İçeriğe geç

Konuş ki Dinlesin Dinle ki Konuşsun Kitap Alıntıları – Adele Faber

Adele Faber kitaplarından Konuş ki Dinlesin Dinle ki Konuşsun kitap alıntıları sizlerle…

Konuş ki Dinlesin Dinle ki Konuşsun Kitap Alıntıları

&“&”

Yaptırım sonucu değiştirmez. Cocuk birseyi yanlış yaparak, anne baba da daha uygun davranmayı öğrenmesi ümidiyle, ona kendini suçlu hissettirme yollarını arar. Bunu işte yaptırım ister ceza olarak adlandırılır, bizi istediğimiz sonuca götürmez. Çocuklarımızın yanlış yaptıklarında, ne düşünmelerini ve hissetmelerini istediğimizi belirlememiz gerekir. Hangi televizyon programını kaciracaklarina mi, cezalandirildiklarinda nasıl bir hayal kırıklığına ugrayacaklarina mi, düzelmesi söz konusu dahi olmayan ne kadar kötü bir insan olduklarına mi odaklanmalarini istiyoruz…ya da hatalarını nasıl duzelteceklerini, nasıl daha uygun davranacaklarini, bir sonraki sefer yapacaklarını mi düşünmelerini istiyoruz?
Siz bir çocuğun mutsuzluk veren duygularını yok etmek için uğraştıkça, cocuk bu duygulara daha fazla saplanıp kalıyor. Siz onların kötü duygularını ne kadar kolay kabullenirseniz, çocukların da bu duygulardan alınmaları o kadar kolaylaşıyor. Mutlu bir aileniz olsun istiyorsanız, mutsuzluk içeren pek çok ifadeyi kabullenmeye hazır olmalısınız.
Dayak,anne babaların hoşuna gitmeyecek pek çok başka şeyde öğretebilir.Çocuk,cezanın suçu" yok ettiğini ve kendisinin de yaramazlığının bedelini ödediğini düşünerek,başka bir zaman da suçluluk hissetmeksizin bunu tekrarlayabileceği fikriyle herhangi bir kötü davranışı ile ilgili suçluluk duygusundan başarılı bir biçimde kurtulmayı öğrenebilir.

Dövülmek için elinden geleni yapan çocuk,aslında içindeki " günahkar" tarafında taşıdığı gizli hesabı dayak yoluyla silmesi için ebeveynini çağırmaktadır.Dayak,bu çocuğun ihtiyacı olmayan tek şeydir.

The Magic Years, Selma H.Fraiberg

Çocuk belli zamanlarda, yaptığını onaylamadığımızı hissetmelidir.Ancak, bizim tepkimiz suçundan dolayı kendisini değersiz ve horlanmış hissettirecek kadar sertse,anne baba olarak gücümüzü kötüye kullanmış oluruz.
Dr.Selma Freiberg
Biz çocukları suçlayıp cezalandırmayarak, onları öç almaya değil,sorumluluk almaya yönlendiriyoruz.
Siz bir çocuğun mutsuzluk veren duygularını yok etmek için uğraştıkça çocuk bu duygulara daha fazla saplanıp kalıyor.Sız onların kötü duygularını ne kadar kolay kabullenirseniz, çocukların da bu duygulardan arınmaları o kadar kolaylaşıyor.
Ceza, etkin olmayan bir disiplin yöntemidir. Garip olan, genellikle cezanın çocuğa bizim istediğimiz biçimde davranmak yerine, tam tersi bir davranış sergilemeyi öğretir etkide olmasıdır! Pek çok ebeveynin ceza vermesinin nedeni gayet basittir, çünkü kimse onlara çocuklarını daha iyi disipline etme yolları öğretmemiştir.
Üzgün veya incinmişsem duymak isteyeceğim son şey nasihat,felsefe,psikoloji veya başka birinin görüşü olur.
Çocuklarımız kendilerini iyi hissettikleri zaman iyi davranış sergileyeceklerdir.
&‘Üzüldüğünün farkındayım. Sence bu sorunu nasıl çözeriz? Haydi tüm seçenekleri tek tek yazalım.’
Duygular inkâr edildiğinde bu böyle sürer gider. Ebeveynler ve çocuk birbirlerine karşı gitgide daha saldırgan davranmaya başlarlar. Ebeveyn rolünü oynarken, çocuğunuzun duygularını kabullendiğinizde karşılıklı mücadelenin yok olduğunu hissettiniz mi?
‘Siz bir çocuğun mutsuzluk veren duygularını yok etmek için uğraştıkça, çocuk bu duygulara daha fazla saplanıp kalıyor. Siz onların kötü duygularını ne kadar kolay kabullenirseniz çocukların da bu duygulardan arınmaları o kadar kolaylaşıyor. Mutlu bir aileniz olsun istiyorsanız, mutsuzluk içeren pek çok ifadeyi kabullenmeye hazır olmalısınız.’
“Aileler, çocuklarının ahlak kuralları doğrultusunda hareket etmeleri gerektiği düşüncesinden sıyrıldıklarında, kendi çocuklarıyla ilgili pek çok yaratıcı çözüme ulaşmışlardı.”
“Soru sorduklarında, yanıtı araştırıp bulma fırsatı öncelikle çocukların hakkıdır.”
“Yetişkin olduğumuz için her zaman doğru olanı yaptığımız düşüncesinden vaz geçmeliyiz. Eğer biz “yeteri kadar güçlü” bir tutum sergilemezsek çocuğun bu durumdan faydalanmaya çalışacağı endişesinden kurtulmalıyız.”
“Çocuğu düzeltilmesi gereken bir “sorun” olarak görmeyi bırakmamız gerekiyor.”
“Çocuklar nutuk, vaaz ve uzun açıklamalar duymaktan hoşlanmazlar. Onlar için uyarı ne kadar kısa olursa o kadar iyidir.”
“Bir çocuğun sorgulanıp suçlanırken veya nasihat edilirken net ve yaratıcı düşünmesi son derece zordur.”
Cezalandırma NEFRET, İNTİKAM, KORUNMA, SUÇLULUK, DEĞERSİZLİK ve KENDİNE ACIMA gibi duyguların oluşmasına neden olabilir."
Duygularının sürekli inkar edilmesi, çocuklarımızın dengesini bozup onları öfkelendirebilir. Ayrıca kendi duygularını algılayamamalarına ve duygularına güvenmemelerine neden olur.
Dövülmek için elinden geleni yapan çocuk, ASLINDA içindeki "GÜNAHKAR" tarafında taşıdığı gizli hesabı dayak yoluyla silmesi için ebeveynini çağırmaktadır. Dayak, bu çocuğun İHTİYACI OLMAYAN TEK ŞEYDİR."
Ebeveynler statüleri ne olursa olsun daha önce olmadıkları kadar gerginler ve suçluluk duyuyorlar; iş ve aile hayatlarının talepleri arasında sıkışmış, yirmi dört saatlik güne kırk sekiz saati sığdırmaya ve hayatlarında önemli olan herkes için her şeyi yapmaya çalışıyorlar.
Çocuklarla yaşamak ve uğraşmak, zorlu ve yorucu bir süreçtir. Gönülden istemek, akılcı davranmak ve dayanıklı olmak gerekir.
Her gün çocuklarımızın işgali altındaki gerçek hayat senaryoları, bizlere prova yapma veya daha özenli düşünme zamanı tanımaz.
Her ne kadar çocuklarımızın gelişiminden gurur duyup bağımsızlaşmaları hoşumuza gitse de, artık bize ihtiyaç duymamaları içimizde acı ve boşluk oluşturabilir.
Çocuğu cezalandırarak, aslında onu kendi uygunsuz davranışıyla yüzleşme sürecinden mahrum bırakıyoruz.
Çocuklarla birlikte geçen her gün adeta tiyatro sahnesi gibiydi. Kayıp bir oyuncak, çok kısa" kesilmiş bir saç tıraşı, ertesi gün verilmesi gereken bir ödev, yakışmayan yeni bir kot pantolon, kız ya da erkek kardeşle kavga gibi kriz nedenlerinin herhangi biri bile yeteri kadar gözyaşı döktürüp üç perdelik bir drama dönüşebilirdi.
Bir ebeveyn, “Hiç şaşırmadım. Zaten dereceye gireceğini biliyordum” dediğinde , Çocuğunun başarısından çok kendi tahmin yeteceğini övüyor demektir.
Cezalandırma NEFRET, İNTİKAM, KORUNMA, SUÇLULUK, DEĞERSİZLİK ve KENDİNE ACIMA gibi duyguların oluşmasına neden olabilir."

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir