İçeriğe geç

Kelime Defteri Kitap Alıntıları – Nazan Bekiroğlu

Nazan Bekiroğlu kitaplarından Kelime Defteri kitap alıntıları sizlerle…

Kelime Defteri Kitap Alıntıları

Bir daha asla göremeyeceği birine kırık dökük kelimelerle anlatılmış kırgınlıklar.
Her edebiyatçının ayağının bağı kitaplar meselesine gelince.
Ve benim ona değil onun bana yazdığı gibi:
Dilin ucuna her gelen söylenir olsa idi sadece bir dünya var derdim. Olmazların olur olduğu iki cihandan biri de burası ise, dilemek iyidir.
Dil: Dile dökemediğim şeyin acısı katlanılmaz. Adını koyarsam tahammül edebilirim. Çünkü benden önce denenmiştir.
Kelime: Kelime acıtır. Hacmi, ağırlığı, dokusu vardır. Tene değer ve keser. Öldürebilir de.
Çay: Çayı yaratan Allah’a hamd olsun. Ya yaratmamış olsaydı!
Leylâ: Bir kadının adı eğer Leylâ değilse, başka ne olabilir ki?
Aşk: Ezelden beri aşk olduğu için kelimelerin en başına yazıldı.
Akıl ve Kalp: Aklıma yaslansam kalbim, kalbime yaslansam aklım yarı yolda bırakıyor.
Zaman: Her şey her an yeniden yaşanıyor.
Kadim: Ne güzel kelime.
Evrensel: Kadim ile birlikte.
Leylâ: Bir kadının adı eğer Leylâ değilse, başka ne olabilir ki?
Yazı: Hayatımın merkezinde duran şey yazıdır, yazarlık değil.
Ahmet Haşim’in ünlü şiiri O Belde daha isminden itibaren bir gerilimin imasını taşır. O Belde. Bu değil, yakın değil. Şu değil, biraz yakın da değil. O , çok uzak.
İçi boş değildi yazdıklarımın, hepsinin bedeli fazlasıyla ödenmişti.
Hatıralar, yaralar, yangınlar, kasvetler, kederler, uzayıp giden geceler hep siyahtır; aşk hepi topu simsiyahtır.
Siyah beyaz bir fotoğrafta bütün dikkatleri üzerine çeker idam gömleği. Beyaz feci dokunur, fena çarpar insanı.
Şimdi artık sırtımı kalan kitaplara bile çevirerek göklere bakmak zamanı.
Yıldönümleri, hatırlamak için iyi bahane, tabii gerçekten unutulanlar için.
Dilin ucuna her gelen söylenir olsa idi sadece bir dünya var derdim. Olmazların olur olduğu iki cihandan biri de burası ise, dilemek iyidir.
Masumiyet ise maddenin kirlerine bulaşmama, öyleyse yaratılış an’ına bağlı kalma halidir.
Dilin ucuna her gelen söylenir olsa idi sadece bir dünya var derdim. Olmazların olur olduğu iki cihandan biri de burası ise, dilemek iyidir.
Benimse bildiğim tek şey var. Her şeye rağmen, hayat onurla tamamlanması gereken bir şeydir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
”Değil mi ki zaten onun kitabında asıl leke kirli ruha temiz kaftandır. ”
Kurşun kalem değilim ama kırgınım vesselâm efendim.
Dilsiz düşünce yoktur da duygu çoğu kez dilsizdir.
Çayı yaratan Allah’a hamdolsun! Ya yaratmamış olsaydı?
Dilin ucuna her gelen söylenir olsa idi sadece bir dünya var derdim. Olmazların olur olduğu iki cihandan biri de burası ise, dilemek iyidir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
ben yazmazsam kim yontar bu sessizliği
kim havalandırır kınalı keklikleri
kim kanat takar yaban kazına
kim ad verir cavuşkuşuna, şakaya
Yani sen bana kötü diyorsun. Ama ne yazıkki dostum ben gerekli bir kötüyüm.
Resim mi, gereksiz ayrıntıları bir tarafa atarak zamanı dondurmanın bir yoludur. Açıkça yüze vurmanın dili.
“Asıl en feci, bu önümdeki boşluk değil, hayır, asıl arkamdaki boşluk . Sanki onu hiç sevmemişim .”
Kapanmaz sandığımız yaraların artık acıtmadığını, şenlenip çiçek açtığını görmek mi ?
Yıldönümleri, hatırlamak için iyi bahane, tabi gerçekten unutulanlar için.
İntihar, ölümü özlemek Değil ama yaşamaya tahammül edememek noktasıdır.
Öyle bir yere varılır ki kağıt yanar tutuşur, elde bir kalem kalır. İyi kalem, nereye vardık ki ucun kırıldı? Kalbim öyle kırık ki.
Oysa iç ahlakla dış ahlak arasındaki mesafenin büyümesi âhlaksızlığın ta kendisidir!
Ah siyah, günah siyah, günahkârın yüzü simsiyahtır.
Mavi meleze değildir, katışıksızdır, uyandırdığı etki sadece kendisidir, asildir.
Emir bilmez o, yasak tanımaz. Çünkü beden yasaklardan kaçtıkça değil yasaklandıkça yanar.
Zamansızlığın tecrübe edildiği üç kalpten biri şair kalbi. Diğerleri çocuk kalbi, aşık kalbi.
Kelime : Kelime acıtır. Hacmi , ağırlığı , dokusu vardır. Tene değer ve keser. Öldürebilir de.

( bence kokusu da vardır.)

Çay : Çayı yaratan Allah’a hamdolsun. Ya yaratmamış olsaydı !
Dünyanın ipi koptu, çivisi çıktı. Benimse bildiğim tek şey var. Her şeye rağmen, hayat onurla tamamlanması gereken bir şeydir.
Görünmezde neysem gerçekte de o benim işte.
oysa iç ahlakla dış ahlak arasındaki mesafenin büyümesi ahlaksızlığın ta kendisidir.
empati: insan olmanın ilk şartı. insan kendini başkasının , dahası kurdun kuşun, börtü böceğin, kırık dalın yerine koyabiliyorsa insandır.
acı: kendimiz için çekersek bizi bencilleştirir. kendi acımızda bütün evrenin acısını tecrübe edersek olgunlaşırız. acıdan acıya fark var.
Dilsiz düşünce yoktur da duygu çoğu kez dilsizdir.
Çatlak bir ayna yansıttığını da boydan boya parçalar.
Masumlar nerede kaybolur? Kötülükle karşılaştığında mı kendisinin de kötü olabileceğini fark ettiğinde mi?
Bütün olanları anlatsa da kendi kalbinin acılarına dair ketumdur.
Yıldönümleri, hatırlamak için iyi bir bahane, tabii gerçekten unutulanlar için.
Güneşin incittiği gözler geceye sığınır.
..ve kurgusal âşıklar gerçek âşıklardan daha kusursuzdur.
Muhibbi,Mecnunla giriştiği âşıklık yarışında tevazuyu bir kenara bırakır.Mecnun daha ana rahmine düşmeden Muhibbi’nin divâne gönlü Leylâ’nın saçından haberdardır.
Kelime dar gelir. Bütün bunlar dünyevi olmayan bir duygunun dünyevi bir lisanla aktarımı çabalarından gelir.
Gencînede resm-i nev gözettim
Ben açtım bu genci ben tükettim

(şiir ve aşk hazinesini kullanmada yepyeni bir yol, bir üslûp
Ortaya koydum. Bu şiir hazinesinin kapısını ben açtım ve ben Kapadım )

-Şeyh Galip

Onların dünyası “başkalarının ne diyeceği gerçeği” etrafında dönmektedir.
Ne kadar sık yelken açtınız rüyalarımda .
Ve şimdi uyanıklığımda geldiniz,daha derin rüyamda
Aklıma yaslansam kalbim, kalbime
yaslansam aklım yarı yolda bırakıyor.
Şüphe yok size bir sürgün lâzımdı. Önce bu dünyaya düşmüşlere cennet sürgünü.Sonra toprağı gül kokan Medine ve Mekke dışında müminin sürgünü.
Ahlâkını onaylamasak bile aşkının büyüklüğüne sözümüz yoktur.
Bu yüzden kolay olur kesilmiş kalemin, dövülmüş mürekkebin, ezilerek parlatılmış kağıdın birbiriyle bunca kolay anlaşması. Çile terminolojisi!
Platon, Devlet’in ikinci kitabında bir çoban olan Gyges’in öyküsünü anlatır. Bir deprem neticesinde yarılan yerin içine giren Gyges, orada bir ceset görür ve cesedin parmağındaki yüzüğü alarak yeryüzüne çıkar. Bu,sihirli bir yüzüktür aslında. Parmağındaki yüzükle oynarken kaşı avucuna doğru çevirdiğinde görünmez olduğunu anlar Gyges. İnanılmaz bir güce sahip olduğunu fark edince yaptığı şey ise saraya girmek,kraliçeyi baştan çıkarmak ve kralı öldürüp yerine geçmek olur. Çünkü o, görünmediği zamanlarda toplumsal ahlakın baskısından kurtulmuş,kendi iç ahlakıyla baş başa kalmıştır. İç ahlak ise bu kadardır. Nasılsa hiç kimse görmüyor!
Kelime emniyettir.İçimizden ırmaklar gibi taşan manayı kelimenin sırtına vurmazsak boğar bizi. Mektup yazmayı bilmeyenlerin acıları ebedidir bu yüzden..
Galiba gerçek şu; kalem kimin elindeyse tarihi ve romanı o yazar ama gerçek bir hikâyenin hiçbir zaman tek anlatıcısı olamaz.
Savaşların isimleri üzerine düşünüyorum. Nereden gelir bu isimler? Kendi zamanında mı koyulur? Yoksa kalemi elinde tutan tarihçinin kararı mıdır? Ya da zaman içinde anonim olarak mı çıkar ortaya? Resmiyet nerde başlar? İki taraf da aynı adla mı anar aynı savaşı?
Sadece katilin cinayet mahalline geri dönmediğini aynı zamanda maktulün de cinayet mahallinden ayrılamadığını anlarız.
Aşkı reddetmek vefasızlıktır belki ama onu fark etmemek ve ciddiye almamak,düpedüz ahlâksızlık.
Kelime: Kelime acıtır. Hacmi, ağırlığı, dokusu vardır. Tene değer ve keser. Öldürebilir de.
Benimse bildiğim tek şey var. Her şeye rağmen, hayat onurla tamamlanması gereken bir şeydir.
Lâkin niyeti halistir onun.Tutamaz kendisine yükleneni. Bir an evvel göstermek ister. Bu yüzdendir haddini aşmaları.
İkisi de hasret çeker,ikisi de hatırlar;hatırlama ise ihya edici bir acı verir.
Sırrın kapısı açılır ve oradan da ancak esrara vakıf olanlar girer.Bundan sonrası kelâma ve kaleme sığmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir