İçeriğe geç

Kişiliğin DNA’sı Kitap Alıntıları – İsmail Acarkan

İsmail Acarkan kitaplarından Kişiliğin DNA’sı kitap alıntıları sizlerle…

Kişiliğin DNA’sı Kitap Alıntıları

İnsan, yaşanmışlıklarının toplamı değil, yaşanmışlıklarını bir şahit olarak deneyimleyen ve hiçbir eksiklik ve mahrumiyet taşımayan ruhsal bir varlık olduğunu hatırlamalıdır.
Doğru tutum geçmişi unutmak ve bastırmak değil, geçmişle dostça ve hesapsızca vedalaşmaktır.
İnsanın en temel amaç ve arayışı birini bulmak değil kendini bulmaktır.
Anlaşılmamak kişinin varoluşunu eksiltmez ve ortadan kaldırmaz. Kendini anlamak yeterlidir.
Kişinin varlığı ve değeri her türlü olumlu veya olumsuz fark edişin ötesindedir. Başkalarının indirgeyici ve çarpık bazı algı ve tutumları kişinin gerçek değerinin ölçüsü olmamalıdır.
Bir insanı gerçekten sevmek onu kendi başına ayakta durabileceği hale getirmek istemektir.
Kimse için vazgeçilmez olmadığımız (ve olmamız gerekmediği) gibi, muhataplarımız da biz olmadan yaşayabilirler. Bir insanı bilerek veya bilmeyerek kendimize bağımlı kılmak ona yapacağımız en büyük kötülüklerden biridir.
Beden ve psikolojik düzeydeki kapasitemiz ve sınırlarımız, değerimizi veya değersizliğimizi belirlemez. Değerimiz, bize verileni görebilme ve ona uygun davranabilme şuurunda yatar.
Bu kitapta başta kendi mizacımı çözdüm. Ben kesinlikle 2.tipim asjghsss
Unutulmamalıdır ki; var olmak;kendi özünü ve hayatın güzelliğini fark etmektir, fark edilmek değil.
Gelişimin altın kuralı; ego takıntılarını fark etmek ve bunları olabildiğince terk etmek, ikinci olarak da mizacın özel erdemini fark edip yaşamaktır.
Onların acılarına kolay çözümler sunmayın. Çözüm önerileriniz ve yorumlarınız derinlikli ve anlamlı olmalıdır.
İnsan, Locke’un ileri sürdüğü gibi boş bir levha olmadığı gibi her şeyi doğuştan belirlenmiş hiçbir gelişim ve değişim imkânına sahip olmayaniradesiz bir mahkum da değildir.
Karakter, dinamik ve değişken olan kişilikte var olan; belirginlik, süreklilik ve kararlılık kazanmışduygusal, düşünsel ve davranışsal özellikleridir.
Kişilik ise,mizacın,doğuştan gelen ve dış çevresel faktörlerle etkileşmesi sonucu oluşanduyumsal, eylemsel, duygusal ve bilişsel işleyiş ve görünüm ün tamamıdır.
Mizaç; doğuştan gelen, yaşam boyu değişmeden kalan, kendine özgü motivasyon arayış ve algı öncelikleri olan, değişmeyen özelliklerden oluşan yapısal bir çekirdektir.
İnsanın rasyonalitesi vardır ama her şeyin rasyonalite ile anlaşılabileceğini zannetmek yanlıştır. İnsanın bedeni vardır ama bedene olduğundan fazla bir değer vermek yanlıştır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
‘ Ben asıl olarak; sonsuz olan spiritüel, ruhsal bir varlığım. Bunun yanı sıra psişe(duygu, düşünce, içgüdü ve eylem boyutu) ve bir beden taşıyorum. İçinde bulunduğum varlık alemi görünenden ibaret değildir. Hatta görünen varoluş; görülmeyen sonsuz varlığın bir yansımasıdır.’
Kişi; kâinatta var olan bütün o sonsuz bilinci/rahmeti/sonsuz varoluşu/ebediyet kanunlarını ve buna bağlı olan bütün hakikatleri unuttuğunda; aslında bir nevi babasını öldürmüş olmaktadır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Prensesin prens tarafından öpülünce uyanması; psikolojik benliğin yani nefsin, ruha temas ettiğinde gerçek bilinç ce farkındalığa ulaşacağına dair bir işarettir.
Unutulmamalıdır ki; eğer bir hipotez yanlışlanamıyor ise, o zaman kesin bir şekilde doğrulanamaz da.
Alt benlik; isteklerini dikte ederken, ego; yürütme organı gibi bunları imkânlar ölçüsünde gerçekleştirmek ister. Süper ego ise bunları denetleyen bir yargıç gibi işler.
İnsanın mizaç ve kişilik boyutu; aslında her türlü eksikliğin ve ikiliğin ötesindeki özün; ikilik/dualite ve sınırlı varoluş düzlemindeki bir yansımasıdır.
Gerçek aksiyon; kişinin kendi varoluşunun ve kabiliyetinin farkında olması ve aynı zamanda hayatla bir bütünlük içinde olduğunun bilincinde olması ile gerçekleşir.
Aksiyon, varoluştaki enerjinin farkındalık ve bilgelikle bir yerden başka bir yere akmasıdır.
Uzatmalar hayatı kısaltır.
Masumiyet; şimdiki an’a herhangi olumsuz yaşanmışlık hatırası, bir yargılama ve beklenti olmaksızın sanki küçük bir çocukmuş gibi yaklaşma şeklinde kendini ifade eden kabulleniş ve sevgi halidir.
Başkalarını yenen kişi güçlüdür. Kendini yenen kişi ise kahramandır.
İnkar etme; acı veren veya tehdit edici olan bir gerçeğin yok sayılmasıdır.
Liderlik otorite kullanımı değildir, insanları güçlendirmektir.
B. Brodin
Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.
Pascal
Farkına varmadan başkalarını aldatmak ne kadar güçse, farkına varmadan kendini aldatmak da o kadar kolaydır.
La Rochefaucauld
Gerçeklik kişinin zihninde dilediği gibi yapıp bozabileceği, değiştirebileceği bir şey değildir.
Acının içinde geçerek ve acının kendi içlerinden geçmesine müsade ederek o sıkıntıları bilgeliğe dönüştürmelidirler.
‘ Hayat arzu ve isteklere değil gerçek ihtiyaçlara cevap verir.’
Çözüm görmezden gelmekte veya üstünü örtmekte değil zor ve sıkıcı gibi görünse de olgulara cesurca ve odaklanarak yaklaşmak ve gerekeni yapmak konusundaki gayreti olmaktır.
Ağırbaşlılık bize: ‘ Hayatın acı tatlı her yönüyle kabulünü, hayatın kendine göre bir değişim hızına ve yönüne sahip olduğunu anımsatır. Hayat fantezi ve hayallerle yadsınamayacağı gibi doğal olmayan yollarla da yönlendirilemez’ dersini verir.
Kovalamadaki haz, yakalamayla sona erer.
Zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, aslında biz cesaret edemediğimiz için zordur.
Seneca
Önemli olan mükemmel ve hatasız olmak değil eksik ve hataları görüp bunları mümkün olduğunca dönüştürme konusunda çaba göstermektir.
Var olma cesaretine sahip olmak veya bu sorumluluktan kaçmak.
Asıl olan geceden korkmak değil, ışığı yüreğinde taşımaktır.
En büyük zaman hırsızı, kararsızlıktır.
Korku bazen işe yarayabilir ama korkaklık hiç bir işe yaramaz.
Gandi
Ne geriye üzüntü, pişmanlık ve kederle bak, ne de ileriye korkuyla. Sadece şimdiki ana ve etrafına ‘Farkındalıkla’
E. Tolle
Bedelsiz olarak verilmiş olanı karşılık beklemeden ve bedelsizce vermektir.
Bilmek; bilmecenin bütün parçalarını bir araya getirmek, yanlış parçaları ayıklamak ve bu sayede resmin bütününü görmektir.
Umudumuz; acımızdan büyük olmalı.
A.C.Zarifoğlu
İnsan, yaşanmışlıklarının toplamı değil, yaşanmışlıklarını bir şahit olarak deneyimleyen ve hiçbir eksiklik ve mahrumiyet taşımayan ruhsal bir varlık olduğunu hatırlamalıdır.
Geçmişin üzerinde durarak özellikle de kayıp, acı ve ihmallere odaklanarak yaşamak geçmesine sahip çıkmak ve köklerini unutmamak değil geçmiş yaraları kanatmaktır.
unutulmamalıdır ki; insan özüyle vardır, yapıp ettiklerinden ve yaşadıklarından bağımsız bir öz varlığa sahiptir. Öz varlık zaten iyi, güzel ve mükemmelldir. Sınırlı bedensel- psikolojik varoluş ise kişinin asli varoluşu değildir.
Umudu her zaman canlı tutmalıdırlar. Çünkü ümitli olunduğunda kişi kendindeki ve olan şeylerdeki iyi yönleri daha fazla görebilir.
Gerçek kendiliğin; yaşadıklarının ve hislerinin ötesindeki öz varlığı olduğunu anladığında, arayış ve huzursuzluk, yerini huzur ve dengeye bırakır.
Kendini olduğu gibi kabul ile geçmişteki hataları ve mahrumiyetleri affetme ve anlama gerçekleştir. Diğerlerini kabul ile de tatmin edici ve gerçekçi ilişkiler kurulur.
Resim yapmak, görme özürlü bir insanın uzmanlığıdır: O, gördüklerini değil; hissettiklerini ve yaşadıklarını resmeder Vahşi bir at çizdiğinde, atı göremeyebilirsiniz, ama vahşiliği kesinlikle görürsünüz!
Pablo Picasso
Umuda umutsuz bir şekilde tutunurlar.
dörtler, ne için acı çektiğini bilmezler ama acı yadsınamaz biçimde oradadır.
Herkes gibi olmak, olmayacak birşey
Herkes gibi olmak, olmamak gibi bir şey.
Siz bilmezsiniz, size anlatmak da istemem
Hayatının öznesini kaybedince;
Devrik olur tüm cümlelerin
Sezai Karakoç
İkinci kişiliğin, senden dolayı daima mahzundur. Onun yaşayıp gelişmesi hüzne dayanır. Bu yüzden bu hüznü sevinç olarak yorumlanır.
Halil Cibran
Dünyada iki trajedi var. Biri istediğin şeye sahip olamamak, diğeri istediğin şeye kavuşmak.
Bireyin streste iken gösterdiği tavır ve tutum, aslında hayatta en hoşlanmadığı tutum ve tavırdır.
Unutulmamalıdır ki; var olmak; kendi özünü ve hayatın güzelliğini fark etmektir, fark edilmek değil.
Duyguları hissetmek ve onların farkına vararak ne anlattıklarına kulak vermek; insanın gelişim süreci için çok önemli bir yer tutar.
İnsanlar üzerinde iyi bir etki bırakmaktan daha önemli olan şey; sevginin, içtenliğin, doğallığın, iyilik ve merhametin huzur ve dinginlik veren etkisini yaşayabilmektir.
Gerçeklik, hiç kimsenin onu satmasına ve pazarlamasına ihtiyaç duymaksızın, kendisi adına doğrudan konuşabilir ve konuşmalıdır da.
Kişi yaptığı işi kendi varoluşunun bir parçası olarak görmemeli, o işin nesnesi değil ustası olmalıdır.
Başkasına sadakatiniz, kendi başarı kapasitenize ihanetiniz anlamına gelmeye başladıysa gitme zamanı gelmiş demektir.
Eğer elinizde bir tohum varsa onu toprağa ekin. Ama onun yeşerip yeşermeyeceğini bilemezsiniz. Eğer yeşerirse ve elinizde bir kova su varsa onu sulayın. Ancak büyüyüp büyümeyeceğini bilemezsiniz. Çok güzel hava şartlarında boy atıp serpilebilir veya bir fırtınada kırılabilir. Ve siz her ne olursa olsun; ‘olan hayırlıdır’ deyip küsmeden, kırılmadan ve motivasyonunuzu düşürmeden hareket etmelisiniz.
Hiçbir şey değerini bir başka şeyden almaz.
Unutulmamalıdır ki; kıskançlık sevginin değil bencilliğin göstergesidir.
Unutmayın; acılarımız alacak, alacaklarımız acı üretir.
affetmek kişiyi zayıf veya savunmasız kılmaz, aksine daha güçlü ve anlayışlı kılar.
Gülün değeri, gül olmanın gereğini yerine getirmesindendir. Yoncanın değeri de yonca oluşunun gereğini yaşamasındandır.
Tevazuda ne büyüklenme ne de bir alçalma vardır. Tevazu sıfır noktasıdır . Kendini ne ekside ne de artıda görmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir