İçeriğe geç

Kısa Açıklamalı Kur’an-ı Kerim Meali Kitap Alıntıları – Mahmut Kısa

Mahmut Kısa kitaplarından Kısa Açıklamalı Kur’an-ı Kerim Meali kitap alıntıları sizlerle…

Kısa Açıklamalı Kur’an-ı Kerim Meali Kitap Alıntıları

130} O hâlde, ey Müslüman, onların inkâr ve alay dolu sözlerine sabret! Mücâdelende sana azık olmak üzere, güneşin doğmasından ve batmasından önce, gece saatlerinde ve bir de, gündüzün uygun vakitlerinde namaz, dua ve zikirlerle Rabb’ini överek ve O’nun yüceliğini hem kendi benliğine, hem de tüm insanlığa ilan ederek tesbih et ki, ilâhî rahmet ve hoşnutluğa eresin.
109} O Gün hiç kimse, bir başkasının kurtuluşu için Allah katında aracılık edemeyecek, dolayısıyla hiç kimseye kayırmanın, arka çıkmanın ve şefaatin faydası olmayacaktır; ancak Rahmân’ın izin verdiği ve konuşmasına rıza gösterdiği kimseler —yine O’nun izin verdiği kimselere— şefaat edebilecektir.
110} Çünkü Allah, insanların geçmişte ve gelecekte, gördükleri ve göremedikleri, bildikleri ve bilmedikleri, açıkladıkları ve gizledikleri, kısacası önlerindeki ve arkalarındaki her şeyi tam olarak bilmektedir; oysa onların ilmi, O’nu asla kuşatamaz.
“O hâlde ey Mûsâ! Kıyamete inanmayan, böylece kendi arzu ve ihtirâslarının peşine düşen kimseler, sakın seni ondan, yani hesap gününe dayalı inanç ve hayat nizamından çevirmesin, yoksa helâk olur gidersin!”
Hac suresi 40.
Onlar ki, sırf “Bizim Rabb’imiz Allah’tır! Biz yalnızca O’nun hükmüne boyun eğer, sadece O’na kulluk ederiz!” dedikleri için, haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Bu yüzden, zulmü durdurmak için gerektiğinde savaşmaya yetkili kılındılar. Gerçi savaşın sıkıntı ve acılarına katlanmak zordur. Fakat zulmü engellemenin başka çıkar yolu kalmamışsa, daha büyük acıları önlemek için savaşılmalıdır.Nitekim, Allah insanların bir kısmıyla diğer bir kısmını bertaraf etmemiş olsaydı, yani zâlimlere karşı savaşmayı yasaklayıp, insanları birbirlerine karşı savunmasız bırakmış olsaydı, dünyada zulüm ve haksızlık egemen olur ve yeryüzü fesada boğulurdu. Böylece inanç ve düşünce özgürlüğü tamamen ortadan kalkar, içlerinde Allah’ın adının çokça anıldığı manastırlar, havralar, kiliseler ve câmiler birer birer yıkılıp giderdi. O hâlde, zâlimlere karşı savaşmaktan çekinmeyin! Unutmayın ki, Allah, kendi dâvâsına sahip çıkan ve gönderdiği Elçisine yardım eden kimseleri, mutlak yardımıyla destekleyip üstün getirecektir; çünkü Allah,mutlak kudret ve yetki sahibidir.
Fakat bütün bunlara rağmen, yine de yüz çevirecek olurlarsa, son uyarıyı yap:
Meryem suresi 98. Biz, onlardan önce gelip geçen nice günahkâr
toplulukları helâk ettik; şimdi onlardan geriye kalan bir
tek kişi görebiliyor, yâhut onlara ait bir fısıltı, bir ses duyabiliyor musun?
Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin;eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.
Ey insan! Sonsuz lütuf sahibi Rabb’ine karşı seni aldatıp gurura sürükleyen nedir? O ki, seni yarattı.
İnfitar 6
Allah ezilen ,sömürülen ve hakları çiğnenen mazlum ve çaresiz kulları adına intikam alan mutlak kudret ve otorite sahibi değil midir? Elbette öyledir!
Eğer içinde bulunduğun ortam ve şartlar ,seni Müslümanca yaşamaktan alıkoyup kötülüklere ,günahlara sürüklüyorsa ; gerektiğinde , içinde yaşadığın toplumu ,ülkeyi, arkadaş grubunu,aileyi,çevreyi, alışkanlıklarını ,hayat tarzını ve benzeri ne varsa terk ederek ,İslam’ı yaşayabileceğin yepyeni bir hayata geçiş yapmalısın
Ey hidâyet isteyenler, mutlak hakîkate ulaşmayı arzu edenler! İşte buyurun, size hidâyetin kaynağı: Kur’an-ı Kerim!
İsra suresi 84

Kur’an’ın yol göstericiliği olmaksızın mutluluğa
ulaşabileceklerini sanan gâfillere de ki: “Herkes kendi
içinden gelen eğilimlere, alışkanlıklara, ruh hâline göre bir yol
çizer ve bunun en doğru yol olduğunu iddia eder; böylece
her toplum, farklı bir inanç, ahlâk anlayışı ve dünya görüşü
benimseyerek bu inanç doğrultusunda davranışlar geliştirir,
kendi mizacına uygun tarzda hareket eder. Fakat
herkes kendi mizacına uygun gelen yolu tutmakla, insanlığı
kurtuluşa iletecek doğru yolu tutmuş sayılamaz. Çünkü
içinizden kimlerin doğru yolu izlediğini en iyi bilen ve
hangi yolun izlenmesi gerektiğine karar veren Rabb’inizdir.”
Ve bu yolu, Kur’an vasıtasıyla size bildirmiştir.

Rabbin seni terk etmedi, darılmadı da. Öyleyse asla ümitsizliğe, yılgınlığa kapılma; çünkü senin için her sonraki aşama, daima bir öncekinden daha iyi olacaktır. Rabbin sana bahşedecek ve sen de hoşnut kalacaksın.
Rad suresi 41

Peki, inkârcılar görmüyorlar mı, Biz hüküm ve
kudretimizle yeryüzüne gelip onu her yanından nasıl
eksiltiyoruz? Yeryüzünü, sahip olduğu en iyi şeylerden her
gün biraz daha yoksun bırakarak, azap verici darbelerimizle
nasıl sarstığımızı görmüyorlar mı? Bu dünyada insanı,başarı
ve yükselmeden sonra çöküşün, hayattan sonra ölümün, gurur ve ihtişamdan sonra alçalmanın, kemalden sonra zevâlin
beklediğini bilmiyorlar mı? Hal böyleyken, hakkı inkâr edenler,
Allah’ın kendilerini alçaltmayacağından, hâkim konumundan
mahkûm konumuna düşürmeyeceğinden nasıl emin
olabiliyorlar? Geçmişte büyük imparatorluklar kurmuş nice
toplumların, azgınlıklarından dolayı yok edildiğini bilmiyorlar
mı? Depremlerle, savaşlarla, toplumsal ve ekonomik krizlerle
üzerlerindeki ablukayı her geçen gün nasıl daralttığımızı
görmüyorlar mı? Servetine, gücüne, makâmına, şöhretine
aldanarak gurura kapılan nice zengin ve güçlü insanların,
bugün toprak altında çürümeye terk edildiğini bilmiyorlar mı?
Çevrelerinden, dost ve akrabalarından birer ikişer mezara
yolladıkları insanların hâlini düşünüp ibret almıyorlar mı?
Bütün bunlar, kendilerine yaklaşan felâketin yeteri kadar
habercisi değil mi?
İyi bilin ki, her konuda son sözü söyleyen ve nihâî hükmü
veren Allah’tır ve hiçbir güç, O’nun hükmünün önüne
geçemez ve şunu da iyi bilin ki, Allah, yeri ve zamanı
geldiğinde hesap görmede çok hızlıdır! İstese, günah
işledikleri anda zâlimleri derhal yok edebilir fakat sonsuz merhameti sayesinde, tövbe etsinler diye onlara mühlet
veriyor, bunun için de, insanlık tarihinden ibret alarak düşünmelerini öneriyor.

Ra’d suresi 28. Ayet

Onlar, Rab’lerine yürekten iman eden ve Allah’ın öğüt ve uyarılarla dolu Zikri ve en büyük mûcizesi olan Kur’an sayesinde akılları ve kalpleri doyuma ulaşan,
huzura kavuşan kimselerdir. Onlar, Kur’an’dan daha açık, daha ikna edici bir mûcize olamayacağını bilen ve kalpleri
ancak onunla tatmin bulup sükûnete kavuşan kimselerdir.
Şunu iyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ın Zikri ve en büyük mûcizesi olan bu Kur’an sayesinde şüphelerden arınır; inkâr ve nifak hastalılarından, ruhsal çalkantılardan kurtulur ve gerçek anlamda mutluluk ve huzura kavuşabilir! Allah’ı zikreden, O’nu duyumsayan gönüller, varlık âleminde yalnız olmadıklarını bilir, dâimâ O’nun yakınında ve himayesinde, güvence içinde olduklarını hissederler. Allah’ın zikriyle, O’nun
gönderdiği Kur’an mûcizesiyle doyuma ulaşmayan kalplerin, başka bir şeyle huzur ve itmînân bulmasına imkân yoktur!

Tevbe suresi 72 açıklamalı meal.

Allah, iman eden erkeklere ve iman eden
kadınlara, ağaçlarının altından ırmaklar çağlayan ve
içinde sonsuza dek yaşayacakları cennet bahçeleri ve
sınırsız mutluluk ve huzur kaynağı olan Adn bahçelerinde göz kamaştıran köşkler vaad etmiştir. Fakat bütün
bunların ötesinde, öyle muhteşem bir nîmet var ki: Allah’ın
hoşnutluğunu kazanmak ve O’nun cemalini görmek, akla
hayale gelebilecek tüm nîmetlerin en güzeli, en büyüğüdür!
İşte büyük kurtuluş budur!

Çünkü Allah’a göre yaratıkların en kötüsü, aklını kullanmayan ve bu yüzden hakikat karşısında sağır ve dilsiz kesilen kimselerdir!
Ve o gün ona:

Oku bakalım, tercih, niyet ve eylemlerinle yazmış olduğun kitabını; bugün kendi hesabını görmek için, bizzat kendin sana yeter! denilecek.

İsrâ sûresi, 14. Ayet

Ey Müslüman! Allah’ın hükmüne itaat etmekten kaçınan nankörlere de ki: Sizi yoktan var eden ve size işitmeniz için kulaklar, görmeniz için gözler ve düşünmeniz için gönüller bahşeden O’dur! Ne anneniz, ne babanız, ne toplumunuz ne de Allah’tan başka hayatınıza program yapmaya yetki verdiğiniz, her dediğini dinlediğiniz, kulu kölesi olduğunuz varlıklar! Size bunları armağan eden yalnızca Allah’tır! Fakat siz ne kadar da az şükrediyorsunuz!
Peki onlar, üzerlerinde kanat çırparak uçan kuşları görmüyorlar mı? Masmavi gökyüzünde süzülen bu kuşların yaratılışında, Allah’ın sonsuz ilim ve kudretinin muhteşem tecellîlerini göremiyorlar mı? Ve düşünemiyorlar mı ki, onlara uçma yeteneği bahşederek ve ilgili kanunlarını yaratarak onların boşlukta durmasını sağlayan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Rahmân’dan başkası değildir!
Hiç kuşkusuz O, gökte ve yerde, bilip bilmediğiniz her şeyi görüp gözetmektedir.
Ey insanlar! Niyetlerinizi, düşüncelerinizi, sözlerinizi ve davranışlarınızı ister gizleyin, ister onları açığa vurun; hiç kuşkusuz O, kalplerin özünde olanları bütün gizlilikleri, bilmektedir.
Rad suresi 41

Peki, inkârcılar görmüyorlar mı, Biz hüküm ve
kudretimizle yeryüzüne gelip onu her yanından nasıl
eksiltiyoruz? Yeryüzünü, sahip olduğu en iyi şeylerden her
gün biraz daha yoksun bırakarak, azap verici darbelerimizle
nasıl sarstığımızı görmüyorlar mı? Bu dünyada insanı,başarı
ve yükselmeden sonra çöküşün, hayattan sonra ölümün, gurur ve ihtişamdan sonra alçalmanın, kemalden sonra zevâlin
beklediğini bilmiyorlar mı? Hal böyleyken, hakkı inkâr edenler,
Allah’ın kendilerini alçaltmayacağından, hâkim konumundan
mahkûm konumuna düşürmeyeceğinden nasıl emin
olabiliyorlar? Geçmişte büyük imparatorluklar kurmuş nice
toplumların, azgınlıklarından dolayı yok edildiğini bilmiyorlar
mı? Depremlerle, savaşlarla, toplumsal ve ekonomik krizlerle
üzerlerindeki ablukayı her geçen gün nasıl daralttığımızı
görmüyorlar mı? Servetine, gücüne, makâmına, şöhretine
aldanarak gurura kapılan nice zengin ve güçlü insanların,
bugün toprak altında çürümeye terk edildiğini bilmiyorlar mı?
Çevrelerinden, dost ve akrabalarından birer ikişer mezara
yolladıkları insanların hâlini düşünüp ibret almıyorlar mı?
Bütün bunlar, kendilerine yaklaşan felâketin yeteri kadar
habercisi değil mi?
İyi bilin ki, her konuda son sözü söyleyen ve nihâî hükmü
veren Allah’tır ve hiçbir güç, O’nun hükmünün önüne
geçemez ve şunu da iyi bilin ki, Allah, yeri ve zamanı
geldiğinde hesap görmede çok hızlıdır! İstese, günah
işledikleri anda zâlimleri derhal yok edebilir fakat sonsuz merhameti sayesinde, tövbe etsinler diye onlara mühlet
veriyor, bunun için de, insanlık tarihinden ibret alarak düşünmelerini öneriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir