İçeriğe geç

Kız, Kar ve Kan Kitap Alıntıları – Jack London

Jack London kitaplarından Kız, Kar ve Kan kitap alıntıları sizlerle…

Kız, Kar ve Kan Kitap Alıntıları

İyi yürekliydi, çünkü kötü olmaya fırsatı olmamıştı.
Öğrenci olmalı,» dedi içinden. Çünkü gözlerinden, lamba ışığında uykusuz geçen gecelerin yorgunluk belirtileri vardı.
Siz de öteki kadınlar, gibi düşlerinizi ellerinizle yıkıyorsunuz!
Bugün için acı çekiyordu
Sevmek, özveri ister..

(Kız, ona uzun uzun baktı.)

kalabalıktan nasıl kaçabilirim?
Kendinizi umutsuzluğa kaptırmayın böyle!
Toplumun önemi yoktur, önemli olan kişidir.
Yaşamın senin elinde, onu güzelleştirebilir ya da bozabilirsin.
İnsan doğasını değiştirebilseydik, dünya daha iyi olurdu.
Onlara, kendisine göstermiş oldukları dostluğu gösteriyordu.
Zaman, acıları dindirir.
dinleyenlerin ağzını açık bırakmayı iyi biliyorsunuz.
siz insanların eşit ve özgür doğduklarına inanıyorsunuz, değil mi?
Güneş herkes için parlar!
Tanımış olduğu bazı kadınlar çok bilgiliydi ama bu, onlarda cila gibi duruyordu.
Kadınları üçe ayırmıştı: İyiler, kötüler ve ne tam iyi ne de tam kötü olanlar.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Namusluyu kandırmak, namussuzluktu. Ama namussuzu aldatmak namuslu bir iş sayılıyordu.
Öğrenci olmalı, dedi içinden. Çünkü gözlerinden, lamba ışığında uykusuz geçen gecelerin yorgunluk belirtileri vardı.
hiçbir şeyden korkusu yoktu.
Şimdi, her şey değişti, dedi
Del Bishop’un bakışı altında uzaklaştı. Bu küçük kadın uzaklara gidiyordu!
Kafasında konferans salonlarını, büyük ustaların bilgeliklerini yaşatıyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
ve içten sözlere değer vermeyi bilirdi.
“Yolcuları konserve gibi üst üste yığıp da onlardan iki kat fazla para alan siz, kalkmış da bana korsan diyorsunuz. Onlara tayfaların yemeğinden veriyor, üstelik de bitli pireli yerlerde yatırıyorsunuz. Korsan ben miyim?”
Dünya, güçlülerindi, yalnızca onlar üstün geliyirdu. Namusluluk bir güç, namussuzluk da güçsüzlük demekti. Namusluyu kandırmak, namussuzluktu . Ama namussuzu aldatmak namuslu bir iş sayılıyordu.
farklı insanlar, farklı yaşantı insanı en çok etkileyen faktörler asıl önemli olan bir yol bulup kendini alıştırabilmektir o yaşantıya .
Yaşamın senin elinde, onu güzelleştirebilir ya da bozabilirsin.
Yalnızca deliler bilgisizliklerinin farkına varmaz, ama ben, kendi bilgisizliğimin farkındayım henüz.
İyi yürekliydi, çünkü kötü olmaya fırsatı olmamıştı.
Kız, onun gözlerine dimdik bakıyor, gözbebeklerinde şafak gibi ılık bir alev parlıyordu. Ona gülümsüyor muydu ne?
«Yok yok! Hizmetlerimi açık artırmaya çıkarmadım. Sevmek, özveri ister.» .
«Al, işte tütünün. Zırlamayı kes artık.»

Del, ona değerli tütün kutusunu attı, adam sanki altın doluymuş; gibi kutuyu göğsünde sıktı,

«Tütünü şeytan götürsün.»
«Birlikte olduktan sonra bir çadır ve bir dilim ekmek bana yeter
«Kimi zaman dedikodu ve önyargılar, birinin adına leke sürmeye yeteli olabilir.
meslekten yetişme bir insanseverdir.
«Zavallı, dostluk kurbanı!»
Petrolün canı cehenneme!
İçinizdeki ilkel insan uyanınca, kavgaya karışmadan duramadınız, değil mi?
«Dün sizin kişiliğinize saldırmıyordum; ben, temsil ettiğiniz topluma saldırıyordum. Bu yüzden öfkeme hedef oldunuz. Anlıyor musunuz?»
Bu iç ‹karartıcı sert yollar, hüzünlü görünüm benim hoşuma gider.»

«Yaşam biçimlerimizin farklılığın

fiziksel güzelliği akıl güzelliğinden ayırt edemiyordu
küçük anlaşmazlıkları abartmadan karşılıklı mutlu oluyorlardı.
«Bu, tüm halkların bir özelliğidir,» dedi. «Herkes kendini üstün sanır.
«Yuvarlanan taş yosun tutmaz» atasözünde bazı gerçekler vardır.
«Şu arıda midenizle ve benimle çarpışıyorsunuz. Bense yirmi bin kişinin haklarını savunuyorum.
Rekabete iyi gözle bakmaz, aç gözlü kapitalistleri kovalar, sendikaları yüreklendirirdi. Tehditleri işe yaramazdı.
«Senin halkının çılgınlığı, benim halkımı deli etti,»
basit ve ilkel halkın üstüne uygarlık, yıkıcı bir rüzgar gibi çökmüştü.
Gençliğinde almış olduğu ilkel eğitimle pek sorunu olmamıştı.
Kararlarını şimdiden almış durumdalar. Linç yasası uygulanacak. Bundan kurtulamam.
[ ] dünyanın neresinde isterse yeni bir yaşama başlayabilir.
❝Halk çobanı, yasaları yapar. Başkalarının düşüncesi vız gelir!❞
❝Gelecek yıl, bu zamanlar nerede olacağız acaba?❞
❝Ben senin ayaklarının tozuyum,❞
❝Şanssızlık peşimizi bırakmıyor.❞
[ ] insanlar acımasızdırlar.
İnanın bana, şimdi vurgunun tam zamanı!
Bu kadın beni çok etkilemişti.
❝Güneş herkes için parlar!❞
Doğa yasaları ikisini de benzer yaratmıştı, onları yalnızca insanların yargıları ve toplumsal sınırlar ayırıyordu.
Biz olmasak bile, görünüm aynı kalırdı, insan eli değmemiş olarak ama.
İnsan aklı sonsuz düşler için yaratılmamıştır.
❝Yuvarlanan taş yosun tutmaz.❞
Burada ölünceye dek kalacaksınız.
Şunu da aklınızdan çıkarmayın, tetiği ilk çeken, genellikle postu kurtarır.
Büyük topraklara sahip olmak için, düşünce gücü yeterliydi
Eskiden olduğu gibi insanlar, büyük lokma için dövüşüyordu. Ama bugün kılıcın yerini kitap almıştı.
Dünya güçlülerindi, yalnızca onlar üstün geliyordu.
Yaradılışın sırrı, ayaklanmaya dayanıyordu.
İnsanlar neye yarardı ki?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir