İçeriğe geç

Kar Sesi Kitap Alıntıları – Bahaettin Karakoç

Bahaettin Karakoç kitaplarından Kar Sesi kitap alıntıları sizlerle…

Kar Sesi Kitap Alıntıları

Her nefes alıp verişte yaşamaktır aşk.
Sen serenada başlarken birdenbire sus
Ve ben pişmanlıklarla kendimi zehirleyeyim
İster miydin ?
Zamandan mekandan öte
Gitmesini bildi gitti
Benim ellerim duada
Yüreğim kadar sıcaktır
Sev diyorlar bana
Sev ler hep bana kalıyor.
Yürektir gerilip gerilip kopan
Asarım gönlümü senin her bir dalına
Sabahtan akşama, akşamdan sabaha
Bir kirmen gibi seni eğirir ruhum
Her ağacın arkasına sen saklanmışsın
Düş olmasa
Tükenir miydi hiç penceresiz geceler ?
Bir daha geçmedin geçtiğin yerden
Köşeyi dönerken gölgeni gördüm
Yüreğim çarpmaya başladı güm güm
İstediğin mezarlığa gömebilirsin
Sana asılan yanımı
Bıçağı ciğerinden yiyen bilir,bıçağı vuran değil
Kemiği kırılan duyar acısını,kıran değil
Seninle yeryüzüne bahar gelir
Ağlasam ıhlamurların dallarına kar yağacak
Boynunu kim kırdı beyaz barış güvercininin
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bana adımı sormayın amcalarım
Bosnalı bir çocuğum ben
Her şeyim yarım
Kalbin vatanında yaşamak ister
Gönlün vazgeçmez göçebelikten
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bazen bir rengin kırıldığını duyarım da
Davulun sesini duymam ben
Benim sadık yârim kara topraktır
Beklemekten yürümeyi unuttum.
Anneler bir serenattır,
Çiçekliyse evin yolu.
Ve
En güzel düşler ölür tabut yetiştiremez zaman
Müslüman yüreğim kan ağlıyor
Bin kez yarışa girsem,bin kez yenersin beni.
Ey ışık hızında seyreden hüzün
Gülümse,kördüğümler çözülsün
Dün geceden beri dünya tedirgin
Benim yüreğimde patlıyor düşen her bomba.
Kul darda kalmayınca da
Hızır yetişmezmiş,
Yetiş dar günümde
Yetiş Allah’ım,
Kuyunun dibindeyim
Ejderhanın sırtında,
Ateşin içindeyim,
Bıçağın altındayım
Arşa direklendi ahım!
Akşam kızıllığı sardı gökleri,
Ve sözün kısası,vakit akşamdır.
Sesim ağlamaklı,ağzımda tat yok,
Sanki yediğim taş, içtiğim gamdır,
Gözümde tütüyor kır çiçekleri.
Yüreğimden vurulmuşum
Kan revân benim işte
Aklımın duvarları sarsılıyor.
Ihlamurlar çiçek açmış, bense hâlâ burdayım
Kavlimize göre böyle olmayacaktı,
Muhakkak sana gelecektim bir çiçek vakti
Yüreklerinde hasret, seslerinde hasret
Turnalar geçiyor memleket memleket
Bense çaresizlikten bir hurdayım
Düş olmasa
Tükenir miydi hiç penceresiz geceler?
Herkesi seviyorum bu dünyada
Ne ekmeğimi çalan kediye
Ne yanağımdan ısıran yılana kinim var
Çadırımın gök demir kilitli kapısı yok
Üstümde hiç bir yerin tapusu yok
Işık gibi, su gibi bir yanım var
Sofram herkese açık
Ölümse her zaman beklediğim konuk
Sen gittin tespihin ipliği kopuverdi
Kim toplayacak şimdi dağılan taneleri?
Ey aşk kervanının esenlik kılavuzu,
Sultanım efendim kolla beni
Kimseye soramıyorum kaç gün oldu
Sen bizim bu diyarı terk edeli
Gözlerinin fotoğrafını çekip büyüttüm
En güzel bir duaydın bedeli
Çocuklar bir köşede unutulmuş
Ne yapsak yüzümüz daha gölgeli
Ağlar içimizde bir yaralı kuş
Canım olmaya var mısın.
Hani benim sevincim
Hani senin ellerin?
Şiir olmasa
Olur muydum sanki şimdi ben?
Geçmişin ve geleceğin dilidri şiir
Ne zaman yakalasa beni içimden
Nadide çiçeklerden bir iksir
Her kırık gönlü sarmak isterim
Kekliğim tutsak da ben hür müyüm?
Kıyılara vura vura alıyoruz ya
Sevgiyi,şiiri,düşü öldürenler vurmuş bizi
Selam verdiğimiz gün bu dünyaya
Aşıkların göçü her zaman önde gider
Ben göçten ayrıldıysam, senin içindir bu ayrılık
Seni gördüm, cemre düştü içime,
Sandım yerde-gökte ihtilâl oldu.
Telefonun zili ne zaman çalsa
Biraz korkar,biraz umutlanırım
Derim ki, nihayet o geldi işte
Kim arasa ben hep sen sanırım
Ve sen ey kara kuşku, hiç öpme içimizi
Bizim sevgimiz bizi aşar, yalnız bırak bizi
Bak benim ilham perim Deniz kalleş değildir Korkutmaz hiçbir sırrı Bizden damlamazsa kir
Gül ağacından,gökkuşağının renginden
Bir kayığım olsun isterdim eskiden
Şimdi gökkuşağını içimde taşıyorum ben
Adınca
Zaman mı kısaldı, ben mi yoruldum?
Eski havam yoktur, söndüm, duruldum;
Seni duyduğumda candan vuruldum
Ölürsem kabrimi taşsız koyma gel!
Olumsuzluk güneş gibi oturmuş tepemize
Ayrılıklar sürekli diş bilemekte

Sofrada seyranda kuşkulu kanat sesleri
Bir yandan dürtmekte,bir yandan gülümsemekte

Yan yana çekilmiş hiç resmimiz yok
Sen hasata girmişsin,benim tarlam göcekte

Derdin en derininde biz kalmışız.
Gel diyene giderim,bir açık kapı her gel
Bu şölenin birinde seni bulmam mümkündür
Kollarım gökyüzüne açılmış pergel pergel
Dünkü gün dün tükendi,benim olan bu gündür.
Bilemedim gitti dünya kime yâr,
Kimler gam ehlidir, kimler bahtiyâr ?
Karıştı hesapta yâr ile ağyâr
Dünyada kimseye nazım kalmadı.
Kafesteki kuş neyse ben de oyum dünyada
Gönlümü çarpa çarpa sürekli çırpınırım
Korku ana temadır gördüğüm her rüyada
Bir umuttur hayata beni bağlayan sırım
Zaman mı kısaldı, ben mi yoruldum?
Eski havam yoktur, söndüm, duruldum;
Seni duyduğumda candan vuruldum
Ölürsem kabrimi taşsız koyma gel!
Bu sevgi yağmuru hiç dinmez artık
Beklemek, seni seviyorum
Hasret kuşları uçuruyorsun kalbimin kulesinde
Ben kendimi yaktım, gülsün namertler
Kime anlatayım artık düşümü?
Sen gittin gök başıma geçiverdi
Kuş var; yuvasına yakın uçar
Kuş var; kanadını sonsuza açar
Sevgisine hiç karşılık görmeyen insan
Gömer sevgisini yüreğine, sır vermez
Gururu incinen bir insan
Gururunu bir yara gibi açıkta taşır
Ya da bir kolye gibi boynuna asar gurur putunu
Sen beni hep kendi sözümle vuruyorsun
Unuttuklarım olursa siz hatırlatınız!
Sözde; dünyasına çarpıp yıkmışım
Sözde; gözlerine hoyrat bakmışım
Sözde; yüreğine girip yakmışım

Yanlışlık var desem halim el vermez
Gitmeye kalkışsam dağlar yol vermez

Kar yağıyor
Deniz dipten bulanıyor
Yarım balık, yarım kuş,yarım insan
Elimde bir kiraz sepeti ve daha çok kan
Kirpiklerim sulanıyor.
Ben’de yürek, tarlada ekin yandı
Nerden baksam bir alev bir dumandı
Kuş can ötmeye sınandı
Acı tatlı buruk
Ezgi sensin
Ne olur, bul getir,benden çalınan
O güzel günleri ve karşıma diz
Şiirin sütüyle sarhoştur bu can;
Mekan renkli,makam yüce,aşk temiz
Bu güz de yaprakça dökülmekteyim
Bir ölüm sessizliğine bürününce gece
Tılsımlı bir gül gibi seni asarım boynuma
Gözlerin aydınlığın şarkısını söyler ılık ılık
Ben en güzel şiirleri alırım koynuma
Sen bayramlar kadar canlı
Has bahçelerden güzelsin
İp nerde inceliverse
Daha sağlam bağlar sesin
Sen hep özümde özelsin
Yürek bir kırmızı güldür seninle
İstesen de istemesen de
Ayıramazsın ki
Açlık ve susuzluk çöllerini
Aşk ateşiyle aşmasını bir bilseniz
Ne dağ başlarında kalırdınız öldüğünüzde
Ne de dibe çekebilirdi deniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir