İçeriğe geç

Kardeşimin Hikayesi Kitap Alıntıları – Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli kitaplarından Kardeşimin Hikayesi kitap alıntıları sizlerle…

Kardeşimin Hikayesi Kitap Alıntıları

Bazen insan o kadar kırılıyor ki, öfke bile duyamaz hale geliyor.
Evet, insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.
Meğer insanın canını alması ne zormuş.
Peki sizin ayrıcalığınız ne? diye soruyor.
Çok basit diyorum. Okumak, sadece okumak.Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını.
Müzik, edebiyat gibi duyguları anlatmıyor, bizzat yaşatmak amacını güdüyordu. Bu da işe yaramaz bir şeydi, çünkü benim duyguları yaşamaya değil, öğrenmeye ihtiyacım vardı.
Hepimiz öleceğimizi biliriz ama öldürüleceğimiz aklımıza gelmez.
İnsanların duygularını, çeşitli durumlarda neler hissettiklerini öğrenmek istiyordum. Birini sevince ne olur veya kızınca nasıl bir duyguya kapılırlar, bunları bilmem gerekiyordu.
Hayvanlar ölümü anlıyor ama insanlar anlamıyor. Can denen şey, her türlü yaralanmaya, berelenmeye açık haldeki insan bedeninden bir saniyede çıkıp gidiveriyor ve insanlar bunun sonucunda aklını kaçıracak kadar sarsılıyorlar. Tanrım, daha iki saat önce nasıl da canlıydı, nasıl kahkahalar atıyordu, şimdi nasıl yok olabilir diye tekrarlayıp duruyorlar. İnsanın algılama gücünü zorlayan bir durum bu. Hayatımıza, varloluşumuza yüklediğimiz hiçbir kavramla bağdaşmıyor. İnsanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı bir anlam yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor.
Oldukça sığ, rekabetçi, birbirinden nefret eden ama çok severmiş gibi görünen, gürültücü, can sıkıcı insanlar.
İnsanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür.
İnsanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür.
Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür, nedense bundan kimse korkmaz!
Herkese, her şeye, her gelişmeye karşı derin bir kayıtsızlık içindeyim.
Aşkın, gözü kapalı uçurum kıyısında yürümek olduğunu bilen biri âşık olur mu hiç?
İnsanın en kötü yalanı, kendisine karşı olandır.
Zaman akıyor durmadan.
“Kalbin bir gece gibi kapkara senin.”
Bunun sınırı yok. Canıma zarar veremediği sürece hiçbir şeye aldırmam ben. Çünkü insanları yöneten o diktatörü, yani egoyu yendim.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Açıkçası, insanlar niye, adına aşk dedikleri bilmeceyi çözemiyorlardı. Bunca acıya, bunca cinayete, bunca intihara değer miydi bu ruh hali? Çünkü aşk fizikseldi, kimyasal değil.
“İnsan, kendine kurallar koyulan bir hayvan gibi her duruma alışıyor.”
Dünya’nın en tehlikeli duygusu aşktır. İnsanları felakete sürükler.
Herkes de aşkı iyi bir şey sanır.
Bütün mutlu aileler birbirine benzer.
Denizler ötesine giden kişi , sadece iklimi değiştirmiş olur aklını değil !
İnsanın iradesini elinden alır da ondan. Seni yönetmeye başlar, mantık kaybolur, doğru dürüstçe düşünemezsin bile. Birine aşık olmak, gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin. Sonu ölüm de olabilir, cinayet de intihar da..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Geçmişi unut
Koy Bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Günün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle Gençliğin
Şu an hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme
belki her gece sarılmayı beklediği bir sevgili özlemi , belki bir düş
Hayvanların yaptığı gibi neredeyse hafızasız yaşamak ve mutlu olmak mümkündür ama hiçbir şeyi unutmadan yaşamak imkânsızdır.
İşte anahtar kelime bu; hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
Mutlu olabilmenin tek şartı unutmayı başarabilmekti.
Bu aşka ilahi diyemem korkarım,
İnsanı diyemem utanırım.
Ne yazık ki, kadınlar her seferinde ilave acılar çekiyorlar.
Her evin bir sırrı var. Herkesin sırrı kendine
İnsanlar niye, adını aşk Dedikleri bilmeceyi çözemiyorlardı. Bunca acıya, bunca cinayete, bunca intihara değer miydi bu ruh hali?
Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle gençliğin
Şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme..
İnsan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.
Bence dünyanın en tehlikeli duygusu aşk değil.
Ya neymiş? Dedim.
MERAK
“ Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar” dedim “ Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz”
“…anladım ki insan soyunun duygularını anlatan, psikolojik derinliklerine inebilen tek bir birikim vardır: O da edebiyat.”
İnsan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.
Mutlu olabilmenin tek şartı “unutmayı” başarabilmekti.
Birine aşık olmak, gözü bağlı olmak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına ne geleceğini hiçbir zaman bilemezsin.

Kardeşimin Hikayesi, Zülfü Livaneli

o saf ve incinebilir ruhunu kimsenin yaralamasına izin vermemek hayat amacım oldu
Denizler ötesine giden kişi yalnızca iklimi değistirmiş olur, aklını değil. Senin ihtiyacın olan sürekli gezmek değil, kaplanın sırtından inmek. Hatırlıyorsun değil mi; hani bir adam kaplanın sırtına binmiş, bir türlü inemiyormuş. Çünkü sırtından indiği zaman hayvanın kendisini yiyeceğinden kokruyormuş. Ama bir insan ömür boyu kaplanın sırtında oturamaz ki! Artık kaplandan inmen, her şeyle, özellikle de geçmişinle yüzleşmen gerekiyor.
Mutlu olabilmenin tek şartı unutmayı başarabilmektir.
Sokakta biri Sokrates’e hakaret etmiş, bir de tekme atmış. Sokrates hiç aldırmadan yürüyüp gitmiş. Durumu görenler niye bir tepki göstermediğini sormuşlar. O da Bir eşek beni ısırsa onu dava mı etmeliyim sizce? demiş.
İnsan duygularının en tehlikelisi aşktır.
İşte insana o çılgınlıkları yaptıran duygunun adı budur. Karasevdayla aşk farklıdır birbirinden. Asıl tehlikeli olan da karasevdadır. Araplar buna ‘garâm’ derler.
Gelecekte neler yaşanacağını, yarın ne olacağını bilmek! Bundan daha korkunç bir ceza yoktur dünyada. Ölümden beter bir ceza vermek istedikleri için, tanrılar böyle bir şey düşünmüşler.
Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.
Hikaye nerede biter, gerçek nerede başlar bilinemez.
Başlangıçta; psikolojiden,felsefeden,bilimden medet ummuş ama onlarda aradığımı bulamamıştım.Sinema da çok yüzeysel geliyor,bana ihtiyacım olan eğitimi sağlayamıyordu.Bunun üzerine anladım ki insan soyunun duygularını anlatan,psikolojik derinliklerine inebilen tek bir birikim vardır.
O da edebiyat
“İnsan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.”
Söylüyorum sana, dünyanın en tehlikeli duygusu aşktır. İnsanları felakete sürükler.
İnsan duygularının en tehlikelisi aşktır. Hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
Birine aşık olmak, gözü bağlı olmak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına ne geleceğini hiçbir zaman bilemezsin.
Birine aşık olmak, gözü bağlı olmak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına ne geleceğini hiçbir zaman bilemezsin.
Birine aşık olmak,gözü bağlı olarak,bir uçurum kıyısında yürümektir.
Edebiyat hayatı anlamanın tek yoludur.
İnsan,bir damla kan ve bin endişe
İnsan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.
Aşk dünyadaki en tehlikeli, en öldürücü duygudur.
bir erkek kadar güçlü, bir kadın kadar sevecen. Zor bulunan çok değerli bir sevgili.
İnsanlar delidir. Dedim
Neyi niçin yaptıklarını bilmezler. Beyinlerinde bir diktatör vardır, onları hormonları yönetir ama bunun farkında olmazlar, bunu kendi iradeleriyle davrandıklarını sanırlar.
Deniz ekmek kapısı, deniz hayat, deniz sevgili, deniz zalim, deniz suskun, deniz sevecen, deniz öfkeli..
Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını.
İnsanın gövdesini dev bir silindirle ezebilirler ama ruhunu daha da kolay ezebiliyorlar
Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar dedim. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!
Denizler ötesine giden kişi yalnızca iklimi değiştirmiş olur, aklını değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir