İçeriğe geç

Kitab-ı Aşk Kitap Alıntıları – İskender Pala

İskender Pala kitaplarından Kitab-ı Aşk kitap alıntıları sizlerle…

Kitab-ı Aşk Kitap Alıntıları

Bir lokma sevdasıyla Lokman’lara kayıp nefis lokmalara adanmış nefislerini doyuran rehzenler sarmış çevremizi, bilmedik.
Be-nîm gamze tuvânî ki katl-i âm kunî
Neûzübilleh, eger gamze-râ tamâm kunî

Mana murat olundukta, âşıklara acımamak elde değildir;

Sevgilinin şöyle güçsüz ve küçücük bir gamze kırıntısı bile âşıklar arasında katliama sebep oldu. Allah korusun, gamze ya bir de tamam olsaydı?!..

Şem’i gör kim yanmadan yandırmadı pervâneyi
Sonra güzel insanlar güzel atlara binip gittiler ve güzellikler yağmalandı birer birer. Hüzünlü gönülleri sabaha eklerken güzellikler, sevinci gizleyerek sabahı bekler oldular.
Surete meyledenler ziyandadır.
Sahi, neydi sevgi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi? Toprağı amber niyetine koklamak mı? Sureti sîrete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi?
Ve aşk. . Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise. .
Sanman ki taleb-i devlet ü câh etmeğe geldik
Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik
(Dünyaya gelişimiz ne mevki ve makam, ne de mal ve mülk peşinde koşmak için Biz buraya bir sevgili için âh etmeye geldik, o kadar )
Şimdiki gençler galiba gizli kalması gerekeni açık (ne ayıp!..) ve sevgililerinin adlarını dillendirmekle kalmayıp aradaki macerayı da başkalarıyla paylaştıkları için aşkın gülümseyişlerini ve zenginliğini ıskalıyorlar Çünkü sırlara hükmetmek ayrıcalık ve olgunluktur.
Ne din, ne yasalar yasaklamıştır aşkı; yürekler Allah’a aittir çünkü.
Aşktır ki gerisi vesairedir.
Aşk gelince burukluğun şiirinde hüzün dokur heceler ve azarlanmış kalpleri ısırır tam yarısında geceler.
Öyle ki, sevgili gizli bir hazinedir de bilinmesi aşığı kıskandırır.
Göz Savaşı başlatan haberci.
Bakış Elde olmayan kader; ilahi kaza.
Ve Aşk Kalple göz arasında kutlu bir hadise
Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da.
Galiba varlığın çekim alanına giren en ulvî acıydı aşk; ve maddeyi manaya veren en cömert sancıydı.
Bildiğimizi sandıkça yandık da yolunda, yolunda yandığımızı sandıkça bildik sonunda.Aşkın gerçeği değildi bildiğimiz, ama aşkın ateşiydi yandığımız.
Dünyaya gelişimiz ne mevki ne makam,
Ne de mal ve mülk peşinde koşmak için
Biz buraya bir sevgili için âh etmeye geldik, o kadar
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Aşk platoniktir; sohbetle başlar, zahmet getirir. Zihinden girer, gönülde yaşar.
Sîretini süslemeyenler yol şaşırır.
Aşk ilahidir; imanla başlar, vahdete götürür. Gönülde doğar, gönülde yaşar. Sırrı saklama yanlar başını verir.
Gönül ki, Allah’ın evidir, aşkın her çeşidini ibadet eder.
kalp göze diyecek ki, Beni bu olunmaz derde iten sensin. Safayı sen sürdün, acıyı ben çektim. Nimet senin, zahmet benim oldu. Sen sevinirken, kaygılanan ben oldum. Bakışlarını arttıkça sen, dertlerimi çoğalttın benim. Zafere eren sen, hezimete uğrayan ben. Senin emrine itaat edilen hükümdar oldun, ben senin peşinde koşan tebaan. Sen emîr, ben esir. Melik iken memlük (kul) ettin beni.
Sevgilinin yüzü mü; aşk yangınının alevlendiren ilk kıvılcımıdır?
Sevgi bir bakış, bir gülüş müydü bazen; bir akış, bir koşuş muydu?
Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş. Aşk ile insan elbet güneşe benzer; ve aşksız gönül misal-i taşa benzer. Hayatı aşka bölünce hayat çoğalır; bütün hayatları toplasan geriye aşk kalır. Gelip kemiğe dayanınca dünya, hayata atılan kement olur; göz kapaklarından vurulunca kasırgalar,
annelerce deprem, babalarca bent olur.
AŞK YETENEK İSTER..
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Âlem bir aşk için yaratılmış ve Aşk imiş her ne
var âlemde!..
Amaç aşk uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek aşkı bulmaktır.
“ Bülbül Mecnun’u temsil eder ama asıl olan, sevdiğini kimsenin bilmediği aşıktır. Tıpkı birini sevdiği hâlde aşkında iffet gözeten ve onu gizli tutarak bu uğurda ölen kişinin şehit olarak öldüğünü dillendiren hadiste olduğu gibi… “
Sevgilim! Halimi arz etmek(aşkımı açıklamak) için seni yalnız bulamıyorum; seni yalnız bulunca da kendimi bulamıyorum.
“O ki, göz kapakları kapandığında karanlıkları son bulmuyorsa, ne cür’et aşktan söz edile!?..”
Aşk beşeridir; şakayla başlar, sorumluluk getirir. Gözden girer, gönülde yaşar. Surete meyledenler ziyandadır.
Belki o da ay’a bakıyordur diye ay’a bakıyor ve bundan mutluluk duyuyordu..
Sırrını içinde saklıyor ve çılgınca seviyordu. Yazık ki o aşkını sakladıkça aşkı içinde büyüdü, büyüdükçe saklamak daha da zorlaştı..
Dünya zaten bu tür bir oyalanma yeridir ve gerçekte Allah’a kul olup olmama, belki Sevgili’nin aşkında sadakat gösterip gösterememe sınavının verildiği bir gurbetten ibarettir..
Dünya öyle bir gölgedir ki, kişi ona arkasını dönünce peşinden gelir de, kişi onun peşine düşünce hep önünden kaçar..
Aşk gönle hitap eder, akıl ise nefse uyar..
Dünya ezelde kader olarak yazılanın vuku bulduğu (kaza) bir duraktır; o kadar. Bu durakta aşkın ve aşığın nasibi de ezel günündeki durumuyla bağlantılı olarak bu dünyada görünürlük ve yaşanırlık kazanır..
Seven de sevilen de sevdiren de yalnızca O’dur..
Kimileri gül dediler, ömür boyu güldüler..
Kimileri gül dediler, gül uğruna öldüler..
Ayıplar olsun bize, ayıptan başka hiçbir şey göremediğimiz için Can dostlarımızda. Şimdi kopmuşluğumuz, koparılmışlığımızdandır hep can pazarına düşmekliğimiz..
Aşık olmak demek, nur gelen tarafa pencere açmaktır. Çünkü gönül, gerçek dost yüzü ile aydınlanır, nurlanır..
Dünyaya gelişimiz ne mevki ne makam, ne de mal ve mülk peşinde koşmak için.. Biz buraya bir sevgili için ah etmeye geldik, o kadar..
Aşık her ah edişte, kalbindeki ateşin dumanını dışarı verir ve bu duman gökyüzüne doğru akıp gider..
Sevgili gizli bir hazinedir de, bilinmesi aşığı kıskandırır..
Sevgilim! Halimi arz etmek için seni yalnız bulamıyorum; seni yalnız bulunca da kendimi asla bulamıyorum.
Aşk, maddeyi manaya veren en cömert sancıydı.
Aşkın gerçeği değildi bildiğimiz, ama aşkın ateşiydi yandığımız.
Aşk kayıp giderse dünyadan ebed kıyamet olur; sevgisizlik gelir, dünya cehennem olur.
Çünkü dünya, insanı Allah’tan uzaklaştıran her şeyi içinde taşır ve insan ancak dünyaya sırtını döndüğü zaman huzur bulur.
Sevgi bir bakış, bir gülüş müydü bazen;
bir akış bir koşuş muydu?.
Sevgi gönül kumaşında bir nakış mıydı?
Çevremize bakalım, delilerden başka mutlu insan görebiliyor muyuz?
Seveni sevmek kolaydır; marifet o sevmediği zaman da onu sevebilmektir.
“Âşık, kalbinde ateş yanarken gözünden bu ateşi söndürmeye yaşlar döken adamdır ” Ve aşk Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise..
Dert odur ki, mahbubunu görürse de mahzundur, görmezse de mahzundur.
Seven de sevilen de sevdiren de yalnızca O’dur.
Her sevgi aşk olamaz : ama aşk mutlaka damıtılmış sevgidir.
Sevilenin mutluluğu sevenin gayretiyledir.
Hani Leyla’ya sormuşlar, “ Sen mi daha büyük aşıksın, yoksa Mecnun mu?” diye.
“Elbette ben daha büyük aşığım!” diye cevap vermiş, “ Çünkü ben aşkımı kimseye söylemedim; o ise bir dağ delisi gibi davrandı, sevgimizi dillere düşürdü.”
T.S. Eliot “Manası anlaşılabilen şiir, gerçek şiir değildir!”
Ancak aşk uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek aşkı bulmaktır.
Çünkü vuslata giden yolun uzunluğu veya kısalığıdır ki aşkın ömrünü belirler.
sevgili çok sabırlı, aşık da sabırsız olduğu için bu aşk yarası tek taraflı kanamaktadır. O acılar, o ayrılık ve hasret ateşleri aşığı yakıyorsa öte yandan da pişiriyor demektir..
Alem bir aşk için yaratılmış ve
‘Aşk imiş her ne var alemde!..’
Göz der: O halde ey kalp, kendini de beni de helaka sürükleyen sensin. Seni perişan eden yegane şey Allah’ın sevgisinden, zikrinden ve emrettiklerinden uzak kalmandır. Sen başkasının sevgisini O’nun sevgisine tercih ediyorsun ve aşkın yükünü bana yüklüyorsun. Şimdi ağlayan benim, yanan sen.. Ne sen beni kurtarabilirsin, ne ben seni söndürebilirim. Ben su serptikçe senin alevin artacak, sendeki ateş arttıkça ben daha çok yaş akıtacağım.
Aşk, aşığın gönül toprağında filizlenecek bir sarmaşıktır.. İlk bakış bu sarmaşık tohumunun aşık gönlüne ekilmesinden ibarettir.. Artık o tohumun nasıl yetkinleşeceği, gitgide nasıl gür dallar vereceği ve aşığın bedenini nasıl kaplayıp onu kurutacağı, aşık ile maşuğun kaderlerine ve karşılaşacakları hadiselere bağlıdır..
Bir ilk bakış, kaderin kazaya dönüştüğü en kutlu demi yüklemiştir. Kalpte ateşin yükselmesi, aklın ve sabrın ateşe düşmesi o ilk bakış ile başlar..
Ey gönül medeniyeti!
Sevgisizlikler, zulümler, kötülükler sardı yokluğunda çevremizi.
Aşk imiş her ne var âlemde…!!!
Çünkü aşk bakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir ve dokunmakla bozulur.
Mahşer mahşer yağmalanan imanlarımızda eriyen zamanların surlarını güzellikle örelim.
Gönüller güzelden uzaklaştı,zira gönüllere kin bulaştı.
Sonra güzel insanlar güzel atlara binip gittiler ve güzellikler yağmalandı birer birer.
Sanman ki taleb-i devlet ü câh etmeğe geldik
Biz aleme bir yar için âh etmeğe geldik.
Cep telefonu her çaldığında etekleri zil çalarak “alo” diyen bir genç kızın veya bir delikanlının seven ve sevilen makamında ne kadar saltanat sürebilecekleri tartışılabilir.…bırakın biraz çalsın telefonunuz,hatta arada sırada açmazlık edin,bulunamayın…. Ta ki sizi merak etsin,özlesin ve düşünmeye fırsat kalsın….ağır ve ağırlıklı olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir