İçeriğe geç

King Kong Teori Kitap Alıntıları – Virginie Despentes

Virginie Despentes kitaplarından King Kong Teori kitap alıntıları sizlerle…

King Kong Teori Kitap Alıntıları

Neden anneler kızlarına susmayı öğretirken küçük oğullarının gürültü yapmasını destekler?Neden kendini gösteren bir kızdan utanırken dikkat çeken bir oğula değer vermeye devam ederiz?
Burada erkeksilik erkeklerden gelmez, kadınlardan aşırı itaatkârı oynamaları talep edilir.
Neden anneler kızlarına susmalarını öğretirken küçük oğullarının gürültü yapmasını destekler? Neden kendini gösteren bir kızdan utanırken, dikkat çeken bir oğula değer vermeye devam ederiz?
Kadınlar olarak, yüzyıllardır kadınlığımızla ve onun gerektirdikleriyle ilgili kitaplar yazmaya alışık egemen erkekler kadar iyi bilemeyiz diyeceklerimizi!
Tecavüz bir iç savaştır, bir cinsiyetin diğerine, Senin tüm haklarını elinden alıyorum, seni kendini küçük, kabahatli ve aşağılanmış hissetmeye zorluyorum diye ilan ettiği politik bir örgütlenmedir.
Fransa’da tecavüze uğramış kadınları öldürmüyoruz fakat onlardan kendilerini kirletilmiş, defolu mal olarak ilan etme edebine sahip olmalarını bekliyoruz.
Çünkü mevzu tecavüz olduğunda, onayımızın olmadığını gerçekten de her zaman kanıtlamamız gerekir.
Erkekler tecavüzü kınarlar Kendi yaptıkları her zaman başka bir şeydir.
Neden anneler kızlarına susmayı öğretirken küçük oğullarının gürültü yapmasını destekler?Neden kendini gösteren bir kızdan utanırken dikkat çeken bir oğula değer vermeye devam ederiz?
Geleneksel olarak eril değerler; deneyimleme, risk alma ve aileden kopmadır. Kadınların erilliği her yönden hor görüldüğünde, kösteklendiğinde, zararlı bulunduğunda, erkeklerin kendilerini daha iyi ya da güvende hissedebilecekleri doğru değildir. Bu takdirde bizim olduğu kadar onların özerkliği de sorgulanmış olur. Liberal bir gözetim toplumunda erkek de kadın gibi bir tüketicidir ve bir kadından çok daha fazla güce sahip olması arzu edilmez.
Babanın çocuğa bakışı potansiyel bir devrim oluşturur.
Çocuk olmaksızın kadınsı bir mutluluk olamaz ama veletleri düzgün koşullarda yetiştirmek de neredeyse imkansız. Her halükarda kadınların kendilerini hatalı hissetmeleri gerekir. Neyle uğraşırlarsa uğraşsınlar, kötü iş çıkardıkları onlara gösterilmelidir. Doğru tavır yoktur, mutlaka tercihlerimizde bir hata yapmışızdır.
Denetim araçlarının şiddeti ne olursa olsun, biz ikincilliğimiz fikrini benimsemediğimiz sürece, gündelik yaşamın tarihi aslında erkeklerin ne doğaları gereği üstün ne de kadınlardan farklı olduğunu bize gösterdi. Bağımsızlığımızın tehlikeli olduğu fikri iliklerimize dek işlendi.
Gerçekten de eğer kadın yalnızca erkeklerin yazdığı edebi eserlerde var olsaydı, en üst mertebedeki bir yaratık, çeşitliliğe sahip, kahramansı ve alelade, olağanüstü ve kepaze, sonsuz güzellikte ve aşırı çirkinlikte; bir erkek kadar muhteşem hatta bazılarına göre erkekten daha muhteşem gibi hayal edilebilirdi. Ama bu, kurmacadaki kadındır. Gerçekte ise, Profesör Trevelyan’ ın işaret ettiği gibi kadın, hırpalanmış ve sürüklenmiş halde odasına kapatılmıştır.
Neden anneler kızlarına susmayı öğretirken küçük oğullarının gürültü yapmasını destekler?Neden kendini gösteren bir kızdan utanırken dikkat çeken bir oğula değer vermeye devam ederiz?
Neden anneler kızlarına susmayı öğretirken küçük oğullarının gürültü yapmasını destekler?Neden kendini gösteren bir kızdan utanırken dikkat çeken bir oğula değer vermeye devam ederiz?
Kendi vahşiliğimizle ilişkilenmekten kaçınacak şekilde düzenlenmişiz.
Diktatörlüğün vatandaşı bebeklik haline geri döner: Her şeyi bilen, her şeyi yapabilen, vatandaşının iyiliği için bütün hakları kendinde toplayan, her zaman her yerde hazır ve nazır bulunan bir güç tarafından kundaklanır, emzirilir ve beşiğinde tutulur. Birey kendi özerkliğinden, hata yapma ve kendini tehlikeye atma olasılığından kurtarılmıştır.
Tecavüz bir iç savaştır, bir cinsiyetin diğerine, senin tüm haklarını elinden alıyorum, seni kendini küçük, kabahatli ve aşağılanmış hissetmeye zorluyorum diye ilan ettiği politik bir örgütlenmedir.
Bacak aramı zorla ayırdığında bana asla bir herifi yaralamayı öğretmemiş topluma kızgınım. Bana bunun asla yapmamam gereken bir suç olduğu düşüncesini aklıma sokan da bu toplumdu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bize bunun başımıza gelmesinden daha önemli bir şey olmadığı öğretilirken, aynı zamanda, başımıza geldiğinde de ne kendimizi savunmamız ne de intikam almamız öğretilir.
Mevzu tecavüz olduğunda, onayımızın olmadığını gerçekten de her zaman kanıtlamamız gerekir.
Babanın çocuğa bakışı potansiyel bir devrim oluşturur.
Liberal bir gözetim toplumunda erkek de kadın gibi bir tüketicidir ve bir kadından çok daha fazla güce sahip olması arzu edilmez.
Bağımsızlığımızın tehlikeli olduğu fikri iliklerimize dek işlendi. Medya da bunu hırsla pekiştirdi: Sanki savaş zamanı hiç yaşanmamış dul, terk edilmiş, yalnız kalmış ya da kötü davranılmış olmak yeni bir icatmış gibi.
Neden anneler kızlarına susmayı öğretirken küçük oğullarının gürültü yapmasını destekler?Neden kendini gösteren bir kızdan utanırken dikkat çeken bir oğula değer vermeye devam ederiz?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ben susması gereken, susturulan bir cinsiyettenim. Üstelik de bunu nezaketle kabul etmesi gereken cinsiyetten. Yoksa yok edilirim
Tecavüz, açıkça politik bir programdır: Kapitalizmin iskeleti, iktidarın uygulamasının çiğ ve dolaysız teslimidir. Tahakkümü kimin elinde tutacağını tayin eder ve onun, gücünü sınırsızca kullanmasını sağlamak için oyunun kurallarını belirler. Çalmak, gaspetmek, zorla almak, dayatmak zorbalığından gelen gücünün engelsizce işlenmesi için bütün bunlar mubahtır ve karşı taraf bunlara hiçbir direniş gösteremez. Bu ötekinin sözünü, iradesini, bütünlüğünü feshetmekten duyulan bir hazdır.
Erkekler tecavüzü kınarlar Kendi yaptıkları her zaman farklı bir şeydir.
Bütün bunlar her zaman kadınlar savaşacak çocuklar doğursun, erkekler de dar kafalı üç dört ahmağın çıkarlarını korumak için gidip kendilerini öldürtmeyi kabul etsinler diyedir.
Medyatik bir yazar olarak işimin reklamla ilgili kısmının fuhuşla benzerliği beni hep şaşırttı. Ancak şu farkla; ”ben bir orospuyum ” dediğinizde bütün kurtarıcılar yanınıza biter, oysa ”ben televizyona çıkıyorum ” dediğinizde sizi kıskanırlar. Ama tamamen ait olamama hissi, mahrem olanı satmak, özel olanı göstermek; bunlar tamamen aynıdır.
Çünkü mevzu tecavüz olduğunda, onayınızın olmadığını gerçekten de her zaman kanıtlamanız gerekir. Suçluluk duygusu kelimelere dökülmeyen bir ahlakın cazibesine boyun eğmek gibidir, üstelik bu ahlak suçluluk duygusunun saldırgan yerine saldırıya uğrayanın tarafında olmasını ister.
Zira bir tecavüzden travmatize olmak gerekir, uyman gereken belli bir belirtiler dizisi vardır: Erkeklere, geceye, bağımsızlığa yönelik korku, cinsellik ve diğer eğlencelik alemlerden tiksinti. Sana her üslupta tekrar edilir: Bu önemli, bu bir suç, eğer seni seven adamlar bunu bilse bu onları acıdan ve öfkeden deliye çevirecek ‘aynı zamanda tecavüz bir adamın diğer adamlara ”sizin kadınlarınızı bileğimin gücüyle sikiyorum. ” dediği özel bir diyalogtur.) Fakat bir yığın sebepten dolayı en akla yatkın nasihat ”bunu kendine sakla ”dan öteye gidemez. Yani, iki buyruk arasında boğul. Hani nedir ya, geber kaltak!
Cinsel saldırı yeni bir icatmış da onu filmle akla sokmak gerekiyormuşçasına, pornonun tecavüz oranını arttırdığı sürekli söylenir. Bu ikiyüzlüce ve saçmadır. Buna karşılık, 60’lı yıllardan, Cezayir’den beri Fransız erkekleri savaşa katılmamış olsa da ”sivil ” tecavüzler artmaktadır. Askerlik hayatı, kolektif tecavüzü ”meşru nedenlerle ” uygulamaya uygun bir ortamdır. Özellikle, tecavüz fetih savaşlarından beri var olan bir savaş stratejisidir, tecavüzcü grup bu yolla erkekleşirken karşı grup melezleşerek güçsüz düşer. Yani kadınlara yönelik cinsel şiddetin yeni bir olgu olduğuna ya da sadece herhangi bir gruba yönelik olduğuna inanmaktan vazgeçmeliyiz.
Benzer şekilde, annelik de vazgeçilmez bir kadınlık deneyimine dönüştü, herkes tarafından değer görür oldu: Yaşam vermek muhteşemdir! Annelik yanlısı propagandanın daha önce bu kadar dikkat çekici olduğu ender görülmüş bir şey. ”Çocuk yapın, muhteşem bir şey bu! Kendinizi hiç olmadığı kadar kadın ve başarılı hissedeceksiniz! martavalları çifte zorbalığın çağdaş ve sistemli bir yöntemi oldu.
bu mutlu ahmaklar mücadelenin eşit olduğunu sanır. bu onların huzurunun sırrıdır.
fakat o anda kendimi iğrenç bir şekilde, daha önce hiç hissetmediğim ve bir daha asla hissedemeyeceğim bir biçimde kadın hissettim. kendi postumu korumak bana bir erkeği yaralama izni vermiyordu
bacak aramı zorla ayırdığında bana asla bir herifi yaralamayı öğretmemiş topluma kızgınım. bana bunun asla yapmamam gereken bir suç olduğu düşüncesini aklıma sokan da bu toplumdu
ve ben bugün hâlâ kendimizi küçük bir bıçakla savunma cesaretimiz olmadığı için kendimi suçlu hissediyorum
Tecavüz, açıkça politik bir programdır: Kapitalizmin iskeleti, iktidarın uygulamasının çiğ ve dolaysız temsilidir. Tahakkümü kimin elinde tutacağını tayin eder ve onun, gücünü sınırsızca kullanmasını sağlamak için oyunun kurallarını belirler.
Maaşlı bir işte çalışmanın toplumsal olarak hayatta kalmak için şart olduğu, ama kimse için, özellikle de kadınlar için bir güvence sağlamadığı, altüst olmuş bir toplumda çocuk yapın!
Kadınlar ve erkeklerin 70’lerden önce daha iyi anlaştıklarını varsaymak tarihsel gerçekliğe aykırı. Birbirimize daha az yakındık, o kadar.
Bağımsızlığımızın tehlikeli olduğu fikri iliklerimize dek işlendi.
Bu basamak olma fikri hakir bir zevk. Kendi güçlerimizle kuşatılmış durumdayız. İşimize burnunu sokmaya ve bizim için neyin iyi neyin kötü olduğunu belirtmeye devam eden erkekler, ama özellikle de aile, kadın dergileri ve genel söylem üzerinden diğer kadınlar tarafından devamlı denetleniyoruz.
Sanki yararlı, hoş ya da seksi bir şeymiş gibi, kadının zincirlenmiş bir halde ilerleme çabasında kölevari bir onur duyma var.
Çünkü baştan çıkarıcı ama orospu olmayan, iyi bir evliliği olan ama geri plana atılmamış, çalışan ama erkeğini gölgede bırakmamak için aşırı başarı sahibi olmayan, zayıf ama kafayı rejim yapmakla bozmamış, estetik cerrahların müdahalesi olmadan her daim genç kalan, bebek bezleri ve okul ödevlerinden bezmeyen ama hür bir anne olan, evi çekip çevirmeyi beceren ama geleneksel ev kadını gibi de olmayan, bir erkekten daha az olmak kaydıyla kültürlü olan beyaz kadın ideali,
her ne kadar kendini haybeye paralıyormuş gibi görünse de sürekli başımıza kakılan ve onun gibi olmak için çabalamamız gereken bu mutlu beyaz kadınla şu veya bu şekilde hiçbir zaman, hiçbir yerde karşılaşmadım.
İçimden bir ses bu kadının var olmadığını söylüyor.
Kadınlar olarak aramızda en iyi yerlere gelenler en güçlülerle ittifak kurmuş olanlarıdır. Bu kadınlar aldatıldıklarında susmaya, gülünç düşüruldüklerinde bi şey yapmamaya erkeklerin egolarını pohpohlamaya en muktedir olanlardır.
Keza bir erkek için kadınları sevmemek bir tutumken, bir kadın için erkekleri sevmemek bir patolojidir.
Erkeğin arzusu erkekten daha güçlüdür ve erkek bu arzuyu yönetme kudretinden yoksundur.
Tecavüz bir iç savaştır, bir cinsiyetin diğerine, Senin tüm haklarını elimden alıyorum, seni kendini küçük, kabahatli ve aşağılanmış hissetmeye zorluyorum diye ilan ettiği politik bir örgütlenmedir.
Annelik kadınlık durumunun en çok övülen yönü olmaya başladı. Bu, Batı’da da kadının gücünün en fazla arttığı alan haline geldi. Kız çocukları özelinde uzun süredir geçerli olan anneliğin mutlak tahakkümü oğlan çocukları için de geçerli olmaya başladı. Annenin, çocuğu için neyin iyi olduğunu bildiğini bize her tondan tekrar ediyorlar: Anne doğası gereği bu şaşırtıcı gücü kendinde barındırmaktadır. Topluluk içi örgütlenmenin evdeki karşılığıdır bu: Her zaman en gözetici olan devlet, ne yememiz, ne içmemiz ve yutmamız gerektiğini, neyi izlemeye, okumaya, anlamaya ehil olduğumuzu, bir yerlere nasıl gitmemiz, paramızı nasıl harcamamız, nasıl kafa dağıtmamız gerektiğini bizden daha iyi bilir. Sarkozy polisin okullara ya da krallık ordusunun mahallelere girmesini gerekli gördüğünde, bu, çocuklara gösterilen yasanın eril bir simgesi değil, annenin mutlak iktidarının bir uzantısıdır. Çocukları cezalandırmayı, hizaya sokmayı, onları uzun süre memeye bağımlı kılmayı yalnızca anne bilir. Kendini her şeye kadir bir anne konumuna yerleştiren bir devlet faşizan bir devlettir. Diktatörlüğün vatandaşı bebeklik haline geri döner: Her şeyi bilen, her şeyi yapabilen, vatandaşının iyiliği için bütün hakları kendinde toplayan, her zaman her yerde hazır ve nazır bulunan bir güç tarafından kundaklanır, emzirilir ve beşiğinde tutulur. Birey kendi özerkliğinden, hata yapma ve kendini tehlikeye atma olasılığından kurtarılmıştır. Toplumumuzun meylettiği yol budur. Muhtemelen erişkinlik zamanımız çoktan ardımızda kaldığından, bireyi çocuklaştıran kolektif bir örgütlenme evresine doğru gerilemekteyiz. Geleneksel olarak eril değerler; deneyimleme, risk alma ve aileden kopmadır. Kadınların erilliği her yönden hor görüldüğünde, kösteklendiğinde, zararlı bulunduğunda, erkeklerin kendilerini daha iyi ya da güvende hissedebilecekleri doğru değildir. Bu takdirde bizim olduğu kadar onların özerkliği de sorgulanmış olur. Liberal bir gözetim toplumunda erkek de kadın gibi tüketicidir ve bir kadından çok daha fazla güce sahip olması arzu edilmez.
Çünkü baştan çıkarıcı ama orospu olmayan, iyi bir evliliği olan ama geri plana atılmamış, çalışan ama erkeğini gölgede bırakmamak için aşırı başarı sahibi olmayan, zayıf ama kafayı rejimle bozmamış, estetik cerrahların müdahalesi olmadan her daim genç kalan, bebek bezleri ve okul ödevlerinden bezmeyen ama hür bir anne olan, evi çekip çevirmeyi beceren ama geleneksel ev kadını gibi de olmayan, bir erkekten daha az olmak kaydıyla kültürlü olan beyaz kadın ideali, her ne kadar kendini haybeye paralıyormuş gibi görünse de sürekli başımıza kakılan ve onun gibi olmak için çabalamamız gereken bu mutlu beyaz kadınla şu veya bu şekilde hiçbir zaman, hiçbir yerde karşılaşmadım. İçimden bir ses bu kadının var olmadığını söylüyor.
Evlilik, kadının, erkeğin rahatını sağlamaya yönelik birtakım angarya işleri, özellikle de cinsel görevleri rakipsiz bir fiyata yapmaya kendisini adadığı bir pazardır.
Arzu yalnızca erkeklerin tekelindeydi.
Aile, savaşçı mertlik, utanç tüm değerler her cinsiyete kendi rolünü tahsis etmeye yöneliktir. Erkeklerin rolü devletin bedava kadavrası, kadınlarınkiyse erkeklerin kölesi olmaktır. Sonunda herkes köleleştirilmektedir, cinselliklerimiz kaybolmakta, gözetlenip norma sokulmaktadır.
Evlilik, kadının, erkeğin rahatını sağlamaya yönelik birtakım angarya işleri, özellikle de cinsel görevleri rakipsiz bir fiyata yapmaya kendisini adadığı bir pazardır..
Öncelikle, tecavüz fetih savaşlarından beri var olan bir savaş stratejisidir, tecavüzcü grup bu yolla erkekleşirken karşı grup melezleşerek güçsüz düşer. Yani kadınlara yönelik cinsel şiddetin yeni bir olgu olduğuna ya da sadece herhangi bir gruba yönelik olduğuna inanmaktan vazgeçmeliyiz .
Bütün bunlar her zaman kadınlar savaşacak çocuklar doğursun, erkekler de dar kafalı üç dört ahmağın çıkarlarını korumak için gidip kendilerini öldürtmeyi kabul etsinler diyedir.
İktidar ve para kadınlarda olunca değersizdir. Bunlar ancak erkekler vasıtasıyla edinilebilir. Bir kadın olarak sen, eş olarak secilirsen partnerinin avantajlarından yararlanabilirsin.
70’lerden önce kadınlar ve erkekler daha iyi anlaşıyorlardı diye varsaymak tarihsel gerçekliğe aykırıdır. Birbirimize daha az yakındık o kadar.
Feminizm, pazarlama talimatlarının yeniden düzenlenmesi, bir oral seks ya da çift değiştirme promosyonu dalgası değil, bir devrimdir. Tek mevzusu katkı bedelini iyileştirmek de değildir. Feminizm kadınlar için, erkekler için ve diğerleri için kolektif bir maceradır. Gayet iyi işlemekte olan bir devrimdir. Bir dünya görüşü, bir tercihtir. Mevzubahis kadınların küçük çıkarlarını erkeklerin küçük kazanımlarıyla yarıştırmak değil, hepsini havaya uçurmaktır.
Bir odaya girdiğinde erkek var mı diye bakmalı ve onları hoşnut etmek istemeliyiz. Yüksek sesle konuşmamalıyız. Çok zorlayıcı olmamalıyız. Yayılmak adına bacaklarımızı ayırıp oturmamalıyız. Otoriter bir tonda kendimizi ifade etmemeliyiz. Paradan konuşmamalıyız. İktidar sahibi olmak, iktidar makamını meşgul etmek istememeliyiz. Saygınlık aramamalıyız. Yüksek sesle gülmemeliyiz. Kendi kendimize çok eğlenmemeliyiz. Erkekleri hoşnut etmek, kudret alanına dair ne varsa silmemizi isteyen karmaşık bir sanattır.
Muazzam bir ikiyüzlülük.
Mevzubahis, kadınların küçük çıkarlarını erkeklerin küçük kazanımlarıyla yarıştırmak değil, hepsini havaya uçurmaktır.
Uçaklar burada hiçbir şeydir.
Çirkin’i öldüren Güzel’dir.
Bütün bunlar her zaman kadınlar savaşacak çocuklar doğursun, erkekler de dar kafalı üç dört ahmağın çıkarlarını korumak için gidip kendilerini öldürtmeyi kabul etsin diyedir.
Gücü, parayı ya da şan şöhreti seven kadınların aptallığı hakkında nutuk çeken erkekleri dinlemeyi seviyorum, sanki bu dedikleri kendilerinin file çorapları sevmelerinden daha aptalcaymış gibi
Ölüm korkusunu net bir şekilde hatırlıyorum. Bu hiç var olmamışlık, çoktan yok olmuş olma fikri sonsuz bir boşluk hissi veriyor.
Kendinizi kollayın kızlar, sizi cesetken çok seviyoruz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir