Stefan Zweig kitaplarından Kendileri ile Savaşanlar kitap alıntıları sizlerle…
Kendileri ile Savaşanlar Kitap Alıntıları
hayatın anlamı hayatın kendisinden daha fazla bir şeydir.
-Nietzsche
Çünkü; sık sık onu kaybetmeye çok yaklaştım
Çok uzaktan tanıdım seni.
O sarhoş coşkusu ilk kez burada, parçalanmış, çürümüş
dünyaya bağlı insanı,
Olan her şey, kutlu olsun sana.
halde tekrar kendi içine gömülmüştür, bir zamanlar hülyalı bir
şekilde göklere bakan gözleri yavaş yavaş ışığını kaybetmiş
ve dumanı tüten sönük bir ateşe dönüşmüştür, titrek ve
bastırılmış:
onu kırabiliyordu”
, konumunun can sıkıcı yanı onu tedirgin
ediyor ve yaralı, bilinçsiz hırsını inat ve hınçtan oluşan derin
bir yarık olarak kapalı göğsüne geri itiyordu
bilinçdışı bir öteki taraftan gelir, kendi bilincinin üzerinde bir
bilgiden. Coşkulu olanın, kendi taşkınlığı içinde sürüklenen
şairin, o ilahi ölçüsüzün hakiki karşıtı olarak şu ölçülü
efendiyi görüyorum, kendisine verilen şeytani gücü dünyevi
irade gücüyle dizginleyen ve bir hedefe yönelten şairi. Zira
şeytani olan, ki bütün yaratıcılığın muazzam gücü ve ilksel
anasıdır, tümüyle yönsüzdür: Hedefi sadece sonsuzluktur,
mutlulukla gezinirler”
, yaklaşılmazdırlar,
Kendini dinler her biri yalnız ve çok çalışır bu vahşiler
Güçlü kollarıyla, ne yapacağını bilmez halde ve her zaman,
her zaman
Verimsizdirler, kudurmuş gibi, kollara kalır gene
çabalamak.
Goethe’nin “Divan” şiirinde olduğu gibi dünya, şafak
“acıya merhamet etmeden”
, iki dünya arasındaki elçi
görünmeden önce karanlık ve ışık olarak ikiye bölünür.
Tanrıların kollarında büyüdüm ben.
isterse batan olsunlar,
zira onlar aşanlardır.”
-Nietzsche-
Düşüncelerini değiştirmesine izin verilmeyen zihinler yok olur:
Zihin olmaya son verirler.
O dümensizi, bir kayadan bir kayaya,
Uçuruma duyulan o harika özlem.
–Dünya benim için fazla sert..
–Zaten kurumuş bir çiçek sapı gibiyim..
–İnsan düşmanlığına düşmanım ben..
–Her şeyi kaybetmeyi bilen biri her şeyi kazanacaktır.. s.95
–Sevgiyi özlediği yerde sadece anlayışsızlıktır eline geçen.. s.132
–Kalbimiz insanlığa olan sevgimizi uzun süre taşıyamaz, eğer sevdiği insanlar yoksa.. s.133
–Sence ben bir bilmeceyim herhalde.
Dert etme kendine; Tanrı da bana öyle..
–Eksik olan, bir iletişim aracı. Sahip olduğumuz tek şey bile, dil bile buna yeterli değil, ruhu resmedemiyor, bize aktardığı sadece kırık dökük parçalar. Bu yüzden, ne zaman birine içimi açacak olsam dehşete benzer bir duyguya kapılıyorum.. s.175
–Lanet olsun o kendini dizginleyemeyen kalbe.. s.179
–Kendisiyle ebedi bir dava yürütüyordu (her zaman davacı olarak). Sürekli kendini mahkemeye veriyor, kendi kendisinin sert yargıcı oluyordu..
–İçimdeki her şey tezgahtaki atık ipler gibi birbirine girmiş durumda.. s.193
–Sürekli ölmek istiyordu ve bu kadar beklemesinin nedeni korku değil, tersine doğasının abartıcı, aşırı yanıydı, çünkü ölümü de muazzam bir şekilde gerçekleştirmek istiyordu.. s.239
–Sadece tümüyle parçalanmış olanlar tanır bütünleşme özlemini. Sadece sürülenler erişebilir sonsuzluğa.. s.249
–Her zaman tek başına konuşur, tek başına savaşır, tek başına acı çeker Hiç kimseye seslenmez, hiç kimse de ona cevap vermez. Ve daha da korkuncu: Kimse onu duymaz.. s.253
–Kimse gelmiyor yanına, kimse gelip elini uzatmıyor, alev alev yanan alnına ıslak bir bez koymuyor; kimse gelip kitap okumuyor, sohbet etmiyor, şakalaşmıyor. s.262
–Yoksun kalınan şey öylesine kaybedilmiştir ki, artık sadece bir ağrı gibi hissedilir ve acı verir.. s.263
–İşin kolayına kaçsana: Ölsene!
–Sadece acı bilge yapar insanı.. s.274
Bütün bilgi acıdan doğar, acı her zaman nedenleri araştırma, haz ise olduğu yerde kalma ve geriye bakmama eğilimindedir.
–Ama o, değerlerin o ebedi rölativisti, bu bilme eylemlerinin, bu ateşli, hummalı sahip olma hareketlerinin hiçbirinin gerçek bir sonuna kadar bilme olmadığını, nihayetinde gerçekliğin asla birinin mülkü olmaya izin vermediğini bilir: Çünkü gerçekliğe sahip olduğunu düşünenler ne çok şeyi kaçırırlar. s.281
–Ruhu asla dinlenmeyen, asla tatmin olmayan bir insanın hasret dolu, susuzluktan kavrulan ruhudur.. s.283
–Nasıl olur da insan varoluşun o harika belirsizliği ve çok anlamlılığı içinde durur da soru sormaz, soru sormanın hazzından ve hırsından titremez? s.285
–Onu çeken şey sadece tehlikeli seldir, maceradır, o baştan çıkarıcı çok anlamlılıktır, ateşli denemelerdir, sonsuz haz, sonsuz hayal kırıklığıdır.. s.285
–Yanıyorum ve bitiriyorum kendimi,
Işık oluyor dokunduğum her şey,
Kömürleşiyor bütün bıraktıklarım geride,
Alevim ben elbette.. s.287
–Kendi tutkusunu gerçekleştirmek isteyenler yalnızlaşırlar ve yalnız yok edilirler; eğer bilinçsizce hareket etmişse akılsız bir hayalperest, eğer tehlikeyi biliyor ve buna rağmen meydan okumuşsa bir kahramandırlar.. s.298
Sadece bir emir var senin için: Saf ol.
–Onu acıya, çaresizliğe sürükleyen şey ele geçirmenin çekiciliği değildir, elde tutmak ve sahip olmak değildir, bilakis sadece sormak, aramak ve kovalamaktır..
–Onu da kendileri gibi donuk halde istiyorlar, inançlara bağlanmış, çevresi bir dünya görüşü ile örülmüş halde; tam da onu en çok korktuğu şeye, tanımlanmış, çelişkisiz bir yapıya zorluyorlar.. s.302
–Kişi kendini bulduysa, zamanla tekrar kaybetmeye ve sonra da tekrar bulmaya çalışmalıdır. s.303
–Onun varlığı daimi bir dönüşümdür, kendini kaybederek kendini tanımadır, yani sürekli bir oluş hali ve asla donuk ve dingin olmamaktır.
–Kendini sürekli olarak yakar tüketir, onun yolu baştan sona alevdir..
–
–Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir.
–O genç hayalperest, hiçbir yerde aradığı ahengi bulamaz, yavaş yavaş korkunç kaderini fark eder; bu dünyaya çok erken ya da çok geç gelmiştir.. s.105
–O bir arayış içinde dünyaya açılmış, hüsrana uğrayarak kendi öbür dünyasına geri dönmüştür.. s.106
–Hiçbir şey unutkan varlığa, yani insana kendi gençliğinden daha yabancı değildir.. s.78
–Güvensiz ve hassas biri haline gelmiş.. bir sözcük, öylesine söylenmiş bir şey, onu kırabiliyor..
–Ama bitti hayatımın sabahı,
Kalbimin baharı soldu çoktan.. s.30
–Ah, dünya benim ruhumu ilk gençliğimden itibaren korkutup kendi içine geri itti.. s.28
–Yaşamı öğrendim, verin bana, tanrılar, zamanı.. s.11 (Goethe)
–Yaşamayı bilmeyenleri seviyorum, isterse batan olsunlar, zira onlar aşanlardır.. s.1 (Nietzsche)
–Onunla birlikte acı çekecek, onunla aynı şeyleri hissedecek hiç kimsesi olmadığı için titreyen kalbini yine kendisi tutar.. 338
–Ruhum öylesine yaralı ki , diye yakınır o günlerde, hani neredeyse burnumu pencereden çıkarsam, yüzüme vuran gün ışığı bana acı verecek.. 238
–Bir kere daha yaşamaktansa on kere ölmeyi tercih ederim..
Böyle alevler kadar aç
Yanıyorum ve bitiriyorum kendimi,
Işık oluyor dokunduğum her şey,
Kömürleşiyor bütün bıraktıklarım geride,
Alevim ben elbette—