İçeriğe geç

Karanlıklar Prensesi Vampir Carmilla Kitap Alıntıları – Sheridan Le Fanu

Sheridan Le Fanu kitaplarından Karanlıklar Prensesi Vampir Carmilla kitap alıntıları sizlerle…

Karanlıklar Prensesi Vampir Carmilla Kitap Alıntıları

“Ölmekten korkuyor musunuz?”
“Evet, herkes korkar.”
“Ama sevgili olarak, yani birlikte ölenler sonsuza dek birlikte yaşayabilirler.”
“Öleceksiniz – herkes ölecek ve öldükleri zaman daha mutlu olacaklar.”
Fakat düşler taş duvarlardan geçer, karanlık odaları aydınlatır yahut odaları karartır. Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer, çıkar, kilitleri imal eden çilingirlere gülerler.
Canım, canım benim, diye mırıldandı, ben senin içinde yaşıyorum ve sen benim için öleceksin, işte öyle seviyorum seni.
Kimseye âşık olmadım, olmayacağım da, diye fısıldadı. Âşığım sen olmazsan şayet.
Yeryüzünde geçireceğim uzun seneler kalmadı belki, fakat Tanrı nasip ederse ölmeden evvel insanlığa bir hizmette bulunmayı, ümitlerinin ve güzelliğinin baharında zavallı çocuğumu katleden o iblislerden, Yüce Tanrı adına intikam almayı umuyorum.
Ayrıca kuvvet, ne zaman istesek toplayabileceğimizi sandığımız bir şeydir.
Tedirgin insaların aldığı önlemler, başkalarına da sirayet eder; benzer mizaçtaki insanlar bir süre sonra mutlaka bu önlemlere öykünür.
Çok tuhaf, zalim bir aşk canımı alacaktı az kalsın. Sevgi bazı şeyleri kurban etmeyi gerektirir. Kurban da kansız olmaz.
Biraz çaba gösterince her şeyiyle hatırlıyorum. Her şeyi görüyorum. Tıpkı dalgıçların tepelerinde neler olup bittiğini bir gereç vasıtasıyla gördükleri gibi; kesif, dalgalı fakat şeffaf.
Lakin merak, rahat vermeyen, ahlak tanımayan bir tutkudur ve hiçbir kız, başka bir kızın kendi merakına set çekmesine sabırla tahammül edemez.
Genç insanlar çabuk hoşlanır, hatta severler.
Siz şehirlerde yaşayanlar, bizi kuşatan yalnızlığın içinde yeni bir arkadaşla tanışmanın nasıl büyük bir hadise olduğunu hiç bilemezsiniz.
Fakat düşler taş duvarlardan geçer, karanlık odaları aydınlatır yahut aydınlık odaları karartır. Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer, çıkar, kilitleri imal eden çilingirlere gülerler.
Bir düşten arta kalan gelip geçici bir dehşet değildi bu. Zaman içinde derinleşip, kendisini odaya ve o hayaletimsi görüntüyü çevreleyen mobilyalara bulaştırmış bir dehşetti sanki.
Neden bilmem, bir sıkıntı var içimde. Artık bıkkınlık geldi, sizi de bıktırdı dediğinize göre. İyi de, bu duygu nereden bulaştı bana, nereden buldum sahiplendim ona.
Lakin merak, rahat vermeyen, ahlak tanımayan bir tutkudur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Neden bilmem, bir sıkıntı var içimde. Artık bıkkınlık geldi, sizi de bıktırdı dediğinize göre. İyi de, bu duygu nereden bulaştı bana, nereden buldum sahiplendim ona.
bana bunu yahut herhangi bir şeyi sormakta gayet haklısın. seni nasıl candan sevdiğimi bilmiyorsun. bunu bilseydin, sana duyduğum güvenden büyüğünü tahayyül edemezdin. ama verdiğim sözlere bağlıyım; rahibelerin andı bile bu kadar bağlayıcı değildir. hikâyemi anlatamam henüz; sana bile anlatamam. zalim ve çok bencil bulacaksın beni fakat sevgi her zaman bencildir. ne kadar ateşliyse, o kadar bencildir sevgi. nasıl kıskançlık içindeyim, bilemezsin. beni severek benimle ölüme gelmelisin yahut benden nefret etsen de, ölümde ve sonrasında benden nefret ederek gel benimle. benim duygusuz tabiatımda kayıtsızlık diye bir kelime yoktur.
baban niçin bizi korkutmaktan hoşlanıyor? dedi iç geçirip hafifçe ürpererek.
hoşlanıyor değil sevgili carmilla; böyle bir şey aklının ucundan geçmez.
korkuyor musun canımın içi?
gerçekten o zavallılar gibi saldırıya uğrama tehlikesine olduğumu düşünsem çok korkardım.
ölmekten mi korkuyorsun?
elbette, herkes korkar.
fakat âşıklar gibi ölmek yok mu.. beraberce ölmek, beraber yaşayabilmek için.
merak, dur durak bilmeyen, ahlaktan yoksun bir tutkudur
Aşk fedakarlık ister. Kansız fedakarlık olmaz.
Benim zalim ve bencil olduğumu düşünecekseniz fakat aşk her zaman bencildir; ne kadar çoşkulu, o kadar bencil
Kızlar dünyada yaşadıkları müddetçe yaz geldiğinde kelebeğe dönüşen tırtıllar gibidir; fakat o ana kadar kurtlar, larvalar vardır.
Bu hadiseler olurken onunla alakalı net bir şey düşünemiyorum ancak hayranlığa olduğu kadar nefrete doğru da giden bir sevginin farkındayım.
Her kaderli macera bir kabusla başlar
Yaşam da ölüm de esrarengiz hallerdir, ikisinin de kaynağı hakkında pek az şey biliyoruz.
Tanrı’nın ellerindeyiz. Onun izni dışında hiçbir şey ola­maz ve onu sevenlerin her işi güzel sonuçlanır. Odur bizim vefakâr yaratıcımız; hepimizi o meydana getirdi. Bize göz kulak olacaktır.
Bu akşam şu sıkıntılı ruh hallerimden birindeyim.
Böyle anlaşılmaz durumlarda ondan nefret ediyordum.
Bilmediğim bazı şeyleri öğrenebilmek için deli oluyordum.
Farklı bir zaman, farklı bir durum olsa, gülünç gelebilirdi bana bu mektup. Fakat alışılmış yöntemler boşa çıkmışsa, çok sevdiğiniz bir varlığın hayatı söz konusuysa, insanın nice şarlatanlıklara bel bağladığı olmaz mı?
Yaptığım tahkimatlardan sonra, artık huzurla uyuyabilirdim. Fakat düşler taş duvarlardan geçer, karanlık odaları aydınlatır yahut aydınlık odaları karartır. Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer, çıkar, kilitleri imal eden çilingirlere gülerler.
Evet. Çok tuhaf, zalim bir aşk canımı alacaktı az kalsın. Sevgi bazı şeyleri kurban etmeyi gerektirir. Kurban da kansız olmaz.
Öleceksiniz elbette; herkes ölecek. Ölmek daha mutlu kılar her kişiyi.
Fakat düşler taş duvarlardan geçer,karanlık odaları aydınlatır yahut aydınlık odaları karartır.Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer,çıkar,kilitleri imal eden çilingirlere gülerler.
Sevgi bazı şeyleri kurban etmeyi gerektirir. Kurban da kansız olmaz.
Zalim ve çok bencil bulacaksın beni fakat sevgi her zaman bencildir. Ne kadar ateşliyse, o kadar bencildir sevgi.
ben senin içinde yaşıyorum ve sen benim için öleceksin, işte öyle seviyorum seni.
Ay ışığında nasıl da güzel görünüyordu.
Kimseye aşık olmadım, olmayacağım da, diye fısıldadı. Aşığım sen olmazsan şayet.
Ölmekten mi korkuyorsun?
Elbette, herkes korkar.
Fakat aşıklar gibi ölmek yok mu Beraberce ölmek, beraber yaşamak için.
Kasvetli tebessümünün ardında, en ufak ışık zerresini bana göstermemekte direnen, yaşının ötesinde bir soğukluk vardı sanki.
ben senin içinde yaşıyorum ve sen benim için öleceksin, işte öyle seviyorum seni.
Kimseye aşık olmadım, olmayacağım da, diye fısıldadı. Aşığım sen olmazsan şayet.
Bir düşten arta kalan gelip geçici bir dehşet değildi bu. Zaman içinde derinleşip, kendisini odaya ve o hayaletimsi görüntüyü çev­releyen mobilyalara bulaştırmış bir dehşetti sanki.
Fakat düşler taş duvarlardan geçer, karanlık odaları ay­dınlatır yahut aydınlık odaları karartır. Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer, çıkar, kilitleri imal eden çilingirlere gülerler.
Çok tuhaf, zalim bir aşk canımı alacaktı az kalsın. Sevgi bazı şeyleri kurban etmeyi gerektirir.
Zalim ve çok bencil bulacaksın beni fakat sevgi her zaman bencildir. Ne kadar ateşliyse, o kadar ben­cildir sevgi. Nasıl kıskançlık içindeyim, bilemezsin. Beni seve­rek, benimle ölüme gelmelisin yahut benden nefret etsen de, ölümde ve sonrasında benden nefret ederek gel benimle.
Canım, canım benim, diye mırıldandı, ben senin içinde yaşıyorum ve sen benim için öleceksin, işte öyle seviyorum seni.
Öleceksiniz elbette; herkes ölecek. Ölmek daha mutlu kılar her kişiyi.
Senin yüreğin yara­landığı vakit, benim kabına sığmayan yüreğim de seninkiyle birlikte kanar.
Lakin merak, rahat verme­yen, ahlak tanımayan bir tutkudur.
Siz şehirlerde yaşayanlar, bizi kuşatan yalnızlığın içinde yeni bir arkadaşla tanışmanın nasıl büyük bir hadise olduğunu hiç bilemezsiniz.
Sonra, eskiden İngilizcemizi diri tutmak için sesli olarak okuduğu Shakespeare’den alıntıyla ekledi:
Neden bilmem, bir sıkıntı var içimde. Artık bıkkınlık geldi, sizi de bıktırdı dediğinize göre. İyi de, bu duygu nere­den bulaştı bana, nereden buldum Sahiplendim ona.
Masumiyetin huzuru içinde, kutlu bir geleceğin şanlı umutlarıyla öldü.
Ne olmuş yani ölmüşse! Herkes ölür, ölünce çok daha mutlu olur insanlar. Kalk haydi, eve gidiyoruz!
Düşler taş duvarlardan geçer, karanlık odaları aydınlatır yahut aydınlık odaları karartır. Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer, çıkar.
Canımı alan son derece gaddar, son derece tuhaf bir aşktı. Aşka fedakârlık gerek.
Benim zalim ve bencil olduğumu düşüneceksiniz fakat aşk her zaman bencildir; ne kadar coşkulu, o kadar bencil
düşler taş duvarlardan geçer, karanlık odaları aydınlatır yahut aydınlık odaları karartır.
Sevimli kollarını boynuma dolar, beni kendine çekip yanağını yanağıma dayar, kulağımın dibindeki dudaklarından şu sözler dökülürdü mırıltı halinde: “Canımın içi, yüreciğin yaralandı. Gücümün ve zayıflığımın karşı konulmaz yasasına uyuyorum diye zalim sanma beni. Senin yüreğin yaralandığı vakit, benim kabına sığmayan yüreğim de seninkiyle birlikte kanar. Muazzam küçük düşmüşlüğümün sevinciyle senin sıcak canının içinde yaşıyorum ve sen benim canımın içinde öleceksin; pek tatlı bir ölümle. Elimde değil; ben sana yakınlaşırken sen de başkalarına yakınlaşacaksın ve aslında aşktan başka bir şey olmayan o zulmün sevincini öğreneceksin. O yüzden bir süre beni ve bana dair şeyleri tanıyıp bilmek isteme; fakat şefkatli ruhunun bütünüyle güven bana.”
Yaşam da ölüm de esrarengiz hallerdir, ikisinin de kaynağı hakkında pek az şey biliyoruz.
Fakat tüm hayatlarda, tutkularımızın en coşkulu ve en dehşetli biçimde uyandığı, güçlü duygularla yaşanan öyle sahneler var ki, bunlar diğer tüm sahnelerden daha belirsiz, daha bulanık anımsanıyor zannederim.
Fakat aşıklar gibi ölmek yok mu Beraberce ölmek, beraber yaşayabilmek için.
Carmilla’nın beyaz geceliği içinde, çenesinden ayaklarına dek kana bulanmış olarak yatağımın başucunda dikildiğini gördüm.
Fakat düşler taş duvarlardan geçer , karanlık odaları ay­dınlatır yahut aydınlık odaları karartır. Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer , çıkar , kilitleri imal eden çilingirlere gülerler.
Sevgi bazı şeyleri kurban etmeyi gerektirir. Kurban da kansız olmaz.
Zalim ve çok bencil bulacaksın beni fakat sevgi her zaman bencildir. Ne kadar ateşliyse, o kadar ben­cildir sevgi. Nasıl kıskançlık içindeyim, bilemezsin. Beni seve­rek, benimle ölüme gelmelisin yahut benden nefret etsen de, ölümde ve sonrasında benden nefret ederek gel benimle. Benim duygusuz tabiatımda kayıtsızlık diye bir kelime yoktur .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir