İçeriğe geç

Kırılgan Şeyler Kitap Alıntıları – Neil Gaiman

Neil Gaiman kitaplarından Kırılgan Şeyler kitap alıntıları sizlerle…

Kırılgan Şeyler Kitap Alıntıları

Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha
“Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha.”
Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha.
“Mantıksız geldikleri için hislerimi inkâr edecek kadar büyümemiştim daha .”
Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha.
Tanrıların bir lütfu sayılırsın, değil mi?
.
Hiç aşık oldun mu ? Korkunç değil mi ? Bu seni çok savunmasız yapıyor. Göğsünüzü açar ve kalbinizi açar ve birinin içine girip sizi alt üst edebileceği anlamına gelir.

Tüm bu savunmaları geliştiriyorsunuz, bir zırh takımı oluşturuyorsunuz, böylece hiçbir şey size zarar veremez, sonra aptal bir kişi, diğer aptallardan farksız, aptal hayatınıza girer. Onlardan bir parça verirsiniz. Bir gün seni öpmek ya da gülümsemek gibi aptalca bir şey yaptılar ve sonra hayatın artık sana ait değil. Aşk rehin alır. İçine girer. Sizi dışarıda yer ve karanlıkta ağlamanıza neden olur, o kadar basit ki ‘belki sadece arkadaş olmalıyız’ gibi bir cümle, kalbinize doğru ilerleyen bir cam kıymığa dönüşür.

Acıtıyor. Sadece hayal gücünde değil. Sadece akılda değil. Bu bir can acısı, içinize giren ve sizi parçalara ayıran gerçek bir acı.

Her gün yeni bir başlangıçtır.
Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha.
Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha.
“Ne de olsa kırılgan pek çok şey var. İnsanlar çok kolay kırılıyor, hayaller ve kalpler de.”
Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha.
Bazen hikayelerinizi yanlış kişilere gösterirsiniz
**Her şeyi herkese sevdiremezsiniz.
.
Kalbimi alırlardı, ne bencil bir eğlence!
Ezip büzerlerdi onu
Güçleri yettiğince.
Dörde bölerler,
Bir kemana gererlerdi.
Çalarlardı kalbimin şarkısını..
‘Şu hayatta herkes kendinden biraz eksilir . ‘
“Ne yazık ki gerçek hayat, muntazam kurgulanmış bir hikâye değildir ve en beklenmedik zamanlarda hayatımızı etkileyen tesadüfler de mantıkla açıklanamaz. Olaylar çoğunlukla herkesi tatmin edecek şekilde sonuçlanmaz. Yaşanan tuhaflıkları anlatmaksa rüyaları anlatmaya çabalamaya benzer: Rüyadaki olayları özetliyebilirsiniz ama duygusal yükünü, o rüyanın bütün bir günü etkisi altına alışını başkasına aktaramazsınız. “
Gerçek delilik bizi ya özgür bırakır ya ele geçirir. Özüm .Suretim olacak bundan sonra .
Bazıları oldukları gibidir ve bazıları da göründükleri gibi değildir. Bazılarıysa görünmeleri gerektiği gibi olur.
Bu sözümü bir kenara yaz!
Zihin, kuru gürültüyü sever. Kuru gürültüyse, kıyamet felaketine dönüşmeyi
Kader insanları karşınıza boşuna çıkarmaz.
“Ne yazık ki gerçek hayat, muntazam kurgulanmış bir hikâye değildir ve en beklenmedik zamanlarda hayatımızı etkileyen tesadüfler de mantıkla açıklanamaz. Olaylar çoğunlukla herkesi tatmin edecek şekilde sonuçlanmaz. Yaşanan tuhaflıkları anlatmaksa rüyaları anlatmaya çabalamaya benzer: Rüyadaki olayları özetliyebilirsiniz ama duygusal yükünü, o rüyanın bütün bir günü etkisi altına alışını başkasına aktaramazsınız. “
Ahlaki sorumluluklardan kaçınılarak geçirilmiş bir hayattansa kırılgan şeyler uğruna tüketilmiş bir hayatı tercih ederim.
Mantıksız geldikleri için hislerimi inkâr edecek kadar büyümemiştim daha.
Bazen kıpırdamadan durduğunu ve dünyanın ayaklarının altında hareket ettiğini hayal ederdi. Kendisinin tek yaptığı bacaklarıyla onu hafifçe ittirmek olamaz mıydı?
Hepimiz canavar değil miyiz sonuçta? Mantığın ötesindeki bataklıklarda dolaşan ihtişamlı canavarlar
Ne kadr küçük görünüyorsan içinde o kadar çok şey vardır.
Demek Amerikalısın Aşırılıklar ülkesindensin, arzuları pompalanmış, köklenmiş, ücreti şişirilmiş ve buraya şutlanmış.
Ama yine de Ve buna rağmen
Hiç beklenmedik şekillerde kurtulmaz mı hayat
Başlarken bilmiyor masalın nasıl biteceğini
(benim de bilmediğim gibi)
Seni henüz öldürmedi diyor kız kardeşi,
Henüz kelimesinde, gizli bir ama öldürecek iması
Anne hiç satılır mı? Üzerinde yürüdükleri toprağı satmaları istendiğinde ilk insanlar böyle demişti.
Öldüğün zaman cesedinden pırlanta yapabiliyorlar. Bilimsel yollarla. Öyle hatırlanmayı isterdim. Sonsuza dek parlamayı.
Çok yakında öleceğim. Ancak son yirmi dakikam hayatımın en güzel yıllarıydı.
Ekranınızın ayarları ile oynamayın, hepsi gerçek dünyanın suçu
Bir şeyi kurtarıyorsam bile kurtardığın bir kâbustu
Ama kâbus yok olursa rüya da yok olurdu.
Zihin kuru gürültüyü sever.
Kürü gürültüyse,
Kıyamet felaketine dönüşmeyi
Aslında sahte tıp denen saçmalıklara kadar düşen birine acımaktan fazlası kimsenin elinden gelmez ama bu kişilerin yalan yanlış konuşmalarının gerçek doktorların konuşmalarından daha etkili olması insanın kalbini sızlatır.
Şu hayatta herkes kendinden biraz eksilir.
Ama herkes kendi hatasını yapamaya mahkûmdur.
Eğer yapabilseydim yaşamadan kavuşmanı isterdim tüm deneyimlere.
Kocaman bir evdi, diyorsun
İki yaşındaki çocuklara yaraşır bir özgüvenle
Keşke ben de bu kadar inanabilsem söylediklerime.
Ah, aşık bir Harlequin ne acınası bir yaratıktır.
Kelimeler yaralar veya iyileştirir.
Seni dalından koparışı kibarca, bir tüyü veya saçlarına takacağı bir çiçeği koparır gibi.
Bir gün seni de sevmeyecek. Kalbin paramparça olacak.
Ne zaman yağmur yağsa geliverecek aklınıza.
Ne de olsa mesleğim gereği yalancının tekiyim ama dürüst bir yalancı olduğumu düşünmek isterim.
Ben ruhu olan bir köpeğim.
önemli olan hangi yanıta inanmanın daha kolay olduğu değil, gerçeğin ne olduğuydu.
Ölülerden hiç korkmazdım, niçin biliyor musun? Seni asla incitmezler. Bu şehirde insanın canını yakabilecek çok şey vardır ama ölümler zarar vermez. Yaşayanlar zarar verir. Seni fena incitir.
Banyo yapmak, uyumak ve dünyanın beni ezip geçmeyi bırakmasını istiyordum.
Çığlık atan parçam öyle derinlerdeydi ki kimsenin ondan haberi yoktu. Ben bile varlığını unutmuştum.
Kapıdan çıkar gibi kolayca hayatın dışına çıkabilseydim, parmağımı kıpırdatmama gerek kalmadan fiziksel olarak ölmenin, her şeyi geride bırakmanın bir yolunu bulsaydım inanın yapardım. Ama geceleri uykuya dalıyor, sabahlarıysa hâlâ hayatta olduğumu fark etmenin hayal kırıklığıyla ve var olmaktan bıkmış olarak uyanıyordum.
Eylemlerinin nelere yol açtığını, olay anında görmezden geldiği detayları, dünyaya ne kadar zarar verdiğini, hiç tanımadığı, karşılaşmadığı insanlara ne kadar acı çektirdiğini öğrendi. O âna kadar ki en acı dersti.
Harita da, harita ustası da yok olup gitmiş ama toprak, yaşamaya devam etmiş.
Hikâye, harita ve toprağın bir olduğu yerdir.
Kader insanları boşuna karşınıza çıkarmaz.
Gerçek delilik bizi ya özgür bırakır ya ele geçirir. Özüm
Suretim olacak bundan sonra.
Fırlattım bir kenara gömleğimi, kitabımı, ceketimi, hayatımı
Ve o kapı kapanırken başka kapıların da kapandığını duydum. Geçmişte kalmış, kaybolmuşlardı ve bir daha hiç açılamayacaklardı.
Ne yazık ki gerçek hayat, muntazam kurgulanmış bir hikâye değildir ve beklenmedik zamanlarda hayatımızı etkileyen tesadüfler de mantıkla açıklanamaz.
Her şey her zamanki gibiydi işte.
Bazıları oldukları gibidir ve bazıları da göründükleri gibi değildir. Bazılarıysa görünmeleri gerektiği gibi olur.
Bazen hikâyelerinizi yanlış kişilere gösterirsiniz Her şeyi herkese sevdiremezsiniz.
Mevsimlere katlanamam pek ama
Gelişin, kış ayazını çekilir kıldı.
Sana katılmıyorum. dedi Ekim. Tek fark gecelerinin daha uzun olması. Ve pek sıcak sayılmazsın.
Böyle söyleyince kendimi daha iyi hissettim. dedi Kasım. Sanırım neysek oyuz.
Hayat durmuştu sanki. Gece sona ermekteydi. Dünya nefesini tutmuş, baştan başlamaya hazırlanıyordu.
Bir grup oğlanın içinden onu seçmeye çalışsanız kesinlikle ıskalardınız. O, öteki çıkardı. Diğer taraftaki. Gözden kaçırdığınız.
Sarıp sarmalamıştım kendini rüyalarla ve ölümle,
İkisinden birinde görürüm elbet sevdiğimi.
Hepsi saçmalıktı elbette! Ancak ilham verici ve tehlikeli saçmalıklardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir