İçeriğe geç

Kevser Kitap Alıntıları – Burcu Karataş Metin

Burcu Karataş Metin kitaplarından Kevser kitap alıntıları sizlerle…

Kevser Kitap Alıntıları

Sevmek, insanı güçlendirirken zayıf düşüren ironik bir duygudur
“Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın.”
İnsan ne kadar hırpalanırsa o kadar şefkat arar, şayet şanslıysa yaralarını şefkatle sarar. Değilse açılan yara bir ömür kanar..
Kapılar bazen geleceğe değil, cehenneme açılır.Çünkü sınavlar genellikle acımasızdır.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutmazsın.
Sahici bir aşk sabırlıdır. Önüne çıkan engeller ise sadece birer teferruat.
İnsan ne kadar hırpalanırsa o kadar şefkat arar, şayet şanlıysa yaralarını şefkatle sarar. Değilse açılan yara bir ömür kanar.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın.
Geçim derdinin olduğu yerde aşka sevgiye yer yoktu. Açlık ve yokluk bedeni kuruttuğu gibi kalbi de öyle bir kuruturdu ki, insanın karnı açken kimseleri sevesi gelmezdi.
Kevser, aynı vapura bindiğiniz aynı sokaklarda yürüdüğünüz, aynı marketten alışveriş yaptığınız ya da çok uzaklardan hikayelerini hüzünle dinlediğiniz kadınların sesi
O vakitler çocuk aklıyla idrak edemediklerini, o çukur, ailesini yuttuğunda anlamıştı. O yer aslında bir cehennemdi. Kadınların mal gibi alınıp satıldığı , kullanıldığı,değer göremediği kadın cehennemi ! Annesi o cehennemde yanan kadınlardan sadece biriydi
Bir kadın kaç kere kör kuyulara düşebilir? Ve kaç kere çıkabilir yukarı?
Insan ne kadar hırpalanırsa o kadar şefkat arar, şayet şanslıysa yaralarını şefkatle sarar. Değilse açılan yara bir ömür kanar.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın.
Her tarafı gece olan birisini ışıkları kapatarak korkutamazsınız !
Kevser, aynı vapura bindiğiniz aynı sokaklarda yürüdüğünüz, aynı marketten alışveriş yaptığınız ya da çok uzaklardan hikayelerini hüzünle dinlediğiniz kadınların sesi
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın
Hayat yok olup gitmek ile özgür nefes alabilmek arasında ince bir çizgiydi
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
. Erkekler, insanlığın defolu mallarıydı. Yaratıcı, hatalı üretimlerine erkek adı vermiş ve kadına sınav olsun diye dünyaya göndermişti. Bazı kadınları da erkeklerin defolarını saklasınlar diye basiretsiz yaratmıştı. Bu iki grup İnsan bir araya geldiğinde ortaya çıkan kötücül beceriye de şeytan deniyordu
celladın oğlu cellat olmuştu
Kalan son dünyası da başına yıkıldı, ezildi, yok oldu Fatıma
Kevser i o evde cehennemi yaşıyordu, nereden bilecekti garip Zarife. Kendi doğurduğu şeytan ona ne kötülük ediyor ne bilecekti..
Sahi ölüm neydi? Bedendeki kalbin atmayı bırakması, akciğerlerin nefes almaktan vazgeçmesi, damarların kanı taşımaya reddetmesi miydi ölmek? Yoksa sonsuz bir yok oluş muydu ya da tam aksine zamansız bir varlığa uyanış mı?
Durdu Zarife. Zaman durdu, hayat durdu, bedenindeki nefes durdu
Okuduklarını anlamadı
Bazen tercih etmeden de bedel ödenebildiği ve bunun adına kader dendiği, Kevser’in öğretmeninden öğrendiği en önemli hayat dersi oldu
O vakitler çocuk aklıyla idrak edemediklerini, o çukur, ailesini yuttuğunda anlamıştı. O yer aslında bir cehennemdi. Kadınların mal gibi alınıp satıldığı , kullanıldığı,değer göremediği kadın cehennemi ! Annesi o cehennemde yanan kadınlardan sadece biriydi
Fani hayat kimselere gül bahçeleri vaat etmez.İnsan ya sınanır ya da tek başına sınavdır
Güvende olmak.. En son ne zaman güvende olmuştu?
Hayat durdu,dünya durdu,dil sustu.
Düşünceler ve kelimeler yitirdi butun anlamlarını.Gercekler;bir çöl oldu,hayat ise dev bir buz kütlesi
Fani hayat kimselere gül bahçeleri vaat etmez.İnsan ya sinanir ya da tek basina bir sınavdır.
Bir adam ve bir kadının yureklerinden taşan ask,cezveden taşan kahvenin sesiyle bölündü.
Aşk,andan ibaretti.Kimyanin verdiği tepkinin duygulara ulaşması için sadece bir an gerekirdi.
Çıkmaz sokak yoktur aslında.Sadece o sokağın sonunda asilmayi bekleyen duvarlar,gecilmeyi bekleyen engeller vardır.
Karanlığın daha da dibine gomulecegi düşüncesi yüreğini sıkıstiriyor,güvendiği insanları bir bir kaybetmenin hezimetini yaşıyordu.
Sevdiği kadını kaybeden her erkek gibi,aslında beyhude çabalıyordu
Şeytan bir insanın bedeninde surete burunurse eger,yapılan her kötülük olağan,alınan her ah,haktır.
Kapılar bazen geleceğe değil,cehenneme açılır.Cunku sınavlar genellikle acımasızdır.
O yüzden ne sordu,ne cevap aradi;hayatı boyunca sadece geleni yaşamak gibi kutsal bir kabullenisi kendine zırh yaptı.
Geleceğe bir isik yakmanin tek yolu,geçmişin kullerini tek nefesle savurmaktir.
Belli ki günah çıkarıyordu ancak Allah’ın affina sığınmak leş ruhunu temize cekmeye yetmiyordu.
Ortak acilarda buluşan insanlar belki de kendi yarim olma hallerini birbiriyle tamamliyor,hiç goremedikleri sevgileri birbirlerinde ariyorlardi.
Hiç görmediği mutluluk,daha ilk günden kuş olup ucmustu elinden.Bir umut diyerek giydiği gelinliği ruhuna kefen olmustu.
Beş çocuğun duyduğu sevgi açlığını ciliz bedeni ve ruhuyla doyurmaya çalışır,onlara sarılır,sevgi sözcükleri söylerdi.Annesinin ruhsal yokluğu ve babasının şeytan cukuru Zarife’yi küçük yaşında buyutmus,sefalet icinde ince bir nezaketle kardeşlerine yuva etmisti.
Geçmişin akrebini bir bardağın içine kapatmıştı.Goruyor ancak kendisine zarar vermeyeceğini biliyordu.Yasadigi travmalar artık onun kontrolundeydi.Ta ki yenileri onu bulana dek
Onların yanında hissettiği sonsuz güven duygusu;harabe ruhuna ilaç,hastalıklı düşüncelerine şifa oluyordu.
Her şeytanın bir ikametgahi vardır.Oraya denk dusmek ise insanin kötü sansidir.
Sevmek,insanı guclendirirken zayıf düşüren ironik bir duygudur.
Yapılacak bir seyler daima vardır,lakin kader saha kalktiysa,çabalamak beyhude bir savaştır.
Çünkü iyi insanlar iyi olmayı hak ederdi.
Yaşadığı onca hezeyan sonrasında hayata tutunmasını saglayan,ruhunu iyilestirmesini ve ayağa kalkmasını sağlayan yegane şey işte o gözü karalıgiydi.
Geçmişinin karanlığına ışık olan bu insanlar sayesinde ayakta kalabilmiş,onların koşulsuz merhamet ve sevgileriyle yaralarını sarabilmisti.Yara izleriyle dolu ruhu,bir cuzamli gibi şekilsiz semalsizdi ama hala ayaktaydi.
Anlar vardır;sessiz ve derinden gelir.Damla damla dolan ruh,kontrolden oyle kontrolsuzce çıkar ki olağan olan her şey birden olağanüstü bir hal alır.
İnsan ne kadar da güçlü bir varlikti.Olurken bile ölmemek için cabalamaktan asla vazgeçmeyen sonsuz direnişçi bir mucadelesi vardı.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsin.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın.
Bir kadın kaç kere kör kuyulara düşebilir ve kaç kere çıkabilir yukarı?
Sahici bir aşk sabırlıdır. Önüne çıkan engeller ise sadece birer teferruat.
İnsan, olacaklardan kaçabiliyordu belki ama asla saklanamıyordu.
Sevmeyi bilmeden büyüyen çocuklar aktif bir bir şiddetin ortasında kalmışlarsa, şiddet, onlar için sapkın bir sevme biçimi oluyordu.
İnsanlar, çocukluk dönemlerinde gerekli sevgiyi alamadıklarında hayatları boyunca ne kadar sevilirlerse sevilsinler hep sevgiye aç kalırlardı. Bir çocuğun anne babasının, yanında veya sağ olması, doğru şekilde sevileceğinin garantisi değildi.
Bir düşmandan intikam almak uğruna kendi hayatınızı harcamayın. İntikam ahmakların işidir yavrularım.
Akıllı insanlar daima kendilerine yatırım yaparlar. Bir başkasına değil. İnsanlara sonsuz bir güvenle teslim olun diyemem. Dünyada kötüler de var ve olmaya da devam edecekler. Ancak kötülerin olması, iyi insanların olmadığı anlamına gelmez. O yüzden lütfen insana ve insanlığa olan sevginizi yitirmeyin. Bunu en azından sevdiğiniz ve iyi olduğuna kanaat ettiğiniz insanların hatırına yapın.
nefret, kin ve öfke gibi kötücül duygular en önce sahibine zarar verir.
Acılar, mücadeleler ve sınavlar varoluşumuzdan itibaren doğamızın bir parçası.
Yaşadıklarımızı yaşanmamış farz edebiliriz ancak onların yaşandığı gerçeğini değiştiremeyiz. O yüzden iyi kötü ne varsa geçmişimizde bilgelikle kabul etmeli, sahiplenmeli ve bizi biz yapanın bu yaşanmışlıklar olduğunu özümsemeliyiz. Şayet bunu yapabilirsek, işte o zaman hayat yolumuzu bulacağız ve o yolda mutlulukla yürüyeceğiz. Ama şunu da unutmayın; o yolda daima mutlu olmak mümkün değil. Çünkü bu dünyada mutlak mutluluk diye bir şey yok.
yaşadıklarımıza değil, yaşadıklarımızın ardındaki mesajlara, görevlere odaklanmalıyız.
Sırtlarına büyük günahlar yüklemiş ruhlar, bedenlerini bıraktıklarında hafifleyebilir miydi?
Verilenlere şükretmek için gerekli dinginlik çoğu insanda var olmadığından mıdır, yoksa varlığın ölümü zihinden silmesinden midir bilinmez, çiğ kalan her insan kaybediyordu yolunu.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın
Zihnim fikrime dar gelmeye başladığından beri düşüncelerimin hangisi hayal hangisi gerçek bilmiyorum.
Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir