İçeriğe geç

Karahindiba Şarabı Kitap Alıntıları – Ray Bradbury

Ray Bradbury kitaplarından Karahindiba Şarabı kitap alıntıları sizlerle…

Karahindiba Şarabı Kitap Alıntıları

Savaş asla kazanılan bir şey değildir Charlie. Sadece her zaman kaybedersin ve en son kaybeden şartları ortaya koyar. Hatırladığım her şey bir sürü kaybediş, üzüntü ve bittiğinde hiçbir iyi şeyin olmadığı.
Vaktiyle olduğun gibi davranmaya ne kadar çok çalışsan da, sadece şu anda, burada olduğun gibi olabilirsin. Zaman büyüler.
Hissedilebilecek her şeyi hissetmek istiyorum, diye düşündü. Bırakın yorgun hissedeyim, şimdi, bırakın kendimi yorgun hissedeyim. Unutmamalıyım. Yaşıyorum, yaşadığımı biliyorum; bunu bu gece veya yarın ya da öbür gün unutmamalıyım.
.
Bütün sır bu: Sizi heyecanlandıran şeyler yapmak.

İşte benim şarap hakkında düşüncem:
Onu şişelediğin her zaman, 1928’den koca bir parça alıp saklamış olursun.
Eylül gelince yukarı kaldırmış olduğun pencereleri indiriyorsun, ayağına geçirdiğin terlikleri ortaya çıkarıyorsun, geçen haziran fırlatıp attığın sert ayakkabıları giyiyorsun. İnsanlar şimdi saatlerin içine geri zıplayan kuşlar gibi evlerinin içine koşuyorlar.
Bazı insanlar henüz çok gençken mutsuz bir insan olurlar. Görünürde özel bir nedeni yoktur ama sanırım bu şekilde dünyaya gelirler. Daha kolay yaralanırlar, daha çabuk yorulurlar, daha çabuk ağlarlar, daha uzun süre hatırlarlar ve söylediğim gibi, dünyadaki herkesten çok daha gençken mutsuz olurlar. Biliyorum çünkü ben de onlardan biriyim.
“Mutlu sonlara ne oldu?”
“Onları cumartesi matinesinde filmlerde gösteriyorlar.”
“Ben yaşıyorum.”
“Amaaan, bu eski!”
“Bunu düşünmem, fark etmem yeni. Bazı şeyler yaparsın ama izlemezsin. Sonra bakar ve ne yapmış olduğunu görürsün ve bu bir ilk demektir, gerçekten.”
Her neyi istiyorsan, diye düşündü, kendi yolunu çizmek zorundasın.
On yedindeyken her şeyi bilirsin. Yirmi yedindeyken eğer yine her şeyi biliyorsan, o zaman hala on yedindesindir.
.
Arıların bir kokusu vardır, bilirsiniz, yoksa öyledir, çünkü ayaklarına milyonlarca çiçekten gelen baharatlar bulanır.

“Bazı insanlar henüz çok gençken mutsuz bir insan olurlar…Görünürde özel bir nedeni yoktur ama sanırım bu şekilde dünyaya gelirler.Daha kolay yaralanırlar, daha çabuk yorulurlar, daha çabuk ağlarlar, daha uzun süre hatırlarlar ve söylediğim gibi, dünyadaki herkesten çok daha gençken mutsuz olurlar. Biliyorum çünkü ben de onlardan biriyim.”
“Bir ailesi olan biri asla ölmez.”
.
Hayattayım. Bunu düşünmek, fark etmek yenidir. Bir şeyler yapıyorsun ve izlemiyorsun.

Sonra birdenbire bakıp ne yaptığınızı görüyorsunuz ve bu gerçekten ilk kez oluyor.

.
Hayatta öğrendiğin ilk şey aptal olduğundur. Hayatta öğreneceğin son şey, aynı aptal olduğundur.

.
güneşin balsamı ve boş ağustos öğleden sonraları…

.
Gün batımlarını hep sevdik çünkü sadece bir kez olur ve giderler.

Ama Lena, bu üzücü.

Hayır, gün batımı kalsaydı ve biz sıkılırsak, bu gerçek bir üzüntü olurdu.

Gerçekten yaşıyorum! diye düşündü. Bunu daha önceden hiç bilmiyordum, eğer biliyorsam da hatırlamıyorum!
Sıradan erkekler bir kadında beyin gibi bir şeye rastladıkları anda alelacele kaçarlar.
Bugün gerçekten ölmüyorum. Bir ailesi olan biri asla ölmez.
İsrafa tahammül edemezdi çünkü bir insanın çöpünün başka bir insanın lüksü olduğunu bilirdi.
Savaş asla kazanılan bir şey değildir, Charlie. Sadece her zaman kaybedersin ve en son kaybeden şartları ortaya koyar.
Kaygılandığım sen değilsin, dedi. Tanrı’nın dünyayı yönetme şekli
Tom bir an bunun üstüne düşündü
Aslında fena biri değil, dedi. En azından elinden geleni yapmaya çalışıyor.
.
Bir zamanlar olduğun kişi olmaya ne kadar uğraşırsan uğraş, sadece şimdi ve burada olduğun kişi olabilirsin.

Zaman hipnotize ediyor. Dokuz yaşındayken, her zaman dokuz yaşında olduğunuzu ve hep öyle kalacağınızı düşünürsünüz. Otuz yaşındayken, görünüşe göre her zaman orta yaşamın o parlak çerçevesi üzerinde dengelenmişsinizdir. Ve sonra yetmiş yaşına geldiğinde, her zaman ve sonsuza dek yetmiş yaşındasın.

Şu an içindesiniz, şimdi bir gence ya da şimdi bir yaşlıya hapsolmuşsunuz, ama şimdi görülecek başka bir şey yok.

.

.
Arıların bir kokusu vardır, bilmiyorlarsa, ayakları bir milyon çiçekten gelen baharatlarla tozlanır.

.

.
Hissetmek için var olan her şeyi hissetmek istiyorum. Yorgun hissetmeme izin ver, şimdi yorgun hissetmeme izin ver.

Yaşadığımı unutmamalıyım, yaşadığımı biliyorum, bu gece, yarın veya ondan sonraki gün unutmamalıyım.

.

Acaba dünyadaki herkes canlı olduğunu biliyor mudur?
Yemin ediyorum sen salaksın!
Yaşam için bir sığınak yok muydu?
Yeterince uzun bir süre ağlarsan her şey yoluna girer.
On yedindeyken her şeyi bilirsin. Yirmi yedindeyken eğer yine her şeyi biliyorsan, o zaman hâlâ on yedindesindir.
.
Hissetmek için her şeyi hissetmek istiyorum, diye düşündü. Kendimi yorgun hissetmeme izin ver, şimdi yorgun hissetmeme izin ver.

Unutmamalıyım, yaşıyorum, yaşıyorum biliyorum, bu gece, yarın veya ondan sonraki gün unutmamalıyım.

.

Savaş asla kazanılan bir şey değildir. Sadece her zaman kaybedersin ve en son kaybeden şartları ortaya koyar.
Bazen uykunuzda dinlediğiniz şeyler daha önemlidir, daha iyi dinlersiniz, yerine ulaşır.
Benim yaşıma geldiğin zaman, küçük tatların ve küçük şeylerin, büyük olanlardan daha önemli olduğunu anlayacaksın. Bir bahar sabahında yapılan yürüyüş, saatte yüz yirmi kilometre hız yapan güçlü bir otomobille yapılan gezintiden daha iyidir, neden biliyor musun? Çünkü kokularla doludur, büyümekte olan bir sürü şeyle doludur. Arayıp bulma zamanın vardır.
Yaz mevsimini elinin içinde tut, yaz mevsimini bir bardağa doldur, minik bir bardağa elbette, çocuklar için küçücük ürpertici bir yudum; bardağı dudağına götürüp yaz mevsimini içeri göndererek damarlarındaki kanın mevsimini değiştir.
Hissedilebilecek her şeyi hissetmek istiyorum. Bırakın yorgun hissedeyim, şimdi, bırakın kendimi yorgun hissedeyim. Unutmamalıyım. Yaşıyorum, yaşadığımı biliyorum; bunu bu gece veya yarın ya da öbür gün unutmamalıyım.
Yaşlı insanlar ağırdır. Bunu böyle anlarsın.
BOZUK Bozuk olan tek şey o değil. Ben, siz, bu şehir, bu ülke, tüm dünya!
İNSANLARA GÜVENEMEZSİN

ÇÜNKÜ

cekip giderler.

yabancılar ölür.

cok iyi tanıdığın insanlar da ölür.

..arkadaşlar ölür.

insanlar insanları öldürür, kitaplardaki gibi.

kendi ailen de ölebilir.

Iyi bir gece uykusu ya da on dakika iyi bir ağlama veya bir külah dolusu çikolatalı dondurma ya da üçü bir arada iyi bir ilaçtır .
Yeterince uzun bir süre ağlarsan her şey yoluna girer.
Bütün bildiğim, geceleri yatağa giderken kendimi iyi hissettiğim . Bu da günde bir kere mutlu son demek.
Mutlu sonlara ne oldu?”

Onları cumartesi matinesinde filmlerde gösteriyorlar.

sevginin niteliğinin zihin olduğunu hep bildim.
Sevecenlik ve akıllılık yaşlandıkça kazanılan şeylerdir. Acımasız ve düşüncesiz olmak yirmi yaşlarındayken çok daha büyüleyici gelir.
Ben, çıkışı olmayan, harap olmuş bir kulenin içinde yakışıklı prensini bekleyen prensesim.
Her şeyi bilir görünmek yaşlı insanların bir ayrıcalığıdır. Fakat bu rol yapmaktır, maske takmaktır; tıpkı yapılan bütün diğer roller ve takılan maskeler gibi.
Bir yerlerde, bir kitap şöyle diyordu: Şimdiye kadar yapılmış alan tüm konuşmalar, söylenmiş olan tüm şarkılar hala yaşamakta uzay boyunca titreşmektedir ve eğer Uzak Centauri’ye yolculuk yapabilseydiniz, George Washington’ı uykusunda konuşurken ya da Sezar’ı sırtındaki bıçağa şaşırırken duyabilirdiniz.
Evde kalmış yaşlı kızlar yalnız yaşamaktan hoşlanır.
On yedindeyken her şeyi bilirsin. Yirmi yedindeyken eğer yine her şeyi biliyorsan, o zaman hâlâ on yedindesindir.
Kaygılandığım sen degilsin, dedi Douglas. Tanri’nın dünyayı yönetme sekli.
Her şeyi yavaşlatmın tek yolu, her şeye bakmak ama bir şey yapmamaktır! Sadece bakarak kesinlikle bir günü üç güne uzatabilirsiniz!
.
Hisset, diye düşündü. Kendimi yorgun hissetmeme izin ver, şimdi yorgun hissetmeme izin ver.

Unutmamalıyım, yaşıyorum, yaşıyorum biliyorum, bu gece, yarın veya ondan sonraki gün unutmamalıyım.

.

Yaşlı adamlar, insanların kendilerinden konuşmalarını istemeleri için pusuda beklerler.
Yaşlı insanlar hiç çocuk olmadılar!

Ve bir parça üzücü, dedi Tom, sakince oturuyordu. Onlara yardım etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.

Bilet koçanları aldatıcıdır. Eşyaları saklamak bir sihirbazlık numarasıdır, aynalarla.
Sen neysen o ol, sen olmayan şeyleri göm,
Yaşlı olmaya aldırmıyorum, sahiden de aldırmıyorum ama çocukluğumun benden alınmasına kırılıyorum.
Mutluluk, ayrıca yirmi yıldır ilk kez yenecek ekmek değil, kömür !
Acaba Mutluluk Makinesi cebinizde taşıyabileceğiniz bir şey mi olmalı, diye merak etti.
Bahçıvanlik bir filozof olmanın en kolay bahanesidir.
Çalıdaki leylak, orkideden daha iyidir.
.benim yaşıma geldiğin zaman, küçük tatların ve küçük şeylerin, büyük olanlardan daha önemli olduğunu anlayacaksın. Bir bahar sabahında yapılan yürüyüş, saatte yüz yirmi kilometre hız yapan güçlü bir otomobille yapılan gezintiden daha iyidir, neden biliyor musun? Çünkü kokularla doludur, büyümekte olan bir sürü şeyle doludur.
Herkes kendi başınaydı. Kişinin tekliği toplumda bir birim ama her zaman korku içinde.
Ölüm, görünmeyen, ağaçların arkasında yürüyen ve duran; bu şehirde, bu sokaklarda son üç yılda bir, iki, üç kadını öldüren; ışıkları zayıf olan bir sürü yere yılda birkaç kez girmek için kırsal kesimde bekleyen Yalnız Adam’dı.
Bisikletiyle giderken, yaşamın şok edici yanları neler? diye dü- şündü. Doğmak, büyümek, yaşlanmak, ölmek. Birincisi için yapa cak pek bir şey yok. Ama ya diğer üçü?
Yetişkinlerin neler hakkında konuştukları kimse için önemli değildi; sadece seslerin gelip verandanın üç yanını saran narin eğreltiotlarının üstünden geçip gitmesi önemliydi; sadece şehrin siyah su gibi bir karanlıkla dolması, sigaraların ışıması ve sohbetin kesintisiz devam etmesi önemliydi.
Her ağacın altında gölgesi olur, değil mi? Şu halde, geceyi yapan nedir? Sana söyleyeyim: Beş milyar ağacın altından sürünerek
çıkan gölgeler!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir