İçeriğe geç

Kalbin Hastalıkları – 1 Kitap Alıntıları – Siraceddin Önlüer

Siraceddin Önlüer kitaplarından Kalbin Hastalıkları – 1 kitap alıntıları sizlerle…

Kalbin Hastalıkları – 1 Kitap Alıntıları

Haset eden kişi,haset ettiğine fiili zarar vermeye kalkabileceği gibi,
hasetçinin kalbinin ve tavırlarının ürettiği kıvılcımlar da,göz değmesinde olduğu gibi,haset edilen kişiyi etkileyebilir.Kuranı Kerim’de yer yer vurgulandığı üzere,
ALLAH DİLEMEDİKÇE KİMSEYE BİR ZARAR ERİŞMEZ;YİNE ALLAH DİLEMEDİKÇE KİMSEYE BİR FAYDA DA ERİŞMEZ.AYRICA BİR KİMSEYE BİR ZARAR ERİŞTİĞİNDE DE BUNU ALLAH’TAN BAŞKA KİMSE SAVAMAZ.ŞU HALDE ALLAH’A SAMİMİ SIĞINMA,KİŞİYİ KENDİSİNE GELECEK ŞERLERDEN KORUYACAĞI GİBİ,GELEN ZARARI GİDERME DE BİRİNCİ DERECEDE ÖNEMLİDİR.
Hak Teâla bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır:
Size bir iyiliğin,bir nimetin ulaşması onları tasalandırır.Size bir fenalığın,belanın gelmesi ise onları sevindirir.Şayet siz sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız,
onların tuzakları size hiçbir zarar veremez.Çünkü Allah,elbette onların yaptıklarını ilmiyle,kudretiyle kuşatmıştır.
[Âl-i İmrân 3/120]
Burada Hak Teâla,hasetçilere karşı korunma ve çözüm yollarını da belirtmiştir.Ayeti kerime,bu tuzaklardan korunabilme hususunda iki temel noktaya dikkatlerimizi çekmektedir:
1-Günahlara karşı,ayrıca onlardan gelen eza ve cefaya karşı sabır
gücü ile karşı koymak.
2-Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmakla da takva korunağına sığınmak.
• Haset ettiği kimse,yanında yoksa gıybetini eder.
• Yanında bulunduğu zaman dalkavukluk yapar.
• Onun başına bir bela geldiği zaman sevinir.
Yahya b.Muaz er-Razi (ks),gökten hikmet yağar,fakat içinde şu dört şeyden biri bulunan gönüle hikmet inmez demiştir:
• Dünyaya meyletmek
• Yarının tasası içinde olmak
• Kardeşine haset etmek
• İnsanlara karşı üstünlük sevdasına düşmek
Kötü ahlaklar içinde haset gibi adaletli olanı yoktur.O,haset edilenden önce haset edeni öldürür (cezasını verir).
Yaptığın amellerinle insanlara tepeden bakman ve başkalarını amellerindeki kusurlarından ötürü hor görmendir.
Kişinin kendi amelini beğenmesi ve ona güvenmesi,yetmiş senelik amelini boşa çıkarır.
Hz.Aişe validemize (ra) İnsan ne zaman kötü amel işler? diye sordular. İyi amel işlediğini sandığı zaman.İşte o zan ucubtur. buyurdu.
Ebû Hüreyre (ra) şöyle rivayet eder:
Allah Resûlü (sas)şöyle buyurdular:
Önceki ümmetlerin hastalığı benim ümmetime de bulaşacak!Ashap, Ey Allah’ın Resûlü!O ümmetlerin hastalığı ne idi?diye sorduklarında Allah Resûlü (sas)şöyle buyurdular:
Kibir ve gurur,varlığın çokluğuyla övünmek ve dünyalıkta yarışmak,
karşılıklı kin tutmak ve kıskançlık.
Bunların sonucunda Allah’a isyan ve kargaşa ortaya çıkar.
Kulun en çok zarar göreceği taatleri kendisine kötülüklerini unutturup iyiliklerini hatırlatan taatlerdir,bu yüzden nazı artar,gururu kabarır,kendisini salih zatlardan sayarken tersine ahirete sevapsız,hayırdan yoksun elleri bomboş gider.
Hak talibi sufi tavus kuşu gibi olmalıdır,karga gibi olmamalıdır.
Tavus kuşu,vücudunun onca güzelliğine değil,ayaklarının siyahlığına bakar,boynunu büker.Sufi de bu düşünce ve hal üzere olmalı,
sahip olduğu güzel hallere değil,
nefsinin kusurlarına bakmalıdır.
Çünkü insanın iyi hallerine bakması kendisinde kibir ve gurura sebep olur.Tavus kuşu o kadar güzel renkli olmasına rağmen siyah bacağından dolayı mahcuptur.Karga ise iki renkli olduğu,ağzı her pisliğe değdiği halde,sanki kendisinden başka kuş yokmuş,en güzel kuş kendisiymiş gibi avaz avaz bağırır.İşte aradaki fark.
Selmanı Fârisî (ra) şöyle demiştir:
Bir günah vardır ki onunla beraber ibadet etmek fayda vermez,o da kibirdir.
Günah işlemeye devam ettiği halde,günahımın Allah Teâlâ’ya ne zararı var,O beni affeder,demek münafıklık alametidir.
Huzursuzluğa,felaketlere sebep olur.
İlahi bereketi azaltır,insandaki iyi duyguları köreltir,çirkinlikleri artırır,
hakları ihlal eder,rezilliklere ve yıkımlara sebep olur,müminin kalbini karartır.Günahlar insanları korkuya,
şüpheciliğe,dengesizliğe,doymazlığa utanmazlığa sürükler.
Günah,insanın içinde burkuntu yapıyorsa,bu bir müminlik alametidir
Ama rahatsız etmiyorsa o da nifaka alamettir.Zira nifak ve günah aynı cinstendir.Günah ancak münafığı rahatsız etmez.Hak Teâla buna işaret ederek şöyle buyurmuştur:
Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize zinet yapmıştır.Küfrü, fasıklığı ve isyanı da size çirkin göstermiştir.İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
[Hucurat 7]
İmam Mücâhid b.Cebr (ra)şöyle diyor: Kalp açık bir el gibidir.Kul her günah işledikçe bir parmak kapanır.
Nihayet elin bütün parmaklarının kapandığı gibi kalp üzerine perde çekilir.İşte kalbin kapanıp mühürlenmesi böyledir.
Kur’an günah mahiyetini ifade etmek üzere on beş kadar kelime kullanmaktadır.Bunlar;ism,seyyie,
münker,isyan,fahşâ,fısk,zenb,cürm,
fücûr,vizr,şekâvet,rics,habis,zulm,
şikak ve cünâh.Bunların arasında anlam yakınlığı olsa bile,her biri başka bir hataya,hatanın farklı bir boyutuna işaret eder.
Zikir kalbe iyice yerleşince,şeytan kalbe yaklaştığında zikrin nurundan çarpılır.Aynen bazı insanların kendisine yanaşan şeytana çarpıldığı gibi.Diğer şeytanlar onun başına toplanıp, buna ne oldu? diye sorarlar; Onu insan çarptı denir.
Her kulun ilahi ilim ve hikmetlerden cehaleti,gafleti miktarınca olur.
Gafleti,dünya muhabbeti nisbetindedir.Dünya muhabbeti kötü arzularının kuvveti derecesindedir.
Hevasının kuvveti de nefsinin kalbe hakimiyet kurup sıfatlarını ortaya çıkarması,yakînin zafiyeti miktarıncadır.Yakîninin zafiyeti de,
kalbin perdelenip kapanması ve kulun Rabb’inden uzaklığı derecesindedir.
Haris el-Muhâsibî (k.s) der ki: Günahlar gaflet getirir.Gaflet ise kalbin katılaşmasına sebep olur.Kalbin katılaşması,insanı Allah Teâla’dan uzaklaştırır ve Allah’tan uzaklık ise cehenneme götürür.Kalbin Allah’tan gafil kalması bir kul için bela ve musibetlerin en büyüğüdür.
Kalbin mühürlenmesi ve olumsuz bir yapı kazanması,devamlı günah işlemekten meydana gelir.Nihayet günahlar,kalbe hakim olur ve ardından yapılan şeyler,onun için bir ceza sebebi olur.Bu konuda Allah Teâla şöyle buyurmuştur:
Hayır,hayır aksine onların işlemekte olduğu günahlar,kalplerine hakim olmuş ve kalplerini kirletmiştir.
Kalp yanlış inanç ve kötü huylarla kirlenir,duyarlılığını kaybeder,körelir,
katılaşır,taş gibi olur.Hak Teâla bu kalpten bahsederken şöyle buyurur:
Bundan sonra kalpleriniz yine
katılaştı;taş gibi,hatta daha katı.
Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki onlardan ırmaklar fışkırır,öyleleri vardır ki yarılır,ondan sular çıkar,
öyleleri vardır ki yarılır Allah korkusuyla yuvarlanır.
[Bakara 2/74]
Kalp ruhun sarayı,insanın aslıdır.
İnsanı kalbi temsil eder.İnsana ait özellikler kalpte toplanmıştır.İçine nur inmeyen kalp,asli safiyetini kaybeder ve asıl görevini yapamaz hale gelir.Bu defa kalp,hasta olur; inkârın,isyanın,cehaletin ve kötü ahlakların merkezi durumuna gelir.
Gaflet: Kalbin Celladı
Günah: Kalpleri Karartan Hastalık
Kibir: Günahların İlki
Gurur: Kalplerin Kanseri
Ucub: Kalpleri İstila Eden Virüs
Haset: Amelleri Yakıp Kül Eden Ateş
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
İnsandaki en zayıf ve en tehlikeli olan şey benlik duygusudur.
Kibir Allah’a teslimiyetin önünde en büyük engeldir.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
İnsan iç alemini tanırsa, dış güzelliği ile övünemez olur.
Günah arıya benzer; ağzı ballı, kuyruğu zehirlidir.
Sa’di-i Şirazi
Şeytan uyuyana nini söylemez.
Kalbin asıl düşmanı nefis ile şeytandır. Nefis içimizde, şeytan ise peşimizdedir. İkisi de gizlidir ve sinsidir.
Ömür geçti, günahlar olduğu yerde durmakta!
İnsanın vücudunda 366 kemik bulunur ve bu kemiklerin tamamı kalbe bağlıdır. Şayet kalp ıslah olursa bütün vücut da ıslah olur. Yok, eğer kalp bozuksa bütün vücut da bozuktur.
gelmekte olan her şey yakındır; uzakta olan ise hiç gelmeyecek olandır.
Kalbi kör olan, Allah’ın zikrini unutur.
Bir toprak içindeki zararlı maddelerden temizlenmeden güzel mahsul vermeyeceği gibi, kalp de içindeki kötü sıfat ve huylardan temizlenmeden orada güzel ahlâkın oluşması, marifet meyvelerinin yetişmesi de mümkün değildir.
Kalp ruhun sarayı, insanın aslıdır.
İyilik yapana iyilik yap! Kötülük yapana ceza lüzumsuzdur.Ceza olarak o kötülüğü ona yeter.
Sehl (kuddise sırruhi) şöyle demiştir. Alimin gafleti,Allah’tan gayri bir şeye meyledip onunla huzur bulmasıdır.Cahilin gafleti ise dünyevi bir şeyle övünüp durmasıdır.
Kalp ruhun sarayı,insanın aslıdır.İnsanı kalbi temsil eder.İnsana ait özellikler kalpte toplanmıştır.İçine nur inmeyen kalp,aslî safiyetini kaybeder ve asıl görevini yapamaz hale gelir.Bu defa kalp,hasta olur,inkârın,isyanın ,cehaletin ve kötü ahlakların merkezi durumuna gelir.
Tasavvufun en önemli özelliklerinden olan zikir, insanı gafletten koruyan manevi bir zırhtır.
İnsan dünyayı sevdiği kadar gaflete düşer.
Kalp ruhun sarayı,insanın aslıdır.
Ey kalpleri sabit kılan Allah,kalbimizi dinin ve taatin üzerinde sabit kıl.
İnsan, ebedî yolculuğa ancak bir kefenle çıkar.
Bilâl b. Sad [radıyallâhu anh] der ki: Bir insanın iyiliklerini hatırlayıp, günahlarını unutması gururdandır.
Gurur, kendini beğenmek, büyüklük taslamak, boş şeylerle övünmektir.
Abdullah b. Mesud [radıyallâhu anh] demiştir ki: Tevazu düşük adamı yükseltir. Kibir de yüksek adamı alçaltır.
İnsanları hakir görmeyip onlara tevazu göstereni Allah yüceltir.
Yücelik istersen, alçak gönüllülüğü seç, çünkü yücelik damına çıkmak için tevazudan başka merdiven yoktur.
Enes b. Malik’in (r.a) annesi Ümmü Süleym (r.a), Resulullah’a [s.a.v],

Ey Allah’ın Resûlü! Bana nasihatte bulun deyince, Resulullah Edendimiz [s.a.v] şöyle buyurdu:

Günahları terket; bu en faziletli hicrettir. Farzlara devam et; bu en faziletli cihaddır. Allah Teâlâ’yı çok zikret; kul, Allah Teâlâ’yı zikirden daha sevimli bir şeyle O’nun huzuruna varamaz.
-Taberânî-

Kişi, kötülük yapar da, bu ona rahatsızlık verirse, işte o mümindir.
GAFLET AFETTİR
Musa b. Mugîre [r.a] der ki: İbn Sîrîn’in [r.a] günün ortasında Allah’ı tekbir ve tesbih ederek pazara girdiğini gördüm. Bir adam kendisine,

‘Kıyamet ne zaman? diye sordu. O da,

‘İnsanın gaflet anı kıyametidir’ cevabını verdi.

Gaflet uykusundan ağır uyku yoktur. Şehvetten kuvvetli esaret yoktur. İnsanda gaflet olmasaydı şehvet ona galip gelmezdi.
Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime
Âlimin gafleti, Allah’tan gayri bir şeye meyledip onunla huzur bulmasıdır. Cahilin gafleti ise dünyevî bir şeyle övünüp durmasıdır.
Şeytanın sana düşman oluşu, Allah’a yönelmen içindir.
Hz. Ali [radıyallâhu anh], kendisinde kibir hali olan bir gence şöyle buyurmuştur:

Ey genç! Her zaman mütevazi ol! Topraktan gelen insanın, toprak üstünde böbürlenip kibirlenmesi uygun olmaz.

Sultanü’l-ârifin Bâyezid-i Bistâmî’nin [kuddise sırruh] şöyle dediği bildirilmiştir:

Bir kimse müslümanlar arasında kendisinden daha şerli biri olduğunu zannetse, o kimse kibirlidir.

Güzellikle övünmenin çaresi, insanın iç âlemine ve saklı yönüne bakmaktır. İnsan iç alemini tanırsa dış güzelliği ile övünemez olur
Kişinin güzel giyinmesi, İslam’a uygun süslenmesi, çevresinin düzenli olması, hatta pahalı eşya kullanması kibir değildir. Kibir, haktan yüz çevirmek ve onu reddetmektir. Yine kibir, hakkı ortadan kaldırmak, halkı aşağılamak ve kendini üstün görmektir.
Biz onların kalplerindeki kin ve haseti çıkaracağız (Hicr 15/47) buyurarak, cennete giren insanların kalbinden dünyadaki ahlâkî kusurlarının temizleneceğini anlatmaktadır.
Kibir, kişinin kendi nefsini beğenmesi, kendini kâmil ve güzel düşünmesidir.
Zira yeryüzündekilere Allah Teala’dan mağfiret dilemek meleklerin ahlakındandır.
Ben kendimden başka kimseyi nefsim kadar tanımam, en güzel kendimin şahidiyim. Nefsimin kusurları kesindir, çoktur. Bunlara karşı yaptığım tövbelerin kabul edilip edilmediğini de bilmiyorum. Başkası hakkında son hükmü verecek de ben değilim. Hüküm ancak yüce Allah’ın elindedir. Böyle olunca, ben ancak kendime bakmalıyım ve halime ağlamalıyım.
Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline!

(hümeze104/1)

Günahlar, insanları korkuya, şüpheciliğe, dengesizliğe, doymazlığa utanmazlığa sürükler
Sa’dî Şîrâzî [kuddise sırruh] ne güzel söyler:

Günah arıya benzer; ağzı ballı,kuyruğu zehirlidir

Şeytan uyuyana ninni söylemez.
Günahlar, insanları korkuya, şüpheciliğe, dengesizliğe, doymazlığa utanmazlığa sürükler.
Sa’dî Şîrâzî [kuddise sırruh] ne güzel söyler: Günah arıya benzer; ağzı ballı, kuyruğu zehirlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir