İçeriğe geç

Kar Kokusu Kitap Alıntıları – Ahmet Ümit

Ahmet Ümit kitaplarından Kar Kokusu kitap alıntıları sizlerle…

Kar Kokusu Kitap Alıntıları

&“&”

İnsanoğlu doğadan daha karmaşık.
Doğru yöntemi uygulayarak yitirilen zaman, yanlış yöntemi uygulayarak kazanıldığı varsayılan zamandan daha kısadır.
Tehlike yaşamı daha anlamlı kılıyor."
Bu çürümüş insan topluluğunun içinde söylediklerine önem verebileceği çok az kişi vardı.
Değiştiremedikten sonra ne yararı var ki farkında olmanın?"
"Öyle söyleme, gerçeği bilmek bir ayrıcalıktır."
"Mutsuz olma ayrıcalığı."
Her yerde aynı mutsuzluk virüsü sarmış insanları. Ama kendimizi şanslı sayabiliriz. En azından bunun farkındayız."
Nereye giderse gitsin ülkesini içinde taşırdı insan.
İyi olan kadar kötü olanın da gizlilik perdesinin ardında saklanabileceğini anlayamadık."
İnsan bir günaydın der be!"
Artık doğanın yasaları ile toplumun yasalarının benzeşmediğini düşünüyorum. İnsanoğlu doğadan daha karmaşık.
Kafalar hafifçe tütsülene dursun, sürüp gitmekte olan Tarzanca sohbeti dinliyormuş gibi göründü…
Ama ben, kendi canımı artık başkalarına emanet etmek istemiyorum."
Ayrı düşmüş insanlar için ülke bazen yalnızca bir türkü demekti, bazen buğusu üzerinde sıcak bir yemek, bazen bir sokak görüntüsü, bazen de bir isim. Nereye giderse gitsin ülkesini içinde taşırdı insan. Ülke düşüncelere sinerdi; davranış olur, hiç beklemediğiniz bir anda kendini gösterirdi. İsteseniz de kurtulamazdınız ondan, bir tat, bir dokunuş, bir ses, bir koku, bir görüntü olur, aklınıza takılır, çekip götürürdü çocukluğunuzun, gençliğinizin geçtiği yerlere.
Napolyon’u, Hitler’i votka içerek yendik. Göreceksin komünizmi de votka içerek kuracağız.
Rus halkı geleneksel olarak votkaya düşkündür.
Gerçeği bilmek bir ayrıcalıktır.
"Mutsuz olma ayrıcalığı."
Her yerde aynı mutsuzluk virüsü sarmış insanları.
İnsan yaşlandıkça duygulan da değişir.
Ben Türkleri çok severim Leonid İvanoviç. Mert insanlardır, cesur insanlardır.
Başından beri karışık olan düşünceleri, karar vermesi gereken şu anda iyice karman çorman olmuştu.
Bizim istihbarat örgütünü çökerten, ünlü bir romancımızın da söylediği gibi, sizinkilerin Marksizm’e duydukları ortodoks inanç değil, geleneksel İngiliz ibneliğidir.
Bütün istihbaratçılar ikiyüzlüdür.
Sovyetler Birliği’nde istihbaratçılar, ne yapacağı belli olmayan güvenilmez insanlar değil, birer halk kahramanı olarak görülürdü.
Birbirimize öfkelenerek hiçbir sorunu çözemeyiz.
Önyargılı olmayın.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Belge demek yıllarca hapis yatmak demektir.
Ben devrimcilerden kolay kolay umut kesmem.
Biz profesyonel devrimcileriz.
Stalin’in paranoyası yatışsın diye yüz binlerce komünist canını vermekten bile çekinmemişti. Bizim başımız şişmiş çok mu?
Günesin cömert davrandığı bir ülkenin çocukları olarak soğuktan daha kötüsü bu ülkede ışığın az olmasıydı. Neredeyse hemen her gün kapalı bir gökyüzü, sıkıcı bir griye boğulmuş gündüzler. Güneşin eksik olmadığı bir iklimin ışığıyla doğup büyüyen Akdenizliler için yalnızca bu grilik bile bir bunalım nedeni sayılabilirdi.
Bir tiryakinin öğrenmesi gereken ilk kural çayın tadını şekerle bozmamasıdır.
Ayrı düşmüş insanlar için ülke bazen yalnızca bir türkü demekti, bazen buğusu üstünde sıcak bir yemek, bazen bir sokak görüntüsü, bazen de bir isim. Nereye giderse gitsin, ülkesini içinde taşırdı insan. Ülke düşüncelere sinerdi,
Haraşo : Rusça’da ; Güzel, iyi
Haraşo : Bizde bir tür yün örgüsü.
Beş aydır erkeksiz kalan bir kadın ile beş aydır kadınsız kalan bir erkek kadar yeryüzünde birbirini daha güçlü bir biçimde çekebilecek iki nesne tanımıyordu.
Soğuk savaş süreci tamamlanmak üzereydi, dünyada yeni bir dönem başlıyordu. Yeni dönem, yeni düşünce biçimlerini gerektiriyordu. Rekabet, bireysel girişim, kişisel refah gibi sözcükler konuşulur olmuştu.
Gpasiba bolşoy ( Rusça)
Teşekkürler
Komünizm bir işçinin bu dünyada da, öteki dünyada da görüp görebileceği tek cennettir.
TKP bedeni olmayan bir efsane kahramanı gibiydi.
Sen iflah olmaz bir romantiksin.
Iktidar kirletir.
Moskova gibi düzenli, yerleşmiş değiller; her ikisinde de yaşayanları içine alıp sürükleyen dev bir kaos var. Sanki akşam yıkılıp, her sabah yeniden kuruluyorlar. Ama bu kaosun kötü olduğunu söyleyemem.

Ve her ikisi de denize açılıyor; sevişmeye hazırlanan bir kadın bedeni gibi sıcak ve nemliler.

Kadınsız bir dünya katlanılmaz olur.
Değişim dışında hiçbir şey mutlak değildir.
Felsefe öğrenmeden iyi bir komünist olmak olanaksizdir.
İşte gerçek bir Sovyet vatandaşı; içten, duygulu, cömert.. Sosyalizm böyle insanlar yetiştiriyor işte.
Felaketler insanları birleştirir.
Ölmek için kötü bir zaman…
Düşlerinin ülkesinde öldürülmek ise ayrı bir talihsizlik.
Ortak inanç, ortak düşünce, ortak eylemle yaratılan anlam, gerçekçi bir bakış açısının iç buran karamsarlığından çok daha fazla gerekliydi.
Öyle söyleme, gerçeği bilmek bir ayrıcalıktır. Mutsuz olma ayrıcalığı.
Örgüt de insan gibidir hatalarıyla, zaaflarıyla yaşar.
Bu kapalı odanın içinde sesli olarak düşünüyorum da, dışarıdaki yaşam ne kadar gerçek?
Türkiye de, Sovyetler gibi halkların kaynaştığı, harman olduğu bir coğrafyadir.
Parti biz komünistlerin inancından, özverisinden, yiğitliğinden ve çabasından başka bir şey değildir.
Ama beni ve yoldaşlarımı ipe götürecek demokrasiye saygı duyamam.
Doğru yöntemi uygulayarak yitirilen zaman, yanlış yöntemi uygulayarak kazanıldığı varsayılan zamandan daha kısadır.
Sosyalist ülkelerde de önemli yanlışlıklar yapılabilir.
Unutma dünya devriminin merkezindeyiz, Sovyetler Birliği’ndeyiz.
Beklenmedik bir olay, hele de bu bir ölümse ne kadar açık anlatılırsa anlatılsın, işitilmesiyle kavranması arasındaki süre sıradan bir habere göre daha uzun oluyordu.
Bizim meslekte sular sessiz akar diye düşündü. Cinayet çaresizlik durumunda başvurulan bir seçenektir.
Türkler ile Rusların düşünce ve inanç yöntemlerindeki benzerliği, bu konuyu düşünürken keşfetmişti Leonid. Yalnızca Rusların Ortodoks körlüğüyle, Türklerin tek kitaba bağlılığı arasındaki yakınlık değildi söz konusu olan, Avrupa ile Asya arasında sıkışıp kalmış iki kültürün yapısındaki benzerlikti. Gündelik düşünce biçimlerinin bir parçasıydı bu. Çara ya da padişaha, parti sekreterine ya da tek, şefe bağlılık. Ama bu anlayış zamanını doldurmuştu.
İşlemeyen dişlemez.
Türkleri küçümseme, dünyanın en sinsi istihbarat örgütüne sahipler.
İnsan bir günaydın der be!
Nereye giderse gitsin ülkesini içinde taşırdı insan.

Ahmet Ümit – Kar Kokusu

İnsan bir günaydın der be!"
Ve bizi büyüten kent, artık bizi duygulandırmıyorsa, çoktan boku yemişiz demektir.
“Düşüncenizi yenilemeden kendinizi değiştiremezsiniz.”
Tehlike yaşamı daha anlamlı kılıyor.
İnsan bir günaydın der be!"
Eski durumun neden, nasıl değiştiğini anlamak, yeni olana ayak uydurmak, bütün bunlar korkunç şeylerdi…
-Değiştiremedikten sonra ne yararı var ki farkında olmanın.
+Öyle söyleme, gerçeği bilmek bir ayrıcalıktır.
-Mutsuz olma ayrıcalığı.
Bir tiryakinin öğrenmesi gereken ilk kural çayın tadını şekerle bozmamasıdır.
Nereye giderse gitsin ülkesini içinde taşırdı insan.
Düşüncelerinizi yenilemeden kendinizi değiştiremezsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir