İçeriğe geç

Kan Gölü Kitap Alıntıları – Tess Gerritsen

Tess Gerritsen kitaplarından Kan Gölü kitap alıntıları sizlerle…

Kan Gölü Kitap Alıntıları

İçindeki acı ve öfke karları bile eritmeye yeterdi sanki.
Bir insan her şeye alışır. Eğer yeteri kadar uzun bir süre olmuşsa mutsuzluğa bile alışır.
Dayanamadığım şey buraya ait olmadığım hissi. Ve asla ait olamayacağımı bilmek
Bizi ayakta tutan hayaller değil midir zaten?
Ben kendim ve karşımdakiler için bir tehlikeyim.
Yaşlandığımızda ne oluyor? İçimizdeki çocuk nereye gidiyor?
İnsanların hak ettiği şeyler her zaman yaşadıkları şeylerle uyuşmuyor.
Otorite baskısını arttırmaya başladığında sonuç her zaman isyan olur. Bu hep aynıdır.
Clarie sessizce kapıya bakarak açılmasını bekledi, ama açılmayacağını biliyordu. Bu kapı, aralarındaki onlarca kilitli kapıdan sadece bir tanesiydi. Açamayacağını bildiği bir kapı daha.
İşlerin asla düzelmeyeceğini anlamam biraz zaman aldı sanırım.
Genç insanların iskeletleri yaşlı insanların iskeletlerine göre daha bozulmamış kalır.
Bazen geceleri kalkardım. Duyduklarımın gördüğüm bir kabusun parçası olduğunu sanırdım, ama aslında gerçekte de var. Sorun göl. Bütün o sesleri çıkaran şey bu göl.
Son zamanlarda her şey ve herkes çok bunaltıcı olmaya başladı.
Her vahşi cinayeti tarihinin tekerrürü olarak nitelendiremezsin.
Ama cevaplar hâlâ çok uzaklardaydı.
Her telefonumda, sana arkanda neyi bıraktığını hatırlatacağım.
Ne zamandan beri bir şeyler benim seçimim ki!
Düşünceleri sanki çok uzaktan geliyormuş gibi parça parça olmuş, büyük bir gayret sonucu karman çorman bir halde geliyordu.
Hiçbir şey imkansız değildir
Ama ben yeterince kış yaşadım. Daha fazlasını istemiyorum.
Etrafımızdaki tüm orman cayır cayır yanıyor.
İnsanlar her şeye alışıyor, mutsuzluğa bile.
Şimdiden hatıran, parça parça kayboluyor..
Seni özlüyorum. Seni her gün, her saat özlüyorum. Hayatımın her dakikası özlüyorum
Kadınlar hep erkeğin özür dilemesini bekler.
Şiddet söz konusu olduğunda ‘neden’ diye sormak insanın doğasında var Clarie. Ama gerçek şu ki, insanların birbirlerini öldürmesinin ardında yatan sebepleri her zaman anlamamız mümkün değil.
Doğadaki her şey birbirine bağımlıdır. Çevreyi kontrol edebildiğimizi sanıyor olabiliriz ama göremediğimiz organizmalar bile sözde mükemmel dengelerimizi bir anda alt üst etmeye yeterlidir.
Ömrümün yarısını sensiz geçirdim. Koskoca bir ömrün yarısı boyunca sensizdim. Şu ana kadar boşa harcanmış bir ömür..
Kış geçecek, bahar gelecek ve ikimiz tekrar mutlu olacağız. Aslında bu bir hayal ya, neyse; bizi ayakta tutanlar hayaller değil midir zaten?
Ama ben yeterince kış yaşadım. Daha fazlasını istemiyorum.
Hiç bir şey imkansız değildir
Daha kış bile olmamıştı ve tüm dünyaları şimdiden buz tutmuştu
Bizi ayakta tutanlar hayaller değil midir zaten?
Yaşlandığımızda ne oluyor? diye düşündü. İçimizdeki çocuk nereye gidiyor?
Eğer olayda incinecek başka bir kişi daha varsa, sadece kendini düşünüp, bencilce hareket etmek o kadar kolay olmuyor. Aslında bir şey yapmayıp işlerin aynı şekilde devam etmesini sağlamak daha kolay. Sadece bir katman daha hissizlik.
Tek bir hatanın hayatını mahvetmesine izin veremezsin.
Bir insan her şeye alışır. Eğer yeteri kadar uzun bir süre olmuşsa mutsuzluğa bile alışır.
Keşke babam burada olsaydı.
Şiddet söz konusu olduğunda ‘neden’ diye sormak insanın doğasında var.
Yaşlandığımızda ne oluyor? diye düşündü. İçimizdeki çocuk nereye gidiyor?
İnsanlar hayatı sürdürmenin çok zor bir şey olduğunu düşünüyorlar. Aslında kolay kısım o. Zor olan ölümdür.
Bazen saldırganlığın hiçbir sebebi yoktur. Ve korkutucu tarafı da budur zaten; beklenmedik olabilmesi.
Cesetten; annesinin, dağlardan kıvrıla kıvrıla akan kara nehirler gibi merdivene yayılmış siyah saçlarından gözlerini ayıramıyordu bir türlü
Aptalların da konuşma özgürlükleri var.
Seni yaşaman için zorlayamam, diye düşündü Claire. Sıvıyla beslenmeye zorlayabilirim, burnuna ve midene giden bir boruya besin enjekte edebilirim ama ciğerlerine sevinç dolduramam..
Çok yorgunum. Her gece bir daha uyanmamak umuduyla yatağa giriyorum. Uyanmama hayaliyle. Ve her sabah hayal kırıklığıyla gözlerimi açıyorum. İnsanlar hayatta kalmanın büyük bir mücadele olduğunu düşünüyor. Ama bence o işin kolay yanı. Zor olan ölmek.
Yola devam etmemizi sağlayan hayallerimizdir.
Tanrı, bir anneyle evladı arasına girmeye çalışan kişiye acısın, diye düşündü.
Demek ki bazen bir tek cinayet , diğer cinayetleride gerektirebiliyordu.
İnsanların hak ettiği şeyler her zaman yaşadıkları şeylerle uyuşmuyor Fern.
Artı D , diye bağırdı Taylor, bütün hafta sınava çalıştım bu sınava. ÇALIŞTIM, bana boktan bir ‘artı D’ veremezsin! Bana lanet olası bir D verenezsin!

Seni çok iyi anlıyorum Taylor 🙁

Yaşlandığımızda ne oluyor?
İçimizdeki çocuk nereye gidiyor?
Bir insan her şeye alışır.
Eğer yeteri kadar uzun bir süre olmuşsa mutsuzluğa bile alışır.
Ömrümün yarısını sensiz geçirdim.
Koskoca bir ömrün yarısı boyunca sensizdim.
Şu ana kadar boşa harcanmış bir ömür.
Kadınlar her zaman erkeklerin özür dilemesini bekler.
“İnsanların hakettiği şeyler her zaman yaşadıkları şeylerle uyuşmuyor Fern.”
“İnsanlar hayatı sürdürmenin çok zor bir şey olduğunu düşünüyorlar. Ama bilmiyor musun, aslında kolay olan kısım o. Zor olan ölümdür.”
“Çocuklar şiddetle iç içe büyüdükleri için sorunların şiddetle çözüldüğüne inanıyorlar. Babalarının ulu silahlarına taptıklarını görüyor, dışarı çıkıp sırf spor olsun diye geyikleri öldürdüklerine şahit oluyorlar. Çocuklar mesajı alıyor sadece: Öldürmek eğlencelidir.”
Yaşlandığımızda ne oluyor?

İçimizdeki çocuk nereye gidiyor?

Yanlış bir karar vererek yanlış bir kadınla evlenen bir adam;
bunun cezası ömür boyu çekmemeli.
Seni özlüyorum. Seni her gün, her saat özlüyorum. Hayatımın her dakikası seni özlüyorum.
Ama ben yeterince kış yaşadım. Daha fazlasını istemiyorum.
Gökyüzü masmaviydi ,güneş parlıyordu ve dallarının üstü buzla kaplanmış söğüt ağaçları, asılı kristaller gibi tıkırdadı ve ışıldadı. İki hafta sonra yılın en uzun gecesi olacaktı. Ardından yine güneş açmaya, yeryüzü ışığa ve sıcaklığa doğru seyrine dönecekti.Umuda doğru.
Eğer olayda incinecek başka bir kişi varsa, sadece kendini düşünüp bencilce hareket etmek o kadar kolay olmuyor. Aslında bir şey yapmayıp işlerin aynı şekilde devam etmesini sağlamak daha kolay. Sadece bir katman daha hissizlik.
Bahçesi papatyalarla kaplı beyaz bir çiftlik eviydi. Ön bahçesinde yeni yeni açmaya başlamış bir isfendan ağacı vardı. İsfendan ağacı olan bir evim olmamıştı hiç. Daha önce gökyüzüne baktığımda şehrin ışıkları yerine parlayan yıldızları görebileceğim bir kasabada yaşamamıştım.
Ama ben yeterince kış yaşadım. Daha fazlasını istemiyorum.
Seni özlüyorum. Seni her gün, her saat özlüyorum. Hayatımın her dakikası özlüyorum.
Bugünlerde çok fazla şeye başkaları tarafından karar veriliyor, hiç istemediği bir geleceğe tekme tokat sürükleniyor gibi geliyordu.
Artık kimsem yok, kendimden başka..
Koskoca bir ömrün yarısı boyunca sensizdim. Şu ana kadar boşa harcanmış bir ömür
Çocuklar şiddetle iç içe büyüdükleri için sorunların siddetle çözüldüğüne inanıyorlar Babalarının ulu silahlarına taptıklarını görüyor, dışarı çıkıp sırf spor olsun diye geyikleri öldürdüklerine şahit oluyorlar. Çocuklar mesajı alıyorlar sadece: Öldürmek eğlencelidir.
omuzlarının ağırlaştığını hissediyordu. Sanki mutsuzluğunun tüm yükünü onlar çekiyorlardı.
Bir insan her şeye alışır Eğer yeteri kadar uzun bir süre olmuşsa mutsuzluğa bile alışır.
Herkes sırlarını kendine saklıyor. Kendi özel sınırlarımızı çiziyor ve başkalarının içeri girmelerini engelliyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir