İskender Pala kitaplarından Kervan kitap alıntıları sizlerle…
Kervan Kitap Alıntıları
İnsanın içinde tedirginlik ve korku yerine umut ve sevinç var ise hayatın anlamı da değişiveriyordu.
Unutma; umut kestiğin şeye karşı özgür, tamah ettiğin şeye karşı tutsaksın.
“Unutma; umut kestiğin şeye karşı özgür, tamah ettiğin şeye karşı tutsaksın..”
“Süsünü, paranı ve düşünceni gizle!”
Olsun, sevgilinin adımlarına basmak da saadetin bir çeşidi değil midir?
Yakını yitiren, uzağı da bulamaz…
İmdi, insana düşen, kirleneni atmak değildir, kiri atmaktır! Kirleneni dışlamak değildir, kiri dışlamaktır. Herkes kirlenebilir ama temizlenme imkanı daima vardır. İnsandır, nefis sahibidir, günaha gelebilir, küfre sapabilir, çamura düşebilir. Peki ama çamura düştü diye onu feda etme hakkımız var mıdır? Allah yaratmıştır madem, öylece bırakamayız, onu alıp yıkamak, Musa’nın eli gibi pırıl pırıl etmek gerekir.
Unutmayın ki bir medeniyet ancak biriktiregeldiği eserlerle yaşar ve kendini kabul ettirir; o eserlerin yok edilmesi medeniyetin de yok edilmesidir. Medeniyeti yok olan milletlerin geleceği hükmetmekle değil hükmolunmakla sürer.
Unutma; umut ettiğin şeye karşı özgür, tamah ettiğin şeye karşı tutsaksın.
Benim kalbim pazar meydanı mıdır ki her gelen içindekini yokluyor?
“Hey Allah’ım! Benim kalbim pazar meydanı mıdır ki her gelen içindekini yokluyor?”
Lütfunu gördüğün sevgilinin kıymetiyle cevrini gördüğün sevgilinin kıymeti aynı olmaz. Sen zannedersin ki lütuf gösteren diğerinden üstündür;bilakis aşk içinde cevredene daha değer verilir. Aşk, hak etmektir.
Olsun, sevgilinin adımlarına basmak da saadetin bir çeşidi değil midir ?
.. Yolda kalma, kendine yoldaş bul!
Son cümleyi gözümün içine bakarak söylemişti. Bu adamı çözmek gerçekten zordu. Yine de yoldaşımı bulduğumu düşündüm. Üstelik parasız, çulsuz, gamsız .
Yanına vardığımda kulağıma fısıldadı, sanki vazifeden azledildiğim haberini kuşlar duyurmuş gibi :
Ya sen beni taşı ya ben seni taşıyayım!
Devlet hazinesinden çalanın devlet bilinci olabilir mi?
İnsanların tedbir almadan yalnızca dua ederek belayı def edebileceklerine inanmalarına şaşırdım.
“ Bunların İslamiyet hakkındaki bütün görüşleri doğru , bizim de bütün görüşlerimiz hatalı kabul edilse bile karşısındaki masum insanın Suyunu kalleşçe zehirlemeye cevaz veren bir inanış elbette bâtıldır!”
İnsanları yüzünüzle, meclisinizle, hükmünüzle ferahlatıp hoşnut etmeye bakın. Öfkeden sakının; çünkü öfke şeytanın insanı aldatmak için iğvâ ettiği kötü bir şeydir.
Kendi başına sultan olmak, bir sultana muhtaç olmaktan evlâdır.
Medeniyeti yok olan milletlerin geleceği hükmetmekle değil hükmolunmakla sürer.
“İman kalplerde gizlidir ve kişi kalbinde olanı Allah’tan başkasına bildirmeye mecbur değildir.”
“İnandım deyip de inancının hiçbir gereğini yapmayan kişi nasıl olur da inanmış sayılabilir? Amelsiz iman dileyen, yaysız ok atmaya kalkan kişiye benzemez mi?”
“Bizim için şehadet kelimesi manevi bir zırhtır, hiçbir silah ona tesir edemez.”
Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır. Allah bizi hür yaratmış Tamaha kul olmaktan sakınalım
Zamanın cilvesidir ki her kim dünyaya dost olup onu elde etmeye çalışırsa zahmete düşer, kim de sırtını döner onu gözden çıkarırsa huzura erer.
Kabe’ye vardığımızda aslında iki parçalık ihram bezinin dünya için kafi olduğunu göreceğiz. Bakın işte, bunca savaş, çapul, cinayet, hırsızlık Dünyalık uğruna ve dünya için Oysa biz bu kervan’dan sonra bir kervana daha katılacağız. istesek de istemesek de O kervan’da insanın devesinde taşıdığına değil, kalbinde taşıdığına bakacaklar Dünyadakiler yazık ki uykuda yol alan Kervan ehline benziyorlar. Onlar uyusalarda Kervan gitmeye devam eder. Bunun için Allah’ın bir meleği vardır, Her gün bağırır; Doğun ölüm için! Toplayın yok olmak için, yapın yıkılmak için, ilerleyin varmak için!.. İş odur ki kişi gittiği yolu uyanık gide.
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
Aşk işinde maşuk her zaman kayıp sayılır.
Yakını yitiren, uzağı da bulamaz.
Aşk, haketmektir.
Aşk, sevgili kendisine değer vermediği halde bile onun uğruna cevr ü cefa çekmeyi kabullenmektir.
Ölç, biç sonra kes! Düşün,taşın, sonra söyle. Anla, bil, sonra yap!
İman kalplerde gizlidir ve kişi kalbinde olanı Allah’tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. Aksi takdirde mümin ile Allah arasındaki içtenlik, samimiyet, dostluk kaybolur, gider.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
İnsana düşen, kirleneni atmak değildir, kiri atmaktır!
Hepimiz kendi hayatımızı yine kendi kalbimizin çevresinde şekillendirip yaşıyorduk.
Sen zannedersin ki lütuf gösteren diğerinden üstündür; bilakis aşk işinde cevredene daha değer verilir. Aşk, hak etmektir.
Üstür zehebeke ve zihâbeke ve mezhebik
**Üç şeyini gizle : Paranı,gideceğin yeri ve mezhebini **
“Lütfunu gördüğün sevgilinin kıymetiyle cevrini gördüğün sevgilinin kıymeti aynı olmaz. Sen zannedersin ki lütuf gösteren diğerinden üstündür; bilakis aşk işinde cevredene daha değer verilir. Aşk, hak etmektir.”
“Aşk, sevgili kendisine değer vermediği halde bile onun uğruna cevr ü cefa çekmeyi kabullenmektir.”
Herkes kirlenebilir ama temizlenme imkanı daima vardır. İnsandır, nefis sahibidir, günaha girebilir, küfre sapabilir, çamura düşebilir. Peki ama çamura düştü diye onu feda etme hakkımız var mıdır?
“Sevgilinin adımlarına basmak da saadetin bir çeşidi değil midir?”
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
“Varlığın yegane sahibi Allah’tır. Ademin ne vakit yoksul olacağı belli olmaz. Yokluğa yerinme, varlığa sevinme.”
“İnsana düşen, kirleneni atmak değildir; kiri atmaktır!”
“Taş da yumurtaya düşse, yumurta da taşa düşse olan yumurtaya olurdu.”
İnsana düşen kirleneni atmak değildir, kiri atmaktır. Kirleneni dışlamak değildir kiri dışlamaktır.
Ölç, biç, sonra kes!
Düşün, taşın, sonra söyle!
Anla, bil, sonra yap!
Hz.Ali (R.A.)
Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır. Allah bizi hür yaratmış, tamaha kul olmaktan sakınalım.
Yoksulun kimsesi Allah’tır.
“Oysa Allah, kullar kendisine ulaşabilsin diye çeşit çeşit yollar icat etmiş değil midir?”
Sevgilinin adımlarına basmak da saadetin bir çeşidi değil midir?
Yakını yitiren, uzağı da bulamaz!
“Ölç, biç, sonra kes! Düşün, taşın, sonra söyle! Anla, bil, sonra yap!”
“Zenginlik, gurbette yurttur; yoksulluk, yurtta gurbet..”
-Sormamızın mahzuru yoksa eğer, soralım; kimlerdensin?
– Ömür boyu gayret edenlerdenim. Şey, acaba siz, gayret edenlere hayret edenlerden misiniz?
Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır. Allah bizi hür yaratmış, tamaha kul olmaktan sakınalım.
Burada edebini bozmaktan sakın ey yolcu, çünkü burası Allah’ ın sevgilisinin beldesi .
Kendi başına sultan olmak, bir sultana muhtaç olmaktan evladır.
sorup utandırmaktansa bilmemek iyidir!
Posta güvercini, pusula götürür… Haberci kuş, haber getirir!
Taş da yumurtaya düşse, yumurta da taşansalar olan yumurtaya olurdu.
Küçük şüpheler, büyük felaketler getirir.
‘Zenginlik gurbette yurttur; yoksulluk yurtta gurbet’
Zaman ikidir aziz arkadaşım; ya sana yâr olur ya aleyhine döner. Yâr oldu mu aldanıp gaflete düşme; aleyhine döndü mü de dayanmaya bak.
“Benim kalbim pazar meydanı mıdır ki her gelen içindekini yokluyor?”
Yoksulun kimsesi Allah’tır.
Aç kalmak, alçalmaktan iyidir.Allah bizi hür yaratmış, Tamaha kul olmaktan sakınalım.
İster önceden yaşanmış tarihi olaylar olsun ister günümüz de yaşananlar, eğer kalemin kağıda serptiği bir satır, ilerde tarih gibi anlaşılabilicek, tarihe mal olacak veya tarih olacak ise onu yazan kalemin hakikatten asla sapmaması gerekiyordu. Aksi takdirde yalnızca bir nesil değil gelecek bütün nesilleri bilerek yanıltmanın vebali büyük olurdu.
İman kalplerde gizlidir ve kişi kalbinde olanı Allah’tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. Aksi takdirde mümin ile Allah arasındaki içtenlik, samimiyet, dostluk kaybolur, gider.
Lütfunu gördüğün sevgilinin kıymetiyle cevrini gördüğün sevgilinin kıymeti aynı olmaz.
Tilkinin biri deveyle dostluk kurmak için kuyruğunu onun kuyruğuna bağlamış. Biraz sonra devenin ayağa kalkacağı tutmuş. Tilkiyi devenin kuyruğunda baş aşağı sallanırken gören kurt sormuş. Hey tilki bu nasıl iş? Tilkinin cevabı benim de size cevabımdır: Büyüklerle düşüp kalkmanın sonu !
“Olsun , sevgilinin adımlarına basmakta saadetin bir çeşidi değil midir? “
Ömür boyu gayret edenlerdenim.Şey, acaba, siz, gayret edenlere hayret edenlerden misiniz?