İçeriğe geç

Kara Kitap Alıntıları – Cemal Şakar

Cemal Şakar kitaplarından Kara kitap alıntıları sizlerle…

Kara Kitap Alıntıları

İliklerinde ürperti, saçlarında yağmur, gök denizle buluşur, deniz seninle. Bütün ıslanmışlığın yetmezmiş gibi deniz çeker seni derinlerine.
Ay sonudur, ay sonu demek bir alışkanlıktır; senin için bütün aylar sona ermiştir artık.
Kalbine saplanmış bir cesetle cüzdanın arasında kalırsın. Vermekle vermemek arasındadır şimdi her şey.
Bir bıçak olsa dersin, şöyle koca bir bıçak, saplasam kasıklarına İstanbul’un, aksa cerahat midir, irin midir, o pis, yapışkan sıvı, boşalsa öfkeler, derin bir oh çekse İstanbul!
Ceset yaşanmış uzun bir hayattan daha fazladır.
Derin gözler, sönük, ölgün -dür gözler, öfkeyle, bıçkın – dır gözler; ıslanmış, uzun, bakımsız, taraksız saçlar burnuna kadar inmiştir; yüzündeki çizgiler, derin, uzun, yaşadığı hayatı göstermeye yetecek kadardır ve bir partala sığıveren ceset.
Bağdat deyince, Şam deyince, Kudüs deyince, İsfahan deyince, İstanbul deyince, hemen bu bi ışk medeniyetidir diyesim gelir, gelir ama, gelince kavimler göçü bi yangın, bi talan, ölesi tenler, can bile ölür, canlar bile öldü, ölürmüş değil mi, peygamberleri taşlayan, peygamberleri öldüren kavmim, dedi, keşke bunu bilseydiniz.
Tenimden kurtulan ruh şaşakaldı, şaşırakaldı, gündüz mü, gece mi bilemedi, şaştı bu habis işlere. Dedim di, rahat dur, çürü içimde, içimde çürü de kimseye zararın olmasın, korkutma ortalığı, bulaştırma habisliğini; yok, dedi, durmam gayri bu mahpusta, kendi kendimi zehirliyorum
Bilemeyişlerim de eklendi gırtlağımda birikenlere.
Bendini yıkan bir baraj olmak istedim.
Gülümsedim.
Mutlu bir ölüme yordular, dudaklarımda donup kalmış gülümsemeyi..
Bilseydiniz herkesin kendi toprağına düştüğünü herkesi kendisi kadar bir toprağın beklediğini bilmediğiniz toprak burası işte bu odalar bu sokaklar akan sular bilseydiniz gelseydiniz görürdünüz herkesin bu sokaklarda bu odalarda kalmış izlerini ha ha bir de okumayı bilseydiniz bu izleri kimsenin ölmediğini bilirdiniz ha bilirdiniz bu izlerde hepiniz için bir iz olduğunu.
Bazı savaşlar kazanılmak için yapılmaz, hayatta kalmak için yapılır.
İnsan bir noktadan sonra buz olurmuş, taş olurmuş bildim.
Yeniden başlamak,kendime yeni bir hikaye kurmak, dünyaya yeni bir fırsat vermek mümkün mü? Her şey iyileştirilebilir, bütün yaralar sarılabilir mi?
– Çok kirlendim
– Öyle deme! Bütün çocuklar temizdir
+ Savaş işte! Savaşta
– Sus! Öyle deme
– Ama çok kirlendim.
Hayat işte der geçersin.
Her şey her nasılsa neleri göze almışsan , hangi bedelleri ödemişsen bir önemi yoktur artık yaşanmıştır,geride kalmıştır zaman zaman vursa da bir yük olarak geride kalanlar geride kalmıştır işte.
Karınlarına ateş doldururlar, dolunca karınlarına ateş, ceplerinde bir sıcaklık, bir sıcaklık hayata yayılıverir ve bir azizim, kaç soda içtim der, geğir geğir öldüm yahu, sabahı sabah ettim azizim; rezidansın yükseklerinden baktım, baktım da şehri ele geçirmiş gördüm.. gördüğüm hemen her yerde cesetler.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
-Çok kirlendim.
-Öyle deme! Bütün çocuklar temizdir.
-Savaş işte! Savaşta
-Sus! Öyle deme!
-Ama çok kirlendim.
Saçlarını kemik tarakla kırk kez taradı. Kırkbirincide saçları dile geldi: Zaman en çok saçlarda gizlidir, dedi.
-Çok kirlendim.
-Öyle deme! Bütün çocuklar temizdir.
-Savaş işte! Savaşta
-Sus! Öyle deme!
-Ama çok kirlendim.
İnsan bir noktadan sonra buz olurmuş, taş olurmuş bildim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir