İçeriğe geç

Kendin Olma Özgürlüğü Kitap Alıntıları – Osho

Osho kitaplarından Kendin Olma Özgürlüğü kitap alıntıları sizlerle…

Kendin Olma Özgürlüğü Kitap Alıntıları

İnsanlar paraya sahip olabilir ve para onların kelepçesi haline gelir. İnsanların prestiji olabilir ve prestijleri onların kelepçeleri haline gelir. Görünen o ki insanlığın tüm geçmişi nasıl daha iyi zincirler geliştireceği üzerinedir, ancak bir zincir altından bile yapılsa yine de zincirdir. Dışarıdaki özgürlük politikacıların tüm insanlığa yaptığı sürekli bir aldatmacadır. Özgürlük senin bireysel işindir. O bütünüyle özneldir. Şayet geçmişin tüm pisliğini ve geleceğin tüm arzularını ve hırslarını firlatıp atarsan, tam şu an özgürsün; tıpkı kanatlanmış kuşlar gibi, tüm gökyüzü senindir. Belki de gökyüzü dahi sınır değildir. Ancak insan kendi mutsuzluğuna öylesine âşıktır ki özgürlük düşüncesini anlayamaz; çünkü özgür olmak mutsuzluktan özgürleşmekti!. Ve görünen o ki insan özgür olmaktan korkar.
Galileo Dünyanın etrafında dönenin Güneş olmadığını, onun bir gerçeklik değil bir görüntü olduğunu bulduğunda; gerçeğin bunun tam tersi olduğunu, Dünyanın Güneşin etrafinda döndüğünü bulduğunda, nedenlerini, kanıtlarını, bulgularını, iddialarını açıkladığı bir makale yazdı. O çok yaşlıydı yetmiş ya da yetmiş beş- ve hastaydı, yatalaktı, ölmek üze- reydi. Ancak Hıristiyanların sevgisi öyle bir şeydir ki kiliseyi temsil eden insanlar onu yatağından alıp sürükleyerek papanın mahkemesine götürdüler. Papa, Sen en büyük suçu işledin çünkü İncil’de yazdığı ve herkesin de bildiği gibi Güneş Dünyanın etrafında döner. Ya fikrini değiştirirsin ya da cezan ölüm olur dedi. Galileo bu ihtiyar yaşında, hasta ve ölüm döşeğindeyken bile son derece güzel bir adam, espri anlayışı olan bir adam olmalı. Kutsal efendimiz sorun yoktur. Sizin söylediğinizi yazabilirim. Size net olarak ifade etmek istediğim bir şey var sadece; benim yazdığım şey ne Güneş tarafından ne de Dünya tarafından okunmayacaktır. Onlar her zaman yaptıkları gibi aynen eski yöntemleriyle devam edeceklerdir. Dünya Güneşin etrafında dönmeye devam edecektir. Kitabımı yakabilirsiniz ya da ben paragrafıi değiştirebilirim dedi.
Papa, Sen paragrafi değiştir dedi. Paragrafi değiştirip şunu yazdı: İncil’e göre ve papaya göre ve sıradan insanlığa göre Güneş Dünyanın etrafında dönmektedir. Ve dipnotta da, Hakikat tam tersidir. Ben bir şey yapamam; Dünyayı ve Güneşi Incil’e uymaya ikna edemem. Onlar Hıristiyan değildir diye yazdı. Dipnot ancak onun ölümünden sonra keşfedildi; yoksa İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ilgili olarak bir sürü tantana koparan Hıristiyanlar tarafından çarmıha gerilmiş olurdu.
Sen yaşamıyorsun. Sen sadece yaşamayı arzuluyorsun. Bu gecenin sonsuza dek sürmeyip bir zaman sonra bir şafak olması gerektiğini umut ederek, bir gün yaşamak istiyorsun. Ancak köle için bir şafak yoktur. O ışık gibi bir şey olduğunu dahi fark etmeden karanlıkta yaşamak zorundadır.
Aşırı ilgi gösteriyorsun gibi geldi; aşırı ilgi tehlikeli olabilir. Birini mutlu etme düşüncesi asla başarılı olamaz. Bu yasalara aykırıdır. Birisini mutlu etmek istediğinde onu mutsuz edersin çünkü mutluluk başka birisi tarafından verilebilecek bir şey değildir. En iyi ihtimalle mutluluğun çiçek açabileceği, açamayabileceği bir ortam yaratmaktır; daha fazlası yapılamaz.
Şayet milyonlarca insan basit bir biçimde politikacıların ellerinden kurtulursa, politikacılar kendiliğinden ölecektir. Onlarla savaşamazsın. Eğer onlarla savaşırsan sen kendin bir politikacı haline dönüşeceksin. Onlara karşı mücadele verirsen sen kendin hırslı ve açgözlü hale gelirsin ve bunun bir yararı olmayacaktır. Sen bırakan ol. Ve senin küçük bir hayatın var: Elli, altmış, yetmiş yıl daha burada olabilirsin, dünyayı değiştireceğini umut edemezsin fakat dünyayı hâlâ sevebileceğini ve ondan keyif alabileceğini umut edebilirsin.Mümkün olduğunca bu yaşamın olanaklarını kutlamak için kullan. Onu mücadele ve savaşmakla heba etme.
Benim çocukluğum..çocuklara, Yatağa erken git ve sabah erken kalk, bu seni akıllı yapar diye öğretilirdi ve yüzyıllardır bu böyle olmuştur. Babama Bu garip geliyor: Uykum olmadığında akşam erkenden beni uyumaya zorluyorsun, dedim. Ve Jaina evlerinde akşam erken demek, gerçekten erkendir çünkü akşam yemeği saat beşte, en fazla altıdadır. Ve sonrasında yapacak hiçbir şey yoktur; çocuklar uyumalıdır. Ona şöyle dedim: Enerjim uyumaya hazır değilken beni uyumaya zorluyorsun. Ve sabahleyin uykum varken beni yatağın dışına sürüklüyorsun. Beni akıllı yapmanın garip bir yoluymuş gibi gözüküyor! Ve aradaki bağlantıyı göremiyorum: Uykum yokken uyumaya zorlandığımda nasıl daha akıllı olacağım? Ve yatakta, karanlık içinde bir şekilde kullanılabilecek, yaratıcı olunabilecek zamanda saatlerce uzanıyorum. Ve sen beni uyumaya zorluyorsun fakat uyku senin ellerinde olan bir şey değildir. Sadece gözlerini kapayıp uykuya dalamazsın. Uyku kendiliğinden gelir; o senin emrini ya da benim emrimi dinlemez, yani saatlerce vaktimi harcıyorum. Ve sonra sabahleyin gerçekten uykum varken beni uyan- maya zorluyorsun saat beşte, sabahın köründe ve beni ormanın içine doğru bir sabah yürüyüşü için dısarı sürüklüyorsun. Uykum var ve sen beni sürüklüyorsun. Ve tüm bunların beni nasıl akıllı yapacağını anlayamıyorum. Lütfen bana bunu açıkla.
Ve bu işlem aracılığıyla kaç kişi akıllanmıştır. Bana sadece birkac tane akıllı adam göster; etrafta kimseyi görmüyorum. Ve büyükbabamla konuşuyordum ve o bunun tamamıyla bir saçmalık olduğunu söyledi. Tüm bu evdeki tek dürüst adam odur. O başkalarının ne söyleyeceğini umursamıyor ama o bana bunun bir saçmalık olduğunu söyledi: ‘Bilgelik akşam yatağa erken giderek gelmez. Tüm yaşamım boyunca erken uyudum -yetmiş yıl- ve bilgelik henüz ortaya çıkmadı ve geleceğini de zannetmiyorum! Artık bilgeliğin değil ölümün gelme zamanı. Bu gibi atasözleriyle kendini kandırma.’ Babama, Bunu bir düşün ve lütfen dürüst ve hakiki ol. Bana bu kadar özgürlük tanı: Uykumun gelmeye başladığını hissettiğimde yatmaya gidebileyim ve vakit geldiğini hissettiğimde ve artık uykum kalmadığında kalkabileyim dedim. Bir gün düşündü ve ertesi gün bana, Tamam, belki de haklisın. Bunu kendi istediğin şekilde yap. Beni dinlemektense bedenini dinle dedi. Prensip bu olmalı, çocukların kendi bedenlerini dinlemesine, kendi ihtiyaçlarını dinlemesine yardım edilmeli. Anne babalar için temel şey, çocukları bir çukura düşmemeleri için korumaktır. Onların disiplininin işlevi negatiftir. Negatif sözcüğünü hatırla..pozitif programlama yok ama negatif bir koruma çünkü çocuklar çocuktur ve onlara zarar verecek, onları sakat bırakacak bir şeyin içine girebilirler. O zaman da onlara gitmemesini emretme ama onlara açıklama yap. Bunu bir itaat meselesi haline getirme; bırak onlar yine de seçim yapsin. Sen basitce tüm durumu izah et.
Bu yüzden belli bir çıkar grubuna, belli bir ulusa, belli bir dine, belli bir hükümranlığa ait olan anne babaların kendi fikirlerini çocuklara dayatmaları kaçınılmazdır. Ve garip olan şudur ki çocuklar her zaman için anne babalarından daha zekidir çünkü anne babalar geçmişe aittir ve çocuklarsa geleceğe aittir. Anne babalar zaten koşullanmıştır, sarmalanmıştır, kaplanmıştır. Onların aynaları o kadar çok tozlanmıştır ki hiçbir şey yansıtamazlar, onlar kördür.
Bireysellik olarak sahip olduğunu düşündüğün şey sadece kişiliktir. O senin içinde, senin doğanın içinde anne baban, toplum, din adamı, politikacı, eğiticiler tarafından üretilmiştir. Eğitici, anaokulundan üniversiteye kadar menfaat sahiplerinin hizmetindedir, toplumu yönetenlerin hizmetindedir. Onun tüm amacı, her çocuğu kurumsallaşmış topluma adapte olacak şekilde sakatlamaktır, her çocuğu mahvetmektir. Bir korku vardır. Korku şudur, şayet çocuk en başından itibaren koşullanmadan bırakılırsa o öylesine zeki olacak, öylesine tetikte, farkında olacaktir ki onun tüm yaşam tarzı başkaldiri olacaktır ve hiç kimse asileri istemez her kes boyun eğen insanlar ister.
Papazın ergen kızı danstan döndüğünde saat sabahın üçünü gösteriyordu. Papaz ve karısı kızı beklemekteydiler ve kız ön kapıya geldiğinde, babası ona hor görür şekilde, Günaydın Şeytan’ın çocuğu dedi. Herhangi bir çocuğun yapması gerektiği gibi tatlı bir şekilde konuşan kız, Günaydın Baba dedi.
Küçük pierino yüzünde büyük bir gülümseme ile okuldan eve döner”
Ah canım çok mutlu gözüküyorsun.okuldan hoşlanıyorsun demek ki ,öyle değil mi ?
-saçmalama anne ‘diye yanitlar çocuk “Gitmekle,geri gelmeyi karıştırmayalim
Zeki insanların tüm hayatları boyunca aklından çıkaramadığı şey, çocuğun deneyimleridir. Onu yeniden isterler; aynı masumiyet, ayni güzellik, ayni merak. O şimdi çok uzaktaki bir yankıdır; onu sanki rüyanda görmüşsün gibi gelir. Ancak dinin tümü, çocuklukta yaşanan hayretin, hakikatin, hayatın içindeki güzel dans deneyiminin akıldan çıkmamasından doğmuştur. Kuşların şarkılarında, gökkuşağının renklerinde, çiçeklerin taze derinliklerinde kaybetmiş olduğu bir cenneti hatırlamaya kokularında çocuk, varlığının devam eder. Dünyadaki tüm dinlerin bir zamanlar insanların cennette yaşadığı, bir şekilde, bir nedenle cennetten kovulmuş olduğu hikâyesindeki bu fikre sahip olması rastlantı değildir. Onlar farklı öyküler, farklı mesellerdir ama tek bir basit gerçeği vurgular: Bu öyküler insanın cennette doğduğu ve bunu yitirdiğini şairane bir şekilde anlatır. Zeki olmayanlar, geri zekâlılar onu tamamen unutur. Ancak zeki, duyarlı, yaratıcı olanlar bir zamanlar bildikleri ve artık silik bir anı olan, kendileriyle birlikte kalmış, muazzam cennet tarafindan hiç rahat bırakılmazlar. Onlar yeniden onu aramaya başlar. Cennet arayışı senin çocukluğunu yeniden aramandır. Elbette bedenin artık bir çocuğun bedeni olmayacaktır ama bi- lincin bir çocuğunki kadar saf bir bilinç olabilir. Tüm mistik yolun sırrı budur: Seni yeniden bir çocuk yapmaktır; masum, hiçbir bilgi tarafından kirletilmemiş yapmak; seni hiçbir şey Dilmeyen, hâlâ gizemi yok edilemez hale getirmek; derin bir nayret ve gizem duygusu içerisinde çevrendeki her şeyin far- kında yapmak.
Yanlış yöne gitsen bile bir köle olarak kalmandan ve her zaman doğru olmandan çok daha iyidir.
Hayır diyemeyen çocuğun hiçbir bütünlüğü yoktur ve hiç birşeye hayır diyemeyen çocuğun eveti anlamsızdır.
Hatırla, bir kimse kendisini sevmediği sürece dünyadaki başka hiç kimseyi sevemez.
Sevgi neredeyse ibadet gibi olmalıdır. Sevgi kutsaldır. O insanda var olan en kutsal şeydir.
Bir kişiye bütün ve sağlıklı bir hayat veremiyorsan, bir ruhu dünyaya getirmeye ne hakkın var?
Yaratıcılık : Bağımsızlık kendi başına pek bir şey ifade etmiyor. Sadece bağımsız olarak tatmin olamazsın.
Özgürlük muazzam bir sorumluluk demektir; özgürlükte tek başınasındır ve sadece kendinlesindir.
Tek istediğim özgürlük, ama özgürlüğü ümit etmekten utanıyorum.
Beni örten kefen, bir toz ve ölüm örtüsü.
Tüm dinler seni Tanrı’ya, kadere, kısmete bağımlı kılıyor. Oysa bunlar var olmayan bir şeyin farklı isimleridir sadece..
Tüm sorumluluğumu üzerime aldığım gün, özgürlüğün kapılarının açıldığını gördüm.
Sadece kendi gerçeğin, sadece kendi bulguların seni özgürleştirebilir; bunu senden başka hiç kimse yapamaz!
Beden özgürlüğü; siyah ve beyaz arasında hiçbir ayrım olmadığı, kadın ve erkek arasında hiçbir ayrım olmadığı, bedenler söz konusu olduğunda hiçbir tür arasında ayrım olmadığı anlamına gelir.
Tek istediğim özgürlük, ama özgürlüğü ümit etmekten utanıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir