İçeriğe geç

Kam Ana – Udagan’ın Yolu Kitap Alıntıları – Hilal Koçyiğit

Hilal Koçyiğit kitaplarından Kam Ana – Udagan’ın Yolu kitap alıntıları sizlerle…

Kam Ana – Udagan’ın Yolu Kitap Alıntıları

&“&”

Herkes arar… Ayrı olduğunu, uzakta olduğunu… Kimi memleketini, kimi yârini, kimi düşlerini, kimi çocukluğunu, kimi evini, kimi köklerini, kimi dermanını, kimi kendini… Derde düşer, düş dertlenir. Derdi dermanı, sırrı ayanı olur sonra.
İnsanoğlu bir mesele için bizden misal bizden mesel söyler. Anlayana cevizin de bir küçük çalının da pahası eştir. Hem bilir misin aramakla bulunmaz, ancak bulanlar da arayanlardır.
&‘ &‘ Her masalda gördüğüm insanlar, birbirlerine ettikleri. İnsanın neden hem güçlü neden hem en zayıf olduğunu anladım. Ama aşk olunca başka oluyor insanlar. Gerçekten aşk olunca hepsi kendinden geçti. Geçip başka bir kendine geldiler…’ &‘
&‘ &‘ (…)Ne garip şeymiş şu aşk. Kişiyi hâlden hâle sokan türlü sınamalara yalın ayak, başı kabak koşturan bir şeymiş aşk. O sınamalarda kendinden bir başkasını çıkaran sancıymış aşk…’ &‘
&‘ &‘ Ey insan, kal insan her dem hepten aşkla…’ &‘
&‘ &‘ Gözümü de bir çeşit ayna say, ki bazı dillerde aynı anlamda kullanılır…’ &‘
&‘ &‘ Kendi keminden arınmak için güce duâya adamış ömrünü…’ &‘
&‘ &‘ (…)Bu insanların iyiliğinin kârıdır. Yaşarken kimseye iyilik yapmamışlar. Yoksula, dertliye merhem olmamışlar. Bir ömür boyunca yalnız bir yumurta, belki bir ekmek, en çok veren çarık vermiş. Herkes eliyle verdiğinin gölgesindedir şimdi…’ &‘
&‘ &‘ Söz düşmüş Ay’ı gören Allah diyen geceye…’ &‘
&‘ &‘ Ne olacağına karar verirken ne olduğunu sakın unutma…’ &‘
&‘ &‘ Sungur. Âh deli Sungur. Erken olmaz hiçbir meyve. Çağla olmanın tadını bozma…’ &‘
&‘ &‘ Bilmediğin bir şeyi sormak aklına gelmez ki? O zaman sorular, bilmeye başlayınca ortaya çıkıyor. &‘ &‘
&‘ &‘ Gözünü kapatsalar yere tüm dağlarını, buz tutan göllerini, türlü türlü hayvanlarını, yemişlerini çizebilecek kadar çok düşlemiş memleketini…’ &‘
&‘ &‘ Bir akış vardır, onun içinde de niceleri. Sen kendi akışına niyetlendin. Ben de kendiminkine. Bizi buluşturan da bunların birbirine değdiği zamanlar…’ &‘
&‘ &‘ Duymak yalnız işitmek değildir ki Sungur. Duymak; temas etmek, fark etmek, bir araya gelmektir (…)’ &‘
&‘ &‘ Duyulan tek şey arzın merkezinden arşın katlarına ulaşan kalp atışlarının sesiymiş…’ &‘
&‘ &‘ (…)Kanatlarını açmış Sungur Kuşu. Bu kez sadece bakmak için. Ne kadar çok ve farklı tüyleri olduğuna hayret etmiş. Soruları kadar çokmuş neredeyse. Hiç bu kadar büyük kanatları olduğunu anlamamış daha önce. Onlar onun parçasıymış ama sanki yeni tanışmış kanatlarıyla. Hayran olmuş onların gücüne…’ &‘
&‘ &‘ Sabır vakitle parlar…’ &‘
&‘ &‘ İnsan seçim yapabilir. Seçmek orta yerde durur. Seçmeyi bilmek ise kutlu bir nasiptir…’ &‘
&‘ &‘ Bilmek ne kadar da güzel diye uçuvermiş elmanın üstünde, yedi kez döne döne…’ &‘
&‘ &‘ Birbirlerine sağ salim kavuşan sevdâlılar sevinçten güvercinle yarışır olmuşlar…’ &‘
&‘ &‘ Muhabbet bağı yeşerdikçe bir sevdâ gonca olmuş delikanlı ile sultan arasında…’ &‘
&‘ &‘ Başlangıçta olduğunu unutma. Yine de başlamak bitirmeye ulaşır. Yani yola çıktın bile… &‘ &‘
&‘ &‘ Arıyorum. Taşıyorum. Katılıyorum. Katlanıyorum. &‘ &‘
&‘ &‘ Bildiğimiz odur ki aynamıza düşen suretleri seyre dalınız ki seyir var seyir içinde…’ &‘
&‘ &‘ Bunca zaman az gitmiş uz gitmiş altı ay bir güz gitmiş de sanki dönüp dönüp aynı yere varmış…’ &‘
&‘ &‘ (…)Bir tarafta insanların güze yüklediği nice imge ve gizem; bir tarafta güzün kupkuru, çıplak hâliyle sunduğu doğa. &‘ &‘
&‘ &‘ İnsanoğlunun güze hüzün, hazana güz ekleyip katmer katmer hislerini ayan ettiği yerde anlatacakmış…’ &‘
&‘ &‘ (…) İzle gözle özle nasibini al
Masal bu ya her iş gelirmiş başa
Ey insan kal insan her dem hepten aşkla
Gelen gider, giden gelmez, bu bir sır
Gelir bir bir, gider bir bir, kalır BİR…’ &‘
&‘ &‘ Ayın şavkında gümüş ışıltılara bulanmış yüreği…’ &‘
&‘ &‘ E koca dünya, baksan serçe gözü kadar küçük, baksan o göz içinde nice âlemler var deryâ deniz…’ &‘
&‘ &‘ Önce göğe yükselmiş eli, sonra dinleyenlere ve usulca varmış sılaya, gönül hânesinde durmuş… &‘ &‘
&‘ &‘ (…)Ne zaman ki vurmuş teline işte o vakit sızlayan yalnız kopuzun değil gönlünün teli olmuş…’ &‘
&‘ &‘ Tanrı’dan gelende bir hayır hikmet vardır, diye düşünmüş…’ &‘
&‘ &‘ Anlatıcının sözünün kulaktan kalbe süzüldüğü masal saatleri yaratıcı anlara gebe, sakin anlardır. Dinlemek için durmak gerekir. Durmak tipik bir dişil varoluş alanıdır (…)’ &‘
&‘ &‘ (…)Ana kucağı gibi sığındığımız biricik yuvamız, dünyamız; negatif erilin yönettiği savaşlardan, ayrılıklardan, birbirini vuran, kıran, yok sayan kardeş kavgalarından çok çekti. Toprak ana yeterince acıyla beslendi…’ &‘
&‘ &‘ Masallar bizi bir araya getirir ve dertlerimizden âzâde ederek şifalı bir düş dünyasına davet eder. &‘ &‘
Her masal insanın düştüğü bir aynadır.
Dışım içim değilse, içim bana taşradır
Her masal insanın düştüğü bir aynadır.
Ama aşk olunca başka oluyor insanlar. Gerçekten aşk olunca hepsi kendinden geçti. Geçip başka bir kendine geldiler.
Ey insan, kal insan her dem hepten aşkla.
Herkes eliyle verdiğinin gölgesindedir şimdi.
Bilmeden yeni bir şey öğrenemezsin. Bildikçe hep bir yenisi var.
Bilmediğin bir şeyi sormak aklına gelmez ki? O zaman sorular, bilmeye başlayınca ortaya çıkıyor.
Duymak yalnız işitmek değildir ki Sungur. Duymak temas etmek, fark etmek, bir araya gelmektir.
Dinlemezsem, duymazsam; ama iliklerime kadar duymazsam ne anlatabilirim ki… Tüm anlattıklarım bugüne kadar görüp dinlediklerimle tamamlanır. Dinlemek, duymak sabırla mümkün.
Seçmek orta yerde durur. Seçmeyi bilmek ise kutlu bir nasiptir.
Dışım içim değilse, içim bana taşradır.
Anlayana cevizin de bir küçük çalının da pahası eştir. Hem bilir misin aramakla bulunmaz, ancak bulanlar da arayanlardır.
Gördüm ki ağaç dediğin köklü, geyik dediğin tüylü, kurt dediğin soylu olur.
Ah meraklı kuş. Sen sen ol mesafeni hep koru. Hem benimle hem de insanlarla. İnsanın bir düşmanı vardır ki o da kendidir. İnsanın insana ettiğini de kimse etmez. O yüzden onun gücü farklıdır.
Aynaya baktığında yansımayı görürsün. Ne yansıtırsan onu. Ve aslında dünyaya senden ne aksederse onu görürsün. Görmek nasıl ve neye baktığımızla ilgili.
Gördüm ki ağaç dediğin köklü, geyik dediğin tüylü, kurt dediğin soylu olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir