İçeriğe geç

Karamazov Kardeşler 1-2-3. Cilt Kitap Alıntıları – Fyodor Dostoyevski

Fyodor Dostoyevski kitaplarından Karamazov Kardeşler 1-2-3. Cilt kitap alıntıları sizlerle…

Karamazov Kardeşler 1-2-3. Cilt Kitap Alıntıları

Gene de Yaradana, size böyle bir acıyı duyabilen bir yürek ve “Asıl hayatınız göklerde olduğu için yücelikler peşine düşmek” yeteneği verdiği için şükredin.
Olumlu bir çözüm bulunamazsa olumsuz yoldan asla çıkmayacaktır; yüreğinizin bu özelliğini biliyorsunuz, çektiği acı da hep bu yüzden zaten.
Ölmezlik düşüncesi kalkınca erdem aramayın…
Hayat aslında acı demektir. Acısı olmasa zevki de olmazdı
Bu çeşit dizginsiz, alabildiğine taşkın tabiatlar için düşmenin alçaklığı en yüksek asalet duyguları kadar şiddetli ihtiyaçtır.
İyiliğin şerefi başkalarına düştü, bana yalnızca kötülük kaldı.
– İçinize dönerek her zaman günahlarınızı kendi kendinize açıklayın. Günahlarınızı anlamak sizi ürkütmesin, yeter ki pişmanlığı tam duyun; ama Tanrı ile pazarlığa girişmekten de kaçının. Tekrar tekrar söylüyorum, gururlu olmayın.
Vermeyi zerre kadar sevmezsek de almaya -ne olursa olsun- bayılırız.
Iyi, doğru bir şey yaptığınız zaman hayat öyle güzel ki!
Ama doğrusunu söylemek gerekirse, bazı durumlarda kişinin, mantıksız olsa bile yüce bir sevgiden doğan bir tutkuya kendini bırakması, bırakmamasından daha saygıdeğer bir davranıştır. Hele gençlikte çok daha saygıdeğer olur bu davranış; çünkü daima mantığının sesini dinleyen bir genç sağlam kumaş değildir, değeri de yoktur böylelerinin
– Şunu bilin ki, her birimizin dünyada her olup bitende suçu var şüphesiz. Dünyada olanlara karşı taşınan genel bir sorumluluktan bahsetmiyorum üstelik; her kişiye karşı taşınan bireysel bir sorumluluk kastettiğim. Bu anlayışa varan her insan, hayat yolunun ereğine varmıştır.
– Kâğıdın yüzü kızarmaz derler, derler. Oysa emin olun yalan, kızarır; tıpkı benim şimdi kızardığım gibi..
Gerçekten ben neyim ki ,kendim gibi ,Tanrının benden farksız olarak yarattığı bir insan bana hizmet etsin.
Adam sen de, ne olursa olsun, vız gelir bana! Kuvvetli ruh, zayıf ruh, kadın ruhu ne olursa olsun! Şu doğaya bak: güneşin bolluğuna, göğün berraklığına dikkat et, ağaçların yaprakları yemyeşil, hâlâ yaz gibi
Yarın intihar edeceğim, ölmeden önce bir yaşayayım.
Gökten işaret gelmez,
Kalbin dediğine inan!
“Senin bu içli gözyaşların yalnızca ruhsal bir ferahlamadır ve güzel yüreğini rahatlatacaktır,”
“İnsandan başka her şey temiz ve mükemmeldir.”
Halkın sessiz,bitmez tükenmez sabırla dolu bir kederi vardır. Bu keder kabuğuna çekilmiştir, hiç sesi çıkmaz. Bir de gözyaşlarıyla taşan, sonra da kendini kapıp koyuveren bir keder vardır. Bu hal en çok kadınlarda görülür. Ama bu da sessiz kederden daha hafif değildir. Sızlanmanın doyurucu yanı içteki acıyı deşip taşımaktan ibarettir. Böyle bir keder avunma da istemez, çaresizlik onun besinidir. Sızlanmalar, kanayan yarayı büsbütün azdırmak ihtiyacından başka şey değildir.
Sevgi, bütün dünyayı satın alacak değerde bir cevherdir.
Niçin kucaklaşmıyor, öpüşmüyor, neşeli şarkılar söylemiyor bu insanlar ?
Bazen garip rastlantılar olur.
Nefret ederken de sevdim seni. Fakat sen beni sevmiyordun! Sevmediğini biliyorum.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gönül kimi severse güzel odur.
Nerede o sözünü ettiğiniz mutluluk
Güneşin varlığını bilmek ise yaşamın ta kendisidir.
Katil olan birinde bir insan yüreği bulabilirim ve onunla dost olabilirim ,çünkü orada da yaşamak, hem sevmek hem de acı çekmek mümkündür!
Aklın aşağılık saydığında kalp çoğu zaman güzellik buluyor.
Babalar, çocuklarınızı incitmeyin!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hiçten sevgi yaratılmaz; hiçten yaratmak yalnız Tanrı işidir.
görünüşte sert, kaba, ele avuca sığmaz, isyancı insanların çoğu aslında son derece duygulu kimselerdir.
Gerçekte, en ince romancının dikkatinden kaçabilecek binlerce ayrıntı olabilir.
Size söylediklerimi dünyada başka hiçbir kimseye söyleye bilir miyim acaba ?
“Her zaman sevgiden yana olun. Sevginin yardımıyla koskoca dünyayı fethedebilirsiniz…”
Herkes Tanrının çocukları olarak tatlı tatlı geçinecek
yaratılışımız hep böyledir: ille tersini yaparız.
“Ne için yaşadığını kesin olarak bilmeden insan yaşamayı kabul etmez, hatta dünya nimetlerine boğulsa bile kendini yok etme yoluna gider.”
Nedir bu Staretz, diyeceksiniz. Staretz; ruhunuzu, iradenizi alıp kendi ruhuna, kendi iradesine bağlayan adamdır. Bir Staretzi seçmekle iradenizi kullanmaktan vazgeçerek onu tam bir teslimiyetle önderinize bırakmış oluyorsunuz. Kendilerini çileye, bu korkunç hayat okuluna girmeye gönüllü olarak mahkum edenler ömür boyunca sürecek bir boyun eğiş ve her şeyi Tanrıya bırakışla benliklerini sindirerek tam bir ruh özgürlüğüne kavuşmak umudundadırlar. Benliklerinden azat olmanın, hayatın sonuna kadar öz varlığı içinde kendini bulamayanların kötü sonuna uğramamayı sağlayacağına inanırlar.
En dikkatli ro­mancının bile gözünden kaçabilecek binlerce ayrıntısı vardır hayatın.
Bazı insanların düşmanlığı dostluktan daha yararlı oluyur
Mucize gerçekçide hiçbir kaygı uyandırmaz. Gerçekçide iman uyandıran mucize değildir. Gerçekçi, zındıklık yolunu tutmuşsa, bir mucize görse bile kendinde buna inanmamasını sağlayacak guç ve yeteneği bulur. Mucize yadsınamaz durumda bile olsa boyun eğmez; duygularına sırt çevirir. Kabule yanaştığında ise bunu mucize saymaz, şimdiye kadar bilmediği bir olay olarak görür. Gerçekçinin imanı mucizeden doğmaz; iman, mucizeleri doğurur. Böyle kimse bir kere iman edince artik kendi gerçekçiliğinin zorunluluğu olarak mucize olanağı ni da kabul etmek zorundadır.
Beni kıskanmasına üzülmedim, asıl hiç kıskanmasaydı üzülürdüm. Ben böyleyim işte.
Seni bekleyeceğim. Dünyada beni ayıplamayan tek insan olduğunu anlıyorum yavrum, hissediyorum bunu; nasıl hissetmem.
Bir tek ona kalbini açıyor ve sürekli olarak ona akıl danışıyordu.
Kaldı ki, zamanımızda insanlardan açıklık beklemek de tuhaftır.
Size gerçek, gerçeğin ta kendisi olarak diyorum ki: Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa, o zaman bereketli ürün doğurur. (İncil, Yuhanna’dan XII. Bap, 24)
Gerçekçinin imanı mucizeden doğmaz; iman, mucizeleri doğurur.
“Cehennem nedir?” diye düşünürüm. Şu hükme varırım: “Sevmenin artık imkansız olduğuna dair çekilen bir acıdır.”
Henüz olgunlaşmamış bir insan severdi; manastır hayatına atılması sırf bu hayat o zaman onu etkilediği için ve ölümlü dünyanın kötülük dolu karanlığında bunalmış ruhunun kurtuluşunu ancak bunda görmesindendi.
insanların çevrelerine bakarak, bunlar arasında, yaşamaya layık olan ve olmayanları seçmeye hakkı olabilir mi?
Doğrusu insanlara karışmayı, çevremize her şeyi, en kötü, en tehlikeli düşüncelerimizi bile açmayı severiz.
içimize her şeyi sığdırır, her şeyi barındırırız!
Saygının olmadığı yerde sevgi de kaybolmaya başlar.
Oysa ben sevinçli iki saniye için katrilyon kere katrilyon vermeye razıyım.
Yakınlarımı nasıl seveceğimi hiçbir zaman bilemedim. Bence özellikle yakınlarını sevmek, yabancıları sevmekten daha zordur.
Kafamız düşlerle dolu , yüreğimiz başına buyruk , hemde gururlu mu gururlu! Soyluyuz , gönlümüz yüce…
– Dünyayı kabul etmeyişinin sebebini açıklar mısın bana? diye sordu Alyoşa.
Ben oldum olası şimdiye kadar hiçbir akrabamı sevmedim, sevme gereği de duymadım.
___
Feci olan yanı, güzelliğin yalnız korkunç değil, aynı zamanda esrarlı oluşu Bu, şeytanın Tanrıyla boy ölçüşmesi; dövüş alanı olarak insan kalbini seçmiş. Kısacası, herkes kendi derdine yansın bakalım.
Bu kelime oyunumu hoş gör. Bugün yalnız kelime oyunlarını değil, daha pek çok şeyi bağışlaman lazım. Merak etme, bunlar tıraş değil, işin özü, meseleye çabuk girerim ben. “Şeytan azapta gerek” diye, lafı uzattıkça uzatmam.
”Dalgaların bu yabancı kabul etmez sahillere
Attıklarının vay haline!”
Şimdi aceleye hiç gerek yok. Dünya yeni bir devre girdi.
___
Sarhoşluktan saçmaladığımı sanma. Hiç sarhoş değilim. Konyaktır, ama sarhoş olmam için bunun iki şişesi gerek bana
Oysa ben şişemin dörtte birini içmedim,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir