Konfüçyüs kitaplarından Konfüçyüs Konuşmalar kitap alıntıları sizlerle…
Konfüçyüs Konuşmalar Kitap Alıntıları
Konfüçyüs kitaplarından Konfüçyüs Konuşmalar kitap alıntıları sizlerle
Konfüçyüs Konuşmalar Kitap Alıntıları
Konfüçyüs bir bilgin, bir devlet adamı, bir düzeltimci(reformcu) olduğu gibi büyük bir öğretmendi de. O, kendine özgü yöntemleriyle öğretimi halka yayan ve öğretmenliği bir uğraş hâline getiren ilk kişidir. Çin’de Konfüçyüs’ten önce de öğretim vardı; ama bunun nasıl olduğu konusunda kesin bir bilgimiz yoktur. Hükümdarların çocuklarının özel öğretmenleri vardı. Devlet memurları da, kendi büyüklerince, o dönemdeki yöntemlere göre yetiştiriliyordu. Konfüçyüs ise tümüyle başka yöntemle çalışmış, her toplumsal sınıftan gelen, yoksul ya da zengin bütün öğrencileri kabul etmiş ve onları kılgısal bir biçimde yetiştirmiştir.
Konfüçyüs der ki: Sadece bilgeler ve aptallar değişmez.
Konfüçyüs der ki: Üst İnsan kendini, Küçük İnsan başkalarını arar.
Konfüçyüs der ki: Eskilerin amacı öğretileri, iyilik ve ahlâkı öğrenerek kendilerini geliştirmekti; şimdikilerin amacı ise kendini süsleyip başkalarına göstermek.
He who learns but does not think is lost. He who thinks but does not learn is in great danger.
A great man is hard on himself, a small man is hard on others.
İyi ve ahlaklı olmanın hiçbir zararı yoktur.
İyilik ve ahlakın olmadığı bir yeri yaşamak için seçen kişi bilgili olabilir mi?
Kendine uygun olmayan kişilerle dostluk kurma. Hata yaptığında düzeltmekten korkma.
Dış görünüşe değil ahlaka önem veren,
Ana babasına ve yöneticilerine var gücüyle
ve saygıyla hizmet eden,
Dostlarıyla bir arada ve sözlerine güvenilir.
Böyleleri hiç öğrencilik yapmamış olsa da
Öğrenmiştir.
Ana babasına ve yöneticilerine var gücüyle
ve saygıyla hizmet eden,
Dostlarıyla bir arada ve sözlerine güvenilir.
Böyleleri hiç öğrencilik yapmamış olsa da
Öğrenmiştir.
‘Büyük ve üstün insan’ üç değişiklik gösterir. Uzaktan bakılınca ciddi, yaklaşınca yumuşak görünür. Konuştuğunda sözleri inandırıcıdır.
: Küçük insan, yanlışlarını örtmeye çalışır.
: Bütün gün kafasını iyi şeyler üzerinde çalıştırmayıp da yalnızca yemeği düşünen bir kimseyle anlaşmak güçtür!
Çocuklarım, neden ‘şiir kitabı’ üzerinde çalışmıyorsunuz?
– Şiirler, zihni eyleme geçirir.
– Bunlar, insanın kendini denetlemesine yardım eder.
– Bunlar, toplumsal insan olma sanatını öğretir.
– Bunlar, nefret duygularını temizler.
– Şiirler, zihni eyleme geçirir.
– Bunlar, insanın kendini denetlemesine yardım eder.
– Bunlar, toplumsal insan olma sanatını öğretir.
– Bunlar, nefret duygularını temizler.
– Otur, sana anlatayım.
– Öğrenmeye karşı bir sevgi beslemeden iyilik yapmaktan hoşlanmak, insanı basitliğe götürür. Öğrenme sevgisi olmadan bir şeyi anlamaya çalışmak, insanı karışıklığa götürür. Öğrenme sevgisi olmadan içtenliği istemek, insanı zararlı sonuca götürür. Öğrenme sevgisi olmadan doğruluğu istemek, insanı başkaldırıya götürür..
– Öğrenmeye karşı bir sevgi beslemeden iyilik yapmaktan hoşlanmak, insanı basitliğe götürür. Öğrenme sevgisi olmadan bir şeyi anlamaya çalışmak, insanı karışıklığa götürür. Öğrenme sevgisi olmadan içtenliği istemek, insanı zararlı sonuca götürür. Öğrenme sevgisi olmadan doğruluğu istemek, insanı başkaldırıya götürür..
Konfüçyüs dedi ki: Dünyada beş şeyi, her şeye uygulayabilmek yeteneğine ‘yetkin erdem’ denir.
Bunlar;
Ağırbaşlılık, eliaçıklık, içtenlik, doğruluk, incelik, dedi. Ağırbaşlıysan saygısızlık görmezsin. Eliaçıksan, her şeyi elde edersin. İçtensen, halk sana güvenir. Doğruysan, çok şey başarırsın. İncelikliysen, başkalarını hizmetinde kullanabilirsin, diye ekledi.
Bunlar;
Ağırbaşlılık, eliaçıklık, içtenlik, doğruluk, incelik, dedi. Ağırbaşlıysan saygısızlık görmezsin. Eliaçıksan, her şeyi elde edersin. İçtensen, halk sana güvenir. Doğruysan, çok şey başarırsın. İncelikliysen, başkalarını hizmetinde kullanabilirsin, diye ekledi.
Konfüçyüs dedi ki: Doğuştan bilgili olanlar, en üstün sınıftandırlar. Öğrenme yoluyla bilgi edinenler, bundan sonraki sınıfa girerler. Budalalar ve bilgisizlerse, en aşağı sınıfa girerler.
Konfüçyüs dedi ki: ‘Büyük ve üstün insan’ın yanında bulunan bir kimsenin yapabileceği üç yanlış vardır: Konuşmaması gereken yerde konuşmak; buna, ‘tezcanlılık’ denir. Konuşması gerektiği halde konuşmamak; buna ‘gizleme’ denir. Büyüğünün yüzüne bakmadan konuşmak; buna ‘körlük’ denir.
Öğretimde sınıf farkı olmamalıdır.
: Bir insan, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir.
Tzu-kung dedi ki: Bir kimsenin bütün yaşamına kılavuz olabilecek bir şey var mıdır? Üstat yanıt verdi: Karşılıklı davranış sözcüğü kullanılamaz mı? Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma!
Halk bir kimseden nefret ettiğinde, bunu incelemek gerekir. Halk bir kimseyi seviyorsa, yine bunu incelemek gerekir.
Konuşulacak bir insan olduğunda, onunla konuşamamak, onu yitirmek demektir. Konuşulamayacak bir insanla konuşmaksa sözlerin boşuna harcanması demektir. Akıllı olan, ne o insanı yitirir, ne de sözleri boşuna harcar.
Üstat dedi ki: Eski zamanlarda, insanlar bilgiyi kendilerini yetiştirmek için edinirlerdi. Bu zamandaysa, insanlar bilgiyi başkalarını övmek için elde etmeye çalışıyorlar.
Büyük ve üstün insanın ilerlemesi yukarıya doğrudur; düşük bir insanın ilerlemesiyse aşağı doğrudur.
Üstat dedi ki: Büyük ve üstün insan, inceliklidir; ama, yaltaklanmaz. Küçük insan yaltaklanır; ama, incelikli değildir.
Chi K’ang, ‘ülkede huzursuzluk yaratan hırsızlara ne yapılması gerektiğini’ Konfüçyüs’ten sordu. Konfüçyüs dedi ki: Siz açgözlü olmasaydınız, onlara ödül verseniz bile, onlar yine çalmazlardı.
– Üstat dedi ki: Bu ünlü olmaktır; üstünlük değildir.
Üstün bir insan, sağlam özyapılı, dürüst ve doğruluğu seven bir kimsedir. O, insanların sözlerini ölçer, kişiliğini inceler ve başkalarına karşı alçakgönüllü olmaya çalışır. Böyle bir adam, ülkesi ve boyu içinde tanınır.
Üstün bir insan, sağlam özyapılı, dürüst ve doğruluğu seven bir kimsedir. O, insanların sözlerini ölçer, kişiliğini inceler ve başkalarına karşı alçakgönüllü olmaya çalışır. Böyle bir adam, ülkesi ve boyu içinde tanınır.
Bir ülkede prens, prens olarak; baba, baba olarak; oğul, oğul olarak davranırsa, orada bir hükümet vardır.
Dük Ai, Yu Tso’ya dedi ki: Kıtlık yılındayız, harcamalarımız da çok Ne yapmalıyız?
– Yu Tso yanıt verdi: Neden halka ek vergi koymuyorsunuz?
– Dük dedi ki: İki ölçek (buğday) verenlere bunu uygulamıyorum da, bir ölçek verenlere bunu nasıl uygularım?
– Yu Tso yanıt verdi: Neden halka ek vergi koymuyorsunuz?
– Dük dedi ki: İki ölçek (buğday) verenlere bunu uygulamıyorum da, bir ölçek verenlere bunu nasıl uygularım?
Yen yüan dedi ki: ‘Üstün erdemli’ olmanın yollarını sorabilir miyim?
– Üstat yanıt verdi: Toplum kurallarına aykırı olan şeyleri dinleme. Toplum kurallarına uygun olmayan şeyleri yapma, konuşma ve onlara önem verme. Yen Yüan dedi ki:
– Üstat yanıt verdi: Toplum kurallarına aykırı olan şeyleri dinleme. Toplum kurallarına uygun olmayan şeyleri yapma, konuşma ve onlara önem verme. Yen Yüan dedi ki:
Sarayda aşağı rütbeli memurlarla serbest, ama ciddi bir tavırla konuşur. Yüksek rütbeli memurlarla konuşurken pek yumuşak, ama kesin konuşur.
Güzel insanlar biriktirin..
Nasılsın? yerine
Yüreğin iyi mi? diye sorsunlar
Nasılsın? yerine
Yüreğin iyi mi? diye sorsunlar
Üstat dedi ki: Çalışkan olmak, ama dürüst olmamak; budala olmak, ama incelikli olmamak; sıradan olmak, ama içten olmamak. İşte böyle bir insanı anlamıyorum.
– Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır.
Üstat dedi ki: Zeka şiirle gelişir.
– İnsanın özyapısı, eğitim ve toplum kurallarıyla oluşturulur.
– Ve müzikle yetkinleşir.
– İnsanın özyapısı, eğitim ve toplum kurallarıyla oluşturulur.
– Ve müzikle yetkinleşir.
Üstat dedi ki: İyi insanlar, benim görmek istediğim kimseler değildir. İlgi duyduğum kimseler ‘sonsuzluğu kazanmış’ insanlardır! İşte istediğim budur.
Üstat dedi ki: Yiyecek pirincim, içecek suyum ve kolumu dayayacak bir yastığım var. Bunlarla ben mutluyum. Zenginlik, san, onur doğru olmayan bir yolda elde edilirse, bunlar benim için uçan bulutlar gibidir.
Üstat dedi ki: Bilgi edinmeye istekli olmayanlara bir şey anlatamam. Kendini gösteremeyen kimselere yardım edemem. Bir kimseye bilgimin bir bölümünü öğrettiğimde, o kimse bunun öteki üç bölümünü öğrenemezse, dersimi bir kez daha yinelemem.
Üstat dedi ki: Akıllı insanlar sudan hoşlanırlar. Erdemli kimseler dağlardan zevk alırlar. Akıllılar kıpır kıpırdır, erdemliler dingindir. Akıllılar neşelidir, erdemlilerse uzun ömürlüdür.
Üstat dedi ki: Po-i ve Shu-ch’i ) kendilerine yapılan kötü davranışlara hiç aldırmaz. Bunun içindir ki, düşmanları azdır.
Üstat, Tzu-ch’an’ın, ‘üstün insan’ olmasını sağlayan dört niteliği olduğunu söyledi. O davranışlarında alçakgönüllüydü. Büyüklerine hizmette bulunurken saygılıydı. Halka karşı inceydi ve halkı kullanırken pek adaletliydi.
Tzu-kung sordu: Kun-wen, ‘Ven’ (bilgili) sanını almak için ne yaptı? –
Üstat yanıt verdi: O, çalışkan bir kimsedir ve öğrenmeye meraklıdır. Sormaktan çekinmez. İşte bundan dolayı ‘Ven’ sanını almıştır.
Üstat yanıt verdi: O, çalışkan bir kimsedir ve öğrenmeye meraklıdır. Sormaktan çekinmez. İşte bundan dolayı ‘Ven’ sanını almıştır.
Tzu-kung dedi ki: Bana yapılmasını istemediğim şeyleri başkasına yapmam.
Üstat dedi ki: ‘Büyük ve üstün insan’ erdemi, küçük insansa rahatını düşünür. ‘Üstün insan’ yasalar konusunda kafasını çalıştırır; küçük insansa kendi çıkarını aramaya bakar.
Üstat dedi ki: Hep kendi çıkarını göz önünde tutmaya çalışan kimse, pek çabuk düşman kazanır.
Üstat dedi ki: Hep kendi çıkarını göz önünde tutmaya çalışan kimse, pek çabuk düşman kazanır.
– ‘Büyük ve üstün insan’ erdemden uzaklaşırsa, o iyi bir ün kazanabilir mi?
– ‘Büyük ve üstün insan’, iki yemek arasında bile erdeme aykırı davranamaz. İvedi anlarında bile ondan ayrılmaz ve tehlikeli zamanlarında da onu bırakmaz.
– ‘Büyük ve üstün insan’, iki yemek arasında bile erdeme aykırı davranamaz. İvedi anlarında bile ondan ayrılmaz ve tehlikeli zamanlarında da onu bırakmaz.
Üstat dedi ki: Zenginlik ve onur, herkesin istediği şeylerdir. Bunlar doğru bir yolda kazanılmazsa, pek çabuk yitirilir. Yoksulluk ve düşkünlük insanların nefret ettiği şeylerdir. İnsanlar dürüst davranmazlarsa, bunlardan kendilerini sıyırmalarının olanağı yoktur.
IV – Lin Fang , ‘Törenlerde neye dikkat edilmesi gerektiğini’ sordu.
– Üstat yanıt verdi: Bu gerçekten önemli bir soru.
– Şölenlerde savurganlık yapmaktansa, tutumlu olmak daha iyidir. Yas törenlerindeyse üzüntüyü derinden göstermek, ilgisiz görünmekten daha iyidir.
– Üstat yanıt verdi: Bu gerçekten önemli bir soru.
– Şölenlerde savurganlık yapmaktansa, tutumlu olmak daha iyidir. Yas törenlerindeyse üzüntüyü derinden göstermek, ilgisiz görünmekten daha iyidir.
Üstat dedi ki: Düşünmeden öğrenmek, zaman yitirmektir. Bir şeyi öğrenmeden düşünce ileri sürmek, tehlikelidir.
– Üstat dedi ki: ‘Büyük ve üstün insan’ özgür düşüncelidir ve dar kafalı değildir. Ancak küçük bir insan dar kafalıdır ve özgür düşünceli değildir.
Tzu-kung, ‘üstün insan’ kimdir? diye sordu. Üstat yanıt verdi: Konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur.
Üstat dedi ki: Bir kimse, sürekli yeni bilgiler elde ederek eski bilgisini geliştirmeye çalışırsa, o kimse başkalarının öğretmeni olabilir.
anaya babaya bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: Bugünlerde anaya babaya bağlılık demek, bir kimsenin ailesini geçindirmesi olarak anlaşılıyor. Ama, köpek ve atlar da ayni şeyi yaparlar. Saygı olmazsa bunu ötekinden nasıl ayırt edebiliriz?
Anaya babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: Onların sözünü dinlemek demektir .
Üstat dedi ki: 15 yaşımda kendimi öğrenmeye verdim.
– 30 yaşımda, istencime sahip olabildim.
– 40 yaşımda, kuşkulardan uzaklaştım.
– 50 yaşımda, ‘göğün buyruğu’nu öğrendim.
– 60 yaşımda, seziş yoluyla her şeyi kavradım.
– 70 yaşımda, doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğimin isteklerini yerine getirebildim.
– 30 yaşımda, istencime sahip olabildim.
– 40 yaşımda, kuşkulardan uzaklaştım.
– 50 yaşımda, ‘göğün buyruğu’nu öğrendim.
– 60 yaşımda, seziş yoluyla her şeyi kavradım.
– 70 yaşımda, doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğimin isteklerini yerine getirebildim.
III – Üstat dedi ki: Halk yasalarla yönetilir ve cezalarla yola getirilmek istenirse, onlar kendilerini cezalardan kurtarmaya çalışacaklar; ama hiç utanç duymayacaklardır. Onlar erdemle yönetilir ve terbiye gerekleriyle yola getirilmek istenirse, utanç duyacaklar ve böylece iyi olmaya çalışacaklardır.
– Yanlışlarını düzeltmekten korkma.
Üstat dedi ki: Bir bilgin ağırbaşlı değilse, ona karşı saygı gösterilmez. Onun bilgisi de sağlam değildir.
Bir kimse dış güzellikten çok iyi ahlaka değer verirse, ailesine hizmette en büyük çabayı gösterirse, efendisine (prensine) bütün yaşamınca bağlı kalabilirse, arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde içtense, o insan için ‘bir şey bilmiyor’ deseler de, ben onun bilgili olduğunu söylerim.
Her gün kendimi üç nokta üzerinde yoklarım: Başkaları için bir iş görürken, acaba onlara bağlı mıyım? Arkadaşlarla konuşurken, içten miyim? Derslerden yeter derecede bilgi edinebildim mi?
Güzel insanlar biriktirin..
Nasılsın? yerine
Yüreğin iyi mi? diye sorsunlar
Nasılsın? yerine
Yüreğin iyi mi? diye sorsunlar
Chu Beyliği’nden deli Jie Yu, Konfüçyüs’ün arabasının yanında yürüyüp şarkı söylüyordu: Anka kuşu ah! Anka kuşu ah! Neden bu kadar bedbahtsın? Geçmişi geri getiremezsin; gelecek de çok uzakta. Boş ver! Boş ver! Şimdi yönetimdekilerin hepsi tehlikede!
Konfüçyüs der ki: Öğrencilerim, neden şiirleri incelemiyorsunuz? Şiir okumak hayal gücünü arttırır, gözlem gücünü yükseltir, başkalarıyla bir araya gelmenizi sağlar, hiciv yeteneğinizi geliştirir
Konfüçyüs der ki: Üst İnsan üç şeye dikkat etmelidir: Gençken ve kanı kaynarken, güzelliğe delicesine bağlanmamalıdır; yetişkin olup sakinleşince kavgacı olmamaya dikkat etmelidir; yaşlanıp da enerjisi düşünce açgözlülüğe dikkat etmelidir.
Konfüçyüs der ki: Düzeltilemeyen hata gerçek hatadır.
Konfüçyüs der ki: Üst İnsan kendini, Küçük İnsan başkalarını arar.
Konfüçyüs der ki: Kişi uzun vadeyi düşünmüyorsa, yakın zamanda mutlaka zorluk çekecektir.
Konfüçyüs iç geçirdi: Beni anlayan kimse yok!
Zi Gong: Sizi neden kimse anlamasın?
Konfüçyüs cevap verdi: Gökten şikayet etmiyorum; insanları da suçlamıyorum; sıradan bilgileri çalışarak Göğün Hakikati’ni anladım. Beni anlayan sadece Gök’tür.
Zi Gong: Sizi neden kimse anlamasın?
Konfüçyüs cevap verdi: Gökten şikayet etmiyorum; insanları da suçlamıyorum; sıradan bilgileri çalışarak Göğün Hakikati’ni anladım. Beni anlayan sadece Gök’tür.
Konfüçyüs der ki: Üst insan iyilik ve doğruluğa ulaşmaya çalışır, Küçük İnsan ise zenginlik ve menfaate.
Konfüçyüs der ki: Kişi büyük sözler edip utanmıyorsa, o sözleri hayata geçirmesi zordur.
Konfüçyüs der ki: Konfordan vazgeçmeyene bilgili denemez.
Konfüçyüs şöyle dedi: Senin öldüğünü sandım.
Yan Hui şöyle cevap verdi: Siz hayattayken, ben nasıl ölmeye cesaret edebilirim ki?
Yan Hui şöyle cevap verdi: Siz hayattayken, ben nasıl ölmeye cesaret edebilirim ki?