İçeriğe geç

Komünist Manifesto Kitap Alıntıları – Karl Marx

Karl Marx’ın kitaplarından Komünist Manifesto Kitap Alıntıları sizlerle…

Komünist Manifesto Kitap Alıntıları

“Dünyayı değiştirin”, dedi Marx: “Yaşamı
değiştirin”, dedi Rimbaud; “bizim için”, dedi André Breton, “bu iki proje aynıdır”. Mücadele sürüyor.
Kapitalizmin temel çelişkilerinden biri ; üretici güçlerin sınırsız genişlemesine, üretici yığınların en düşük geçim düzeyine indirgenmesinin eşlik etmesi."
Siyasal iktidar denilen şey; bir sınıfın ,diğer sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir.
Komünizmin ayırt edici özelliği ,genel olarak mülkiyete son vermek değil, burjuva mülkiyetine son vermektir.
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ortadan kaldırıldığı ölçüde ,bir ulusun başka bir ulus tarafından sömürülmesi de ortadan kaldırılmış olacaktır. "
Her dönemin egemen düşüncesini, o dönemin egemen sınıfının düşünceleri belirlemiştir."
‘Yerli ürünlerle karşılanan eski gereksinimlerin yerine ancak en uzak ülkelerin, en uzak iklimlerin ürünleriyle doyurulabilecek gereksinimler geçiyor. Eski yerel, ulusal özyeterliğin, kapalılığın yerini dört bir yanla alışveriş, ulusların her bakımdan karşılıklı bağımlılığı alıyor. Maddi üretimde olup biten, düşünsel üretimde de oluyor.’
Proleter için, hukuk da, ahlak da, din de, ardında bir sürü burjuva çıkarının pusuya yattığı bir sürü burjuva önyargısından başka bir şey değildir.
Peki, tüm bu değişiklikler sonucunda, gerçek anlamda bir düşünce ve ifade özgürlüğünden söz edilebilecek bir ortam doğmuş mudur? Hiç sanmıyorum. Her türlü düşünce, dil ve inancın toplumda tam anlamıyla bir ifade özgürlüğüne kavuşması için daha alınacak çok yol vardır.
Bugüne kadar bütün insan cemiyetlerinin tarihi, sınıfların kavgaları tarihidir.
‘Gelmiş geçmiş bütün toplumun tarihi sınıf savaşımları tarihidir.
Özgür ile köle, patricius ile plebeius, bey ile kul, lonca ustası ile kalfa, kısacası ezen ile ezilen sürekli birbiriyle karşıtlık içinde olmuş, kimileyin örtük kimileyin açık kesintisiz bir savaşım, her kezinde tüm toplumun devrim yoluyla dönüştürülmesiyle ya da savaşan sınıfların ortak yıkımıyla sonuçlanan bir savaşım yürütmüştür.’
‘Sermayeye karşı savaşımda ortaya çıkan olaylarla değişiklikler, başarılardan daha da çok yenilgiler, eninde sonunda, savaşanlara o güne dek her derde deva saydıkları ilaçların işe yaramazlığını anlatacak, kafalarını işçilerin kurtuluşunun doğru koşullarını daha temelli bir içgörüyle kavramaya yatkın kılacaktı.’
“ Şimdiye kadar filozoflar yalnızca dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamakla yetinmişlerdir; oysa asıl sorun, dünyayı değiştirmektir. “
İşçi sefilleşiyor ve sefalet, toplumdan ve zenginlikten daha hızla gelişiyor.
İktidardaki rakiplerince çığlık çığlığa komünist diye saldırmayan hiçbir muhalefet partisi var mı?
Modern devletin hükümetleri, tümüyle burjuva sınıfının ortak işlerini yöneten bir komiteden başka bir şey değildir.
Malların ucuz fiyatları, burjuvazinin tekmil Çin Seddi’ni yerle bir ettiği ve barbarların yabancılara karşı inatla besledikleri nefreti dize getirdiği ağır toplardır."
İşçi devriminde ilk atılacak adım, proletaryanın egemen sınıf konumuna yükselmesidir, demokrasinin mücadeleyle kazanılmasıdır.
Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir."
O yüzden, Komünistlerin kuramı tek bir tümcede özetlenebilir: Özel mülkiyetin ortadan kaldırılması.
… Bu toplumun çalışan üyeleri hiçbir şey elde edemezken, her şeyi elde edebilen üyeleri hiç çalışmamaktadırlar.
İnsanlık tarihinin ortak noktası çalışanların hep yoksul olması çalışmayanların ise zenginleşmesidir."
Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!
Para her kapıyı açar ama kilitleyemez.
İşçi devriminde ilk atılacak adım, proletaryanın egemen sınıf konumuna yükselmesidir, demokrasinin mücadeleyle kazanılmasıdır.
İnsanın bir başka insan tarafından sömürülmesine son verildiği ölçüde, bir ulusun, bir başka ulus tarafından ezilmesi, sömürülmesi ortadan kalkacaktır.
Modern sanayi, baba erkil ustanın küçük atölyesini sanayi kapitalistinin büyük fabrikasına dönüştürmüştür.
O yüzden, Komünistlerin kuramı tek bir tümcede özetlenebilir: özel mülkiyetin ortadan kaldırılması.
Bütün ülkelerin işçileri birleşin! Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok. Oysa kazanacağınız bir dünya var"
Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir.
Peki, bugünkü aile, burjuva ailesi hangi temele dayanmaktadır? Sermayeye, özel kazanca.
O yüzden, Komünistlerin kuramı tek bir tümcede özetlenebilir: özel mülkiyetin ortadan kaldırılması.
Proletarya, toplumun, geçimini herhangi bir sermayenin karıyla değil, ancak ve yalnız kenid emeğinin satışıyla kazanan; sevinci ve tasası, yaşamı ve ölümü, tüm varlığı emeğe olan talebe, yani iyi ve kötü iş dönemlerinin dönüşümüne, dizginsiz bir rekabetin dalgalanmalarına bağımlı olan sınıfıdır. Proletarya ya da proleterler sınıfı, tek sözcükle, 19. yüzyılın çalışan sınıfıdır.
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ortadan kaldırıldığı gün bir ulusun başka bir ulus tarafından sömürülmeside ortadan kalkmış olacakdır.
Modern emekçi ise, sanayinin gelişmesiyle birlikte yükseleceği yerde, her geçen gün kendi sınıfının yaşam koşullarının daha da altına düşer, ele güne avuç açacak kadar yoksullaşır; üstelik bu yoksulluk, nüfustan da, zenginlikten de daha hızlı büyür.
Şimdiye kadar filozoflar yalnızca dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamakla yetinmişlerdir; oysa asıl sorun, dünyayı değiştirmektir."
Belirli bir ülkede büyük sanayi ne denli gelişirse, o ülke işçilerinin, işçi sınıfı olarak mülk sahibi sınıflar karşısındaki durumları konusunda aydınlanma o ölçüde artmaktadır
“işçi sınıfının kurtuluşu işçi sınıfının kendi eseri olmalıdır
Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir
… Son olarak, Komünistler, her yerde tüm ülkelerin demokratik partilerinin birliği ve anlaşması için çalışırlar.
Komünistler, görüşlerini ve hedeflerini gizlemekten nefret ederler. Amaçlarına ancak var olan tüm toplumsal koşulların zor yoluyla ortadan kaldırılmasıyla ulaşılabileceğini açıkça duyururlar. Egemen sınıflar bir komünist devrim korkusuyla tir tir titresin. Proleterlerin zincirlerinden başka yitirecekleri bir şey yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır.

BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ, BİRLEŞİN!

”Bugüne kadar insan cemiyetinin tarihi, sınıfların kavgaları tarihidir.
İnsanlık tarihinin ortak noktası çalışanların hep yoksul olması çalışmayanların ise zenginleşmesidir."
Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir.
Hristiyan sosyalizmi, aristokratların yüreklerinizi kişiliğini kutlamak için rahiplerin sertlikleri Okunmuş sudan başka bir şey değildir.
Burjuvazi, köyleri kentlere bağımlı kıldığı gibi, barbar ve yarı barbar ülkeleri uygar ülkelere, köylü ulusları burjuva uluslara, Doğu’yu da Batı’ya bağımlı kılmıştır.
Yıkıcı tutku aynı zamanda yaratıcı bir dürtüdür."
-Mihail Bakunin
Robert Owen’a göre, insanın kişiliği denetleyemediği koşullarca belirleniyordu. İnsan kişiliğinin doğru yönde gelişmesini sağlayabilmek için, insanı küçük yaştan başlayarak doğru etkiler altında tutmak gerekiyordu.
Her türlü düşünce, dil ve inancın toplumda tam anlamıyla bir ifade özgürlüğüne kavuşması için daha alınacak çok yol vardır.
Bu toplumun çalışan üyeleri hiçbir şey elde edemezken, her şeyi elde edebilen üyeleri hiç çalışmamaktadır
Burjuvazi tıpkı köyleri kentlere bağımlı kıldığı gibi, barbar ve yarı barbar ülkeleri uygar ülkelere, köylü ulusları burjuva uluslara, Doğu’yu da Batı’ya bağımlı kılmıştır.
Burjuva sosyalizmi, en uygun anlatımına, ancak ve ancak tam bir laf cambazlığına dönüştüğü zaman kavuşur.
Serbest ticaret: işçi sınıfının yararına. Koruyucu gümrük vergileri: işçi sınıfının yararına. Burjuva sosyalizminin son sözü, hem de inanarak söylediği biricik söz budur işte.
Bütün bunlar şöyle demeye gelir: burjuva burjuvadır: işçi sınıfının yararına.
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ortadan kaldırıldığı ölçüde, bir ulusun başka bir ulus tarafından sömürülmesi de ortadan kaldırılmış olacaktır. Ulusun içindeki sınıflar arasındaki karşıtlık ortadan kalktığı ölçüde, bir ulusun başka bir ulusa beslediği düşmanlık da son bulacaktır.
Ücretli emeğin ortalama fiyatı, ücretin en düşük düzeyidir, başka bir deyişle emekçinin salt bir emekçi olarak varlığını sürdürebilmesi için zorunlu olan geçim olanaklarının tutarıdır. Bu yüzden de, ücretli emekçinin emeğiyle kazandığı, kıt kanaat geçinmesine, yaşamını güçbela sürdürmesini ancak yeter.
Bu toplumun çalışan üyeleri hiçbir şey elde edemezken, her şeyi elde edebilen üyeleri hiç çalışmamaktadırlar.
Burjuvazi, köyleri kentlerin egemenliği altına sokmuştur. çok büyük kentler yaratmış, kentlerin nüfusunu kırsal nüfusa oranla büyük ölçüde artırmış, böylece nüfusun hiç de azımsanmayacak bir bölümünü kırsal yaşamın miskinliğinden kurtarmıştır. Tıpkı köyleri kentlere bağımlı kıldığı gibi, barbar ve yarı barbar ülkeleri uygar ülkelere, köylü ulusları burjuva uluslara, Doğu’yu Batı’ya bağımlı kalmıştır.
Ezenler ile ezilenler sürekli karşı karşıya gelmişler, her seferinde ya toplumun tümden devrimci bir dönüşüme uğramasıyla ya da çatışan sınıfların ortak yıkımıyla sonuçlanan, kimi zaman gizliden gizliye, kimi zaman açıktan açığa, ama dur durak bilmeyen bir savaşım içinde olmuşlardır.
Her türlü düşünce, dil ve inancın toplumda tam anlamıyla bir ifade özgürlüğüne kavuşması için daha alınacak çok yol vardır.
-Celal Üster
Emekçiler burjuva sınıfı ve burjuva devletinin köleleri olmakla kalmazlar; her gün her saat makineler tarafından, denetçi tarafından ben başta da burjuva fabrikatörün kendisi tarafından köleleştirilirler.bu zorbalık biricik amacının kazanç olduğu ne denli açık bir biçimde ortaya koyuyorsa, o ölçüde aşağılık, tiksinç ve dayanılmazdir.
Komünizm, toplumun ürünlerini mülk edinme gücünden yoksun kılmaz; böylesi bir mülk edinme yoluyla başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden yoksun kılar, o kadar.
Modern devletin yürütme gücü, tüm burjuvazinin ortak işlerini yürüten bir kuruldan başka bir şey değildir.
“Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!” Ve “Şimdiye kadar filozoflar yalnızca dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamakla yetinmişlerdir; oysa asıl sorun, dünyayı değiştirmektir.”
Komünizmin ayırt edici özelliği, genel olarak mülkiyete son vermek değil, burjuva mülkiyetine son vermektir.
Sermaye yalnızca kişisel bir güç değil, aynı zamanda toplumsal bir güçtür.
Bütün ülkelerin işçileri birleşin"
Modern devletin yürütme gücü, tüm burjuvazinin ortak işlerini yürüten bir kuruldan başka bir şey değildir."
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ortadan kaldırıldığı ölçüde,bir ulusun başka bir ulus tarafından sömürülmesi de ortadan kaldırılmış olacaktır.Ulusun içindeki sınıflar arasındaki karşıtlık ortadan kalktığı ölçüde,bir ulusun başka bir ulusa beslediği düşmanlık da son bulacaktır.
Cervantes’in 1605’te yayımlanan başyapıtı Don Kişot dilimize ancak dört yüz yıla yakın bir zaman sonra, Dante’nin 1310 1321 arasında yayımlanan büyük klasiği ilahi komedya yedi yüz yıla yakın bir zaman sonra asillarindan ve eksiksiz olarak çevrilebilmis olmaları, ülkemizin düşünsel yaşamının düzeyi açısından düşündürücü olsa gerektir.
Tüm burjuvazi,ama siz Komünistler kadınları da ortaklaşa kılacaksınız,diye bir ağızdan yaygarayı basmaktadır.Burjuvazinin gözünde,karısı bir üretim aracından başka bir şey değildir.O yüzden de,üretim araçlarının ortaklaşa kullanılacağını duyar duymaz varabildiği tek sonuç,kadınların da ortaklaşa kullanılacağı olmaktadır.Asıl amacın kadınları basit birer üretim aracı olmaktan çıkarmak olduğu,burjuvanın aklının ucundan bile geçmemektedir.
Modern sanayinin etkisiyle proleterler arasındaki tüm aile bağları kopup parçalandıkça,proleterlerin çocukları alınıp satılan basit birer mala ve iş aracına dönüştükçe,burjuvazinin aile ve eğitime ilişkin yapmacıklı övgüleri bir kat daha iğrençleşmektedir.
Bizi çocukların ana babaları tarafından sömürülmelerine son vermek istemekle mi suçluyorsunuz? Bu suç kabulümüzdür.
Egemen sınıflar bir komünist devrim korkusuyla tir tir titresin.Proleterlerin zincirlerinden başka yitirecekleri bir şey yoktur.Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır.
Tarihin her çağında, var olan ekonomik üretim ve değişim biçimi ve kaçınılmaz olarak bunun yol açtığı toplumsal örgütlenme, o çağın siyasal ve düşünsel tarihinin temelini oluşturur,(. ..) dolayısıyla, bütün bir insanlık tarihi (…) bir sınıf savaşımlari tarihi(…) olagelmiştir ; bu sınıf savaşımlari tarihinin oluşturduğu bir dizi evrim sonucunda bugün öyle bir aşmaya ulaşılmıştır ki, sömürülen ve ezilen sınıf proletarya aynı zamanda bütün bir toplumu her türlü sömürü, baskı, sınıf ayrımı ve sınıf savasimindan temeli kurtarmadikça, kendi de sömüren ve ezen sınıfın burjuvazinin boyunduruğundan kurtulamaz…"
Egemen sınıflar bir komünist devrim korkusu ile tir titresin. Proleterlerin zincirlerinden başka yitirecekleri bir şey yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır.

Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!

İşçi sınıfının devrimde atacağı ilk adım, proletaryayı egemen sınıf durumuna getirmek, demokrasi savaşını kazanmaktır.
Her çağın egemen düşünceleri, her zaman o çağın egemen sınıfının düşünceleri olmuştur.
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ortadan kaldırıldığı ölçüde, bir ulusun başka bir ulus tarafından sömürülmesi de ortadan kaldırılmış olacaktır.
Burjuvanın gözünde, karısı bir üretim aracından başka bir şey değildir. O yüzden de, üretim araçlarının ortaklaşa kullanılacağını duyar duymaz varabildiği tek sonuç, kadınların da ortaklaşa kullanılacağı olmaktadır.
Asıl amacın, kadınları basit bir üretim aracı olmaktan çıkarmak olduğu, burjuvanın aklının ucundan bile geçmemektedir.
Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir. Proletarya, burjuvaziye karşı verdiği savaşımda, koşulların dayatması sonucunda bir sınıf olarak örgütlenmek zorunda kalacağına, devrim yaparak kendini egemen sınıf kılacağına ve böylelikle eski üretim koşullarını zor yoluyla silip atacağına göre, o zaman bu eski üretim koşullarıyla birlikte sınıf karşıtlıklarının ve genel olarak sınıfların varlık koşullarını da silip atmış ve böylelikle bir sınıf olarak kendi egemenliğine de son vermiş olacaktır.
O zaman, sınıfları ve sınıf karşıtlıklarıyla birlikte eski burjuva toplumunun yerini, toplumun her bir üyesinin özgürce gelişmesinin toplumun tümünün özgürce gelişmesinin koşulu olduğu bir birlik alacaktır.
Burjuvanın yitip gidecek diye karalar bağladığı kültür, büyük çoğunluk için makineleşmek üzere eğitilmekten başka bir şey değildir.
Komünizm, toplumun ürünlerini mülk edinme gücünden yoksun kılmaz; böylesi bir mülk edinme yoluyla başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden yoksun kılar; o kadar.
Hiç kuşku yok ki, her ülkenin proletaryası her şeyden önce kendi burjuvasiyle hesaplaşmak zorundadır.
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ortadan kaldırıldığı ölçüde, bir ulusun başka bir ulus tarafından sömürülmesi de ortadan kaldırılmış olacaktır. Ulusun içindeki sınıflar arasındaki karşıtlık ortadan kalktığı ölçüde, bir ulusun başka bir ulusa beslediği düşmanlık da son bulacaktır.
Komünizme dinsel, felsefi ve genel olarak ideolojik açıdan yöneltilen suçlamaların ciddiye alınacak bir yanı yoktur.
Bizi, çocukların ana babaları tarafından sömürülmelerine son vermek istemekle mi suçluyorsunuz? Bu suç kabulümüzdür.
Ama aile eğitiminin yerine toplumsal eğitimi geçirmekle bağların en kutsalını yok ettiğimizi mi söyleyeceksiniz?
Ya sizin eğitiminiz! O da toplumsal değil mi, onu da eğitiminizin dayandığı toplumsal koşullar, toplumun okullar vb. aracılığıyla dolaylı dolaysız müdahalesi belirlemiyor mu? Toplumun eğitime müdahelesini komünistler icat etmedi ki; Komünistlerin tek istediği, bu müdahalenin niteliğini değiştirmek ve eğitimi egemen sınıfın etkisinden kurtarmak.
Komünizm, toplumun ürünlerini mülk edinme gücünden yoksun kılmaz; böylesi bir mülk edinme yoluyla başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden yoksun kılar, o kadar.
Özel mülkiyete son vermek istememiz karşısında dehşete kapılıyorsunuz. Oysa sizin bugünkü toplumunuzda, özel mülkiyet halkın onda dokuzu için daha şimdiden yok edilmiş bulunuyor; özel mülkiyetin bir avuç insan için var olmasının tek nedeni, o onda dokuz için hiç var olmamasıdır. Demek ki, siz bizi, ancak ve ancak toplumun çok büyük çoğunluğunda olmaması koşuluyla var olabilen bir mülkiyet biçimine son vermek istemekle suçluyorsunuz.
Uzun sözün kısası, bizi, sizin mülkiyetinize son vermek istemekle suçluyorsunuz. Tam üstüne bastınız ; bizim istediğimiz işte tam da bu.
Burjuva toplumunda geçmişin bugünü buyruğu altına almasına karşılık, komünist toplumda bugün geçmişi buyruğu altına alır.
Burjuva toplumunda, canlı emek, biriktirilmiş emeği artırmanın bir aracından başka bir şey değildir. Komünist toplumda ise, biriktirilmiş emek, emekçinin yaşamını genişletmenin, zenginleştirmenin, geliştirmenin bir aracıdır.
Burjuvazi, bugüne kadar el üstünde tutulan ve önlerinde yerlere kadar eğilinen mesleklerin tüm saygınlığını çekip almış; hekimi de, avukatı da, rahibi de, şairi de, bilim adamını da kendi ücretli emekçisi yapıp  çıkmıştır.
Modern burjuva toplumu eski sınıfların yerine yeni sınıflar, eski baskı koşullarının yerine yeni baskı koşulları, eski savaşım biçimlerinin yerine yeni savaşım biçimleri getirmekten öteye gitmemiştir.
Her siyasal birleşme, insanların doğal ve kayıtlanamaz haklarının korunmasını amaçlar. Bu haklar, özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir