daha iyi bir yaşama başlamak için kimse işlediği hatalardan, bilgisizliğinden, manevi şaşkınlığından kurtulmaya çalışmı­yor.

Herkes büyük bir huzursuzluk içinde yerinde sayarak, hiç ilerlemeden ayak sürüyor ve söz konusu olan hep aynı şey: Para, saygınlık, haz. Kimse bunlardan ayrılamıyor ve ruhunu kurtaramıyor. İnsanlar da girdaba kapılmış nesneler gibi: Girdabın içinde savruluyor ve artık dışarıya çıkamıyor.

Suçlular cellat tarafından, suçsuzlar despot tarafından öl­dürülür.
Savaş yoksulları ortadan kaldırır.
Evet, ama pek çok da yoksul yaratır.
Bir devlet, artık hayırla şer birbirinden ayırt edilmediği za­man yıkılır.
Sana karşı çıkan birini sen de ona karşı çıkarak değil, onu ay­dınlatarak susturabilirsin.
Bir deliyi, kendin de delirerek iyileştiremezsin.
Hiçbir şey sümüklüböceklerden ve çekirgelerden daha soylu değildir.
Çünkü onları kemiren yalnız kendi mutsuzlukları değil, başkalarının payına düşen iyiliktir de.
Servet anlamsızca biriktirilirese ya­şamın tamamı aşırı yüklenmiş bir gemi gibi olur; bu yüzden gemi batmadan ya da kayalıklara çarpmadan önce mümkün olduğu kadar çok safra güverteden aşağıya atılmalıdır.
Herkes nasıl kazanırsa, o kadar çok değerlidir.
Ne var ki, çoğunluk ahmaklardan oluşuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir