Cemile Sümeyra kitaplarından Kendi Kalemini Kıranlar kitap alıntıları sizlerle…
Kendi Kalemini Kıranlar Kitap Alıntıları
1978’de doğan Özge Dirik, ölümünden önce Akbank’ta çalışmaktadır.Özge Dirik, inithar etmeden önce ”Vasiyetimdir ” diye başladığı bir mektup bırakmış, ve bu mektupta yazdığı 30 şiirin başlıklarını sıralayıp bunların bir kitapta toplanmasını ve kitabın bir nüshasının mezarına bırakılmasını istemiştir.
Zafer Ekin Karabay’ın intihar mektubu kendisine ulaştırılan Can Dündar, onun intihar nedenini sorgular ve şöyle bir açıklama yapar.Mesele (Mayakovski’den Kaan İnce’ye, Van Gogh’dan Nilgün Marmara’ya, Jack London’dan, Hemingway’e kadar) bütün sanatçıların, vicdan sahiplerinin, hayatı sevenlerin meselesi: Ozanın, başkalarının acısı pahasına elde edilen mutluluğu kabullenememesi Alaattin Topçu’nun deyişiyle hayatın ağırlığı karşısında insanın hafifliğini , N’apalım, dünya böyle diye geçiştirememesi Sokaktaki tevekkülle baş edememesi Sokaktakilerden olmayıp, onları dönüştürmeye de gücünün yetmemesi Ve kendiyle barışıp haksızlığa alışarak yok olmaktansa, intihar ederek var olmayı tercih etmesi Nilgün Marmara da Ey, iki adımlık yerküre/ senin bütün arka bahçelerini gördüm ben deyip gitmedi mi?
”Hayyam’la şarabı, Ahmet Arif ile rakıyı, sazın sesini, bir de Gülcan’ı severdi. ”
Mezar
Tükenirdi monolog
Kaçarken içine düştüğüm kara toplum
Big bang sonrası büyük yalnızlık bilinmeyeni
Saçlarında titreyen iblisler karartırken güneşi
Üstüste gömülürken
Saydam yaşamlar
Bir yankı duyulurdu hiç’likten
Bütün yalnızlıklarınızın ilenci
Korusun çoğulluklarınızı
Cinnet koyun erdemin adını
Maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın
Hepiniz mezarısınız kendinizin…
Hece dergisi, ”Yaşadığı gün sayısı kadar okudu dense yeridir ” cümlesiyle İlhami Çiçek’teki okuma tutkusunun altını çizer. Okuyan, düşünen ve sanatıyla da yaşadığı çağı, çağının insanını sorgulayan bir şairdir o.
Göğe bezgin bakanların bir türlü öğrenemediği
bir oyundur satranç.
” materyalist felsefenin ve pozitivist anlayışın edebiyata nasıl uyarlanacağını göstermek için Güneş adında bir dergi yayınlamıştır. ”
Abdulhak Hamit Tarhanın deyişiyle: ”Hurafeler karşı doludizgin mücadele halinde görürüz. Müspet ilim ve düşüncenin apolijisini yapar. Ayrıca insana hakikatler namına girişilen mücadelenin zevkini tattırmaya çalışır. Ama kendisi bu zevki tatmaktan yoksundur. Çünkü bir yanda çağdaş düşünceyi, çağdaş bilimin verilerini Türk kültürüne taşıyarak yeni bir dünyanın kapılarını açmaya çalışırken, bir yandan da bilgisiz ve tutucu şöhret-i kazibelerle boğuşmak, onların hakarete varan saldırılarına karşı koymak zorundadır. Ve bu kavgada yalnızdır, tek başınadır. Bu yalnızlık götürür onu ölüme.
Beşir Fuad’ın 1887’de gerçekleşen intiharıyla beraber, materyalizme reddiye görüntüsü altında başlayan tartışma dönemi, modern düşünce akımlarının Osmanlı kültürü içinde ki algılanış ve yorumlanış biçimlerine açıklık getirmesi bakımından üzerinde durulmayı gerektiren önemli bir tarih kesitidir. O döneme kadar nadiren görülen intihar olayı, Beşir Fuad’ın intiharından sonra toplumda ve edebiyat ortamlarında sıkça görülmeye başlanmıştır. Bu artış öylesine belirginleşmiştir ki önleyici bir tedbir olarak gazetelerde ve dergilerde , uzunca bir süre intihar haberlerinin verilmesi yasaklanmıştır.
Türk edebiyatında iz bırakan en önemli intihar vakası, Beşir Fuad’ın intiharı olmuştur.
Ona göre intihar, egonun süperegodan intikam almasıdır.
Batı dünyasında intihar olgusu, Türk toplumundan çok daha önce ve çok boyutlu olarak tartışılmıştır. Türk toplumunun , müslüman bir toplum olması hasebiyle intiharı yasak ve günah bir eylem olarak algılaması nedeniyle intihar, uzun bir süre toplumsal bir sorun halinde algılanıp yazılı ve sözlü olarak değerlendirilememiştir.
Yerleşik Yabancı’ydım her yere Metin Abi Sen yanarak öldün ve ben ne yangınlar geçirdim sana ulaşabilmek için. Daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin bir başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama?
Tüm arkadaşlarımı ve sevgilim Meral’i çok seviyorum.
Beni affedin!
13.09.2002, Zafer Erkin ”
Zafer Ekin Karabay, ardında ”Bütün Mesele Neydi? ” isimli bir intihar mektubu bırakır. Bu mektupta söyledikleri dikkat çekicidir.
hani, ‘hayatın neresinden dönülse kardır’ dizesi var ya Nilgün’ün, canım benim, ben yaşamın neresinden döneceğimi çoktan belirlemiştim. Nilgün Marmara’nın 29 yaşında, S. Plath’in şubat ayında intihar etmesi, benim de 29. yaşımın 29 şubatında intihar etmemi gerektirmezdi. ama madem ki yaşamda kalmaya kendimi ikna edemiyordum, o zaman bir tarih belirlemeliydim ve 29. yaşımın 29 şubatını seçtim. bu yüzden ‘şubatta saklambaç’a bir yığın başka sırla birlikte intihar edeceğim tarihi de gizlemiştim. ne var ki, kitabımı bir türlü bastıramadım (o kitabı görmeden ölmek bana nasıl acı veriyor bilemezsiniz). Ama şimdi yaşamımın bu ayrım noktasında hiçbir yerde huzur bulamadığıma göre bu tarihi bekleyecek gücüm de kalmadı. Hem Zebercet de belirlediği tarihten önce intihar etmemiş miydi? (Kimbilir belki kendimle barışabilseydim )
Beşir Fuat intihar eylemine başladıktan sonra ancak şunları yazabilmiştir:
Kağıt dahi kanla müsemma İntiharımı da fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahâlde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini iptal ettikten sonra orasın yarıp şıranı keserek seyelan-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim. Ameliyatımı icra ettik. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Kendimden korkuyorum
Ölmek değildir kişinin en müşkil işi, müşkil odur ki ölmeden evvel ölür kişi
“Entelektüelin intiharı, dönüşü olmayan bir göçtür. Bir nevi beyin göçüdür. Entelektüelin, birey olmanın da ötesinde yaşadığı toplumdaki konumuna ve etki gücüne bakıldığı zaman bir felakettir.”
“Bir insanın özgürlüğü için bin İnsanı acılar içinde bıraktım. Beni Affedin.”
Beşir Fuat intihar eylemine başladıktan sonra ancak şunları yazabilmiştir:
Kağıt dahi kanla müsemma İntiharımı da fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahâlde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini iptal ettikten sonra orasın yarıp şıranı keserek seyelan-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim. Ameliyatımı icra ettik. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım