John Katzenbach kitaplarından Kızıl 1-2-3 kitap alıntıları sizlerle…
Kızıl 1-2-3 Kitap Alıntıları
zihni hiçbir şey ölüm kadar meşgul edemez.
Sadece bir aptal, sonu düşünür. Gerçek tutku öldürme sürecindedir. O anın gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum.
Herkes başkasının şanssızlığından zevk alır.
Ama her sevgi farklıdır.
Tıpkı her ölümün farklı olması gerektiği gibi.
Tıpkı her ölümün farklı olması gerektiği gibi.
Cinayet kimsenin sonucunu bilemeyeceği bir maç gibidir.
Ölüm büyük maçtır, herkes oynar ve bitiş düdüğünde de herkes mağlup olur.
İnsan son nefesinin yaklaştığına inanmaktansa, kendisine hiçbir şey olmayacağına inanmayı yeğler.
Aşağılanmak tehlikeli bir romandır.
Zihni hiçbir şey ölüm kadar meşgul edemez.
Duymak, dokunmak, koklamak aşırı etkileyici duygulardır.
İçimizde hayatın bir şakadan ibaret olduğunu hisseden çok kişi var.
Ama her sevgi farklıdır.
Tıpkı her ölümün farklı olması gerektiği gibi.
Tıpkı her ölümün farklı olması gerektiği gibi.
Cinayet bir nevi spor gibiydi.
Yalnız olmak kazanmanın tek yolu.
Karanlıkta her şey bir bulmacanın birbirine karışmış parçalarına benziyordu.
Ölüm büyük maçtır, herkes oynar ve bitiş düdüğünde de herkes mağlup olur. Fakat cinayet biraz farklıdır, çünkü her oyunda sonucun kararlaştırıldığı o önemli ana benzer. Bizler tribünde oturur, o kesin saniyenin ne zaman geleceğini asla bilemeyiz.
hayat biraz da bir ipe asılıp bir uçurum üzerinde sağa sola sallanmaya benzerdi
Ölüm çoğu zaman, kalabalıkların maç sonrası gitmesiyle boşalan bir stadyumda söndürülen ışıklar gibi, sönüp gitmekti.
Ben ayrılıktan nefret ederim.
Seni çok seviyorum.
Adam unutulmuş olmaktan nefret ediyordu.
İnsanlar incelikleri değil, sadece en göze batanı, en belirgin olanı görür.
Bazen çıkarabildiğin en büyük ses ya da gürültü aslında sessizliktir.
Ölüm çoğu zaman, kalabalıkların maç sonrası gitmesiyle boşalan bir stadyumda söndürülen ışıklar gibi, sönüp gitmekti.
Cinayet silahı olarak bıçak hem harika, hem de zayıf bir silah seçimidir. Bıçak bir yandan, öldürme deneyiminin gerektirdiği mahremiyeti sağlar. Psikologlar ve ucuz Freud’cular bunu biraz da cinsel ilişki zevkine benzetirler, ama bu da meseleyi oldukça basitleştirmek olur. Bıçak, öldürme zevkine yaklaşmayı sağlar, yani o son anda katille kurbanı arasında hiçbir engel kalmaz ki, bu da bizim içeceğimiz nektardır (tanrıların içkisi). Bıçak bizi ortaklardan, ikizlerden ve aşıklardan daha çok yaklaştırır.
Kan katilin hem arzusu, hem de düşmanıdır.
O akşam üzeri Sarah’ın karanlık evine bakarken, öldürmenin büyük sırlarından biri de budur işte, diye mırıldandı. Mantığımız bize kaçmamızı, bir dostumuza ya da yakınımıza sığınmamızı, orada saklanmamızı söyler, fakat nedense bunu asla yapmayız. Avcıyla avı arasındaki mesafe azaldıkça, avcı daha iyi odaklanır, ustalaşır ve daha kararlı olur, ama kurbanı daha da zayıflar ve net düşünmekte zorlanır. Kurbanın dünyası gittikçe küçülür.
Kuşku içinde öldürülmeyi beklemenin acısı, intihar acısından daha kötü olabilirdi.
Modern katil eski bir savaşçıya benzer. Her zafer onu biraz daha güçlü kılar. Öldürdüğü kurbanın beynini, kalbini ya da cinsel organını yemek zorunda kalmayabilir. Ama onları yemeden de aynı zevki tadabilir.
Ben öldürmeyi ne kadar çok istiyorsam, okurlar da onların nasıl öldüklerini bilmeyi o kadar çok isteyeceklerdir, diye düşündü. Okuyucular da cinayet sırasında yanımda olup, benim duyduğum heyecanı, zevki aynen hissetmek isteyecekler.
En iyi katil, geniş zamanı olan katildir.
Buyurun, İç Hastalıkları, ben Doktor Jayson, diye konuştu.
Fakat hattın diğer ucundan hiçbir ses gelmedi.
Karen birden donup kaldı. Telefondaki bu derin sessizlik acı bir çığlıktan bile daha korkunç bir şeydi.
Fakat hattın diğer ucundan hiçbir ses gelmedi.
Karen birden donup kaldı. Telefondaki bu derin sessizlik acı bir çığlıktan bile daha korkunç bir şeydi.
Kendini ölüm konusunda eğit, yoksa ölüm eğitir seni.
Cinayet sadece bir tek kişiyi öldürmek anlamına gelmemeliydi. Pek çok insanın hayatında dalgalanmalar meydana getirmeliydi bir cinayet.
Cinayet kimsenin sonucunu bilemeyeceği bir maç gibidir. Cinayetin kendi saati, kendi kuralları vardır. Spor gibi, o da hazırlıklı ve kararlı olmayı gerektirir. Engelleri aşmak en önemli meseledir. Birisi yaşamak, diğeri ise öldürmek ister. Oyun sahası budur.
Ölüm büyük maçtır, herkes oynar ve bitiş düdüğünde de herkes mağlup olur.
Gerektiği zaman büyük yalanları rahatça söyleyebilmek için, zaman zaman küçük yalanlar söylemek gerektiğini düşünüyordu.
Benim yapmak istediğimi şimdiye kadar hiç kimse yapamadı.
Üç kurban var elimde, birbirinden çok farklı.
Ve birbirinden uzak.
Üç farklı ölüm var kapıda.
Üçü de aynı günde, sadece birkaç saat farkla gerçekleşecek. Belki de sadece dakikalar olacak aralarında. Domino taşları gibi, birbirini izleyecek ölümler. Her biri bir öncekini takip edecek. Tık, Tık, Tık.
Üç kurban var elimde, birbirinden çok farklı.
Ve birbirinden uzak.
Üç farklı ölüm var kapıda.
Üçü de aynı günde, sadece birkaç saat farkla gerçekleşecek. Belki de sadece dakikalar olacak aralarında. Domino taşları gibi, birbirini izleyecek ölümler. Her biri bir öncekini takip edecek. Tık, Tık, Tık.
Eminim içlerinden en az biri gerçeğe, yani benim ellerimde öleceğine inanmak istemeyecek. Bazı insanlar korkuyla yeraltına saklanırlar. Ama bazıları korktuğu halde tehlikeye inanmak istemez. İnsan son nefesinin yaklaştığına inanmaktansa, kendisine hiçbir şey olmayacağına inanmayı yeğler.
İçimizde hayatın bir şakadan ibaret olduğunu hisseden çok kişi var.
Ölüm çoğu zaman, kalabalıkların maç sonrası gitmesiyle boşalan bir stadyumda söndürülen ışıklar gibi, sönüp gitmekti.
Bizler kendi rutin hayatlarımızın birer ürününüyüz
“Sadece yapmak zorunda olduğum şeylerin ağırlığı var üzerimde.”
“En iyi şey,baş edilmiş risktir.”
“Bazen çıkarabildiğin en büyük ses ya da gürültü aslında sessizliktir”
“Anahtar,insanın kendisinden daha fazlasını istemesidir.”
“Heyecanlanacak için neden yok. İçimizde hayatın bir şakadan ibaret olduğunu hisseden çok kişi var.”
İnsanlar incelikleri değil, sadece en göze batanı, en
belirgin olanı görür
belirgin olanı görür
Topraktan geldi insan yine toprağa dönecek
Bazen çıkarabildiğin en
büyük ses ya da gürültü aslında sessizliktir
büyük ses ya da gürültü aslında sessizliktir
Pastırmalı yumurta hazır! Hadi masaya!
Ölüm büyük maçtır, herkes oynar ve bitiş düdüğünde de
herkes mağlup olur
herkes mağlup olur
Ben Ted ‘in silahını çekmeye fırsat bile bulamadan o canavar katil öldürecek beni. Ama en azından güzel görünüyorum.
Kısa bir süre sonra ölürsem, en azından cesedimi
görüp inceleyenler beni çirkin bulmayacaklar.
Kısa bir süre sonra ölürsem, en azından cesedimi
görüp inceleyenler beni çirkin bulmayacaklar.
Jordan gibi pek çok sınıf arkadaşı da Hemingway, Faulkner,
Froust ve Tolstoy edebiyatından örnekler almaktan hoşlanırlardı.
Froust ve Tolstoy edebiyatından örnekler almaktan hoşlanırlardı.
O adam arzusuna mahkum olmuş biri.
Hedefe yakın olmalı, ama çok da yakına girmemelisin. Tehlike eski sözde olduğu gibidir: Pervanenin ateşe yaklaşması gibi, sen de kurbanına sokulmak istersin. Sakın kendini yakma. Birbirini etkileme hali ölüm dansının bütünleyici bir parçasıdır. Duymak, dokunmak, koklamak aşırı etkileyici duygulardır. Acılı çığlıklar kulağa müzik gibi gelir. Öldürme anında yakın olmak sarhoş edici bir zevktir. Çok sevilen bir yemekte tuzun, biberin, baharat ve her yiyeceğin birleşerek müthiş tadı verişini düşün. Beş yıldızlı bir yemek hazırlamak da güzel ve yerinde bir cinayet planlamaya benzer.
Kafası yine karışıktı, kendini hayatla ölüm arasında bir yerde asılı kalmış gibi hissediyordu.
En iyi katiller etrafa iyi görünen, kimsenin kuşkusunu çekmeyenlerdir. Kimse ondan şüphelenmemelidir.
Bazen çıkarabildiğin en
büyük ses ya da gürültü aslında sessizliktir,
büyük ses ya da gürültü aslında sessizliktir,
Ölüm büyük maçtır, herkes oynar ve bitiş düdüğünde de herkes mağlup olur
Gerektiği zaman büyük yalanları rahatça söyleyebilmek için, zaman zaman küçük yalanlar söylemek gerektiğini düşünüyordu.
bazen en komik sözler sadece senin duyduklarındır,
Bazen çıkarabildiğin en büyük ses ya da gürültü aslında sessizliktir
İnsan çıldırmak üzereyken mantığın yardımcı olacağını nereden biliyorsun?
Bazı insanlar korkuyla yer altına saklanırlar. Ama bazıları korktuğu halde tehlikeye inanmak istemez. İnsan son nefesinin yaklaştığına inanmaktansa, kendisine hiçbir şey olmayacağına inanmayı yeğler.
Ölüm çoğu zaman, kalabalıkların maç sonrası gitmesiyle boşalan bir stadyumda söndürülen ışıklar gibi, sönüp gitmekti
Ölüm çoğu zaman, kalabalıkların maç sonrası gitmesiyle boşalan bir stadyumda söndürülen ışıklar gibi, sönüp gitmekti.