İçeriğe geç

Kırlangıç Çığlığı Kitap Alıntıları – Ahmet Ümit

Ahmet Ümit kitaplarından Kırlangıç Çığlığı kitap alıntıları sizlerle…

Kırlangıç Çığlığı Kitap Alıntıları

İnsanın insanı öldürdüğü o ilk ânı gördüm..
Katilin ve zafer haykırışını kurbanın korku çığlığını işittim
Kadınlar, ama sahiden seven kadınlar, erkeğin güçlü olmasıyla ilgilenmezler. Seni severler, çünkü yüreklerinde bir yere dokunmuşsundur. Bunu farkına varmadan yaptıysan daha çok severler. Çünkü samimi olduğunu anlarlar.
Son yaklaşıyor… 57. “İnkara gerek yok Başkomserim, hepimiz rezil hayvanlarız!”
“Alçaklıkların en rezili siyasi alçaklıktır.
Kötü, kötüdür Başkomserim. Suçluları anlamaya çalışmak tamam da merhamet göstermeyin lütfen. Çünkü kurbanlara haksızlık oluyor.
Kadınlar, ama sahiden seven kadınlar, erkeğin güçlü olmasıyla ilgilenmezler. Seni severler, çünkü yüreklerinde bir yere dokunmuşsundur
Bir insanın yerine ötekini kolayca koyamazsın. Çok kıymet verdiğin birileri hayatından koparılınca onun acısını, sancısını, yasını yeterince tutmadan başka birine sarılamazsın. Bu hem kaybettiğin insana hem de kendine yapacağın en büyük saygısızlık olur.
50… “Cehhennem boşalmış, şeytanlar aramızda.”
48… “Güven, insanı zayıf kılar.”
Eskiden de berbat bir yerdi dünya, eskiden de rezildi insanlar, şimdi de öyle. Belki daha da fena.
Çok empati kuruyorsunuz…
Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne de insanlar bu kadar inceliği…
Hakikat çok daha basittir, çok daha acımasız.
Çaresizliğin gözü kör olsun,bizi birer zalime çevirdi.
Dünyayla, hayatla, kendiyle derdi olan insanlar iyidir.
‘Çok empati kuruyorsunuz Başkomserim,’ dedi samimi bir tavırla. ‘Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne insanlar bu kadar inceliği Hakikat çok daha basittir, çok daha acımasız.
Acı ne kadar büyük olursa olsun,
insan bir şekilde kanıksıyor, unutuyor.
Yine buruk bir mutluluk duygusu, yine derinlerde uyanan o mahcubiyet. Evet mahcubiyet, neden derseniz bilmiyorum. Belki de yeryüzünde bu kadar acı varken, kendini mutlu hissetmenin verdiği suçluluk duygusu..
İyi ki sığınacak bir tanrı vardı her zaman, yoksa nasıl başa çıkardık bu hayatla?
( ) bu dünya acımasız bir yer, insanlar için de köpekler için de, sesi­nizi çıkarmadınız mı alırlar ekmeğinizi elinizden.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sanırım olduğumdan daha iyi biri zannediyor beni,daha olgun,daha güçlü.Ama değildim herkes gibiydim,belki herkesten daha zayıftım,çünkü herkesten daha fazla yararlanmıştım.
Alçaklıkların en rezili siyasi alçaklıktır
Herkesten daha zayıftım çünkü herkesten fazla yaralanmıştım.
Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?
Geçmişin kamburunu çoktan söküp attım sırtımdan. Artık, sadece bugün ilgilendiriyor beni. Manadan söz ediyorum, hayatı ölümle kutsamaktan,ruhu ızdırapla yüceltmekten, tanrıların önünde eğilmekten değil, onlarla aynı tahta oturmaktan.
Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?
Acıyı gördüm.Gözlerinin ortasında bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır ağır büzülmesini,ardından çığlık gibi ansızın patlamasını gördüm. Titreyen dudakları,balmumuna dönüşen yüzleri,çöken yanakları,irileşen elmacık kemiklerini,birer mağara gibi derinleşen göz çukurlarını,kurumuş ağızların pelteleşen dilleri gördüm.Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an,acının pençesinde kıvrandığımız andır.
O kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki, artık umut etmek istemiyorum.
Hiç unutmam, unutamam dememe rağmen ağır ağır silindi bazı hatıralar, renkler soldu, sesler sönükleşti, kokular kaybolmaya başladı
…belki herkesten daha zayıftım, çünkü herkesten fazla yaralanmıştım.
Eskiden de berbat bir yerdi dünya, eskiden de rezildi insanlar, şimdi de öyle. Belki daha da fena. Karamsar konuşuyorum belki ama geleceğe güvenimi yitirdim. O kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki, artık umut etmek istemiyorum.
Eğer insanların nasıl kötülük yaptığını anlayamazsak, nasıl önlenir ki bu musibet?
Çok empati kuruyorsunuz başkomserim, ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır ne insanlar bu kadar inceliği
Ne yani yolun sonuna mı gelmiştik şimdi?
Eskiden de berbat bir yerdi dünya, eskiden de rezildi insanlar, şimdi de öyle. Belki daha da fena
Dünyayla, hayatla, kendiyle derdi olan insanlar iyidir.
İnsanın en büyük kepazeliği işte bu bağışlama duygusuydu. Kötülüklerin sürekli tekrar etmesinin nedeni de bu olabilirdi.
‘Biz de bir roman okuduğumuzda kendi dertlerimizi, sıkıntılarımızı unutmaz mıyız?’
‘Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?’
Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?
“Kimsesizlik korkunç bir şey Başkomserim.
Annen baban yoksa çocukluk korkunç bir şey.”
Karamsar konuşuyorum belki, ama geleceğe güvenimi yitirdim Evgenia. O kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki, artık umut etmek istemiyorum. En saf, en masum sandığımız kişiler bile binbir hesap içinde. Hem de kirli kanlı hesaplar. En fenasına hazır olmak lazım. O zaman daha az mutsuz oluruz..
Kendile­ri iyi oldukları zaman bütün dünyanın da iyi olacağını zan­ nederlerdi.
Bir insanın yerine ötekini kolayca koyamazsın.
Onun acısını,sancısını, yasını yeterince tutmadan başka birine sarılamazsın.
Alçaklıkların en rezili siyasi alçaklıktır. Buna bir de mezhep ve dini karıştırırsan, bildiğin şerefsizlik çıkar ortaya
İyi ki sığınacak bir Tanrı vardı her zaman, yoksa nasıl başa çıkardık bu hayatla?
Çok empati kuruyorsunuz başkomserim, ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır ne insanlar bu kadar inceliği Hakikat çok daha basittir, çok daha acımasız Kötü, kötüdür başkomserim.
Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır..
Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem..
Düş koynumdan o zaman
Sahile çekilen ölü çocuğun ceplerinden de düş
Düş, mahcup olma yeryüzüne..
Anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
Biz de bir roman okuduğumuzda kendi dertlerimizi, sıkıntılarımızı unutmaz mıyız?
Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?
‘Çok empati kuruyorsunuz Başkomserim,’ dedi samimi bir tavırla. ‘Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne insanlar bu kadar inceliği
Her insanın içinde iyi bir yer vardır, bozulmamış bir saflık, her şeye rağmen bir parça masumiyet.
‘Cehennem boşalmış, şeytanlar aramızda.’
Bitmek bilmeyen bir yoksunluk, dinmek bilmeyen bir hasret, aradan geçen onca yıla rağmen arada bir kanayan o derin yara…
Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir