İçeriğe geç

Kaleydoskop Kalpler Kitap Alıntıları – Claire Contreras

Claire Contreras kitaplarından Kaleydoskop Kalpler kitap alıntıları sizlerle…

Kaleydoskop Kalpler Kitap Alıntıları

“Aşk güzeldir. Paramparça eden, akıldan çıkmayan, duygulandıran şeydir. Aşk her şeydir.”
“Kalp ne istiyorsa onu yapıyor ve benimki kesinlikle acıya bayılıyor.”
“Bazen hayatına devam edebilmen için, bu çok canını yaksa bile, geçmişinden vazgeçmen gerektiğini öğrendim.”
“Benim yaptığım kalpler parçalanmışlardı fakat bütündüler. Onlar güneş ışıkları altında parıldayan kaleydoskoplardı. Aşkı kaybettiğiniz zaman aşktaki bütün ümidi gösteriyorlardı. Çünkü tıpkı aşkta olduğu gibi, kaleydoskopa bin türlü farklı şekillerde bakabilir ve her defasında yeni bir şeyler bulabilirdiniz. Parçalanmış olsun ya da olmasın, eğer yeterince dikkatli bakıyorsanız, onların içinde güzel bir şeyler bulacaktınız. Ve bütün güzel şeyler birazcık kırılmış oluyordu.”
“Oliver bana kalp acısını ve özlemeyi öğretmişti. Acıyı gülümsemeyle karşılamayı öğretmişti. Çünkü hayat güzel olduğu kadar bazen de bizim tanımlayamayacağımız şekillerde bize geliyordu.”
“Çok geciktin,’ diye fısıldadım.
‘Sadece on dakikamı aldı.’
‘Bana sonsuzmuş gibi geldi.’
‘Ben yanına olmadığım her zaman öyle gelir.”
“Ev, onu kurduğun yerdir.”
“Bazı zamanlar sevdiklerimiz için kendimizden çok şey veririz,’ dedi babam. ‘Ne zaman durmamız gerektiğini bilmek gerçekten de çok zor. Çünkü birilerini sevdiğin zaman, onlar için fedakarlık yaptığında iyi hissetmen gerektiği hissine kapılırsın.”
“Hayatla ilgili önemli şeylerden biri de, sizi çok derinden etkileyecek, elinizden hiçbir şeyin gelmediği fakat yine de her şey için hatta kötüsünde bile minnettar olacağınız bir şeyleri sizin karşınıza ne zaman çıkaracağını hiçbir zaman bilemeyecek olmanızdır.”
“Dokunulmanın ve layığıyla öpülmenin nasıl bir his olduğunu bana o öğretmişti. Daha sonra, büyürken bağlandığınız birisinin aniden hayatınızdan çıkıvermesinin yaşattığı acıyı da o öğretmişti. Öğretmeyi unuttuğu tek şeyse kalbimi kırdıktan sonra yerinde bıraktığı, artık kalp sayılamayacak kadar harabeye dönüşmüş şeyin göğsümü sıkıştırmasıyla nasıl baş edeceğimdi.”
Ne kadar uzun yas tutarsan, o kadar az yaşarsın ve buradaki zamanımızın ne kadar kısa olabileceğini biliyorsun.
“Yaptığım kalpler paramparça ama bütün. Güneşin altında ışık saçan kaleydoskoplar. Kaybettiğinizde aşkta umudu ifade ederler çünkü aşk gibi bir kaleydoskopa binlerce farklı şekilde bakabilir ve her seferinde yeni bir şey bulabilirsiniz. Parçalanmış ya da değil, yeterince dikkatli bakarsanız, onlarda güzel bir şey bulacaksınız ve tüm güzel şeyler biraz kırıktır.”
Bazen hayatına devam edebilmen için, bu çok canını yaksa bile, geçmişinden vazgeçmen gerektiğini öğrendim.
Nasıl o kadar zeki bir adam bu kadar aptal olabilir?
Ve bütün güzel şeyler birazcık kırılmış oluyordu.
Bazı insanlar yaşamlarında derin bir bağ kurabilecekleri birini bulma lüksüne sahip olmuyordu.
Kendi mutluluğu için başkasının sevdiği şeylerden vazgeçmesini talep eden kişi olamazdım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Düşünebildiğim tek şey her zaman olduğu gibi derin sulara daldığım ve zarar görmeden bundan kurtulamayacak olmamdı.
Onunla birlikteyken değişmeye ihtiyaç duymuyordum ya da onun etrafındayken başka biriymişim gibi davranmıyordum.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Benim kim olduğum konusunda iyi hissetmemi sağlıyordu.
Onunla birlikte olduğumda daha iyi bir ben olduğumu hissediyordum.
Kalbim kanıyordu.
Belki bir kez olsun kader yüzümüze gülerdi ve her şey yolunda giderdi.
Herkes önemli olduğunu hissetmeyi hak ediyor.
Hayatına devam etmek, onunla paylaştığım en küçük rahatlık hissinden bile vazgeçmem anlamına geliyordu artık.
Hevesin çöküşü, bazen hayatın size aldırmadan geçip gitmesine sebep olur.
Her şeyi mahvederken beni de buna sürüklemeyi bırak artık.
Kaç kere daha bunları yaşayacağız? diye fısıldadım. Kaç defa daha kalbimi kırmana izin vereceğim?
İstememem gereken ama istediğim tek adam. İstemeyi istemediğim tek adam ve istemekten ölümüne korktuğum tek adam..
Çünkü birilerini sevdiğin zaman, onlar için fedakarlık yaptığında iyi hissetmen gerektiği hissine kapılırsın.
Ne zaman durmamız gerektiğini bilmek gerçekten de çok zor.
Bazı zamanlar sevdiklerimiz için kendimizden çok şey veririz.
Varlığını dahi bilmediğim birçok şeyde ümidi görmemi sağladı.
Umduğumdan daha fazlasını almaktan korkuyordum. Ayrıca alamayacak olmaktan da korkuyordum.
Tekrar yanıp kül olacağım diye ödüm kopuyordu.
Bütün bunlarla ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bunların ne olduğunu bile bilmiyordum.
Aşkın gerçekten korkutucu olması gerekiyor.
Şimdiyse başladığım yere dönmüştüm ve gerçekten içimde sevecek bir şeylerin kalıp kalmadığını anlayamıyordum.
Wyatt kırık dökük kalbime rağmen beni sevmişti.
Ona inanmıştım çünkü ne zaman bir şeye inanmak istesek yaptığımız şey buydu.
Sanki tekrar kalbim kırılacakmış gibi hissetmeme sebep olan benden başkası da değildi.
Senin daima benim olduğunu düşünmüştüm.
Ona ve bana kazandırdığı her şeye minnettardım. Yalnızca, bir daha başkası için kendimi değiştirmeyecektim, özellikle de bir erkek için.
Eğer razı olmayacak kadar inatçıysanız kadere inanmanın bir anlamı yoktu.
Kalbimde büyük bir hüzünle geçmişimin bir parçasını birine veriyordum. Onun arkasındaki hikayeyi asla bilmeyecekti.
Her nedense umursamıyordum. Umursamadığım için bende bir problem olup olmadığını hep merak etmiştim.
Keşke kendimi onun beni gördüğü gibi, onun gözlerinden görebilseydim.
İçimde, umutsuzca orada olmamasını istediğim şiddetli bir acı hissettim.
Asla son hamleyi yapmazdı. Sadece tuzağı kurar, içeri çeker ve ipi keserdi.
Her ne kadar bir parçam onun peşimden gelmesini dilese de bunu ondan beklemiyordum. Çünkü asla gelmezdi.
Aynı anda hem uçuyor hem de boğuluyormuş gibi hissediyordum..
Hayatımın her anında, olmamış şeylerle ilgili daha gerçekleşmeden fikir yürütmek gibi kötü bir alışkanlığım vardı.
Her halükarda onların dünyasında bulunan aykırı bir tiptim.
Yarın iyi olacaktım. Fakat bugün yüreğimin kan ağlamasına izin verdim.
Her şeye olumsuz bakan ya da her şey hakkında kötümser düşünen biri değildim. Fakat dünyada her şeyi toz pembe göremeyecek kadar çok şey yaşamıştım.
Hayatta her şey hakkında iyimser düşünen bir kız olmaya alışkındım. Fakat sonra hayat yüzüme kocaman bir tokat vurmuş, beni gerçekçi olmaya zorlamıştı.
Sen kendi anılarına sahipsin, ben de benimkilere.
Onu görmek kalbimi yeni baştan acıtıyordu.
Yokluğunda bile varlığını güçlü bir şekilde hissediyordum.
Gülümseyince yüzü tamamen aydınlanıyor, gamzeleri ortaya çıkıyor ve gözleri ışıldıyordu. Sanki Noel ve benim doğum günüm güzel bir yüzde sarmalanmış gibiydi.
Fırtınaların geçip ışıkların söndüğü yerde ikimizin dışındaki her şey varlığına son verir.
Bazen hayatımıza giren ilk kişinin gitmesine izin veririz ama bu bize ikincisine daha fazla değer vermemizi öğretir.
Hayatınızı belirli bir istikamete yönlendirmeye çalışabilirsiniz fakat en nihayetinde geminizin kontrolü rüzgarın elinde.
Hayatına devam etme konusunda herkesin farklı bir tanımı vardı.
Hayatla ilgili önemli şeylerden biri de sizi çok derinden etkileyecek, elinizden hiçbir şeyin gelmediği fakat yine de her şey için hatta kötüsünde bile minnettar olacağınız bir şeyleri sizin karşınıza ne zaman çıkacağını hiçbir zaman bilemeyecek olmanızdır.
Ânı yaşamayı bıraktığında olan şey buydu işte. İnsanlar büyüyordu. Hayatlarına devam ediyorlardı ve sen de keşke zamanında yakalayıp onlarla birlikte yürüseydim derken buluyordun kendini.
Bazen hayatımıza giren ilk kişinin gitmesine izin veririz ama bu bize ikincisine daha fazla değer vermemizi öğretir.
Hevesin çöküşü, bazen hayatın size aldırmadan geçip gitmesine sebep olur. Siz bunu artık çok geç olduğunda, sadece elinizden kayıp gittiğinde fark edersiniz. Tıpkı mevsimler gibi insanlar ve onların yaşamları da değişir. Bir anda kendinizi sonbahar ve kış arasında kapana kısılmış gibi, ileri mi geri mi adım atmanız gerektiğini bilemez bir halde bulursunuz.
Dostluk sevgiliden önce gelir.
Bazı zamanlar sevdiklerimiz için kendimizden çok şey veririz. Ne zaman durmamız gerektiğini bilmek gerçekten de çok zor. Çünkü birilerini sevdiğin zaman, onlar için fedakarlık yaptığında iyi hissetmen gerektiği hissine kapılırsın.
Tüm çareler tükenip hiçbir şey işe yaramadığında eve, annene koş.
‘Aşkın korkutucu olması gerekiyor.’
‘Aşkın rahatlatıcı olması gerekiyor.’
Eğlenmek, noel sabahına uyanmak ya da yeni bir arabayla gezintiye çıkmak, arkadaşlarınla birlikte bir şeyler içmektir. Hatta bazen, sabah keyifle içtiğiniz bir fincan kahve bile gününüzün muhteşem olacağına dair yanlış hislere kapılmanıza sebep olabilir. Elbiselerinizi çıkarmak ve daha önce kısa bir ilişki yaşadığınız eski sevgiliniz ya da sizin için her kimse, o kişinin sizi iç çamaşırları olan başka bir adamla izlemesine izin vermiş olduğunuzu bilmek?-ölü nişanlı- Bu kesinlikle eğlenmek değildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir