İçeriğe geç

Kızılırmak Kitap Alıntıları – Hasan Hüseyin Korkmazgil

Hasan Hüseyin Korkmazgil kitaplarından Kızılırmak kitap alıntıları sizlerle…

Kızılırmak Kitap Alıntıları

Elbette bir bildiği var bu çocukların.
Kolay değil öyle genç ölmek.
Yeşil bir yaprak gibi yüreği.
Koparıp ateşe atmak..
Anaç bir ağaç gibi dinleniyor kaygılarım şimdi güneşte..
Aşk büyütmek gecelerce gecelerce
özlemeklerden
Bölündüm ayrılıklara
Parça parça dağıldım..
İnsan bazen ölümden de güçlü olabiliyor
Bir şeylerin gidişinden ve hiç dönmeyişinden..
Çok dallı bir ağaçtır özlemek..
İnsan karıştırıyor bazan
Ölmek mi yaşamak
Yoksa yaşamak mı ölmek
Vatan topraksa eğer
Ormansa nehirse madense vatan
İşçiyse köylüyse aydınsa vatan
Yani yapıp yaratmaksa her şeyi yenibaştan
Sevmeyi yenibaştan
Alkışı yenibaştan
Bir hesabı vardır bunun sorulur
Bu hesabı soracaklar bulunur
Akgün karagünden öcünü alır birgün..
Barışı mermer mermer
Öfkeyi demir demir
Sevgiyi tunç tunç
Doyumsuz günler aşkına
Ölmek bir şey değil dostlar
Her gün ölmek güç..
Acılar ey acılar
İşsizlik acısı
Özgürlük acısı
Bağımsızlık acısı ey
Ve ey mızmız acılara direnmenin yoksul
kahramanlığı..
Allı turnam bizim ile gidersen
Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle
insan karıştırıyor bazan
ölmek mi yaşamak
yoksa yaşamak mı ölmek
of ooofff koca gürültülü devrimsiler yutturmacalar
cilalar civeleklikler yalancılıklar
karagünlü saraylı soytarılıklar
of soygunların gölgesinde sosyete adaleti
gel benim sevdiceğim
gel benim umducağım
beklediğim gel
gel de bitsin kuşak kuşak
yoluna kurban olduğum
ölmek birşey değil dostlar
hergün ölmek güç
bilir misiniz
hani derya içre olup da deryayı bilmeyen balıklar gibiyiz
ölmek birşey değil dostlar
hergün ölmek güç
açlık
o başka ölüm
açlık korkusu
beter
ne atom ne hidrojen ne yangın
dağları dümdüz etmeğe – dostlar
aç çocukların çığlığı yeter
incecikti
gül dalıydı
dokunsam kırılacaktı
dokunmadım
kurudu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o sedef çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme sonbahar oluyorum sonrası hiç
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
bir oğlum olacak adı temmuz
uykusuz
korkusuz
beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter
ben hiç ölmediğimi yaşamak istiyorum
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ben bu kapıları açarım bir bir ama kırarak
yedibaşlı beyler besledim yüreğimden yedirerek
vurdum sonra başlarını beylerin efendilerin
yok benim tanrılarla kişilerle hiçbir alışverişim
ben artık düzenlerle boğuşan bir gerçek devim
insan bazan ölümden de güçlü olabiliyor ey dost
anaç bir ağaç gibi dinleniyor kaygularım şimdi güneşte
aldanmak ne kolay
ne temiz
ne ilkel allahım
kalabalıklarla sevmek güzel günleri
ne kadar güç
ne kadar güç
ne kadar güç allahım
aşk büyütmek gecelerce gecelerce özlemeklerden bölündüm ayrılıklara
parça parça dağıldım yeryüzüne
çığlık çığlık
şimdi patron yüzlü sabahlardayım
anlamak yasak değildi benim ülkemde
anlatmak yasak
adına grev diyorlardı adına gecekondu
bir şey dolaşıyordu aramızda
seslisoluklu yaşıyorduk onu biz
– dinine allahına kitabına dek yaşıyorduk
yağmurda yaprak gibi
her zerremizde
ölmek yasak değildi yoluna
onun adını koymak yasak
Ben bu kapıları açarım bir bir ama kırarak
‘dilenmek benim ülkemde
işsizlik benim ülkemde
ve şeytan taşlamak yasak değildi benim ülkemde
baböf’ü okumak yasak
Ve gelip bir karanlıktan
Gidiyorlardı bir karanlığa
«allı turnam bizim ile gidersen
şeker söyle kaymak söyle bal söyle»
Ölmek birşey değil dostlar
Hergün ölmek güç
hani derya içre olup da deryayı bilmeyen balıklar gibiyiz
umduğum gel
sevdiğim gel
beklediğim gel
gel benim kuşak kuşak
yoluna kurban olduğum
Ne de çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı
silâh ve şarkı
ben bütün karanlıkları bunlarla yendim doğacak çocuğumun kanında esen
emekçi karımın dimdik bakışlarında
ve çetelerin sipsivri uykusuzluğu
silâh ve şarkı.
Ne de çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı
Çok dallı bir ağaçtır özlemek
Vatan topraksa eğer
Ormansa nehirse madense vatan
İşçiyse köylüyse aydınsa vatan
Yani yapıp yaratmaksa herşeyi yenibaştan
Sevmeyi yenibaştan
Alkışı yenibaştan
Bir hesabı vardır bunun sorulur
Bir hesabı soracaklar bulunur
Akgün karagünden öcünü alır birgün
Neylerim ben kitapları kocaman kitapları
Efendim okusun benim, canım efendim
O kuştüyü salonlarda, canım efendim
Okusun da büyüsün benim efendim
Okusun da biliversin aklımdan geçenleri
Ben işte hep böyle azgelişmişim
Yani ben çünkü evet azgelişmişim
Çokçalışmış azgelişmiş ve işte yoksul düşmüş
Cephelerde mapuslarda aslanım aman
Kıtlıklarda kıyımlarda kurbanım aman
Seçimlerde sayımlarda ben varım aman
Kerpiçlerde küllüklerde hayranım aman
Şenliklerde şölenlerde ben yokum aman
Hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
Her bahar yeniden tomurcuklanır da
Yalnız bir bahar çiçeklenir
A benim gülüm!
Sonra güzel güzel savaş uçaklarını_radarlarını rampaları atombombalarını- denizaltı denizüstü birşeylerini – bilinçaltı bilinçüstü herşeylerini – piekslerini bitekslerini bitpazarlarını – eroinlerini kokainlerini getirip bıraktılar – hergün hergün yeniden getirip bıraktılar –
Ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
Ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
Ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
Ve artık o kadar çok şey getirdiler ki
Ve artık o kadar çok şey getirdiler ki
Ve artık o kadar çok şey getirdiler ki

Bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde

Ve hala aç dolaşıyor başkent caddelerinde
Kurtuluş Savaşı kahramanlarım
Çoğunun çoktan söndü odu ocağı
Kalmadı çoğundan bir nişan bile
İşte bundandır ki benim
Birtürlü gülemiyor
Gülemiyor
Gülemiyor işte türkülerim
Anaç bir ağaç gibi dinleniyor kaygılarım şimdi güneşte
Aldanmak ne kolay
Ne temiz
Ne ilkel
Gel benim sevdiceğim
Gel benim umducağım
Beklediğim gel
Gel de bitsin
Kuşak kuşak
Yoluna kurban olduğum
İnsan bazen ölümden de güçlü olabiliyor
Birşeylerin gidişinden ve hiç dönmeyişinden
Ölmek birşey değil dostlar
Hergün ölmek güç
Açlık
O başka ölüm
Açlık korkusu
Beter
Ne atom ne hidrojen ne yangın
Dağları dümdüz etmeğe- dostlar
Aç çocukların çığlığı yeter
Soyula soyula çıplak
Güdüle güdüle sürü
Bütün halklar gibiyiz- biraz kuşdili
Biraz kahvefalı
Ve biraz da düş
hani derya içre olup da deryayı bilmeyen balıklar gibiyiz
toprağın boynu bükük
eller umarsız
ağam sen bilirsin
bilir misiniz
bugün bulgurun sonu
yarına dur bakalım
öbürgün allah kerim
bilir misiniz
Sen ne cömert topraklarsın ey ortadoğu
Sen ne çok soyulansın ve hiç uyanmıyansın.
Ne de çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı!
ne bulmak içkilerde intiharlarda
neye varmak birşeyleri durmadan çoğaltarak
çiçek resimleri çizmek güneşli pencerelere
ölüleri akreplerle çiyanlarla karıştırarak
eski çamaşırları yenilemek dilencilerde
bir eski oyuncaktan koca bir gençlik bulup çıkarmak
kimbilir biz şimdi nelerin neresindeyiz
alı neden moru neden kırmızıyı kimbilir neden severiz
allaha inanır arapça
yoksulluk çeker türkçe
ve denizi sever çocukça
oraları söyler durmadan
oralarda yaşar bıkmadan
oralarda ölür istanbullarda
ne de çok özlemişiz gökyüzünü kirsiz sevmeyi
konuşun soytarılar
çalgılar susun
daha bitmedi açlar
altın tepsilerde çok büyük ölür yürek
belki pişman bir ağzın acıyarak anlattıkları aşka benzer bir büyük kıtlık direnci
boyunları kafataslı saray kahramanları
yığınlara vatan diye kalan yoksunluk

ne de çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım
geçin sıcak ırmakları kuşlarım
kızılırmak kızılırmak akın kuşlarım
Çocuklar büyümesin
büyümesin
tomurcuklar açmasın
açmasın
allı turnam bizim ile gidersen
şeker söyle kaymak söyle bal söyle’
söyle ki iyi vursun hınzır vurguncu
Seninle gelecek – çâre yok
seninle bu tatlılık ey büyük acı
gök inciR nasıl ballanırsa acılardan
Ben bütün karanlıkları bunlarla yendim
sesimde benim
iki yumruk gibi yanyana dövüşüyorlar
spartaküslerle viyetkonglar
yüreğimde benim
ette bıçak gibi yatıyor
Ay doğar bedir bedir
yel eser ılgıt ılgıt
ne sevinç
ne kıvanç
ne güven
bize onlardan kalan
bir avuç yorgun umut
zincirde bir vatan
ve kanrevan türkülerdir
görmek yasak değildi benim ülkemde
göstermek yasak
sen ne cömert topraklarsın ey ortadoğu
sen ne çok soyulansın ve hiç uyanmıyansın
ve artık o kadar çok şey getirdiler ki
bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde
insan bir anda bütün bir evreni birden yaşıyor
kan sıçrayınca bağımsızlık bayraklarına
işte karton kaleleri kapitalizmin
işte gözün göze düşman olduğu
işte elin ele düşman
ve işte benim
yeryüzünde güller gibi açılan devrimlerim
anlamak yasak değildi benim ülkemde
anlatmak yasak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir